Mısır asıllı vaiz Ebu Hamza Mısri’nin (Mustafa Kamil Mustafa) eşi, yeni mahkeme dosyalarının kocasının sağlığının çok hızlı bir şekilde kötüleştiğini ortaya çıkarmasının ardından kocasının Colorado’daki yüksek güvenlikli hapishaneden serbest bırakılmasını talep etti.
Ebu Hamza’nın ikinci eşi Neca Mustafa, New York'taki bir hakime, eşinin "ailesinin yanında yaşamak için evine dönmesine" izin verilmesini talep eden bir mektup sundu.
Londra’nın kuzeyindeki Finsbury Park Cami’nde imamlık yapan Ebu Hamza ( 65) nefret vaazı verdiği Birleşik Krallık'tan iade edildikten sonra 2015 yılında çeşitli terör suçları işlemekten ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Savunma ekibi, serbest bırakılması için şimdiye kadar 8 yılını hücre hapsinde geçirdiği ABD'nin en yüksek güvenlikli hapishanesi olan ADX Florence'taki hapis cezasına karşı bir dizi itirazda bulundu.
İngiliz The Sunday Telegraph gazetesini haberine göre, kocasını "ailenin reisi" olarak nitelendiren Neca, çocuklarını büyütmenin büyük sorumluluğunu üstlenerek uzun yıllardır yalnız olduğundan şikayet etti.
Neca geçtiğimi ay yazdığı mektupta, “Onun hayatımıza dönmesine olan özlemim zamanla arttı. Onu tekrar aramızda görmek, sevgili torunlarımızla yeniden bir araya gelmek ve ailece birlikte kaliteli vakit geçirmek bir hayalin gerçekleşmesi olacak” dedi.
Oğlu İmran Mustafa Kamil ise mektubunda, ebeveyn yokluğunun aile üzerinde yaratacağı kalıcı etkilere bakmak gerektiğini söyledi.
Kamil, “30 yaşında bir adamım. Babamın yokluğunun yarattığı derin kayıp ve bunun sonucunda ortaya çıkan duygusal çalkantılar nedeniyle kendimi hâlâ bazen ağlayarak uyurken buluyorum” dedi.
Ebu Hamza, 2012 yılında aralarında Yemen'de 16 turistin kaçırılması, teröristlere yardım edilmesi ve Oregon'da El Kaide eğitim kampı kurmaya teşebbüsün de bulunduğu 11 terör suçlamasıyla karşı karşıya kalmak üzere ABD'ye iade edilmişti.
Dönemin Başbakanı Lord Cameron, Ebu Hamza hakkında verilen hükmü övdü ve "yargılanmasının ve adaletin yerine geldiğini görmesinin onun için harika bir şey" olduğunu söyledi.
Bir dizi başarısız hukuki başvurunun ardından, Ebu Hamza'nın avukatları, onun kötüleşen sağlık durumu nedeniyle olağandışı ve hayal bile edilemeyecek koşullarda tutuklu kaldığını öne sürerek onun serbest bırakılmasını sağlamak için nihai bir dilekçe sundu.
Geçtiğimiz Cuma günü temyiz hakimine gönderilen 500 sayfalık dosyada, 1993 yılında Pakistan’da maruz kaldığı kimyasal reaksiyon kazasıyla kollarının kesilmesi dahil tutukluluğunun kötüleşen sağlık durumu üzerindeki etkileri ayrıntılarıyla anlatıldı. Dosyada, hakkında verilen cezanın "cehennem hayatı" haline geldiği belirtiliyor.
Dilekçede, Ebu Hamza'nın elindeki ayırt edici kancaların, sık sık kırılan bir dizi protezle değiştirildiği, bu durumun onun tuvalet kağıdı kullanamamasına veya cildinin kuru bölgelerine krem sürebilmesine engel olduğu belirtiliyor.
Teslim koşullarının ihlali
Dilekçede, kendisinin "yiyecek poşetlerini ancak dişleriyle yırtarak açabildiği" ve bunun "ciddi sinir hasarına" ve birkaç diş kaybına yol açtığı belirtildi. Ayrıca, çantaları açması için kendisine makas verilmiş olmasına rağmen bunları kullanmasının çok zor, hatta imkansız olduğu öne sürüldü.
Avukatları, Ebu Hamza’nın birkaç kez koronavirüs enfeksiyonuna yakalanmasının yanı sıra, "profesyonel bakım" gerektiren, ayak tırnaklarında ciddi büyüme sorunu yaşadığını söyledi.
Ebu Hamza'nın her ay eşi, çocukları, torunları ve Londra’dan arkadaşı olan rahip Stephen Coles ile konuşması için 15 dakikalık üç telefon görüşmesi yapmasına izin veriliyor. Ayrıca haftada bir kez bir kişiye üç sayfayı geçmemek kaydıyla mektup göndermesine de izin veriliyor.
Avukatlar, kendisinin yüksek güvenlikli cezaevindeki muamelesinin Birleşik Krallık'tan iade şartlarını ihlal ettiğini iddia ediyor. Westminster'lı bir hakim, Ebu Hamza’nın “nispeten kısa bir süre" boyunca hücre hapsinde tutulması gerektiğini ve bu kadar yüksek güvenlikli bir hapishanede daha uzun süre kalmanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlali anlamına geleceğini söyledi.