Merhum Kuveyt Emiri’nin gözünden Saddam’ın Kuveyt’i işgali

Merhum Kuveyt Emiri Nevaf Al-Majalla’ya anlatmıştı: Irak işgalinin hikayesi

Al-Majalla’nın Ağustos 1990’daki kapağı
Al-Majalla’nın Ağustos 1990’daki kapağı
TT

Merhum Kuveyt Emiri’nin gözünden Saddam’ın Kuveyt’i işgali

Al-Majalla’nın Ağustos 1990’daki kapağı
Al-Majalla’nın Ağustos 1990’daki kapağı

Matar el-Ahmedi

Al-Majalla, meslektaşımız Matar el-Ahmedi’nin 16 Aralık’ta vefat eden Kuveyt Emiri Şeyh Nevaf el-Ahmed es-Sabah ile 1990 yılında Savunma Bakanı iken yaptığı ve Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgalinin öyküsünün, Kuveyt’in direnişindeki ve ülkenin kurtuluşundaki rolünün ele alındığı röportajı yeniden yayınlıyor. Al Majalla’nın Ağustos 1990 sayısında yer alan röportajın metnini Şarku’l Avsat okurları için Türkçeye aktardık:

Irak’ın günahkâr Kuveyt işgali gerçekleştiğinde, Kuveyt Savunma Bakanı Şeyh Nevaf el-Ahmed es-Sabah, Genelkurmay Başkanı karargahındaydı. Ofisi, Irak tarafından bombalandı ve kendisi de başka bir yere taşınmak zorunda kaldı. Yakalanması, Irak işgalinin ana hedeflerinden biriydi.

Al-Majalla, Kuveyt’teki gerçek direnişe liderlik eden Kuveyt Savunma Bakanı ile görüştü. Kuveyt’in içinden, ‘aktif direniş’ olarak tanımladığı ve önemli bir rol oynadığı faaliyetler hakkında günlük raporlar alıyordu.

Saddam rejiminin işlediği uluslararası suçlardan olan Kuveyt işgali hakkında Şeyh Nevaf, sıkıntısında yardımcı oldukları ve uzun savaşında yanında yer aldıkları kardeş Irak’tan beklediğinin bu olmadığını söyledi. Şeyh Nevaf, “Saldırganlığın başlangıcı, Irak’ın Arap Birliği’ne gönderdiği muhtıra, ardından Saddam’ın yaptığı konuşmaydı ve her ikisinde de yalan ve iftira vardı. Kuveyt’in petrol çaldığı, merkezler kurduğu, kuyular ve çiftlikler kazdığı iddiası asılsız bir iddiadır” dedi.

sdve
Al-Majalla’nın Şeyh Nevaf el-Ahmed es-Sabah ile röportajı

Bakan, sözlerinin devamında “Kuveyt, Birliğe açıklayıcı bir bildiriyle, bu bildirinin üye devletlere dağıtılmasını talep etti. Irak’ın suçlaması karşısında Arap ülkelerinin krallarına, başkanlarına ve prenslerine durum açıklığa kavuşturuldu. Bütün bunlar, sorunu kontrol altına almak için arabuluculuk çabalarına yol açtı. Saddam, Hâdimü'l-Haremeyn Kral Fahd bin Abdülaziz el-Suud ve Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e asla askeri çözüme başvurmayacağına dair güvence ve taahhütlerde bulundu. Hâdimü'l-Haremeyn, ülkenin Emiri Şeyh Cabir el-Ahmed es-Sabah'a telefonla, Irak’ın Kuveyt’e herhangi bir saldırı başlatma niyetinde olmadığını bildirdi. Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ise Kuveyt ziyareti sırasında ülkenin Emiri ile görüştü ve ona Saddam’ın askeri çözüme başvurmama sözü verdiğini bildirdi” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan ve Kuveyt başta olmak üzere Körfez ülkelerinin yanında yer aldığı Irak’ın böyle bir adım atacağını düşünmemişti.

Arap liderlerin verdiği güvenceler ışığında krize askerî açıdan normal bir şekilde yaklaşıldı. Bu bağlamda Şeyh Nevaf, “Her ne kadar yanlarında askeri kalabalığın varlığını fark etsek de, ki bu en hafif tabirle anormal bir durum, Irak’taki kardeşlerimizi kışkırtmamak için güçlerimizi sınıra seferber etmedik” dedi.

Aynı zamanda Cidde şehrinde bir toplantı düzenleninceye kadar, Hâdimü’l-Haremeyn Kral Fahd bin Abdülaziz el-Suud ve Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek liderliğindeki Arap liderler tarafından krizin kontrol altına alınması için çaba ve arabuluculuk yapılıyordu. Toplantıya Kuveyt tarafında Veliaht Prens ve Başbakan Şeyh Saad el-Abdullah es-Sabah başkanlık ederken, Irak tarafına ise Irak Devrimci Komuta Konseyi Başkan Yardımcısı İzzet İbrahim başkanlık ediyordu. Toplantı, iyi bilinen bir sonla sona erdi. Her iki taraf, diyaloğu sürdürme ve anlaşmazlıkları müzakere yoluyla çözme konusunda anlaşmaya vardı.

İşgal

Şeyh Nevaf, işgalin yürütülme şekli karşısında şaşkınlığını dile getirerek, “Bunun Cidde’deki toplantıdan birkaç saat ve Veliaht Prens’in Kuveyt’e dönüşünden sonra gerçekleşeceğine kim inanırdı? İki ülke arasındaki transit geçişini düzenlemek için rutin çalışmalar yürüten sınır karakolları, bize gece yarısından sonra saat 1’de anormal insan ve araç hareketleri olduğu bilgisini verdi. Ayrıca Irak ordusunun sınıra yaklaştığı bilgisi geldi. Saat 1.30’da bize sınır bölgesine girip burayı geçtiklerini söylediler” açıklamasında bulundu.

aswf
Merhum Emir Şeyh Nevaf el-Ahmed ve Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed, merhum emirler Şeyh Cabir el-Ahmed ve Şeyh Sabah el-Ahmed ile birlikte (KUNA)

Savunma Bakanı’nın olup bitenler karşısındaki şaşkınlığının kaynağı, ‘Suudi Arabistan ve Kuveyt başta olmak üzere Körfez ülkelerinin yanında yer aldığı Irak’ın böyle bir adım atacağını’ hayal etmemesiydi. Şeyh Nevaf, “Bundan bir süre önce Saddam, Suudi Arabistan ve Kuveyt’in tavırlarını övmüştü. Bu tavırları, ‘sıkıntı ve krizlerinde yanında duran’ gerçek milliyetçilik olarak tanımlamıştı. Ayrıca Iraklı yetkililer de bunu her fırsatta övüyordu, en alt kademeden en üst kademeye, iktidardaki en üst düzey isim olan Saddam’a kadar bu konuda hiçbir fark yoktu. Ama sözlerle eylemler arasında fark var” dedi.

İşgalin başlangıcında Kuveyt Savunma Bakanı, bombalanan Genelkurmay binasındaydı. Kuveyt güçleri işgalcilere karşı koydu. Bakan, “Güçlerimize hareket emri verdik, ama açıkçası Irak’la karşı karşıya gelemezdik. Kişi sayısına göre değildi, askeri teçhizat ve makineler açısından da. Güçlerimizin hazırlıksızlıklarına ve işgal beklenmemesine rağmen görevlerini yerine getirdiklerini söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

İşgal planı özellikle ve ana hedef olarak ‘Emir Hazretlerinin, Veliaht Prens Hazretlerinin ve Savunma Bakanı’nın saraylarının ele geçirilmesini’ içeriyordu.

Gözlemciler ve vatandaşlar ayrıca, işgalci Iraklı güçlerin belirli noktalara doğru ilerlediğini ve Kuveyt şehri haritasına aşina olduklarını belirtti. Bu da Kuveyt’in içindeki unsurların gizli anlaşma yaptığı teorisini akla getiriyor. Bu bağlamda Bakan, “Kuveyt’te beşinci bir kolun bulunduğundan hiç şüphem yok. Oradaki Irak toplumunun sayısı 70- 80 bin arasında” dedi.

Bakan, hain Irak işgalinde kara, hava ve deniz kuvvetlerinin kullanıldığını açıklarken, “Bu ordu, Kuveyt ve Körfez devletlerinin, özellikle de Suudi Arabistan’ın, Araplara karşı kullanılmak üzere değil, Araplara güç olmak amacıyla inşasına katıldığı bir ordudur” şeklinde konuştu. İşgal planı özellikle ve ana hedef olarak ‘Emir Hazretlerinin, Veliaht Prens Hazretlerinin ve Savunma Bakanı’nın saraylarının ele geçirilmesini’ içeriyordu. Kuveyt sembollerine zarar verilmediğini ancak davanın uluslararası düzeyde takip edildiğini öğrendiklerinde büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Bu durum da aldığı ve Irak’a uluslararası izolasyon uygulanmasına yol açan küresel destekte büyük bir rol oynadı.

ef
Şeyh Nevaf el-Ahmed, Irak’ın Kuveyt’i işgali sırasında Kuveytli bir subayı dinliyor

İşgal sırasında askeri alanlar ve hava üsleri Irak bombardımanına maruz kaldı. Ancak Kuveyt güçleri, savaş uçaklarının çoğunun çıkışını sağlamayı başardı. Bu bağlamda Bakan, “İşgal haberini aldığımızda Irak güçlerinin eline hiçbir gelişmiş askeri teçhizat geçmemiş, hatta hücumbotlar bile imha edilmemişti. Iraklılar faydalanmasın diye bazı araçları ve bazı tesisleri tamamen devre dışı bıraktık” dedi.

İşgalin başlangıcında hiç kimse işgalci güçlerin Kuveyt’e yayılıp ülkeyi tamamen işgal etmesini beklemiyordu. Şeyh Nevaf, “Çünkü ulaştığımız maksimum nokta, ihtilaf nedeniyle Bubiyan Adası ve Rumaila sahasının bir kısmının ele geçirilmesidir ve Irak asla bunun ötesine geçmeyecektir” dedi.

Genelkurmay karargahının bombalanmasının ardından Kuveyt Savunma Bakanı Şeyh Nevaf el-Ahmed, Hava Savunma Komutanlığı’na geçti ve cephane bitene kadar orada kaldı. Esir alınan Kuveyt ordusu mensuplarına ilişkin ise Bakan, “Sayıları 15 kişiyi geçmiyordu, onları iyi tanıyorum” dedi.

Kuveyt direnişi

AL-Majallah’ya yaptığı açıklamada Şeyh Nevaf, “Kuveyt ve Körfez halkı, bu işgale sessiz kalmayacaktır. Kuveyt halkının Rablerine olan inancına, Emirlerine ve hükümetine olan sadakatlerine dayanarak, saldırganlara karşı halk direnişi örgütlemeye başladılar. Maruz kaldığı tüm tacizlere rağmen işgalci güçlerin yerleşim bölgelerindeki asker ve subaylarının yüreğine korku saldı. Artık şehrin dış mahallelerine kadar yayılmış durumda ve direniş üyeleri bir grup Irak kuvvetini yakalayabildi. Her gün 12-14 Irak askerinin öldürüldüğüne dair haberler alıyoruz” açıklamasında bulundu. Kuveyt kara, deniz ve hava kuvvetleri mensupları Suudi silahlı kuvvetlerinde benzer birimlere katıldı. Bu bağlamda Bakan, “Bu, Kuveyt dahil Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerini temsil eden Yarımada Kalkan Gücü’ne ektir” dedi.

Şeyh Nevaf, bazı Arap ülkelerinin işgale ilişkin tutumları karşısında şaşkınlığını dile getirdi.

İşgalden birkaç gün sonra Kuveyt’i terk eden Şeyh Nevaf, Kuveyt’teki evlerin, ailelerin ve mağazaların maruz kaldığı yağma ve talanlara ilişkin insanlar arasında dolaşan, basında çıkanlar ve medya tarafından yayınlanan hikayeleri doğrulayarak, “Ne yazık ki bu doğru. Irak askerleri ve subayları evlere girip, evlerdeki her şeyi çalıyor, yağmalıyor, ardından da evin pencerelerine giderek makineli tüfeklerini evleri yok etmek için doğrultuyorlar. Bu yıkıma uğrayan evler arasında benim evim, Emir’in sarayı ve Veliaht Prens’in sarayı da var. Mesela benim evimde bütün arabaları ve mobilyaları aldılar, sonra da makineli tüfekle camları kırdılar” ifadelerini kullandı.

Peki Merkez Bankası? Bakan, “İçinde olmalarına rağmen henüz altın rezervini ele geçiremediler. Çünkü bu ancak binanın tamamının havaya uçurulmasıyla mümkün olur. Patlarsa da denize düşecek. Ancak bankadaki parayı almış olmaları bekleniyor” şeklinde konuştu.

Teşekkür ve şaşkınlık

Kuveyt Savunma Bakanı, dönemin Suudi Arabistan Kralı Fahd bin Abdülaziz’e, Veliaht Prensi Abdullah bin Abdülaziz’e, Savunma ve Havacılık İkinci Bakan Yardımcısı ve Genel Müfettiş Prens Sultan bin Abdülaziz’e, Suudi Arabistan halkına ve Kuveyt’i bu konumda destekleyen Arap halklarına teşekkür ve takdirlerini dile getirirken, diğer bazı Arap ülkelerinin tavırlarına şaşırdığını ifade etti. Bu bağlamda Bakan, “Büyük bir üzüntüyle ve açıkça söylüyorum ki, bu ülkelerin, yanlarında duran ve onlara elini uzatan Kuveyt’e karşı olumsuz tutumlarını sürdürmelerini beklemiyorduk. Ancak bu çilede tutumları olumlu değildi” dedi. Sebebin korku mu yoksa açgözlülük mü olduğunu sorduğumuzda ise Şeyh Nevaf, “Korku dersen bu doğru, açgözlülük dersen bu da doğru. Her ikisi de olabilir” yanıtını verdi.

Kuveyt Emirlik Divanı Bakanı Şeyh Muhammed el-Abdullah el-Mubarek es-Sabah, 16 Aralık'ta Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah'ın vefat ettiğini duyurmuştu.

Aynı gün içerisinde Kuveyt Bakanlar Kurulu, Veliaht Prens Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah'ın ülkenin yeni Emiri olduğunu açıklamıştı.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir



Cezayir savunma yasasını yeniden düzenliyor: Genel seferberlik ilanı mı, önleyici bir tedbir mi?

Yasa taslağı genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını içeriyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)
Yasa taslağı genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını içeriyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)
TT

Cezayir savunma yasasını yeniden düzenliyor: Genel seferberlik ilanı mı, önleyici bir tedbir mi?

Yasa taslağı genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını içeriyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)
Yasa taslağı genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını içeriyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)

Ali Yahi

Cezayir'in Genel Seferberlik Yasası, onu şaşırtıcı olarak görenlerle normal olarak değerlendirenler arasında tartışmalara yol açmaya ve soru işaretleri yaratmaya devam ediyor. Taslağın nedenleri ve boyutları, Sahel bölgesi ve Kuzey Afrika'daki hızlı bölgesel dönüşümler ve güvenlikle ilgili zorluklar çerçevesinde tartışılmaya devam ediyor.

Yasa tasarısı meclise hava edildi

Cezayir hükümeti, bir hafta önce Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun başkanlığındaki Bakanlar Kurulu toplantısında geniş bir şekilde tartışıldıktan sonra pazartesi günü 69 maddeden oluşan genel seferberlik yasa tasarısını meclise havale etti. Çoğu kişi değerlendirme ve okumalarında, seferberlik kavramını silahlı kuvvetlerin kabiliyetlerini herhangi bir tehlikeye karşı mücadelede gerekli seviyeye yükseltmekle ilişkilendirse de belirli bir seferberlik türünden bahsetmedi. Ancak medyada siyasi, sivil ve askeri olmak üzere seferberliği tüm boyutlarıyla kapsayan genel seferberlik ifadesini kullandı.

Yasa tasarısı, ülkenin istikrarına, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir potansiyel tehdide karşı savunma kapasitesinin güçlendirilmesi çalışmaları çerçevesinde ordu, devlet kurumları, ulusal kurum ve kuruluşlar ve tüm ulusal ekonomi için, kamu ve özel sektörün katılımıyla barıştan savaşa etkin geçişin sağlanması ve tüm ulusal kapasitelerin savaş çabalarının emrine verilmesi amacıyla genel seferberliğin nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını öngörüyor.

Mekanizmalar ve metinler

Yasa tasarısında mekan ve zaman açısından sınırlı bir tehdide karşı koymak için kısmi seferberlik planlarının ya da savaş çabalarına katkıda bulunan araçların sevk ve idaresinden, halk savunma önlemlerinin uygulanmasından sorumlu olan Milli Savunma Bakanlığı'nın denetimi altında tüm bakanlıkların ve sivil toplumun katılımıyla genel seferberlik planlarının uygulanmasına yönelik mekanizmalar tanımlanıyor. Genel seferberlik durumunda İnsanlar, mallar ve hizmetler savaş çabalarını desteklemek için kullanılır ve ordunun ihtiyaçlarıyla ilgili ürünlerin ve tüketim maddelerinin ihracatına kısıtlamalar getirilir.

Yasa tasarısının metnine göre genel seferberlik, ülkenin anayasal kurumlarına, bağımsızlığına veya toprak bütünlüğüne yönelik yakın bir tehdit olması ya da fiili yahut yakın bir saldırı olması durumunda, Bakanlar Kurulu'nda Cumhurbaşkanı'nın kararıyla kararlaştırılır ve seferberlik hali aynı mekanizma tarafından sona erdirilir.

sadfgh
Genel seferberlik planı Milli Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanır (Cezayir Savunma Bakanlığı)

Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, genel seferberlik için ulusal stratejinin ana eksenlerini ve özel direktiflerini belirleme yetkisine sahip. Genel seferberliğin hayata geçirilmesi açısından, duruma göre başbakan, hükümet üyelerinin kendi yetki alanlarındaki faaliyetlerinin genel seferberlik ulusal stratejisi doğrultusunda koordinasyonunu, yönlendirilmesini ve kontrolünü sağlarken, genel seferberliğin hazırlanması ve uygulanmasıyla ilgili tüm faaliyetlerin genel denetimi Milli Savunma Bakanı'ndadır.

Seferberlik hazırlığı

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  yasa tasarısı seferberliğin hazırlık aşamasında, ilgili bakanlıklar tarafından özel planların hazırlanmasını ve Milli Savunma Bakanlığı'nın genel seferberlik için genel planı hazırlayarak cumhurbaşkanının onayına sunmasını öngörüyor. Kritik makamlardaki kişilerin emekliliklerinin askıya alınması, halk savunma tedbirlerinin uygulanması, kişilerin ve mülklerin zapturapt altına alınması ve savunma ihtiyaçlarıyla ilgili kalemlerin ihracatına kısıtlamalar getirilmesi gibi adımlar atılarak insan ve malzeme rezervleri oluşturulur ve sivil toplum katılım görevi konusunda duyarlı hale getirilir.

İçişleri Bakanlığı, vatandaşlar ve seferber edilen maddi kaynaklar hakkında güncel bir veri tabanı oluşturarak ve sivil toplumu ve vatandaşları genel seferberlik durumlarında sorumlulukları ve görevleri konusunda duyarlı hale getirerek yerel toplum yetkililerinin yetkili askeri makamlarla koordinasyonunu sağlar. Sanayi Bakanlığı ise Milli Savunma Bakanlığı ve diğer bakanlıklarla iş birliği içinde, sivil sanayi üretimini ordunun ihtiyaçlarına ve savaş çabalarına uygun hale getirmekle görevlidir.

Dışişleri Bakanlığı, yurt dışındaki vatandaşları genel seferberlikteki rollerinin önemi konusunda duyarlı hale getirmekle sorumludur. Saldırı veya yakın bir tehdit durumunda seferberliğe başvurmanın meşruiyeti konusunda kamuoyunu ve uluslararası ve bölgesel kurumları duyarlı hale getirmeye çalışır.

Yasa tasarısı hakkında

Yasa tasarısı, Cumhurbaşkanı’nın Yüksek Güvenlik Kurulu'nu dinledikten ve Millet Meclisi Başkanı ile Ulusal Halk Meclisi Başkanı'na danıştıktan sonra Bakanlar Kurulu'nda genel seferberlik kararı alabileceğini öngören Anayasa'nın 99’uncu maddesine dayanıyor. Bu madde, 97’nci maddeden 102’nci maddeye kadar genel seferberliği düzenleyen ve meşrulaştıran maddelerden sadece biridir.

dfgthy
Cezayir parlamentosu yasa hakkında karar verdi (AFP)

‘Genel seferberlik’ ifadesi, bir devletin ordusunun savaş veya yarı-savaş durumuna dönüştürülmesi ve devletin ekonomisinin, kurumlarının, yeteneklerinin, maddi ve insan kaynaklarının ve yasalarının uzun süreli bir savaşın gerekliliklerini sağlamak ve hedeflerine ulaşmak için yeniden yapılandırılması olarak tanımlanıyor. Cezayir, 1962 yılında bağımsızlığına kazandığından bu yana ‘özel veya kısmi’ iki seferberlik vakası dışında anayasal konseptine uygun olarak genel seferberlik ilan etmedi. Bu iki vakadan biri Fas ile 1963 yılındaki Kum Savaşı, ikincisi ise 1990'lı yıllardaki güvenlik krizi olarak da bilinen Kara On Yıl’dı.

Afet veya olağanüstü hal

Siyaset sosyolojisi araştırmacısı Dehu bin Mustafa, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulu'nun yetkisi dahilinde olmayan genel seferberlik ilan etmediğini, ancak meclise sunulmak üzere genel seferberlik yasasını onayladığını söyledi. Dünyadaki her ülkenin tehditlere ya da savaşa karşı hazır olması gereken bir seferberlik kanunu olduğunu belirten Bin Mustafa, Cezayir'de 1986 yılının mart ayında çıkarılan 05/86 sayılı seferberlik yasasının, ihtiyat kanununun değiştirilmesi ve teknolojik ve siyasi değişikliklerle uyumlu hale getirilmesi için değiştirilmesi gerektiğini ifade etti. Bin Mustafa, sebeplerin bilinmediğini ya da saldırı yahut savaşla yüzleşmeye hazır olma, potansiyel dış tehditler ya da buna ilişkin sinyaller veren düşmanca eylemler olduğunu ve batı ve güney sınırlarında gerginlik işaretleri olduğunu açıkladı.

Yasanın duyurulma şeklinin kafa karışıklığına neden olduğunu söyleyen Bin Mustafa, medya ile yetkililerin yasanın içeriğini ve hedeflerini netleştirmesi gerektiğini belirterek, “Meclise sunulan seferberlik yasasını farklı kılan, savaş durumu ve barış durumundan savaş durumuna geçişle sınırlı olması, savaş çabasını ve bunu destekleyecek mekanizmaları tanımlaması ve afet ya da olağanüstü durumları içermeden milli seferberlik stratejisinin ana eksenlerini tanımlayan bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin çıkarılmasını onaylamasıdır” yorumunda bulundu.

Ulusal seferberlik stratejisinin entelektüel, kültürel, medya, ekonomik, sosyal, siber, sağlık ve yasal seferberliği kapsayacağını belirten Bin Mustafa, bunun da devleti, kaynaklarını ve toplumları bir savaş durumuna hazırlamak ve bu önlemleri test edip değerlendirmek anlamına geldiğini söyledi.

Dünyanın her ülkesinde bir seferberlik kanunu olduğu için bu kanunun savaş anlamına gelmediğini, ancak amacının siyasi belirsizlik ve uluslararası çalkantı ve gerginlikler çerçevesinde hazırlıklı olmayı sağlamak olduğunu söyledi.

Milli Savunma Bakanı

Cezayir anayasasına göre Cumhurbaşkanı olan Milli Savunma Bakanı, meclise sunulan taslağa göre ilgili bakanlarla koordinasyon içinde, genel seferberlik planını harekete geçirmekten, ordunun çalışmalarını desteklemekten ve hayati önem taşıyan malzemelerin tüketimini rasyonel hale getirmekten sorumludur. Ayrıca İçişleri Bakanlığı ile iş birliği içinde hayati ve hassas tesislerin korunmasının güçlendirilmesi de sorumlulukları arasında yer alır.

xsdfgrt
Yasa tasarısı, genel seferberliğin etkinliğinin korunmasını vurguluyor (Cezayir Savunma Bakanlığı)

Milli Savunma Bakanı, genel seferberlik sırasında adil bir tazminat ödenmesini sağlayarak, seferberlik ve savaş hâline ilişkin kişi, mal ve hizmet ihtiyaçlarının ordunun yararına yurtiçi kaynaklardan karşılanması yetkisine sahip. Söz konusu amaçların bu amaçlar dışında kullanılması ve savunma ihtiyaçlarıyla ilgili sarf malzemelerinin özel izin alınmadan ihraç edilmesi yasaktır.

Ceza yönü de var

Yasa tasarısında cezai yönler de mevcut. Genel seferberliğin etkinliğini korumak için ağır cezalar öngören yasa tasarısına göre seferberlik ve savaş hali için kullanılacak malları istismar eden veya bunu yapma yetkisini kötüye kullanan herkes üç yıldan 10 yıla kadar hapis ve 1 milyon dinara (yaklaşık 70 bin dolar) kadar para cezasına çarptırılır. Doğru bilgi vermeyen ya da seferberlik için tasarlanan ekipmanı gizlemeye çalışan herkes iki aydan üç yıla kadar hapis ve 300 bin dinara (2 bin 100 dolar) kadar para cezası ile cezalandırılır.

Seferberlik, halk savunma tedbirlerini uygulamayı reddetme ya da silahlanmayla ilgili yetkisiz açıklamalarda bulunanlar iki aydan bir yıla kadar hapis ve 100. Bin dinara (700 dolar) kadar para cezası alır.