Mısır’ın Gazze’deki arabuluculuğu zamana karşı yarışıyor

Hamas ve İslami Cihad, savaşın kapsamlı bir şekilde durdurulmasını istiyor

İsrailli esirlerin akrabaları, hükümetin tutukluların serbest bırakılması konusunda bir anlaşmaya varmasını talep etmek için daha önce Tel Aviv’de gösteri yapmıştı (AFP)
İsrailli esirlerin akrabaları, hükümetin tutukluların serbest bırakılması konusunda bir anlaşmaya varmasını talep etmek için daha önce Tel Aviv’de gösteri yapmıştı (AFP)
TT

Mısır’ın Gazze’deki arabuluculuğu zamana karşı yarışıyor

İsrailli esirlerin akrabaları, hükümetin tutukluların serbest bırakılması konusunda bir anlaşmaya varmasını talep etmek için daha önce Tel Aviv’de gösteri yapmıştı (AFP)
İsrailli esirlerin akrabaları, hükümetin tutukluların serbest bırakılması konusunda bir anlaşmaya varmasını talep etmek için daha önce Tel Aviv’de gösteri yapmıştı (AFP)

İsrail’deki savaş hükümeti, Mısır’ın Gazze’deki savaşı sona erdirme önerisini değerlendirirken, Gazze Şeridi’ndeki çatışmaların ikinci kez durdurulması için Mısır’ın arabuluculuğuna yanıt verme arzusuna ilişkin çelişkili mesajlar ortaya koyuldu.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığına göre Mısır’ın teklifinin en az iki hafta süreyle ateşkes uygulanmasını içerdiği belirtildi. Bu süre zarfında 40 tutuklu serbest bırakılacak. Buna karşılık İsrail de 120 Filistinli tutukluyu serbest bırakacak ve bunu ikinci aşamada Mısır sponsorluğunda bir Filistin diyaloğu izleyecek.

Aktarılana göre üçüncü aşama, tam bir ateşkes ve tutuklu ve esir takası konusunda kapsamlı bir anlaşmayı içeriyor. Son aşamada ise İsrail ordusu geri çekilecek ve yerinden edilenlerin tümü evlerine dönebilecek.

Hamas’ın ateşkesi reddi

Öte yandan Hamas Siyasi Büro üyesi İzzet er-Rişk, dün yaptığı açıklamada Gazze Şeridi’ndeki savaşın kapsamlı bir şekilde durdurulması dışında İsrail ile hiçbir müzakere yapılmayacağını dile getirdi. Rişk, yaptığı açıklamada Hamas liderliğinin İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşını geçici olarak değil tamamen durdurmaya çalıştığını söyledi. Rişk ayrıca, Filistin halkının geçici ateşkesleri, kısa bir süreliğine kısmi bir insani arayı ve sonrasında saldırganlığın devam etmesini istemediğini vurguladı.

İki Mısırlı güvenlik kaynağı, Reuters’a yaptığı açıklamada, Hamas ve onunla ittifak kuran İslami Cihad Hareketi’nin, Mısır’ın kalıcı ateşkes karşılığında Gazze Şeridi’nin kontrolünden vazgeçme yönündeki önerisini reddettiğini söyledi.

İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi sınırına yaklaştı (Reuters)
İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi sınırına yaklaştı (Reuters)

İki kaynak, Mısır’ın Hamas’a üyelerinin takip edilmeyeceği veya yargılanmayacağına dair garanti verirken seçim yapılmasını önerdiğini, ancak İslami Cihad’ın rehinelerin serbest bırakılması dışında herhangi bir taviz vermeyi reddettiğini söyledi.

Philadelphia Koridoru’nun işgali

İsrail merkezli Maariv gazetesi, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru (rotası) bölgesini işgal etme niyetini Mısır’a bildirdiğini ve Mısırlı askerlerden sınırdan uzak durmalarını istediğini açıkladı. Gazeteye göre İsrail ordusu güney Refah bölgesine top atışları yaparken, tanklar ve zırhlı personel taşıyıcıların Kerem Ebu Salim geçiş noktasının batısına doğru hareket ettiği bildirildi.

Mısır medyasına göre bilgi sahibi kaynaklar, İsrail tanklarının Gazze Şeridi’nin Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru’nu işgal etmek için kara operasyonu başlattığı yönündeki haberleri yalanladı. Al-Qahera News, geçen cumartesi günü yaptığı açıklamada “İsrail medyasında yer alan Kerem Ebu Salim’den Gazze- Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru’na kara operasyonu gerçekleştirileceğine ilişkin haberlerin hiçbiri, gerçeği yansıtmamaktadır” dedi.

Philadelphia veya Selahaddin Koridoru, Akdeniz’den (kuzey) Mısır’ın Gazze Şeridi ile olan sınırı boyunca yaklaşık 14 kilometrelik Kerem Ebu Salim sınır kapısına (güney) kadar uzanıyor.

Philadelphia Koridoru nedir?

Mısır yıllardır devam eden yasadışı geçişleri durdurmak için 2014 yılından beri Gazze Şeridi ile olan tünelleri kapatmaya çalışmış ve sınır şeridini tamamen boşaltarak Refah Şehri’ni yeni bir lokasyonda yeniden inşa etmişti.

İsrail’in dünkü Han Yunus saldırısı (EPA)
İsrail’in dünkü Han Yunus saldırısı (EPA)

Oslo Görüşmeleri’ne göre doğrudan İsrail ordusu kontrolünde kalan yaklaşık 100 ila 200 metre genişliğindeki alanı kapsayan koridor Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki sınır boyunca uzanmaktadır. 2005 yılına kadar İsrail kontrolü altındaki yer alan sınır koridoru, bu tarihten itibaren kontrollü olarak Mısır’a bırakılmıştır. Ancak öncesinde 2004 yılının eylül ayında gerçekleştirdiği “Gökkuşağı Operasyonu” sırasında İsrail, bu koridor içindeki en az 1600 evi yerle bir etmiştir. Ayrıca söz konusu koridorun altına kazılan tünellerden silah kaçakçılığı yapıldığı yönündeki iddialara binaen bunu önlemek için duvarları ve zırhlı karakolları olan bir tahkimat sistemi kurmuştur. 2005 yılının eylül ayında İsrail ordusu Philadelphia Koridoru’nun kontrolünü günümüzde bölgenin güvenliğinden ve herhangi bir kaçakçılığın önlenmesinden sorumlu olan Mısır ordusuna teslim etmiştir. 2009 yılının ocak ayında İsrail, Dökme Kurşun Operasyonu adını verdiği saldırıda, söz konusu koridor içindeki 300 tane tüneli bombalayarak imha etmiştir. Ancak sonrasında bu hat üzerinde açılan yeni tünellerin varlığı sebebiyle bu kez Mısır yönetimi 2014 yılından itibaren bölgedeki tünellere yönelik operasyonla tümünü yerle bir etti.

Arabuluculuk üzerinde etkisi yok

Kahire Üniversitesi Öğretim Görevlisi Siyaset Bilimci ve Ulusal Ortadoğu Araştırmaları Merkezi İsrail Çalışmaları Birimi Başkanı Prof. Dr. Tarık Fehmi, İsrail’in işgal ordusunun Gazze’deki hareketlerinin arttığına ilişkin raporlarının, Mısır’ın savaşı sona erdirmek için halihazırda yürüttüğü arabuluculuğu etkilemeyeceğini söyledi. Dr. Fehmi, “Mısır, İsrail Başbakanı liderliğindeki İsrailli yetkililerin ne söylediğine bakmaksızın, savaşı sona erdirmeye yönelik kapsamlı bir yaklaşıma göre birden fazla yolda ilerliyor. Bu yaklaşım, çoğunlukla İsrail'in içlerine mesaj veya bir tür psikolojik savaş olarak hizmet ediyor” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Dr. Fehmi, “Mısır, İsrail’in her türlü askeri hamlesine karşı koyabilecek kapasitede” derken, Selahaddin / Philadelphia Koridoru’nun, Mısır ve İsrail’in uyduğu, üzerinde anlaşmaya varılan kontrollerle yönetildiğini açıkladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün kuzey Gazze Şeridi’ndeki güçleri arasında (Hükümet Enformasyon Ofisi- AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün kuzey Gazze Şeridi’ndeki güçleri arasında (Hükümet Enformasyon Ofisi- AP)

Koridor, Filistin topraklarından Mısır’a geçiş koşulları ve ilkeleri kapsamında Mısır ile İsrail arasında 1979’da imzalanan barış anlaşmasında belirtildiği gibi tampon bölge olarak sınıflandırılıyor. İsrail, Gazze’den çekilmeden önce bu ekseni denetliyordu. 2005 yılında imzalanan bir anlaşmaya göre buranın ve Refah kapısının kontrolü Filistin Yönetimi’ne devredildi. Filistin direniş hareketi Hamas’ın 2007’de Gazze’nin kontrolünü ele geçirmesinin ardından eksen, Filistin tarafından kendisine tabi hale geldi.

Nabız yoklama

Dr. Tarık Fehmi, Mısırlı güvenlik yetkilileriyle görüşmelerde bulunan İslami Cihad Hareketi heyetiyle devam eden istişarelere ek olarak Mısır’ın arabuluculuk çabalarının devam ettiğini ve İsrail tarafına iletilecek entegre bir öneri formüle etme düzeyine ulaştığını ifade etti. İsrail’in Mısır’ın çabalarına bir yanıtı olduğunu belirten Dr. Fehmi, bazı İsrail medya kuruluşlarının yayınladığı şeylerin, test balonu ve nabız yoklamadan başka bir şey olmadığını vurguladı.

Ulusal Ortadoğu Araştırmaları Merkezi İsrail Çalışmaları Birimi Başkanı, onaylandığı takdirde esir takası anlaşmasına dahil edilmesi beklenen 40 İsrailli tutuklunun isimlerinin, Hamas heyetinin geçtiğimiz günlerde Mısır’a yaptığı ziyaret sırasında belirlendiğini söylerken, “Mısır’ın arabuluculuğunu tamamlamak Filistinli grupların çıkarınadır. Bu arabuluculuğa yönelik herhangi bir engel, Gazze Şeridi’nde ateşkes sağlayabilecek başka bir tarafın yokluğunda bir boşluk durumuna yol açacaktır” dedi.

Öte yandan hareketin siyasi büro başkanı İsmail Heniyye başkanlığındaki bir Hamas heyeti geçen hafta Mısırlı güvenlik yetkilileriyle görüşmelerde bulundu. İslami Cihad Hareketi’nden ise hareketin Genel Sekreteri Ziyad en-Nahale liderliğindeki bir heyet şu anda Kahire’yi ziyaret ediyor. Ancak Reuters’ın pazartesi günü bildirdiğine göre bir yetkili, hareketin daha fazla müzakere yapılmadan önce İsrail askeri saldırısının sona ermesini şart koştuğunu söyledi.

Yetkili, İslami Cihad’ın herhangi bir takas sürecinin ‘herkese karşılık herkes’ ilkesine, ‘yani İsrail’de hapsedilen tüm Filistinlilerin serbest bırakılması karşılığında Hamas ve İslami Cihad tarafından Gazze’de tutulan tüm rehinelerin serbest bırakılmasına’ dayanması gerektiğinde ısrar ettiğini söyledi.

24 Kasım’da Mısır – Katar - ABD arabuluculuğu, yoğun İsrail saldırısından 48 gün sonra Gazze Şeridi’nde ilk ateşkesi onaylamayı başardı. Ateşkes, bir hafta saldırıların duraklamasına olanak tanıdı ve İsrail hapishanelerindeki 240 Filistinli mahkûm karşılığında Gazze Şeridi’ndeki 105 tutuklunun serbest bırakılmasına izin verdi.



İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
TT

İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Batılı güçleri bugün başlayacak olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) üç aylık toplantısında çatışmaya karşı uyardı.

Tahran cuma günü, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık'ı toplantıda ‘stratejik bir hata’ yapmamaları konusunda uyarırken, diplomatik kaynaklar bu ülkelerin ve ABD'nin toplantıda İran’a karşı bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını doğruladı.

UAEA Yönetim Kurulu'nun yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması yükümlülüklerine uymadığını ilan etmesi ve Batılı güçlerin İran dosyasını Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne götürmesinin önünü açması bekleniyor.

Bekayi, “Çatışmaya verilecek yanıt daha fazla iş birliği olmayacak. İran bir dizi önlem hazırladı ve karşı taraflar kapasitemizin farkında. Bir sonraki aşamadaki gelişmelere bağlı olarak ve UAEA ile iş birliği içinde bir dizi adım atacağız” ifadelerini kullandı.

Geçen hafta başında yayınlanan gizli bir UAEA raporunda İran'ın yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu ve bunun daha yüksek bir seviyede zenginleştirilmesi halinde 10 nükleer silah yapımında kullanılabileceği belirtilmişti.

Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü: “UAEA raporu, üç Avrupa ülkesi ve ABD'den gelen siyasi bir talimata dayanıyor ve gerçeği yansıtmıyor. Raporda taahhütlerden sapma yönünde bir husus yer almıyor, aksine Ortak Eylem Planı (nükleer anlaşma) çerçevesinde çözüme kavuşturulan eski suçlamalar yeniden gündeme getiriliyor. Ne yazık ki Siyonist varlığın sunduğu sahte belgeler ve bazı ülkelerin siyasi tutumları UAEA'nın bu konuları yeniden gündeme getirmesine yol açtı.”

Bekayi, İsrail'in 2018 yılı başlarında İran'ın nükleer arşivini karmaşık bir operasyonla ele geçirmesinin ardından UAEA’nın araştırılmasını talep ettiği gizli tesislerle ilgili soruşturmaya atıfta bulundu.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi, “Raporun içeriği tamamen siyasi. UAEA'nın davranışlarını Yönetim Kurulu'nun daha önce verdiği bir yetkiye dayandırarak meşrulaştırmasını kabul etmiyoruz. Bu tür raporlar bazı tarafların kendi pozisyonlarına sadık kalmaları için siyasi zemin sağlamaktadır” şeklinde konuştu.

Bekayi, “UAEA Genel Direktörü'nün son açıklamaları teknik yetkilerinin ötesine geçiyor. Barışçıl nükleer tesislere yönelik her türlü tehdidi barışa yönelik bir tehdit olarak değerlendiren 533 sayılı karar uyarınca, İran'ın nükleer tesislerine yönelik her türlü tehdide karşı net bir tavır alınmalı” dedi.

Bekayi, “Uluslararası bir kuruma başkanlık eden ve BM'de yüksek mevkilere talip olan her kim olursa olsun, tehdit ve gerginliği artırma aracı değil, barışın sesi olmalıdır” ifadesini kullandı.

UAEA şu anda ‘İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğuna dair güvence veremeyeceğini’ söylüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre UAEA’nın Viyana'daki toplantısı öncesinde İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi devlet televizyonuna açıklamalarda bulundu. Kemalvendi, “Elbette UAEA, İran İslam Cumhuriyeti'nin kapsamlı ve dostane iş birliğini sürdürmesini beklememelidir” dedi.

Diplomatik kaynaklar perşembe günü, Tahran'ın nükleer programına ilişkin 2015 anlaşmasına taraf olan üç Avrupa ülkesi ve ABD'nin, Tahran'ın dört gizli sahadaki nükleer faaliyetlerine ilişkin yıllardır süren soruşturmada ‘tam iş birliği yapmaması’ nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını söyledi.

UAEA bir raporunda İran'ın nükleer programı konusunda ‘tatmin edici olmayan’ iş birliğini kınayarak, İslam Cumhuriyeti'nin yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandırdığına dikkat çekti.

İran'ın önerisi

Bu gelişme Tahran ile Washington'un İran'ın nükleer programı konusunda yeni bir anlaşma arayışı için görüşmeler yürüttüğü bir dönemde yaşandı.

Bekayi, ABD'li yetkililere İran'ın nükleer müzakereler kapsamında Umman üzerinden yakında ABD'ye sunacağı öneriyi değerlendirmeleri tavsiyesinde bulundu.

Bekayi, “İran halkının çıkarlarını ve haklarını dikkate almayan hiçbir öneri kabul edilemez. Ayrıntılara girmeyeceğim ama yakında Umman aracılığıyla teklifimizi sunacağız. ABD'ye bu fırsatı ciddiye almasını tavsiye ediyoruz” dedi. Bekayi, teklifin içeriğiyle ilgili ayrıntı vermedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansının kaynaklara dayandırdığı haberine göre İran, ABD'nin önerisine yanıtını önümüzdeki iki gün içinde diplomatik kanallar aracılığıyla yazılı olarak gönderecek.

Ajansa göre, Tahran'ın yanıtı, yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması karşılığında Washington'un endişelerini giderecek önlemler sunarken, kendi topraklarında zenginleştirme ilkesini koruyan bir öneri içerecek. İran ayrıca kırmızı çizgilerine saygı gösterilmesi koşuluyla yeni bir müzakere turuna hazır olduğunu ifade edecek.

Bekayi, Batı medyasında altıncı turun planlandığına ve ABD'nin İran'a uranyum zenginleştirmeyi yüzde 3'e düşürme önerisinde bulunduğuna dair çıkan haberleri yalanladı. “Toplantı planlanmıştı ancak gerçekleşmedi. Bu medya haberlerinin çoğu doğrulanabilir değil ve genellikle psikolojik baskı yaratmayı amaçlıyor” dedi.

Bekayi şöyle devam etti: “Eğer taviz alışverişine dayalı gerçek müzakerelerden bahsediyorsak, ABD'nin önerisi bu anlayışı yansıtmıyor.”

Bu açıklama, Tahran'ın ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdiği ABD önerisine yanıt olarak geldi.

Bekayi gazetecilere yaptığı açıklamada, Washington ile Tahran arasındaki dolaylı müzakerelerin bir sonraki turuna ilişkin belirli bir noktasının olmadığını söyledi. Bekayi gazetecilere şunları söyledi: “Bu konuda bir karar alınırsa derhal duyurulacaktır.”

İki ülke, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer programını engellemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasına bir alternatif bulmak için nisan ayından bu yana beş tur müzakere gerçekleştirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, 2018'deki ilk döneminde bu anlaşmadan vazgeçerek Tahran'a yeniden sert yaptırımlar uygulamaya başladı.

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın dün devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında, “ABD'nin önerisi yaptırımların kaldırılmasından bile bahsetmiyor. Hayalperest ABD Başkanı gerçekten İran'la bir anlaşma istiyorsa yaklaşımını değiştirmelidir” ifadeleri yer aldı.

Bekayi ise “Yaptırımların kaldırılmasının temel bir gereklilik olduğunu defalarca vurguladık. Başta nükleer kazanımların korunması ve yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması olmak üzere İran'ın meşru hakları dahil edilmeden hiçbir anlaşmaya varılamaz. Bu talepleri içermeyen herhangi bir metin kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio 20 Mayıs'ta Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki oturumda yaptığı açıklamada, “İran'ın herhangi bir şekilde uranyum zenginleştirmesine izin vermeyeceğiz. Olası bir anlaşmadan sonra bile füze ve terörizmle ilgili yaptırımları uygulamaya devam edeceğiz. Zenginleştirmenin bir ulusal haysiyet meselesi olduğunu iddia ediyorlar ama gerçek şu ki bunu caydırıcı bir unsur olarak kullanmak istiyorlar. Çünkü gelişmiş zenginleştirme kapasitesine sahip olmanın onları nükleer silahın eşiğinde bir devlet haline getirdiğine ve dolayısıyla tehditlere karşı bağışıklık kazandırdığına inanıyorlar” ifadelerini kullandı.

Buna karşılık Bekayi şunları söyledi: “Bu doğru değil. Zenginleştirme yapan herkesin bir silah programı yok. ABD'nin müttefikleri de dahil olmak üzere, silahlanma amacı gütmeden zenginleştirme yapan ülkeler var. Bu anlamda, İran'ın baskılar karşısındaki direncinin kendisi bir tür caydırıcılıktır. Zenginleştirme, nükleer yakıt döngüsünün ve ulusal endüstrimizin önemli bir parçasıdır; müzakere edilemez ya da taviz verilemez.”

Bekayi, İranlı milletvekillerinin ülkelerinin silahların teknik yönlerine sahip olması konusunda ne söylediklerine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi: “Ülke içinde çeşitli görüşler var, ancak bizim tarafımızdan defalarca teyit edilen şey İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğudur. Siyasi nedenlerle hazırlanan son rapor, programımızın barışçıl doğasını kanıtladı. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na bağlı bir devlet olarak İran, barışçıl yaklaşıma olan bağlılığını sürdürecektir.”