Mısır, Gazze’de ateşkesi sağlayabilecek mi?

Hamas, geçici ateşkesi reddetti. İslami Cihad, işgale son verilmesi çağrısı yaptı.

İsrail’in bombardımanı sırasında güney Gazze Şeridi’ndeki Refah’tan Han Yunus’a doğru uzanan dumanlar (AFP)
İsrail’in bombardımanı sırasında güney Gazze Şeridi’ndeki Refah’tan Han Yunus’a doğru uzanan dumanlar (AFP)
TT

Mısır, Gazze’de ateşkesi sağlayabilecek mi?

İsrail’in bombardımanı sırasında güney Gazze Şeridi’ndeki Refah’tan Han Yunus’a doğru uzanan dumanlar (AFP)
İsrail’in bombardımanı sırasında güney Gazze Şeridi’ndeki Refah’tan Han Yunus’a doğru uzanan dumanlar (AFP)

İsrail saldırılarının 11’inci haftasına girdiği Gazze Şeridi’nde Mısır’ın ateşkese ulaşmak için arabuluculuk çabaları devam ediyor.

Kahire, İsrail ile Hamas ve diğer Filistinli örgütler arasında rehine ve mahkum takasını da içeren uzun vadeli bir ateşkesi zorluyor.

Filistinli örgütler ise savaşın kapsamlı bir şekilde durdurulması yönünde ısrar ediyor. Filistin ve İsrail kamuoyu ise müzakerelerden ne sonuç çıkacağını merak ediyor.

İsrailli bir yetkili, 24 Aralık’ta yaptığı açıklamada İsrail’in, Mısır’ın Kahire’de gerçekleşen görüşmeler sırasında Hamas heyetine teslim ettiği Gazze’deki savaşı durdurmaya yönelik Mısır girişimini incelediğini duyurdu. Yetkili, İsrail Savaş Konseyi’nin Mısır önerisini pazartesi günkü toplantısında ele alacağına dikkat çekti.

İsrail hükümeti, bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas’a karşı saldırıların yoğunlaştırılacağını ilan etti. Likud Partisi’nden yapılan açıklamaya göre Netanyahu, geçen pazartesi günü İsrail parlamentosu önünde yaptığı konuşmada, “Durmuyoruz, mücadeleye devam ediyoruz. Önümüzdeki günlerde bunu yoğunlaştıracağız, uzun bir mücadele olacak ve bitmeye de yakın değil” dedi.

Bu gelişme, Gazze’deki Filistin direnişi tarafından alıkoyulan İsrailli tutukluların ailelerinin Netanyahu hükümeti üzerinde artan baskısı ve son günlerde işgal güçlerinin bu kişilerden bazılarını öldürmesinin ardından hükümetin yaygın eleştirilere maruz kalması sonrasında yaşandı.

Öte yandan Filistin Hamas ve İslami Cihad hareketleri, savaşın kapsamlı bir şekilde sona erdirilmesine bağlı kalarak tavırlarını sertleştirdiler. Hamas siyasi büro üyesi İzzet er-Rişk, pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki savaşın kapsamlı bir şekilde durdurulması dışında İsrail ile hiçbir müzakere yapılmayacağını açıkladı. Rişk, Filistin halkının geçici ateşkesleri, kısa süreliğine kısmi bir insani arayı ve sonrasında saldırganlığın devam etmesini istemediğini vurguladı.

Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nahale liderliğindeki bir heyet, Kahire’deki güvenlik yetkilileriyle istişarelerini sürdürüyor. Ancak Reuters’ın haberine göre bir yetkili, hareketin daha fazla müzakere yapılmadan önce İsrail askeri saldırısının sona ermesini şart koştuğunu söyledi.

Aynı şekilde Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Raha Ahmed Hasan, özellikle Filistin direniş örgütlerinin son zamanlarda sertleşen tavrının, İsrail’in tavrı karşısında derin bir güven krizinden kaynaklandığını dile getirdi. Hasan, İsrail Başbakanı’nın bir yandan Filistinlileri yerinden etmek ve direnişi ortadan kaldırmaktan bahsettiğini, diğer yandan da bu örgütlerle bir esir takası anlaşmasını onaylamak için müzakerelerde bulunduğunu belirtti.

Raha Ahmed Hasan, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “İsrail’in savaşı durdurma ve rehinelerin serbest bırakılmasından sonra Gazze Şeridi sakinlerine karşı yoğun operasyonlara geri dönmeme taahhüdüne ilişkin açık ABD garantilerinin bulunmaması, Filistinli grupların ‘herhangi çekince olmaksızın savaşın kapsamlı bir şekilde durdurulması’ ısrarındaki önemli unsuru temsil ediyor” dedi.

Hasan, İsrail hükümeti tarafından yayınlananları ve İsrail çevrelerinin direnişin Gazze’den çıkışına ilişkin öne sürdüğü fikirleri ‘saçma ve şüphe uyandırıcı’ olarak nitelendirdi. Ayrıca bu fikirlerin Mısır’ın arabuluculuğu karşısında durumu karmaşıklaştırdığı uyarısında bulundu. Önerilen Mısır vizyonu konusunda ABD fikir birliğinin bulunduğunu açıklayan Hasan, bunun uygulanmasını sağlamak için Washington tarafından açık bir taahhüt olması gerektiğini vurguladı. Raha Ahmed Hasan ayrıca, “İsrail, hiçbir zaman bölgesel veya uluslararası yükümlülüklere uymadı. Bu da ABD garantilerini kritik bir konu haline getiriyor” dedi.

Sağlık görevlileri, kuzey Gazze Şeridi’nde öldürülen Filistinlilerin cesetlerini araçtan indiriyor (AP)
Sağlık görevlileri, kuzey Gazze Şeridi’nde öldürülen Filistinlilerin cesetlerini araçtan indiriyor (AP)

 İsrail medyasına göre Tel Aviv’deki yetkililer, Mısır’ın ‘iki haftalık ateşkesi ve 40 İsrailli esirin serbest bırakılmasını’, ‘Filistin teknokrat hükümetinin kurulmasını’ ve ardından ‘kalan tutukluların serbest bırakılmasını ve İsrail ordusunun Gazze’den çekilmesini’ içeren üç aşamalı bir öneri sunduğunu belirtti.

Mısır Ulusal Orta Doğu Çalışmaları Merkezi İsrail Araştırmaları Birimi Başkanı ve Kahire Üniversitesi’nde Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tarık Fehmi, erteleme girişimlerine veya hükümet içinde bölünmelerin varlığına işaret eden haberlere rağmen, İsrail’deki Savaş Konseyi’nin Mısır’ın önerisine yanıt vermesini bekliyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Fehmi, “Mısır’ın önerisi, tüm tarafların çıkarını temsil ediyor ve herkesin buna olumlu yanıt vermesi gerekiyor” dedi. Fehmi, “Gazze Şeridi’ndeki insani kriz, tehlikeli boyutlara ulaştı. Muhaliflerin ve Gazze'deki tutuklu ailelerinin baskısı sonucu İsrail’deki durum da kötüleşiyor. Dolayısıyla Mısır’ın önerisi ve rotası, yapılması gereken bir fırsatı temsil ediyor” diyerek, bu fırsatın boşa harcanmasının çatışmanın büyümesine yol açabileceği uyarısında bulundu.

İsrail’de yayın yapan Kanal 12’nin haberine göre kaynaklar, tutuklular meselesiyle ilgili olarak İsrail’in en yüksek siyasi ve güvenlik düzeylerinde gerilim olduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Galant’ın MOSSAD başkanıyla bu konu hakkında bireysel görüşme yapmasını engelliyor.

24 Kasım’da ABD’nin desteğiyle Mısır - Katar arabuluculuğu çerçevesinde İsrail hapishanelerindeki 240 Filistinli mahkûm karşılığında Gazze Şeridi’ndeki 105 tutuklunun serbest bırakıldığı bir hafta süren ilk ateşkes onaylanmıştı.



Libya Ulusal Ordusu etkisini güneye doğru genişletiyor

Hafter'in Sabha'daki çatışması, Güney Libya'da kalkınmaya odaklı bir girişimin başlatılmasına yol açacak (Genel Komutanlık)
Hafter'in Sabha'daki çatışması, Güney Libya'da kalkınmaya odaklı bir girişimin başlatılmasına yol açacak (Genel Komutanlık)
TT

Libya Ulusal Ordusu etkisini güneye doğru genişletiyor

Hafter'in Sabha'daki çatışması, Güney Libya'da kalkınmaya odaklı bir girişimin başlatılmasına yol açacak (Genel Komutanlık)
Hafter'in Sabha'daki çatışması, Güney Libya'da kalkınmaya odaklı bir girişimin başlatılmasına yol açacak (Genel Komutanlık)

Libya Ulusal Ordusu'nun (LUO) güney bölgelerindeki nüfuzunu, Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Geçici Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) aleyhine genişlettiği düşünülen bir hamleyle, LUO'nun ikinci komutanı Saddam Hafter, dün Sabha kentinde "entegre hizmet ve askeri binalar" içeren bir projenin temelini attı.

Saddam Hafter, çarşamba günü Sabha'ya yaptığı ziyarette, LUO'nun "Vizyon 2030"unun bir parçası olarak nitelendirdiği "Güney İçin Birlikte" girişimini başlattı ve bu girişimin "güvenliğin, kalkınmanın temeli haline getirilmesine dayandığını" ifade etti.

Saddam Hafter, "güney şehirlerini modern yol ağlarıyla bağlamak ve tarım projelerini desteklemek için çalıştıklarını, böylece bu şehirlerin acı çekmenin veya ötekileştirmenin kanalları değil, kalkınma ve üretim merkezleri haline geldiklerini" söyledi.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre merhum Devlet Başkanı Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana, güney şehirlerinin sakinleri yıllardır "dışlanma, ayrımcılık ve devlet hizmetlerinin eksikliğinden" şikayet ediyor.


Ebu Lulu... Sudan savaşının en önemli kanlı figürlerinden biri

"El Fasher Kasabı" lakaplı, "Abu Lulu"nun dolaşımda olan fotoğrafı
"El Fasher Kasabı" lakaplı, "Abu Lulu"nun dolaşımda olan fotoğrafı
TT

Ebu Lulu... Sudan savaşının en önemli kanlı figürlerinden biri

"El Fasher Kasabı" lakaplı, "Abu Lulu"nun dolaşımda olan fotoğrafı
"El Fasher Kasabı" lakaplı, "Abu Lulu"nun dolaşımda olan fotoğrafı

Geçtiğimiz cumartesi günü El Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) geçmesinden önce pek fazla tanınmayan "Ebu Lulu" lakaplı Fatih Abdullah İdris, Sudan'da terörün sembolü haline geldi ve hızla ünlendi.

Şehrin düşüşünden kısa bir süre önce, el Faşir'de sakallı ve gür saçlı bir adamın mahkumları yargısız infaz ettiğini gösteren videolar sosyal medyada dolaşıyordu. Şehrin düşüşünü izleyen şiddetin sembolü haline gelen bu adam, el Faşir trajedisini, savaş ve devletin çöküşünün yarattığı kaosu temsil ediyordu. HDK, kimliğini bilmediğini iddia ederek onunla herhangi bir bağlantısı olduğunu inkar etmiş ve daha sonra tutuklanıp el Faşir'ın Shala hapishanesinde tutulduğunu açıklayarak bir soruşturma komitesi kurmuş olsa da defalarca paylaştığı korkunç videolar ona ve HDK'ye karşı yaygın bir öfkeye yol açtı. Medya ona "El Faşir Kasabı" lakabını taktı.

rgt
İnternette dolaşan bir fotoğrafta, "El Faşir Kasabı" lakaplı "Ebu Lulu"nun saldırıların gerçekleştiği yerde vahşetini sergilediği görülüyor.

HDK, el Faşir'in ele geçirilmesi sırasında ciddi ihlaller ve suistimallerle suçlanan birkaç kişinin tutuklandığını duyurdu. Bunlar arasında "Ebu Lulu" olarak bilinen kişi de vardı. HDK sözcüsü El-Fatih Kureyşi, dün yaptığı basın açıklamasında, tutuklamaların üst düzey komutanlığın talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiğini belirtti. İlgili hukuk komitelerinin, şüphelileri adalete teslim etmek için hazırlık soruşturmasına başladığını belirtti. Kureyşi, bu önlemlerin insan onuruna yönelik her türlü ihlali ve uluslararası anlaşmaları ihlal etmeyi önlemeyi amaçladığını ifade etti. HDK'nin adaletin sağlanmasını güvence altına almaya kesin olarak kararlı olduğunu vurguladı. Liderlik, hukukun üstünlüğüne ve herhangi bir ihlale karıştığı kanıtlanan herkesi, ne kadar sınırlı veya bireysel eylemlerden kaynaklanmış olursa olsun, sorumlu tutmaya olan tam bağlılığını yineledi. Ebu Lulu, vahşetini belgeleyen çok sayıda ses kaydında yer aldı ve herhangi bir grupla bağlantısı olduğunu reddederek, devlete karşı kendi isyancı grubuna liderlik ettiğini iddia etti. Bir kayıtta, sadece El Faşir'de "neredeyse bin kişiyi" öldürdüğü ile övünüyordu. Ancak HDK’nin iddialarına veya inkârlarına rağmen, askeri operasyonlara katılmıştı.

El Faşir'in düşmesinden önce, söz konusu kişinin Sudan'ın merkezinde şiddet uyguladığına dair söylentiler yayılmış ve Kuzey Hartum'daki "El-Cili Rafinerisi"nden alınan ve söz konusu kişiyi gösterdiği iddia edilen videolarda şiddet sahneleri yayılmıştı; ancak hiçbir bağımsız kuruluş bu videoların gerçekliğini kanıtlamadı.

Raporlar, kişinin faaliyetlerinin El Faşir'in kuzey kesimlerinde ve çevresinde yoğunlaştığını, ancak şiddet konusundaki kötü şöhretinin ülke geneline ve hatta dünyaya yayıldığını, adının birçok savaş alanında şiddet ve terörün sembolü haline geldiğini gösteriyor. Gözlemcilere göre "Ebu Lulu" gibi isimlerin ortaya çıkışı, Sudan'ı saran kapsamlı güvenlik ve ahlaki çöküş durumunu yansıtıyor. Bu durum, basit bir öldürmenin ötesine geçerek, övünme, filme alma ve faillerini yüceltme noktasına ulaşmış bir şiddet yaratıyor. Bu aynı zamanda, savaşın kasvetli bir yüzü ve devletin parçalanmasının, hukuk ve hesap verebilirliğin yokluğunun bir kanıtı.


İsrail, Batı Şeria'da zeytin hasadı sırasında gönüllü olarak çalışan iki Amerikalı Yahudi kadının sınır dışı edilmesini emretti

Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci ve arkasındaki İsrail askerleri (AFP)
Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci ve arkasındaki İsrail askerleri (AFP)
TT

İsrail, Batı Şeria'da zeytin hasadı sırasında gönüllü olarak çalışan iki Amerikalı Yahudi kadının sınır dışı edilmesini emretti

Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci ve arkasındaki İsrail askerleri (AFP)
Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci ve arkasındaki İsrail askerleri (AFP)

İsrail, Filistin zeytin hasadı döneminde işgal altındaki Batı Şeria'ya ulaşan iki Amerikalı Yahudi gönüllünün sınır dışı edilmesini emretti. Bu kişilerin seyahatini kolaylaştıran STK'lar dün yaptıkları açıklamada, bu kişilerin sınır dışı edilmesinin emredildiğini bildirdi.

Zeytin hasadı sırasında gönüllüleri organize eden Birleşmiş Milletler ile Dayanışma ve İnsan Hakları İçin Hahamlar adlı STK'lar yaptıkları ortak açıklamada, Batı Şeria'nın kuzeyinde Nablus yakınlarındaki Burin köyüne ulaşmadan önce aralarında iki Amerikalı kadının da bulunduğu 11 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

İsrail ordusu, Filistin topraklarına erişimi engellemek için genellikle zeytin hasadı döneminde kullanılan kapalı askeri bölge emri çıkarmıştı. Gönüllüler ise alternatif bir yoldan bölgeye ulaşmaya çalıştı.

Açıklamada, "Gönüllüler, emirlerini yerine getirmek için askerlere yaklaştıklarında gözaltına alındılar" denildi.

Gruptaki İsrailli gönüllüler bir polis karakolunda sorgulanıp serbest bırakılırken, iki Amerikalının sınır dışı edildikleri bildirildi.

xs
  Batı Şeria'nın el Halil kentine bağlı Sa'ir köyünde dün İsrailli yerleşimciler ve askerler tarlada durarak, Filistinli çiftçilerin zeytin toplaması engelledi (AFP)

İsrail ordusu, soruşturmalarına yanıt vermesi için Fransız Haber Ajansı’nı (AFP) İsrail polisine yönlendirdi.

İki kuruluş, "Bu gönüllülerin sınır dışı edilmesi kararı, barışçıl insan hakları çalışmalarını ve İsrail ile Filistin'de adalet talep eden Yahudi seslerini susturma yönündeki rahatsız edici bir eğilimi yansıtıyor" açıklamasında bulundu.

İsrailli ve uluslararası gönüllüler, genellikle zeytin hasadı döneminde Filistinlilere yardım etmek için "koruyucu refakat" olarak bilinen bir yöntem kullanarak geliyorlar. Bu yöntem, İsrailli yerleşimcilerin çiftçilere saldırmasını ve hasadı aksatmasını engellemeyi amaçlıyor.

Bu yaklaşımın, özellikle gönüllülerle yerleşimciler arasında çok sayıda saldırı ve çatışmanın yaşandığı mevcut sezonda sınırlı bir etkiye sahip olduğu görülüyor.

AFP gazetecileri, bu sezon yerleşimciler tarafından Filistinli çiftçilere ve yabancı gönüllülere yönelik en az sekiz saldırıyı belgeledi. Bu çatışmalar genellikle ordunun gelişi ve kalabalığı dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullanılmasıyla sonuçlanıyor, ancak saldırganların tutuklanması nadir olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nden (OCHA) aktardığına göre, Batı Şeria'daki 27 köy, yalnızca 7-13 Ekim haftasında hasat mevsimiyle ilgili saldırılara maruz kaldı.

Yerel bir yetkiliye göre, Ramallah yakınlarındaki Turmus Ayya kasabasında, hasadı aksatmak için gelen maskeli yerleşimcilerle çıkan çatışmada İsveçli bir gönüllünün bacağı ve kolu kırıldı.

Ekim ayı başlarında Burin köyünde kapalı askeri bölge emrini ihlal etmekle suçlanan 30'dan fazla yabancı gönüllü sınır dışı edildi.

İşgal altında bulunan Filistin topraklarındaki BM İnsan Hakları Ofisi temsilcisi Ajith Sunghay, "ciddi saldırıları" kınayarak, "endişe verici düzeydeki cezasızlıktan" duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

2021 tarım sayımına göre Batı Şeria, yaklaşık 3 milyon kişiye ait 8 milyondan fazla zeytin ağacına ev sahipliği yapıyor.

İsrail, Batı Şeria'yı 1967'den beri işgal altında tutuyor ve şu anda yaklaşık yarım milyon İsrailli yerleşimci buradaki yerleşimlerde yaşıyor.