İsrail hapishanelerinde Filistinli tutuklulara yönelik “işkence” vakalarıyla ilgili tanık ifadeleri

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nde Filistinli tutukluları sorgulanmak için taşırken, 8 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nde Filistinli tutukluları sorgulanmak için taşırken, 8 Aralık 2023 (Reuters)
TT

İsrail hapishanelerinde Filistinli tutuklulara yönelik “işkence” vakalarıyla ilgili tanık ifadeleri

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nde Filistinli tutukluları sorgulanmak için taşırken, 8 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nde Filistinli tutukluları sorgulanmak için taşırken, 8 Aralık 2023 (Reuters)

Filistin Tutuklular ve Eski Mahkumlar İşleri Komisyonu Sözcüsü Abdulfettah Devle, Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı’na (AWP) yaptığı açıklamada, komisyonun 7 Ekim’den bu yana serbest bırakılan Filistinli mahkumların, İsrail hapishanelerinde maruz kaldığı kötü muamele vakalarıyla ilgili tanık ifadelerini belgelediğini söyledi.

Cezaevlerine sık sık baskın düzenleyen birimlerin olduğunu aktaran Devle, bu birimlerin 7 Ekim’den sonra cezaevinin tüm koğuşlarına baskınlar düzenlendiğini ve mahkumlara daha fazla kısıtlama getirildiğini belirtti.

Devle, sözlerini şöyle sürdürdü:

Koğuşlardaki her şeye, hatta kıyafetlere bile el konuldu. Her mahkumun yalnızca bir parça kıyafeti var. Mahkumlara yönelik toplu cezalandırma politikasının bir parçası olarak dış avluya çıkmaları yasaklandı, elektrikli aletler ve radyolar toplandı. Serbest bırakılan mahkumların verdiği tanık her bir tanık ifadesi, bir önceki tanık ifadesinden daha dehşet verici oluyor. Tanıkların çoğu, cezaevlerinde önceden tasarlanmış ve öldürme niyetiyle bir taciz ve işkence sürecinin olduğu konusunda hemfikir.

Devle, Filistinli mahkumların grevlerle elde ettiği tüm kazanımların geri alındığının da altını çizdi. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, 7 Ekim'den önce mahkumların kazanımlarını yasa dışı olarak nitelendirerek geri çekmeye çalışıyordu. Ben-Gvir, son olaylardan yararlanarak Filistinli mahkumların tüm bu kazanımlarını geri çekti ve daha fazla kısıtlama getirdi.

İsrail hapishanelerinde 7 Ekim’den bu yana Filistinli mahkumların ‘daha önce hiç yaşanmayan’ şeyleri yaşadıklarını vurgulayan Devle, “Bu uygulamalar sonucunda geçtiğimiz kasım ayında 6 mahkum öldü. Rekor denebilecek bu kadar kısa bir süre zarfında bu kadar çok sayıda mahkumun saldırı, taciz ve işkence nedeniyle öldürülmesi, hapishanelerin daha önce tanık olmadığı bir emsali teşkil ediyor” şeklinde konuştu.

7 Ekim’den bu yana Batı Şeria’dan yaklaşık 8 bin 740 Filistinli tutuklandı. Ayrıca sayılarını, adlarını, nerede olduklarını henüz bilmediğimiz Gazzeli tutuklular zorla kaybetmeye maruz kalırken, akıbetlerini de bilmiyoruz.

dfv fe
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya’da tutuklandıktan sonra neredeyse tamamen çıplak haldeki Filistinliler, 8 Aralık 2023 (Reuters)

Birkaç gün önce serbest bırakılan mahkumlardan birinin ifadesine göre, Ofer Cezaevi’nde Gazze Şeridi’nden çok sayıda mahkûmun bulunduğunu söyleyen Devle, “Ancak diğer koğuşlardan izole edildiklerinden ve avukatların onları ziyaret etmeleri yasak olduğundan kimse onların mahkum numaralarını ya da kimliklerini bilmiyor. Serbest bırakılan mahkum ayrıca, Gazze’nin çok zor durumda olduğunu söyledi” ifadelerini kullandı.

Devle, sözlerine şöyle devam etti:

Mermiyle yaralanan ve tedavi görmeyenler, kırıkları olanlar var. Bu koğuşlardan geçen herkes sık sık kan görecek ya da kokusunu alacaktır. Tutukluların içinde bulundukları trajik durumlarla ilgili tüm detayları ailelerinin üzülmemesi için açıklamıyoruz. Ancak cezaevlerinde mahkûmlara yönelik işkence ve kötü muamelenin boyutunun hayal gücünün sınırlarını aştığını ve daha önce böyle bir duruma tanık olunmadığını vurguluyoruz.

Devle, 7 Ekim'den sonra cezaevlerindeki mahkum hareketinin ileri gelenlerinin ve Filistinli grupların liderlerinin gizemli koşullarda ve hakkında hiçbir şey bilinmeyen koğuşlarda tecrit edildiğini belirtti.

Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından bu yana İsrailliler, İsrail'de bulunan binlerce Gazzeli işçiyi bir gözaltı merkezine topladı. Batı Şeria'daki Filistinlilerin peşine düşüp, onları tutukladılar. Tutukladıkları Filistinlileri, sert uygulamalarla sorgulama, işkence, çıplak bırakma ve sadist uygulamalar gibi eşi ve benzeri görülmemiş koşullara maruz bıraktılar. Aynı durum, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin tutuklanması sırasında da devam etti. Tüm bu sadistçe uygulamalar, en azından İsrail ordusunun yayınladığı ve şiddetli soğukta kasıtlı olarak neredeyse tamamen çıplak halde tutuklu bulunan yüzlerce Filistinlinin olduğu görüntülerde açıkça görülüyor.

trny
İsrail ordusu tarafından Cibaliye Mülteci Kampı’nda tutuklanan Filistinliler, 14 Aralık 2023 (Reuters)

Bugün İsrail hapishanelerinde 8 bin civarında Filistinli mahkum bulunuyor. Gazze Şeridi'ndeki tutuklular ise bu sayıya dahil değil. Çünkü İsrail Cezaevi Servisi (IPS), Gazzeli tutukluların kesin sayısını açıklamadı. Filistinli tutuklulardan 2 bin 870’den fazlası, İkinci Dünya Savaşı sırasında Filistin topraklarındaki İngiliz Mandası'nın çıkardığı acil talimatlar çerçevesinde idari gözaltı kararı kapsamında, haklarında hiçbir suçlama olmadan gözaltında tutuluyorlar. Bu aynı zamanda, 1987 yılındaki Birinci İntifada’dan bu yana en yüksek idari tutuklu sayısı.



Hamideti uzun bir aradan sonra ortaya çıktı… Savaşı mı genişletiyor yoksa Ensar'ı mı destekliyor?

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) 2 Haziran Pazartesi günü yaptığı konuşmadan (Videodan alınan ekran görüntüsü)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) 2 Haziran Pazartesi günü yaptığı konuşmadan (Videodan alınan ekran görüntüsü)
TT

Hamideti uzun bir aradan sonra ortaya çıktı… Savaşı mı genişletiyor yoksa Ensar'ı mı destekliyor?

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) 2 Haziran Pazartesi günü yaptığı konuşmadan (Videodan alınan ekran görüntüsü)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) 2 Haziran Pazartesi günü yaptığı konuşmadan (Videodan alınan ekran görüntüsü)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), kuvvetlerinin ülkenin merkezini ve başkent Hartum'u kaybetmesinden ve ordunun mart ayında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı geri almasından bu yana süren sessizliğini bozdu.

Hamideti, pazartesi akşamı yayınlanan konuşmasında, savaşın ‘yeni aşamasının’ başladığını duyurdu. Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd şehri ve Beşir rejiminin ‘İslamcı’ destekçileri için bir kuluçka merkezi olarak tanımladığı Kuzey Eyaleti de dahil olmak üzere Sudan'ın orta ve kuzeyindeki yeni şehir ve bölgelere saldırmakla tehdit etti. Ayrıca ordunun, güçlerine karşı ‘kimyasal silah’ kullandığı yönündeki suçlamalarını tekrarladı.

hjukı
Sudan ordusunun Kuzey Eyaleti'ndeki Özel Görev Güçleri Taburu üyeleri (AFP)

Konuşma, bir yandan ordu ve müttefikleri, diğer yandan HDK arasında Kuzey, Güney ve Batı Kordofan eyaletlerinde yaşanan şiddetli çatışmalardan sadece birkaç gün sonra geldi. Bu çatışmalar sırasında HDK, en-Nahud, el-Havi, ed-Dibeybat, Ummu Sumeyme, el-Hammadi ve Kazgil gibi önemli kasabaları ordudan geri aldı.

Stratejik bir şehre yaklaşmak

Analistlere göre bu bölgelerin ele geçirilmesi HDK'nin önünü açtı ve onu, ordunun savaşın başladığı 15 Nisan 2023'ten bu yana kontrol altında tuttuğu stratejik el-Ubeyd şehri ile kuzey ve orta bölgelere ‘çok daha fazla yaklaştırdı’.

Hamideti’nin konuşması, zamanlaması ve içeriğiyle ilgili olarak önemli bir tartışma yarattı. Bazıları bunu, güçlerinin moralini yükseltmek için basit bir savaş propagandası ve güçlerinin son zamanlarda elde ettiği kazanımlara dayanarak orduya ve müttefiklerine karşı psikolojik savaş olarak gördü. Diğerleri ise ‘tehlikeli bir tırmanış’ olarak değerlendirilen tehditleri, batıya doğru geri çekildikten sonra savaşın kapsamını bir kez daha genişletme potansiyeli olarak değerlendirdi.

Konuşma aynı zamanda HDK'nin arka arkaya aldığı bir dizi yenilginin yanı sıra, Kordofan eyaletlerinde elde ettiği önemli zaferleri de takip ederek, kayıplar için bir gerekçe ve aynı zamanda bir güç gösterisi gibi göründü.

fgthyu
Sudan ordusu 21 Mart'ta Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı geri aldıktan sonra kutlama yaptı. (AP)

Hamideti konuşmasında savaşı yeni alanlara yaymak ve güçleri geçici başkent Port Sudan'a ulaşana kadar savaşmaya devam etmekle tehdit etti.

HDK Komutanı, Mısır'ın Sudan ordusunu desteklediği ve ona silah ve mühimmat sağladığı yönündeki suçlamalarını yineledi. Ayrıca, Sudanlı İslamcıların ordunun kilit destekçisi olan Devlet Başkanı Isaias Afwerki rejimine karşı çıkan Eritreli İslamcıları desteklediği bir zamanda Eritre'nin orduyu destekleyen bir rolü olduğunu ima etti.

Hamideti'nin orduyla yeni müzakerelere dönmeyi reddetme ısrarı, savaşın kendi lehine sona ermekte olduğu görüşü ve geçici başkent Port Sudan'a gelişi konuşmanın en önemli bölümleriydi.

İnisiyatifi yeniden ele geçirme çabası

Orduya sadık olanlar konuşmayı küçümseyerek, ‘inisiyatifi yeniden ele geçirme çabası’, ‘kontrol ettiği bölgelerin çoğundan çekilmek zorunda kalan yenilgiye uğramış güçleri için psikolojik bir hamle’ ve ‘kafa karışıklığı’ olarak nitelendirdi.

Siyasi analist Muhammed Latif ise “Belirli bölgeleri tehdit eden ve buralara girme tehdidinde bulunan açık ton, Hamideti’nin güçlü bir konumdan yola çıkıyor olabileceğini gösteriyor” dedi.

dfgt
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından dün Telegram üzerinden yayınlanan videodan alınan ekran görüntüsü

Latif'e göre Hamideti'nin konuşmasındaki gücün kaynağı, ‘ordu ve müttefiklerine karşı üç büyük zafer elde ederek ilk kez batı, orta ve kuzey Sudan arasındaki bağlantı noktasını kontrol etmesi’.

“Hamideti'nin güçlerinin bu stratejik noktayı kontrol edememesi, onu merkezden çekilmeye zorlayan ana nedenlerden biriydi” diyen Latif, “Şimdi Kordofan üzerinde neredeyse tam kontrol sağladı ve ikmal hatları birbirine bağlandı. Bu askerî harekât açısından önemli ve stratejik bir durum” değerlendirmesinde bulundu.

Hamideti'nin ‘merkez noktayı’ kontrol etmesinin, merkez ve kuzeydeki birçok bölgeye ulaşmasını sağladığını belirten Latif, “Hamideti'nin konuşması, içeriğiyle birlikte, bu bölgeler için gerçek bir tehdit oluşturuyor” dedi.

Latif, Hamideti'nin güçlerinin hedef alabileceği bölgelerdeki vatandaşlara vermeye çalıştığı güvenceleri, HDK'nin gerçek bir kontrol, güvenlik ve yönetim modeli sağlamasına bağlayarak şunları söyledi: “Hamideti'nin güçlerinin gerçekleştirdiği büyük ve çok sayıda ihlal, bu ihlalleri durduracak gerçek bir deneyim sağlamadığı sürece, vatandaşları girebilecekleri bölgelerden kaçmaya itecektir.”

Kesilmiş ifadeler

İslamcı yazar İbrahim es-Sıddık, Facebook sayfasında yaptığı birden fazla paylaşımda konuşmayı küçümseyerek ‘kesik, tutarsız ve hakaretlerle dolu’ olarak nitelendirdi.

Es-Sıddık, Hamideti'nin, ordu güçlerinin yüzde 70'ini yok ettiği iddiasıyla da alay etti.

Araştırmacı es-Sir es-Seyyid, konuşmanın daha önce söyledikleriyle uyumlu olduğunu belirterek, konuşmanın taşıdığı ‘dini retoriğe’ dikkat çekti. Es-Seyyid, “Konuşmayla ilgili en önemli şey, ordunun silahları, yetenekleri, kadroları ve işbirlikçileri hakkında bilgi vermek de dahil olmak üzere psikolojik savaş mesajları içermesidir” dedi.

xcvfg
Sudan Ordusunun Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan daha önce Hartum'a yaptığı bir ziyaret sırasında askerlerle birlikte (Sudan Ordusu)

Es-Seyyid, Hamideti'nin konuşmasının bölgesel ya da kabilesel bir boyut içermediğine ve güçlerinin hedef alabileceği bölgelerdeki, özellikle de kuzey eyaletindeki vatandaşlara hayatlarının tehdit altında olmayacağına dair güvence verdiğine dikkat çekerek, “İroni şu ki, Hamideti halen Kuzey Eyaleti’nin merkeze eşdeğer bir hedef ve ordu için bir kuluçka makinesi olduğuna inanıyor” ifadesini kullandı.

“Konuşma, ordunun ve müttefiklerinin gücüne ve orduyu yenmenin karmaşıklığına işaret ediyor” diyen es-Seyyid, konuşmanın ‘ordu destekli hükümet tarafından yeni bir başbakan atanmasını’ görmezden gelmesine şaşırdığını ifade etti.