Libyalı siyasetçiler biriken davaların ‘tam adalet sağlanarak’ sonuçlandırılmasını istiyor

Siyasetçilerin bazıları, silahlı grupların ‘baskısının’ bazı hakimleri istifa etmeye ya da mahkeme kararlarını ertelemeye zorladığını düşünüyor

Derne’deki mahkeme ve savcılık binası kompleksi (Facebook)
Derne’deki mahkeme ve savcılık binası kompleksi (Facebook)
TT

Libyalı siyasetçiler biriken davaların ‘tam adalet sağlanarak’ sonuçlandırılmasını istiyor

Derne’deki mahkeme ve savcılık binası kompleksi (Facebook)
Derne’deki mahkeme ve savcılık binası kompleksi (Facebook)

Libya’nın kuzeydoğusunda yer alan Derne kentini vuran sel felaketi sonrası açılan dava, vatandaşların aklına geçtiğimiz yıllarda mahkemelerde biriken ve hiçbir karara bağlanamayan çok sayıda davayı getirdi. Oysa vatandaşlar, söz konusu davaların cezasızlığın sona ermesini sağlayacak şekilde ‘tam adaletle’ sonuçlandırılmasını umuyorlardı.

Derne Asliye Mahkemesi, sel felaketi davasını 11 Ocak 2024 tarihine ertelerken, 16 memurun tutukluluk hali devam ediyor. Mahkemenin kararı, Libyalıların büyük kısmının adaletin hızla sağlanamayacağı ve temyiz aşamasında davanın uzun sürebileceği yönündeki endişelerini gidermeye yetmedi.

Şarku'l Avsat'a konuşan Libyalı siyasetçiler, Daniel Kasırgası sonucu Derne'de binlerce vatandaşın hayatını kaybettiği sel felaketi davasının, Libya’daki mahkemelerin son birkaç yıldır baktığı bazı davalarda görülenin aksine bir emsal teşkil etmeyebileceğini tahmin ediyor.

Libyalı Milletvekili Ammar el-Ablak, Libya’nın son yıllarda tanık olduğu siyasi ve silahlı çatışmaların yargının ve Libyalıların yıllarca cezasız kalan suçlar için istediği adaleti sağlama becerisinin üzerine gölge düşürdüğünü söyledi.

Terhune şehrinde bulunan toplu mezarlar meselesine de değinen Ablak, Şarku'l Avsat'a şunları söyledi:

Mağdurların sayısının fazla olmasına rağmen diğer sanıklara ceza verilmedi. ‘Ebu Salim Hapishanesi Katliamı’ davası da on yılı aşkın süredir devam ediyor.

Ablak, birçok olayda bu davalarda sanıkları koruyan nüfuzlu siyasi partiler ya da silahlı grupların liderleri tarafından baskıya uğrama korkusuyla ifade vermekten kaçınan tanıklar olduğunu söyledi.

asc
Terhune’de bulunan toplu mezarlarda çok sayıda mağdur olmasına rağmen diğer sanıklara ceza verilmedi (Libya hükümetine bağlı Kayıpları Arama ve Tespit Kurumu)

Ülkedeki büyük siyasi ve silahlı yapılar hakkında açılan davalara bakan hakimlerin sindirildiğiyle ilgili söylentilere dikkati çeken Ablak, hakimlerin bu yüzden ya mahkeme kararını ertelemeye yöneldiklerini ya da kendilerinin ve ailelerinin başına gelebileceklerden korktukları için istifa ettiklerini söyledi. Ablak, süren bazı davalarda sanıklardan bir kısmının suçsuz ve masum oldukları halde cezaevinde kalmaya devam ettiklerini de sözlerine ekledi. Mali boyutlara ve insan hakları ihlallerine ilişkin mevzuatın güncellenmediğine dikkat çeken Ablak, “Dava prosedürleri sistemi gelişmedi. Gerek ülkenin doğusunda gerekse batısında olsun cezaevlerinin hiçbiri, iktidardaki hükümetlerin denetiminde değil” şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz şubat ayında Terhune’deki toplu mezarlarla ilgili davada yargılanan sanıklara hapis cezası verilmiş, ancak bazı kurbanların aileleri bu karara itiraz ederek faillerin infazını talep etmişti.

Öte yandan Libya Ulusal Topluluğu Partisi Kurucu Meclisi Başkanı Esad Ziho, sadece Libya'da değil, dünyanın dört bir yanında yargının işleyişinin anlaşılması çağrısında bulundu ve bunun nispeten kısa bir süreye ihtiyacı olduğunu söyledi. Şarku'l Avsat'a konuşan Ziho, “Üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gereken karmaşık konular var. Bu yüzden eski rejimin simge isimleriyle ilgili 12 yılı aşkın süredir devam eden davalar gibi mahkemelerde yıllarca süren davalar bir karara bağlanamadı” ifadelerini kullandı. Ancak Ziho, faillerin suçüstü yakalandığı, hızla karara bağlandığı ve sürecin uzatılmasına gerek olmayan bazı davalardan da bahsetti.

drv
Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Libya Başsavcılığı)

Trablus Temyiz Mahkemesi, 2022 yılının haziran ayı ortalarında, 1996 yılında bin 269 mahkûmun öldürüldüğü Ebu Salim Hapishanesi Katliamı davasını inceleme yetkisinin bulunmadığına karar vererek, 9 yılı aşkın bir süre boyunca çeşitli sivil mahkemelerce incelenen dava dosyasını, askeri yargıya havale etmişti.

Libyalıların çoğunun davanın yavaş ilerlediğini ve adaletin sağlanmadığını düşündüğünü kabul eden Ziho, ancak bunun tüm sorumluluğu adli makamlara yükledikleri anlamına gelmediğini düşünüyor.

Ziho, sözlerini şöyle sürdürdü:

Libyalıların çoğu, diğer devlet kurumlarına olan güvenlerinin sarsılması nedeniyle yargıyı başvurulacak son merci olarak görüyor. Bunun suçlusunun siyasi gerilimle, seçimlerin yapılmasındaki gecikme, devam eden hükümet bölünmesi ve bazı silahlı oluşumların nüfuzu olduğuna inanıyor. Bazı suçların sorumlularının yurt dışına kaçmasına izin verilmesi, bazılarının tutuklanmasının engellenmesi, bazılarının haklarında soruşturma açılmaması yahut haklarında verilen mahkeme kararlarının uygulanmaması adaletin sağlanmasını engelliyor.

Ziho, savcılığın Derne’de sel felaketinin meydana gelmesinden bu yana davaya yeterli ilgi göstermemesinin, davanın süresinin uzaması ve beklentilerin karşılanmaması ihtimalini güçlendirdiğini söyledi.



Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Sudan’daki krizle ilgili olarak ‘kırmızı çizgiler’ çizdiğini duyurdu ve bu çizgilerin aşılmasının ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edeceği’ uyarısında bulundu. Kahire yönetimi, iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının kendisine tanıdığı tüm tedbirleri alma ihtimalini de gündeme getirdi. Uzmanlar, bu açıklamaları Sudan’da savaşın başlamasından bu yana Mısır’dan gelen ‘en sert söylem’ olarak değerlendirdi.

Mısır’ın bu tutumu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ı kabul etmesiyle eş zamanlı olarak açıklandı. Sisi, görüşmede ‘ülkesinin, Sudan halkının mevcut hassas süreci aşma çabalarına tam destek verdiğini’ ifade etti. Ayrıca ‘Sudan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarını destekleyen Mısır tutumunun değişmez ilkelerine’ vurgu yaparak, bu çerçevede mümkün olan her türlü çabanın gösterilmeye hazır olunduğunu belirtti. Açıklama, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi tarafından yapıldı.

Mısır, Burhan’ın ziyareti sırasında ayrıca, ‘Sudan’da güvenlik, istikrar ve barışın sağlanmasına yönelik ABD Başkanı Donald Trump’ın vizyonuna tam destek verdiğini’ yineledi. Bu desteğin, ‘ABD yönetiminin dünyada barışı tesis etme, gerilimi artırmaktan kaçınma ve anlaşmazlıkları çözme yönündeki yaklaşımı’ kapsamında olduğu kaydedildi.

Ortak savunma anlaşmasının yürürlüğe girmesi

Kahire yönetimi, söz konusu ilkeleri teyit ederken Sudan krizinde ilk kez ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini açıkladı. Mısır, bu çizgilerin aşılmasına ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendirdiği ve Sudan’ın ulusal güvenliğiyle yakından bağlantılı olduğu’ gerekçesiyle izin verilemeyeceğini vurguladı. Mısır’ın uyarıları arasında ‘Sudan’ın birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Sudan halkının imkân ve kaynaklarıyla oynanmaması ve Sudan topraklarının herhangi bir bölümünün ayrılmasına izin verilmemesi’ yer aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, ‘Sudan devlet kurumlarının korunmasının ve bu kurumlara zarar verilmesinin engellenmesinin de bir diğer kırmızı çizgi olduğunu’ bildirdi.

Açıklamada ayrıca, ‘uluslararası hukukun tanıdığı tüm tedbir ve önlemleri alma konusunda tam hakka sahip olunduğu’ ifade edilerek, bu kapsamda ‘iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının devreye sokulmasının da kırmızı çizgilerin ihlal edilmesini veya aşılmasını önlemeye yönelik seçenekler arasında bulunduğu’ kaydedildi.

a
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Sudan arasında Mart 2021’de, ‘eğitim, sınır güvenliğinin sağlanması ve ortak tehditlerle mücadele’ alanlarını kapsayan bir askeri iş birliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmadan önce ise iki ülke, ‘dış tehditlere karşı’ 1976 yılında bir ortak savunma anlaşmasına taraf olmuştu.

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komisyonu üyesi Tümgeneral Yahya Kedvani, Mısır’ın ulusal güvenliğinin Sudan topraklarının birliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, “Sudan’ı bölmeyi hedefleyen komploların varlığı, aşılmaması gereken kırmızı çizgilerin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.

Kedvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Sudan’ın birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik Mısır tutumunun sabit ve güçlü olduğunu, Kahire’nin Sudan devlet kurumlarını korumaya yönelik açıkladığı girişim ve söylemleri hayata geçirme kapasitesine sahip bulunduğunu’ ifade etti. Ortak savunma anlaşmasının gündeme getirilmesinin, ‘iki ülke arasında uluslararası meşruiyet ve daha önce imzalanmış anlaşmalar çerçevesinde ortak bir koordinasyonun bulunduğunu teyit etmeyi amaçladığını’ söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yayımlanan açıklamada ise ‘Kahire’nin Sudan’da süregelen gerilimden derin endişe duyduğu’ belirtildi. Açıklamada, bu durumun ‘Sudanlı sivillere yönelik korkunç katliamlara ve insan haklarının en temel kurallarının açık ihlallerine yol açtığı’ vurgulandı. Mısır’ın, ‘Sudan’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vereceği gerekçesiyle, herhangi bir paralel yapının kurulmasını veya tanınmasını kesin bir dille reddettiği’ kaydedildi.

Diğer yandan eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, ülkenin bölünmesine yönelik tehditlerle mücadelede Mısır-Sudan koordinasyonunun, Mısır, Sudan ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini koruma çerçevesinde ele alındığını belirtti. Halime, iki ülkenin Kızıldeniz’e kıyısı olan devletleri bir araya getiren konseyin üyesi olduğuna işaret ederek, bu yapının temel rollerinin ‘savunma ve kalkınma’ olduğunu söyledi.

Halime, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun Uluslararası Dörtlü girişimi ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ABD ziyareti sırasında gündeme getirdiği inisiyatif kapsamında şekillendiğini ifade etti. Kahire’nin, ‘üç ay sürecek bir ateşkesle başlayacak, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Sudan ordusuna entegre edilmesini ve Sudan askeri kurumunun bütünlüğünün korunmasını öngören bir yol haritasının uygulanmasını desteklediğini’ kaydetti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasına göre Kahire, ‘insani bir ateşkese ulaşılması, bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesi ve Sudanlı sivillerin güvenliği ile korunmasını sağlamak amacıyla güvenli insani sığınaklar ve geçiş koridorları oluşturulması’ hedefiyle Uluslararası Dörtlü çerçevesinde çalışmayı sürdürme konusundaki kararlılığını yineledi. Bu sürecin, Sudan devlet kurumlarıyla tam koordinasyon içinde yürütüleceği belirtildi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Uluslararası Dörtlü, ağustos ayında sunduğu yol haritasında, ‘üç aylık insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, siyasi sürecin başlatılmasını ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasını’ öngörmüştü.

sfg
New York'ta düzenlenen Uluslararası Dörtlü toplantısından (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Burhan’ın Mısır ziyareti, geçtiğimiz pazartesi günü Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından geldi. Burhan, söz konusu ziyaretin sonunda, ‘Sudan’ın barışın sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi yönündeki çabalarda ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Özel Temsilci Massad Boulos ile birlikte çalışmaya istekli olduğunu’ ifade etmişti.

El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Emani et-Tavil ise ‘Mısır’ın Sudan dosyasında ilk kez kırmızı çizgiler koyduğunu, son tutumunun savaşın başlamasından bu yana en sert duruşu yansıttığını’ belirtti. Et-Tavil, bu yaklaşımın ‘Sudan’ın birliğinin korunması, savaşın durdurulması, paralel yapıların reddedilmesi ve devlet kurumlarının muhafazası’ konularında Suudi Arabistan ve ABD’nin tutumlarıyla örtüştüğünü söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan et-Tavil, ‘Sudan’ın birliği konusunda güçlü tutumlar sergilenmesi noktasında Suudi Arabistan ile Mısır arasında bir uyum bulunduğunu, bunun da ateşkes ilanı ve insani ara verilmesine yönelik bir girişimin şekillendirilmekte olduğunu gösterdiğini’ ifade etti. Ancak et-Tavil, ‘birbirini kabul etmeyen Sudanlı taraflarla yürütülecek siyasi çözümlerin en karmaşık mesele olmaya devam ettiğini’ vurguladı.

Sumud İttifakı bünyesindeki siyasi ve sivil güçler, salı günü Kenya’nın başkenti Nairobi’de, Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Ordusu Hareketi ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile Sudan’daki savaşı durdurmaya yönelik ortak bir ilkeler bildirgesine imza attı. Bu adım, savaşa karşı olan Sudanlı tarafların büyük bölümünü bir araya getiren ilk yakınlaşma olarak değerlendirildi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Burhan arasındaki görüşmelerde, ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin, halkların bütünleşme ve karşılıklı kalkınma beklentilerini yansıtacak şekilde güçlendirilmesinin ele alındığını, ayrıca sahadaki gelişmelerin değerlendirildiğini’ bildirdi.


İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
TT

İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)

İsrail ordusunun yasağına rağmen, dün birkaç İsrailli Gazze Şeridi'ne girdi ve eski bir yerleşim yerinde İsrail bayrağını dalgalandırarak harap olmuş Filistin topraklarının yeniden işgalini istedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İsrail sağ kanadıyla bağlantılı sosyal medya hesapları, açık bir alanda İsrail bayrağının etrafında toplanmış yaklaşık 20 erkek, kadın ve çocuğu gösteren bir fotoğraf paylaştı ve fotoğrafın Kfar Darom'da çekildiğini iddia etti.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bu eski kibbutz, diğer 20 yerleşim yeriyle birlikte, İsrail'in 2005'teki tek taraflı çekilmesi sırasında boşaltılmıştı.

O zamandan beri, İsrail sağının bir kesimi, Gazze'de İsrail yerleşimlerinin yeniden kurulmasını savunuyor. Bu çağrı, Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra daha da yoğunlaştı.

Bunun ardından, bazı İsrailli yetkililer de Filistinlilerin Gazze'den tahliye edilmesini ve bölge üzerindeki İsrail kontrolünün yeniden kurulmasını savundu.

rty65u7
Gazze'ye yerleşmeyi destekleyen İsrailliler, ordunun kendilerine Gazze Şeridi içinde Hanuka bayramını kutlama izni vermesini talep eden bir yürüyüşe katıldı (Reuters)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne girenlerin "İsrail topraklarına geri gönderildiğini" duyurdu ve "onlarca" kişinin daha başka bir sınır kapısından sızmasının engellendiğini, ancak bazılarının güvenlik bariyerlerini aşmayı başardığını belirtti.

Açıklamada ayrıca, "savaş bölgesine herhangi bir giriş yasaktır, sivilleri tehlikeye atar ve bölgedeki askeri operasyonları aksatır" denildi.

Sınır kasabası Sderot'ta düzenlenen bir mitingde, yerleşim hareketinin önde gelen isimlerinden Daniella Weis, yaklaşık 100 destekçisine şöyle seslendi: “Allah'ın izniyle, bu bayrağın yükseltilmesi yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek; Gazze'ye geri döneceğimiz bir dönem.”

Şöyle devam etti: “Gazze, Endonezyalılar, Türkler, Mısırlılar veya başka herhangi bir ülke tarafından yönetilmeyecek. Gazze'yi yalnızca İsrail halkı yönetecek.” Bu sözleriyle, ateşkes anlaşması kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne katılması muhtemel ülkeleri kastediyordu.

Geçtiğimiz hafta, Weis'in kurucu ortaklarından olduğu aşırı milliyetçi yerleşim hareketi "Nahala", bir mesajda, Gazze'de İsrail bayrağını dalgalandırmayı organize etme niyetini açıkladı. Bu girişim, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, on diğer bakan ve Knesset'in yirmiden fazla üyesi tarafından destekleniyor.


Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
TT

Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)

Hamas liderlerinden biri, Gazze ateşkesinin bir sonraki aşamasına geçmek için bugün Miami'de yapılması planlanan görüşmelerin, İsrail'in ateşkesi "ihlal etmesine" son vermesiyle sonuçlanması gerektiğini söyledi.

Hamas siyasi büro üyesi Basim Naim AFP'ye yaptığı açıklamada, "Halkımız, bu görüşmelerde bulunanların devam eden İsrail saldırganlığına son vermelerini, tüm ihlalleri ve aykırılıkları durdurmalarını ve işgalcileri Şarm el-Şeyh anlaşmasının gereklerine uymaya zorlamalarını bekliyor" ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri, Florida'da bu görüşmelere ev sahipliği yapıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcisi Steve Wittkoff'un, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını ilerletmek amacıyla Katar, Mısır ve Türkiye'den üst düzey yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor.