Mısır’ın karşı çıkmasına rağmen İsrail ile görüşmeler yeniden başladı

Filistinliler, Gazze Şeridi’nin boşaltılmasına karşı uyarıda bulundu.

Gazze’nin kuzeyindeki binalar İsrail bombardımanı sonucu yıkıldı. (AFP)
Gazze’nin kuzeyindeki binalar İsrail bombardımanı sonucu yıkıldı. (AFP)
TT

Mısır’ın karşı çıkmasına rağmen İsrail ile görüşmeler yeniden başladı

Gazze’nin kuzeyindeki binalar İsrail bombardımanı sonucu yıkıldı. (AFP)
Gazze’nin kuzeyindeki binalar İsrail bombardımanı sonucu yıkıldı. (AFP)

Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’deki başlayan Aksa Tufanı operasyonundan bu yana Filistinlilerin yerinden edilmesine yönelik tartışmalar yeniden hız kazandı. Özellikle Mısır’ın Filistinlilerin kendi toprakları dışına sürülmesine karşı çıkmasına rağmen İsrail’in ‘yerinden edilme’ konusundaki söylemleri ise son zamanlarda arttı.

Filistin Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı pazartesi akşamı İsrail Başbakanı ve bazı hükümet üyelerinin ‘Filistinlilerin Gazze Şeridi’nden sürülmesine’ ilişkin yaptığı açıklamaları kabul etmediklerini duyurdu. Filistin Dışişleri Bakanlığı, geçen pazartesi akşamı yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’deki kolonilerin geri verilmesi çağrısında bulunan açıklamalarının, Filistinlileri öldürme ve yerinden etme konusunda daha fazla aşırılık söylemi benimsenmesinin İsrail'in resmi imajı olduğunu vurguladı. Bakanlık açıklamasında “Gazze Savaşı, Gazze Şeridi’ndeki nüfusu her şekilde ortadan kaldırmaya ve tamamen boşaltmaya devam edecek” ifadesini kullandı.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi geçen kasım ayının sonunda Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin Mısır’a yer değiştirmeyeceğini yinelemişti. Söz konusu dönemde Kahire Stadyumu’nda Filistinlilerle dayanışma amacıyla düzenlenen kitlesel bir etkinlikte konuşan Sisi, Mısır’ın tutumunun Filistinlileri Gazze’den veya Batı Şeria’dan Mısır ve Ürdün’e sürme planlarına karşı durmak olduğunu vurgulamıştı. Ayrıca yerinden edilmenin kırmızı çizgi olduğunu, bunu kabul etmediklerini, hiçbir zaman etmeyeceklerini ve buna izin vermeyeceklerini kaydetmişti.

Mısır Temsilciler Meclisi’nde (parlamento) Dış İlişkiler Komitesi temsilcisi Sahar el-Bazar, Şarku’l Avsat’a şu açıklamalarda bulundu:

Mısır, Filistinlilerin kendi toprakları dışına çıkarılmasına karşı olduğunu her fırsatta vurgulamaya devam ediyor. Mısır, Filistin davasının tasfiyesini ve Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik herhangi bir girişimin başarısını kabul etmeyecektir. Bu, savaş sonrası aşamada durumun geleceğine ilişkin her türlü tartışmada vurgulanan bir şeydir. Özellikle de yerinden edilme fikrinin bizzat ortaya atılması, uluslararası toplum tarafından uygulanan tüm insani yasa ve ilkelerin ihlali anlamına gelir.

sdevrge
İsrail bombardımanı Filistin topraklarında büyük bir yıkıma yol açtı. (AFP)

Mısır, Gazze Şeridi’ndeki krizin başlangıcından bu yana Gazzelileri topraklarından ayrılıp Sina’ya yerleşmenin tehlikesi konusunda defalarca uyardı. Mısır Cumhurbaşkanı, ülkesinin Gazze sakinlerinin zorla yerinden edilmesini reddettiğini birçok kez dile getirdi. Geçen ekim ayında Mısır ordusunun tümenlerinden birinin düzenlediği askerî geçit töreni sırasında konuşan Sisi, Mısır’ın ulusal güvenliğini tehlikeye atmanın tehlikesi konusunda uyardı. “Mısır’ın ulusal güvenliğini koruma konusunda rehavete kapılmayın” diyen Sisi, bir başka vesileyle de “Mısır güçlü ve dokunulmaz bir ülkedir” ifadelerini kullandı.

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise geçen pazar günü, Yahudi yerleşimcilerin savaşın bitiminden sonra Gazze Şeridi’ne geri dönmesi çağrısında bulundu. Smotrich, “Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin başka ülkelere göç etmeleri teşvik edilmeli” dedi. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir de pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Savaşı’nın Gazze sınırındaki İsrail topluluklarında yaşayanların geri dönüşünü kolaylaştıracak şekilde Gazzelilerin göçünü teşvik etmeye odaklanma fırsatı verdiğine dikkat çekti.

İsrail’in yerinden edilmeye ilişkin son açıklamalarıyla ilgili olarak Mısır’daki El Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde araştırmacı olan Kerem Said, Şarku’l Avsat’a şu değerlendirmelerde bulundu:

“Savaşın başlangıcından bu yana Gazze Şeridi’nden göç sürecine ilişkin İsrail söyleminin dilinde niteliksel bir değişiklik var. Bu durum, Gazze Şeridi nüfusunun zorunlu yerinden edilmeden gönüllü yerinden edilmeye geçişi ve Gazze Şeridi nüfusunu barındırabilecek alternatif yer arayışıyla ilişkili bir değişikliktir. Bunların arasında, İsrail’in şu anda teşvik etmeye çalıştığı ‘bazı Avrupa ülkelerinin çok sayıda Filistinliyi kabul etmesi’ fikri de bulunuyor.”

dw
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail bayrağı. (AFP)

Said, İsrail’in söylemindeki bu değişimin ‘Tel Aviv’in ister Hamas’ı ortadan kaldırmak ister mahkumları zorla serbest bırakmak olsun’, başından bugüne kadar savaşın ilan edilen hedeflerinden herhangi birine ulaşmadaki başarısızlığını yansıttığına dikkati çekti. Araştırmacı sözleirni şöyle sürdürdü:

“Bu durum, İsrailli yetkililerin geçmişte yaşananların hesap verebilirliğine ilişkin her türlü iç görüşmeyi erteleme isteğine ek olarak, İsrail toplumunun 7 Ekim’de yaşadığı şokun ardından iç kamuoyu adına medya söyleminin yükseltilmesini gerektiriyor.”

Diğer yandan Mısır Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi temsilcisi, “İsrail’in Gazze Şeridi’nden yerinden edilmeye ilişkin son resmi algıları haklı gösterilemez veya desteklenemez” dedi. Kerem Said açıklamasının sonunda “Mısır ve Arapların çabaları sayesinde İsrail’in Filistin davasını tasfiye etme planlarına karşı çıkma konusunda bölgesel ve uluslararası bir fikir birliği var” şeklinde konuştu.



Suriye Demokratik Konseyi, Ankara'nın seferberliği karşısında Washington ve Paris'in arabuluculuğuna güveniyor

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi yetkilileri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde bulunan merkezlerinin önünde (Şarku'l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi yetkilileri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde bulunan merkezlerinin önünde (Şarku'l Avsat)
TT

Suriye Demokratik Konseyi, Ankara'nın seferberliği karşısında Washington ve Paris'in arabuluculuğuna güveniyor

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi yetkilileri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde bulunan merkezlerinin önünde (Şarku'l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi yetkilileri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde bulunan merkezlerinin önünde (Şarku'l Avsat)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) siyasi kanadı Suriye Demokratik Konseyi (SDK), Suriye'nin kuzeyindeki çatışmaların ve  Türkiye'nin politikasına karşı Ankara ile diyaloğa hazır olduğunu ve SDG'nin Suriye ordusuna entegre edileceğini açıkladı.

SDK Danışma Ofisi Başkanı Riyad Derar Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, ABD elçisi Scott Bowles ve Fransız mevkidaşı Fabrice Duplechin'in Türkiye ile savaşı yatıştırmak için çalıştıklarını söyledi. Derar, “İstikrara ulaşmayı gerçekten istediğimiz için Türkiye ve desteklediği gruplar, Kürtler ve SDG ile savaşmakla tehdit ediyor. Özgürlük Şafağı Operasyonu’na katılan gruplar Şam operasyonuna katılmadı ve sadece Halep kırsalındaki Tel Rıfat'ı ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu Halep'in Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerine girdi” ifadelerini kullandı.

Kuzeydeki Halep vilayetinin doğu kırsalındaki Ayn el-Arap (Kobani) şehrine atıfta bulunan Derar, “Türkiye ile barışa giden en iyi yol, tehdit altındaki bölgelerin silahsızlandırılması ve doğrudan siyasi diyaloglara girilmesidir” dedi.

yjukı
Münbiç'te Türkiye destekli gruplarla yaşanan çatışmalarda öldürülen beş militanın cenaze töreni sırasında SDG üyeleri (AFP)

Türkiye uzun zamandır Özgürlük Şafağı Operasyonu’na katılan grupların Halep vilayetinin yaklaşık 160 kilometre doğusunda yer alan Ayn el-Arap kentinin kontrolünü ele geçirmesi tehdidinde bulunuyordu. Suriye-Türkiye sınırına komşu olan bu kent, 2 Temmuz 2014'te DEAŞ'ın ele geçirmek amacıyla düzenlediği geniş çaplı saldırının ardından uluslararası dikkatleri üzerine çekti. YPG’nin DEAŞ'la mücadele için burada savaştı. Daha sonra burası, savaşçıları desteklemek için ilk saldırılarını gerçekleştiren ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonla iş birliğinin başlangıç noktası oldu. Radikal örgüt yaklaşık 6 ay süren şiddetli çatışmaların ardından yenilgiye uğratıldı.

Savaşı yatıştırmak

Derar, ABD'li ve Fransız arabulucuların ‘savaşı yatıştırmak için çalıştıklarını, çünkü önce istikrara ulaşmak ve ardından Şam'a giderek Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) ile Suriye'yi birlikte yönetmek için bir tür mutabakata varmak istediklerini’ söyledi. Derar, Türkiye'nin ‘kuzey bölgelerindeki varlığı ve demografik değişim yoluyla Suriye pastasını paylaşmak istediğini, böylece katılımı kontrol edebileceğini ve Suriye'ye müdahale oyununu bir kez daha yürütebileceğini’ belirtti.

Suriyeli Kürtler on yıllar süren marjinalleşmenin ardından, özellikle 2012 sonunda Suriye rejim güçlerinin bölgelerinden çekilmesinden sonra, Suriye'nin kuzeyindeki etkilerini giderek arttırdılar ve özyönetim, askeri ve güvenlik güçleri kurmayı başardılar. Ancak Türkiye yanlısı grupların Tel Rıfat kasabasını, Şehba bölgesindeki köyleri ve Halep'in doğu kırsalındaki Münbiç şehrini ele geçirmesi ve Kobani şehrine doğru ilerlemesiyle birlikte YPGi 8 Aralık'ta Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'nun başlamasından bu yana önemli kasabaları kaybetti.

‘Uluslararası toplumun yokluğu’

Suriye'deki bu hızlı değişimden faydalanan tek ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çeken Derar, “Ankara iyi komşuluk ilişkilerine yöneldiğinde rahatça girebilir. Ancak şimdi Suriyeli grupları kışkırtma yöntemiyle, gerekli olmayan bir şey yapıyor ve uluslararası toplumun Suriye'de olup bitenlere kayıtsız kalmasından faydalanıyor” şeklinde konuştu.

vfbg
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Türkiye-Suriye sınırındaki askeri birliklerden askerlerle birlikte. (Millî Savunma Bakanlığı)

Derar, ABD'nin Türkiye'nin Kürtlerin yoğunlukta olduğu ana omurgasını YPG’nin oluşturuğu Suriye Demokratik Güçleri’ne  yönelik politikasından memnun olmadığını düşünüyor. “ABD'den bu eylemin skandal ve kabul edilemez olduğuna dair özel sinyaller geliyor. Buna izin verilemez. Ancak Trump'ın Türkiye'yi övmesi, Erdoğan'ı akıllı ve anlayışlı olarak nitelemesi üzerine Erdoğan bu cesaretlendirme fırsatından yararlandı” ifadelerini kullanan Derar, SDK’nin Şam'daki yeni hükümetle iletişim kurmak üzere bir heyet oluşturduğunu açıkladı.

Derar, “Müzakereler, Suriye topraklarının birleştirilmesi, tüm Suriyelilerin geçiş aşamasına ilerlemesi ve sonraki hükümete katılımı yoluyla sonuca ulaşabiliriz” diye konuştu. Heyetin Suriye'nin başkentine gidişinin gecikmesini şu anda bölgede yaşanan savaşa ve Türkiye'nin artan tehditlerine bağlayan Derar, “Bu tehditler sona erdiğinde heyet Şam'a gitmeye hazır olacaktır” dedi.

Özerk Yönetim'in bir sonraki Suriye hükümetine ve geçiş dönemi faaliyetlerine katılmaya hazır olduğunu vurgulayan Derar sözlerini şöyle noktaladı: “SDG çözümden sonra Suriye ordusunun bir parçası olacak ve ulusal ordu kurulduğunda biz de onun bir parçası olacağız.”