Husilerin Eski Sana’nın tarihi dokusuna yönelik planı tartışma yarattı

Darbeciler, tarihi kentin ana kapısının değiştirilmesi için plan hazırladı

Husilerin tarihi Sanaa şehrinin ana kapısını değiştirmeye yönelik yeni girişimi (Yerel medya)
Husilerin tarihi Sanaa şehrinin ana kapısını değiştirmeye yönelik yeni girişimi (Yerel medya)
TT

Husilerin Eski Sana’nın tarihi dokusuna yönelik planı tartışma yarattı

Husilerin tarihi Sanaa şehrinin ana kapısını değiştirmeye yönelik yeni girişimi (Yerel medya)
Husilerin tarihi Sanaa şehrinin ana kapısını değiştirmeye yönelik yeni girişimi (Yerel medya)

Yemenli kaynaklar, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) müdahalesiyle Husilerin eski Sana şehrinin ana girişi olan Bab el-Yemen bölgesinin tarihi özelliklerini değiştirme planını durdurduğunu bildirdi.

Ancak kaynaklar, bu planın geçici olabileceği konusunda uyardı çünkü başkent Sana'yı yöneten darbeciler, dağıttığı tasarımın dışında İran karakterinin gölgesinde kalan bir tasarımın varlığından söz ederek, planlarını gerekçelendirmeye çalışıyor.

fev
Eski Sanaa Kapısı'nın önerilen tasarımı, birbirinden farklı uzmanların itirazıyla karşılandı (Yerel medya)

Kaynaklar Şarku'l Avsat'a, UNESCO'nun, Bab el-Yemen bölgesinin kültürel özelliklerini değiştirme planına yönelik kuralları ihlal ettiği gerekçesiyle, UNESCO'nun Tarihi Kentleri Koruma Komisyonu'nun Sana'a şubesine bilgi verdiğini söyledi. Eski Sana'nın da aralarında bulunduğu dünya mirası alanlarının korunması için yetkililer, Husi yönetimindeki Sana Belediyesi tarafından uygulanan planın durdurulması talimatını vererek, yayınlanan tasarımların eski olduğunu ve şehrin mimari karakterine uymadığını söyledi.
Kaynaklar, Tarihi Kentleri Koruma Kurumu, Eski Eserler Genel Müdürlüğü şubesi ile bu önemli miras alanını tahrifat girişimlerinin çoğunun arkasında olan sözde Sana Belediyesi Projeleri Yürütme Birimi arasında anlaşmazlık çıktığını belirtti.

Tarihi Kentleri Koruma Komisyonu'nun, Birleşmiş Milletler örgütünün kültür mirası alanlarının restorasyonu için belirlediği standartlara uyma konusunda UNESCO'ya söz verdiğini, alanın bu şekilde korunmasını taahhüt edeceğini, inşa edildiği aynı malzemelerle restorasyon sürecinin devam edeceğini belirtti. Kapının ve eski şehrin mimari tarzına aykırı hiçbir yazıt veya desen bulunmayacak.

Husiler tepkileri bastırmak istiyor

Sana'daki Yemenli kaynaklar, bu tutumun, plana yönelik tepkileri manipüle etme girişimi olabileceği konusunda uyardı.

Husiler tarafından atanan başkent sekretaryası makamından herhangi bir garanti veya onay bulunmadığını, bu nedenle Tarihi Kentleri Koruma Kurumu'nun konumunun, 2014’ün ikinci yarısından bu yana başkente hakim olan grubun resmi konumunu yansıtmadığını vurguladı.

edfv
Çok sayıda ihlal, UNESCO'nun Eski Sanaa'yı tehlike altındaki miraslar listesine almasına neden oldu (Birleşmiş Milletler)

Kaynaklar, son iki yılda şiddetli yağışlardan zarar gören bazı evlerin restore edilmesinde, bazı binaların yıkılmasına göz yumularak yerlerine şehrin mimari karakteriyle hiçbir ilgisi olmayan modern binaların inşa edilmesinde ihlallerin yaşandığını hatırlattı.

Özellikle uygulayıcı kurumun Bab el-Yemen civarında çalışmalara başlama hazırlıkları sırasında oluşturduğu engelleri kaldırmaması nedeniyle, resim netleşene kadar beklemeyi istedi.

Mühendis Muntazar el-Hassani, Bab el-Yemen'in yeni tasarımının ‘eski arkeolojik kimliğini yok ettiğini ve güzel kokulu ayrıntılarını kaybettiğini’ ifade etti. Bu, Eski Sanaa'nın Dünya Mirası Listesi'nden çıkarılmasına yol açacak büyük bir ihlal anlamına geliyor. El-Hassani, Bab el-Yemen bölgesindeki çevrenin, ihtiyaç duyduğu restorasyon ve yenilemenin yanı sıra basit yapıların kaldırılması ve mekanı bozan rastgele pazarların oluşturulmasına dikkat edilmesi çağrısında bulundu.

El-Hassani, ‘Kapı’nın olduğu gibi kalması ve daha önce kullanılan malzemelerin aynısı olması şartıyla aynı malzemelerle restore edilmesi gerektiğini’ vurguladı. Mühendis Asım Makbul de bu konuda kendisini desteklerken bir mimar olarak ‘normların dışındaki bir tasarımı kategorik olarak reddettiğini ve herhangi bir projenin başarısının yalnızca şehrin mirasının korunmasıyla mümkün olacağını’ vurguladı.

Makbul, “Mimari, tasarımın birden fazla aşamadan geçtiğini gösteriyor; bunlardan ilki, kentin mimari tarihinin, kentsel analiz ve planlamanın yanı sıra mimari miras yoluyla incelenmesidir” dedi. Mühendis ayrıca, ‘ülkenin mimari kimliğinin temel taşı olması nedeniyle, eğer proje devam ederse bunun Eski Sana şehri için felaket olacağı konusunda’ uyardı.

Felaket alametleri

Ekrem el-Hac ise Husilerin Eski Sana'da tarihi simgeleri değiştirmek, mirası yok etmek ve bunların yerine modern ve yabancı bir tarza sahip bir bina koymak anlamına gelen planlarının, bir felaketin habercisi olan kasıtlı bir çarpıtma olduğunu öne sürdü. Bu değişikliklerle birlikte yaşam ve düşünce biçiminin de değiştiğine, toplumun daha da bölünmüş hale geldiğine inanıyor.

El-Hac, Eski Sana'daki yapı tarzının aynı olduğunu ve ne kadar güçlü, nüfuzlu veya zengin olursa olsun kimsenin buna karşı çıkamayacağını söyledi.

ew
Eski Sana binaları Husilerin müdahalesi tehdidi altında (X)

Yemenli mühendisler, önerilen planın entelektüel, profesyonel ve mühendislik açısından geliştirilmediğine dikkati çekerek ‘gelişim sürecine, Sana şehrinin tarihi, trafik hareketi dahil edilerek ve kullanılan malzemelerle mimari karakterin korunmasıyla ilgili doğru seçenek ve çalışmaların eklenmesi gerektiğini’ belirtti.

Mühendisler, projeye yönelik mevcut çalışmaların uygun olmadığını, Eski Sana'nın önemine uygun, kimlik ve mimari üslupla bağlantılı bir mimari yapının yeniden tasarlanmasını gerektirdiğini belirterek
UNESCO'ya bağlı Uluslararası Tarihi Kentlerin Yenilenmesi Örgütü'nün belirlediği kurallara dikkati çektiler.

Mühendisler,  herhangi bir tasarımın anıtın detaylarını gizleme veya değiştirme amacıyla yapılmasının, tarihi yapının kimliğini silme anlamına geldiğini söyleyerek “Bab el-Yemen‘in orijinal tasarımındaki estetik güzellik mekanın özelliklerine herhangi bir değişiklik yapmaksızın sadece restore edilmesi ve çevresinin iyileştirilmesiyle korunabilir” dedi.



Çan sesleri ve sirenler arasında: Şam’da Hristiyanların gündelik mücadelesi

TT

Çan sesleri ve sirenler arasında: Şam’da Hristiyanların gündelik mücadelesi

Suriye güvenlik güçleri, Eski Şam'da Hristiyan izcilerin kortejini koruyor. (AFP)
Suriye güvenlik güçleri, Eski Şam'da Hristiyan izcilerin kortejini koruyor. (AFP)

Cuma sabahı, Şam’ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi, haftalık ayinin başlayacağını haber veren çanlarını çalıyor. Burada günlük dualar ve ilahiler okunurken, pazar ayini de cuma günleri düzenleniyor. Bu uygulama, ülkedeki haftalık tatille çakıştığı ve ‘çalışanlar ile eğitim görenler’ için uygun olduğundan, önceki rejim döneminden beri devam ediyor.

Kilise, altı ay önce gerçekleşen bir intihar saldırısında 25 kişinin hayatını kaybettiği yer olarak da biliniyor. Hayatını kaybedenlerin fotoğrafları, mahalle meydanında hâlâ sergileniyor. Tüm ayinler, dini etkinlikler ve izci buluşmaları, geçici olduğu düşünülen alt kattaki salonda gerçekleştiriliyor.

Batı Hristiyanları için Noel’e sadece birkaç gün kala, kilisenin ana binası hâlâ onarım aşamasındaydı. Mahalle sakinleri ve özellikle kayıp yakınları, onarım çalışmalarının hızlanmasını ve bayram ayinini kendi kiliselerinde gerçekleştirmeyi umut ediyordu. Ancak bu beklenti gerçekleşmedi.

dfsv
Duveylia’daki Mar Elias Kilisesi, 22 Haziran'da meydana gelen intihar saldırısının ardından restore ediliyor. (Şarku’l Avsat)

Müslüman iş insanlarının bağışlarıyla onarımın başlatıldığına dair söylentiler yayıldı; ancak bu bilgi, kilisenin kendisi dahil doğrulanamadı.

Gündüz saatlerinde izci gençler, rahipler ve yaşlılar, mahalle aralarında koşturuyor, çalışmaları denetliyor ve etkinlik için hazırlık yapıyordu. Platform kuruluyor, kaldırımlar temizleniyor, yeterli oturma alanı sağlanıyordu; Noel ağacının ışıklandırılması ve tatil sezonunun başlaması planlanıyordu. Ancak bu da gerçekleşmedi.

Akşam saatlerinde halk mekâna gelmeye başlayınca, ‘bir DEAŞ mensubunun kalabalık arasında dolaştığı’ yönünde bir söylenti yayıldı. Bu durum paniğe ve güvenlik önlemlerinin artırılmasına yol açtı; insanlar arasında itiş kakış yaşandı, iki kadın bayıldı ve sağlık ekiplerinin müdahalesiyle birlikte daha fazla karmaşa oluştu. Sonuç olarak etkinlik iptal edildi ve daha az katılımcıyla ilerleyen bir tarihe ertelendi.

zxs
Noel ağacı, geçtiğimiz haziran ayında Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının kurbanlarının fotoğrafları ve isimleriyle süslendi. (AP)

O anlarda neler yaşandığı konusunda farklı rivayetler vardı ve bölgede yaşayanlar detaylara girmek istemiyordu. Hatta olayla ilgili önceden konuşmayı kabul eden bir mağdur yakını, ‘eski yaraları açmamak’ için görüşmekten vazgeçti.

Haber hızla yayıldı, ardından sanki hiç yaşanmamış gibi ortadan kayboldu.

‘Doğal korkular’

Şam’ın Duveylia mahallesindeki bir eczacı, yaşanan olayın herhangi bir terör eylemiyle ilgisi olmadığını söyleyerek meseleyi ‘doğal korkulara’ bağladı. İsmini vermek istemeyen eczacı, “Olay şu: Beyaz renkli ‘La ilahe illallah’ bayrağı taşıyan bir genç motosikletle kalabalığın içinden geçti. Bu bayraklar şu günlerde oldukça yaygın. İnsanlar etkinliğe gelirken o genç sadece oradan geçiyordu. Görünüşe göre yerel güvenlik gençlerinden biri peşine düşmüş, genç de hızlıca kaçmış; bu da paniğe ve itiş kakışa yol açtı” dedi. Eczacı, olayın yarattığı karmaşayı ise “bu koşullarda normal bir durum” olarak nitelendirdi.

Bölgede yaşayanlar arasında olayları ‘doğal’ bir çerçevede açıklama eğilimi yaygın. Ancak bu yaklaşım, detaylı bir açıklamadan kaçınmak için kullanılan bir tür ön savunma niteliği taşıyor; soruyu sorulmadan önce etkisiz hale getiriyor.

Eczacı, ‘doğal korkuyu’ hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyan kilise patlamasının yarattığı şokla ilişkilendirdi. Olay, insanlara güven duygusunu kaybettirmişti. Patlamanın gerçekleştiği Haziran 2024’teki anları anlatan eczacı, “Patlamayı işyerimdeki komşumla duyduk. İnsanlar panikledi ve bağırmaya başladılar: ‘Kilisedeki intihar bombacısı! Kilisedeki intihar bombacısı!’ Biz başta inanmadık ve konuşmamıza devam ettik, çünkü bunun sadece abartı ve yalan olduğunu düşündük” ifadelerini kullandı.

xz cxsz
Kurtarma ekipleri ve halk, Şam'ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının ardından oluşan hasarı inceliyor. (AFP)

Bir an sessiz kaldıktan sonra, sanki kendini suçluyor gibi ekledi: “Buna nasıl inanabiliriz? Daha önce böyle bir şey hiç olmamıştı!”

Ambulanslar geldiğinde ve herkes yardıma koştuğunda, bir adam kızını tedavi ettirmek için eczaneye geldiğinde, kızının alnından kan akıyordu, birdenbire her şey anlaşıldı.

İbadet edenlerin arasında kendini patlatan bir intihar bombacısıydı. Bu gerçekten olmuştu.

Duveylia mahallesi, Şam’ın güneydoğusunda yer alıyor. Mahalle, nüfus olarak Sünni Müslümanlar ve farklı mezheplerden Hristiyanların karışık yaşadığı bir bölge. Farklı kiliseler, küçük bir köyü andıran mahallenin ana caddelerini paylaşıyor; iç mahallelerdeki binalar ise daha çok gecekondu niteliğinde.

Duveylia, Suriye’nin diğer bölgelerindeki savaş ve çatışmalardan kaçan insanlar nedeniyle nüfus akınına uğramış ve daha yoğun bir yerleşim haline gelmiş. Buna karşın, mahalle herhangi bir güvenlik olayına sahne olmamış; oysa bitişiğindeki Cobar ve Tadamon gibi semtler tamamen yıkılmış durumda.

Yerel güvenlik ve kendini savunma

Günümüzde Duveylia mahallesi, ‘yerel güvenlik’ sistemiyle kendini koruyor; mahalle gençleri, yabancı kişilerin giriş çıkışlarını denetleyerek güvenliği sağlamak için nöbetleşe çalışıyor. Bu uygulama, çok sayıda karma nüfuslu bölgede yaygın.

Duveylia’daki bir güvenlik sorumlusu saha çalışmalarını şöyle anlattı: “Olayın hemen ardından, mahalle gençleri olarak mülkleri hırsızlıktan ve yağmadan korumak için seferber olduk. İlk başta sokaklarda ve evlerimizin arasında doğal bir şekilde dağıldık; sonra vardiyalar ve görev dağılımları yaptık. Kimse bize yaklaşmadı. Sanırım zaten unutulmuştuk… Bu şekilde devam etti, ta ki Mar Elias Kilisesi patlamasına kadar.”

cdwfrgthy
Kamışlı'daki Nisibili Aziz Yakup Kilisesi'nde Noel arifesi ayini sırasında uyuyakalan bir çocuk (Reuters)

Güvenlik sorumlusu, durumun tamamen nasıl değiştiğini şöyle anlattı: “Öncelikle kiliseleri korumak için daha fazla gönüllü olduk; kiliseler çevrildi, ayrıca evlerin ve küçük mahalle girişlerinin etrafına daha fazla grup yerleştirdik. Yaklaşık 80-90 gençle başladık.”

Gerçekten de Duveylia’yı ziyaret ettiğimizde Mar Elias Kilisesi halka kapalıydı ve giriş sadece sadık ziyaretçilerin bildiği dar bir arka kapıdan mümkündü; içeride kendilerini güvenilir bir kişi aracılığıyla tanıtanlar kabul ediliyordu. Geçtiğimiz diğer Hristiyan ibadet yerlerinde de durum benzerdi.

Gündüz resmi bir görevde çalışan ve akşamları güvenlik hizmeti üstlenen genç, bu güvenlik görevlilerinin tamamının gönüllü olduğunu, ailelerini ve geçim kaynaklarını korumak için maddi karşılık almadan çalıştıklarını, her birinin kendi imkân ve şartlarına göre görev aldığını söyledi.

Polis karakoluyla iş birliği

Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçleri ise karakolda ve bölge girişindeki güvenlik şubesinde kalıyor; sokakta yalnızca ‘mahalle gruplarının’ doğrudan talebiyle devriye geziyorlar. Bir olay veya müdahale gerektiren bir çatışma olursa çağrılıyorlar.

Güvenlik sorumlusu, bireysel silah sahiplerinden hiçbirinin ortak nöbetlerde silahını kullanmadığını, aksi halde herhangi bir genel olaydan dolayı bireysel sorumluluk üstleneceklerini ve işlerin kontrolsüz bir şekilde tırmanabileceğini belirtti.

sxdcfg
Bir Dürzi savaşçı (solda), Şam'ın güneyindeki Ceramana çevresine konuşlanmak üzere anlaşmaya varan Suriye güvenlik güçleriyle konuşuyor. (AP)

Güvenlik sorumlusu durumu şöyle özetledi: “Durum çok kafa karıştırıcı. Artık gerçek tehlikeyi nasıl ayırt edeceğimizi bilmiyoruz… Son olayda güvenlik güçleri ilk andan itibaren bize yardım etti ama genel bir panik hali insanları sardı. Korku ile ne yapacağız? Sorunumuz devlet değil. Güvenlik güçleriyle de sorunumuz yok, yanımızda durdular. Sorunumuz güvenliğin eksikliğinde.”

Ceramana anlaşmaları

Bu sözleri birebir olarak Ceramana’da da duyabilirsiniz; bölge, nisan ayı sonunda Sahnaya’daki çatışmalarla başlayan Dürzi bölgelerindeki sorunlar ve ardından Suveyda’daki olaylarla ‘uyanış tokadını’ yemişti. Ancak Ceramana, kısa süre içinde ‘yerel anlaşmalar’ yoluyla kendini uzak tuttu; bunların en önemlisi, Dürzi gençlerin genel güvenlik devriyelerinde ve nöbet noktalarında görev alması ve her beş kişilik güvenlik grubuna bir veya iki genç katılmasıydı.

Ceramana’daki gönüllü mahalle güvenlik gençleri askeri üniforma giymiyor, ancak kahverengi veya lacivert yeleklerin altında siyah pantolon ve gömlek gibi hafif askeri bir görünümü koruyorlar; böylece hem halk hem de güvenlik güçleri için tanıdık bir yüz oluşturuyor ve iki tarafın ritmini dengeliyorlar.

xcdf
Halep'in bir mahallesindeki Noel ağacı ve yeni yıl süslemeleri (Şarku’l Avsat)

Duveylia’nın aksine Ceramana geleneksel olarak Şam’da orta sınıf ve serbest meslek sahiplerinin yaşadığı bir şehir; son on yılda ciddi bir nüfus artışı ve yoğunluk yaşadı, bu da onu daha kalabalık ve düzensiz hale getirdi. Ancak bölgedeki bir genç, burada toplumsal uyumun doğal ve mevcut durumdan önce var olduğunu belirtti. Dürzilerin yaklaşık bin yıldır burada yaşayan yerli halk olduğunu ve Halep ya da ülkenin kuzeyinden gelmediklerini vurguladı.

Dolayısıyla, geçen yıl öne çıkan güvenlik sorunları Ceramana Dürzileri için yine ‘doğal olaylar’ olarak görülüyor. Bu küçük Suriye mozaik parçasında, tarihsel Sünni-Dürzi bağları toplumsal ilişkilerin yapıştırıcısı ve siyasi güvenliğin temel direği niteliğinde.

Güvenlik ile mahallenin mahremiyetini koruma talebi arasındaki ince çizgiye dair konuşan Duveylialı güvenlik sorumlusu şunları söyledi: “Aslında bize gönüllü görev yerine polis teşkilatına katılmamız teklif edildi, ama mahalle sakinleri bunu reddetti. Çünkü bu, gençlerin hizmetlerini yerine getirmek için mahallenin dışına gönderilmeleri anlamına geliyor; tüm Suriye genelinde dağıtılıyorlar ve komuta kararlarına uymaları gerekiyor. Oysa onlar Duveylia’da kalmayı tercih ediyorlar.”

Kalıp yargılar

Mezhepsel çeşitlilik ve bölgesel farklılıklara rağmen Duveylia’da yaşayanların ortak paydasını ekonomik zorluklar oluşturuyor; bölgede yoksulluk neredeyse genel bir durum. Mahalleli gençlerden biri, annesiyle birlikte olayların başında (Beşşar Esed rejimine karşı başlayan ayaklanmalar sırasında) Dera’dan göç ettiğini ve o sırada henüz 10 yaşında olduğunu belirterek şunları söyledi: “İnsanlar Hristiyanların mutlaka varlıklı ve zengin olduğunu düşünüyor; burada insanların nasıl yaşadığını bilmiyorlar. Sanki hepimiz el-Kassa veya Bab Tuma’dan gelmişiz gibi düşünüyorlar.”

dfgt
Şam'ın Bab Tuma semtindeki bir otelde bulunan Noel ağacı ve süslemeler (Şarku’l Avsat)

Söz konusu iki bölgeyi iyi tanıyıp tanımadığı veya buralarda akrabalarının olup olmadığı sorulduğunda genç, “Bazen arkadaşlarımla gezmeye giderim, ama gece çökmeden geri dönerim” dedi.

Şam’ın el-Kassa ve Bab Tuma bölgelerinde geleneksel Şam evlerinin otel ve lüks restoranlara dönüştüğü görülüyor. Bu yıl Noel süslemeleri her açıdan olağanüstüydü ve Suriye başkentinin genel görünümüne hâkim oldu; süslemeler sadece Hristiyan nüfuslu bölgelerle sınırlı kalmayıp sokaklara ve mahallelere yayıldı.

Şam’ın elit semtlerinin tamamı, modern Noel ağaçları ve dekorasyonlarla donatıldı. Oteller ve pazarlar bu yıl tüm ışıklandırmalarını ve çeşitli Noel tasarımlarını sergiledi. Birçok otelde, yerel zanaatkarlar ve sanatçılar ürünlerini Noel fuarlarında sergilerken, gençlik grupları etkinliğe uygun Batı müziği çaldı.

dfgt
Suriyeli bir aile Şam'daki bir Noel ağacının önünde fotoğraf çektiriyor. (AFP)

Kamusal alanlarda ve sokak girişlerinde yer alan Noel ağaçları, emniyet güçleri veya polis araçlarıyla ya da Duveylia’da olduğu gibi koordineli çalışan gönüllü güvenlik ekipleri tarafından korunuyor.

Azınlıklar içindeki azınlıklar

Şuan ki genel manzara, bir an için Suriye’deki Hristiyanların, demografik oranlarının üzerinde bir paya sahipmiş gibi görünmesine yol açabilir; siyasette, ekonomide, kültürde veya herhangi bir kamusal alanda… Resmi verilere göre, 2011’in başına kadar nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyorlardı. Ancak pratikte, farklı mezhep ve yönelimlerden gelen Hristiyanlar (yaklaşık 11 mezhep) yalnızca Sosyal İşler Bakanlığı ile temsil ediliyor; burada Bakan Hind Kabavat, hem kadın kontenjanını hem de mezhep kontenjanını temsil ediyor.

cvfg
İdlib'in el-Kuneyye kasabasında bir Noel ağacı (AFP)

Suriye toplumundaki ‘daha büyük azınlık’ gruplarının, Baas Partisi’nin ‘tek Arap milleti’ söylemini geride bırakıp, sahadaki gerçekleri yansıtan yeni yapılarda kendilerine yer kapmaya çalıştığı bir dönemde, ‘daha küçük azınlıkların’ devlet ve kurumlarda kayda değer bir pay talep etmekten çekinmeleri adeta kaderleri oluyor. Öyle ki, Duveylia gibi yoksul bir mahallede polislik yapmak bile cazip görünmüyor; taleplerinin çoğu bir Noel ağacı, bazı süslemeler ve mahallenin sınırları içinde sınırlı bir katılımla karşılanıyor. Böylece nadir bir istisna ve ‘örnek azınlık’ statülerini pekiştiriyorlar.


Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.