El-Burhan ve Cibuti zirvesi: Bir yol ayrımı…

Bugün Sudan savaşı, ordu hükümetinde yer alan ve kaosa sürükleyen tarafları daha açık gösteriyor.

Belki de el-Burhan, IGAD’a, Hamideti ile kayıtsız şartsız görüşmeye hazır olduğunu bildirdiğinde Hamideti’nin artık hayatta olmadığını zannediyordu (AFP)
Belki de el-Burhan, IGAD’a, Hamideti ile kayıtsız şartsız görüşmeye hazır olduğunu bildirdiğinde Hamideti’nin artık hayatta olmadığını zannediyordu (AFP)
TT

El-Burhan ve Cibuti zirvesi: Bir yol ayrımı…

Belki de el-Burhan, IGAD’a, Hamideti ile kayıtsız şartsız görüşmeye hazır olduğunu bildirdiğinde Hamideti’nin artık hayatta olmadığını zannediyordu (AFP)
Belki de el-Burhan, IGAD’a, Hamideti ile kayıtsız şartsız görüşmeye hazır olduğunu bildirdiğinde Hamideti’nin artık hayatta olmadığını zannediyordu (AFP)

Muhammed Cemil Ahmed

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, geçtiğimiz Aralık ayında Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) arasında görüşme yapılması konusunda bir anlaşmaya varıldığını duyurmuştu. O zamandan bu yana ABD’nin, sivillerin yüzleştiği benzersiz bir vahşete sahne olan ve bir yıldan az bir süre içinde 7 milyondan fazla Sudanlının yerinden edilmesine yol açan savaşın şiddetlenmesini durdurmak üzere müdahale etme kararı aldığı açıktı.  

Aynı şekilde Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi’nin (IGAD) geçtiğimiz Perşembe gününü el-Burhan ile Hamideti’nin Cibuti’de görüşme tarihi olarak belirlediğini duyurmasının ardından iki tarafın, görüşmenin Ocak ayında herhangi bir güne ertelenmesinde rol oynayan bariz emareler gösterdiği de açıktı.

IGAD, HDK’nin talebine binaen iki generalin görüşme tarihinin teknik sebeplerden dolayı ertelendiğini duyurur duyurmaz, Port Sudan’daki ordu hükümeti Dışişleri Bakanlığı’nın oyunları, Sudan’da sosyal medya kullanıcıları arasında yayılan ve General Hamideti’nin artık hayatta olmadığını belirten yanıltıcı propagandaya dayanarak, Hamideti’nin varlığı konusunda şüphe oluşturmaya başladı. Maalesef ki bu yalana, (et-Teyyar gazetesi genel yayın yönetmeni Osman Mirgani gibi) bazı gazeteciler de inandı.

Dikkatleri dağıtma mücadelesi

Ancak Hamideti’nin aynı gün, yani geçtiğimiz Perşembe günü Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni ile başkent Kampala’da çekilen yeni görüntülerde yer alması, ertesi gün Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’le görülmesi ve son olarak Pazar günü Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Guelleh ile görüntülenmesi üzerine Hamideti’nin varlığına yönelik sorgulamaların, çirkin bir propagandaya dönüştüğü ve el-Burhan’ın eski rejimin unsurları arasındaki müttefiklerinin bu propaganda üzerinden insanların kafasını bulandırmak ve dikkatlerini başka yöne çekmek istedikleri hemen anlaşıldı.

Belki de son zirve esnasında IGAD’a, Hamideti ile kayıtsız şartsız görüşmeye hazır olduğunu bildirdiğinde el-Burhan da Hamideti’nin artık hayatta olmadığını zannediyordu.

Sudan eski Başbakanı Abdullah Hamduk’un savaşı durdurmanın yollarını tartışmak üzere hem Burhan hem de Hamideti ile ayrı ayrı görüşme talebine dayalı olarak, Pazartesi günü Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) Başkanı Hamduk ile Hamideti arasında Addis Ababa’da gerçekleşen görüşmenin ardından taraflar (Hamduk ile Hamideti), Addis Ababa Bildirgesi’ne imza attı. Bu bildirge, savaşın sona ermesine yönelik önemli maddeler ve pratik adımlar içeriyor. Çatışmaları başlatan taraf hakkındaki gerçeklerin ortaya çıkarılması için güvenilir bir komite oluşturulması, ihlalleri izleyecek başka komitelerin oluşturulması, savaştan etkilenen bölgelerde vatandaşların evlerine dönmesi için uygun ortamın hazırlanması ve savaştan etkilenen bölge halkının rızasıyla, hayatın normale dönmesini sağlama görevini üstlenecek sivil idarelerin oluşturulması bu maddeler arasında sayılabilir. Belgeye göre HDK de kontrol ettiği bölgelerde güvenli koridorlar açma sözü verdi. Ayrıca, Tekaddum’un talebi üzerine ve bir iyi niyet göstergesi olarak 451 esirin ve tutuklunun serbest bırakılmasını ve savaşı sona erdirmek, sürdürülebilir barışı sağlamak ve üzerinde anlaşmaya varılan şeylerin uygulanmasını izlemek için ortak bir komite oluşturulmasını da kabul etti.

Sudan ordusundan üst düzey bir askerî kaynak eş-Şark (Asharq) kanalına yaptığı açıklamada, “Silahlı kuvvetler komutanlığının Hamduk başkanlığındaki Sivil Güçler Koordinasyonu ve ona eşlik eden heyetle görüşmesini engelleyen hiçbir şey yok. Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Guelleh’nin Cibuti’ye davetiyle de görünen o ki Burhan ile Hamideti arasındaki beklenen görüşmenin önümüzdeki günlerde Cibuti’de yapılabileceğine dair bariz işaretler mevcut” ifadelerini kullandı.

Bizce esasında ABD’nin talebi üzere gündeme gelen Hamideti-Burhan görüşmesi, bu iki isim arasında son barış fırsatını değerlendirmek için yeterli teminatları içerecek. Zira stratejik verilerin çoğu, artık savaşı durdurmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Bir yandan Hamideti’nin güçlerinin, stratejik el-Cezire eyaletini kontrol altına almayı başardıktan sonra Port Sudan’a doğru ilerlemesi yönünde gerçek bir tehlike söz konusudur. Zira iki taraf arasındaki askerî güç dengesizliği, (Hamideti’nin Sudan Bağımsızlık Bayramı vesilesiyle yaptığı konuşmadan da açıkça anlaşılacağı üzere) savaşın devam etmesi ve Burhan’ın karargâhının bulunduğu Port Sudan şehrine ulaşması halinde Sudan ordusu için varoluşsal bir tehdit ihtimalinin habercisidir.

Diğer yandan Hamideti’nin Kızıldeniz’e gelişi, bugünlerde Husi maceraları nedeniyle küresel ticareti tehdit eden tehlikeli güvenlik gerilimlerinin yaşandığı jeostratejik bir bölgede olası bir kargaşayla sonuçlanabilecek büyük bir endişe kaynağı olacaktır. Sudan’da devletin çöküşü de orta ve doğu Afrika bölgesinde kargaşanın yayılması yönünde büyük bir tehlikenin habercisidir ve bunun, dünyanın büyük ülkelerinin stratejik çıkarları açısından feci sonuçları hayal dahi edilemez.

Savaşı durdurmaya yönelik uluslararası kararın ardında savaşın Port Sudan’a sıçraması ve kontrolden çıkması tehdidi gibi gerçekler yatıyor. Burhan’ın iki gün önce Sudan Bağımsızlık Bayramı vesilesiyle yaptığı konuşmanın metninde, Addis Ababa’da Hamduk’la yapılan görüşmede barışçıl çözümü kabul ettiğini duyuran Hamideti liderliğindeki HDK ile barışçıl her türlü çözümün reddedildiğine delalet eden ifadeler yer alıyordu. Ama bu konuşmada Burhan’ın çelişkili anlamlar barındıran konuşmalarında olduğu gibi, anlaşmanın kabulünü ima eden ifadeler de vardı.

Savaşın anlamsızlığı üzerine

Dolayısıyla bir yandan ordunun Tekaddum Başkanı Hamduk’la görüşmeye verdiği ilk tepkiyi, diğer yandan da (el-Beşir rejiminin eski Dışişleri Bakanı) ed-Derderi Muhammed Ahmed’in yazdığı ve Burhan ile Hamideti arasındaki herhangi bir görüşmeye bel bağlanamayacağını açıkladığı makale gibi eski rejimin liderleri tarafından yazılan bazı makalelerin anlamını ve bazı savaş taraftarlarının Burhan-Hamideti görüşmesine yönelik itirazlarını, Burhan’ı Hamideti ile bir barış anlaşması imzalamaya sevk edebilecek bir baskı olasılığının işareti olarak görebiliriz. Hamideti’nin Cibuti’de Burhan ile birebir görüşmeyi ertelemesindeki amacı da Ordu Komutanı ile yapacağı görüşmenin, Cibuti’deki IGAD Liderler Zirvesi kapsamında ve Afrika Birliği ve Cidde Platformu gibi Sudan savaşının barışçıl çözümüyle ilgilenen kuruluşların, BM Sudan Elçisi Ramtane Lamamra, ABD’nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Michael Hammer ve Avrupa Birliği Temsilcisi Annette Weber gibi uluslararası tarafların huzurunda olmasıydı. Böylece özellikle geçtiğimiz Aralık ayında Cidde Platformu’nda olduğu gibi, ordunun imzaladıktan sonra yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığı önceki hadiseler dikkate alınarak, anlaşmanın önemi ve bağlayıcılığı teyit edilecekti.   

Sudan savaşının saçmalığı ve savaşa yol açan nedenler, eski rejimin İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) mensubu liderlerinin bu savaşın fitilinin ateşlenmesinde rol oynadığını ortaya çıkardı. Bu da ABD’nin Sudan’daki İhvan lideri Ali Karti’ye ekonomik yaptırımlar uygulamasına ve el-Berae Tugayları gibi İslamcı tugayların ordunun yanında savaşa girmesine yol açtı. Tüm bu göstergeler, bölgesel ve uluslararası güçleri bu anlamsız savaşı mümkün olan her yolla durdurma kararı almaya sevk etti. ABD’nin Afrika Boynuzu Temsilcisi Michael Hammer’ın son IGAD zirvesinde, ABD’nin bu savaşı durdurmak üzere her türlü mekanizmayı kullanacağına dair açıklaması da uluslararası toplumun savaşı durdurmak için ağırlığını koyacağına işaret etmesi bakımından dikkat çekiciydi.

Ancak Burhan’ın ilan ettiği ‘halk direnişi’ çağrıları ile savaş destekçilerinin sivillerin silahlandırılması yönündeki çağrılarını göz önünde bulundurunca açıkça görülüyor ki eski rejimin unsurlarının gündemindeki son plan, uluslararası toplumun çabaladığı siyasi çözümün önünü tıkayan bir kargaşa ve yangın için stratejik bir hedef olarak iç bileşenleri birbirine kırdırmak suretiyle kapsamlı bir iç savaş başlatmaktır.

Bize göre Burhan ile Hamideti arasındaki görüşme, yaklaşan IGAD zirvesi aracılığıyla gerçekleşirse zirvenin başarısında rol oynayacak garanti unsurunun, başta ABD olmak üzere uluslararası güçlerin, herhangi bir kaos senaryosunu önleyen ve Burhan ile bazı ordu unsurlarına barışçıl çözüm için gerçek bir fırsat sunan olağanüstü teşvikler ve gelişmiş lojistik teminatlar yoluyla sağladığı siyasi çözümle zorunlu bir ilişkisi olacak.

Bugün Sudan savaşı, kaos ve iç savaş senaryosunu ilerletmek üzere faaliyet gösteren ve ordu hükümetinde yer alan eski rejim unsurlarını göstermek açısından daha aydınlatıcı görünüyor. Burhan’ın kıskanılmayacak konumu da onu tehlikeli bir yol ayrımına getiren keskin bir çelişkiden yoksun değil. Bu onun geçen yıl 15 Nisan’da savaşın patlak vermesinin ardından durduğu yol ayrımına çok benziyor. Ancak Burhan’ın bu kez karşısında durduğu iki seçenek, onu bu iki seçeneğe ulaştırmadan önce alıştığı çelişkiler oyununa yatırım yapmasına müsaade etmiyor.

*Independent Arabia’da yer alan bu makalenin çevirisi Şarku’l Avsat’a aittir.



"Gazze'nin Geleceği" Hamas ile Arap Birliği arasında tartışma yarattı

srail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonları sırasında Nuseyrat ve Bureyc mülteci kamplarında yaşayanların tahliyesi (AP)
srail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonları sırasında Nuseyrat ve Bureyc mülteci kamplarında yaşayanların tahliyesi (AP)
TT

"Gazze'nin Geleceği" Hamas ile Arap Birliği arasında tartışma yarattı

srail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonları sırasında Nuseyrat ve Bureyc mülteci kamplarında yaşayanların tahliyesi (AP)
srail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonları sırasında Nuseyrat ve Bureyc mülteci kamplarında yaşayanların tahliyesi (AP)

Savaşın bitmesinin ertesi günü hakkında Arap Birliği ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nin geleceğine ilişkin bir anlaşmazlık patlak verdi. “Birlik’ten üst düzey bir yetkili ’Filistin halkının çıkarının (Hamas'ın) Şerit'teki sahneyi terk etmesini gerektirdiğini” düşünürken, hareket bunu şiddetle reddetti; iki eski diplomat ise Şarku’l Avsat'a “bunun ifadelerin ve açıklamaların yorumlanmasına ilişkin bir anlaşmazlık olduğunu ve Arap pozisyonunu ya da Gazze'nin geleceğine ilişkin devam eden müzakereleri etkileyecek şekilde genişlemeyeceğini” vurguladı.

Birkaç gün önce Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Hüsam Zeki, Mısır'da yerel bir televizyon kanalında “Filistin'in çıkarları (Hamas'ın) sahneyi terk etmesini gerektiriyor” dedi.

Ancak Hamas sözcüsü Hazım Kasım dün bir açıklama yaparak, hareketin Zeki'nin açıklamalarına “şaşırdığını” söyledi ve “(Hamas) Gazze Şeridi'nin yönetimine ilişkin siyasi ve idari yaklaşımların formüle edilmesinde, özellikle Mısır'daki kardeşlerimizle yapılan çok sayıda diyalogda, ulusal uzlaşı hükümeti kurulmasının kabul edilmesi ve Mısır'ın (Toplumsal Destek Komitesi) önerisinin tamamen kabul edilmesi de dâhil olmak üzere azami esneklik göstermiştir” dedi.

Hamas sözcüsü, “hareketin, ulusal uzlaşı çerçevesinde ve işgal ya da ABD'nin her türlü müdahalesinden uzak bir şekilde, savaştan sonra Gazze Şeridi'ndeki durumla ilgili tüm kararlarının merkezine Filistin halkının üstün çıkarlarını koymaya devam edeceğini” vurguladı.

Arap Birliği'ni, “bu tutumu desteklemeye ve Arap ulusal güvenlik sistemini tehdit edecek herhangi bir projenin geçmesine izin vermemeye” çağırdı.

 Filistinli bir kadının, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el Balah'ta İsrail baskını sırasında akrabalarından birinin öldürülmesine tepkisi (Reuters)Filistinli bir kadının, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el Balah'ta İsrail baskını sırasında akrabalarından birinin öldürülmesine tepkisi (Reuters)

“Şarku’l Avsat” dün Arap Birliği ve Hamas'tan resmi yorum istedi, ancak yanıt alamadı.

Mısır'ın eski Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Moataz Ahmedin, “Hamas'ın tepkisinin doğal olduğunu ve savaştan sonra Gazze'de yönetime tutunmayacağını, direniş hakkından vazgeçmeyeceğini defalarca ifade eden tutumuyla tutarlı olduğunu” söyledi ve “yönetime katılmamanın Gazze'yi terk etmek anlamına gelmediğini” ifade etti.

Ahmedin, Hamas'ın “Hüsam Zeki'nin açıklamasını Arap Birliği'nin İsrail-Amerikan planına ve talebine, yani hareketi ortadan kaldırmaya ve Gazze'deki varlığına son vermeye yönelik bir yanıt olarak anlamış olabileceğini” belirtti.

Ahmedin, “Donald Trump'ın gelişinden önce ateşkese varılan Arap ve hatta Amerikan önerisinin Hamas'ın Gazze'den çıkarılmasına atıfta bulunmadığını, sadece Gazze Şeridi'nde bir rolü olmamasından bahsettiğini, şimdi ise İsrail'in bunu değiştirmek istediğini ve Hamas'ın ortadan kaldırılmasını ve Gazze'deki varlığına son verilmesini talep ettiğini” vurguladı.

İsrail, ABD ve Avrupalı taraflar Hamas'ın Gazze Şeridi'nde gelecekte bir rolü olmayacağı konusunda ısrar ederken, Arap tarafların da desteklediği ateşkes anlaşması, İsrail ve ABD'nin sürekli uymama ya da uygulamama tehditleriyle karşı karşıya, bu da arabuluculara ateşkesin kalıcılığını destekleme konusunda çifte sorumluluk yüklüyor.

Daha önce Gazze'deki ateşkes müzakereleri hakkında bilgi sahibi olan Mısırlı bir kaynak, Kahire Haber Kanalı'na yaptığı açıklamada, “(Hamas'ın) üç aşamalı ateşkes anlaşmasına bağlılığını ve bir sonraki aşamada Şerit'in yönetimine katılmayacağını teyit ettiğini” belirterek, “Şerit'in rahatlatılması ve yeniden inşası sürecini denetleyecek geçici bir komite oluşturmak için Mısır’ın yoğun temasları olduğunu” bildirdi.

​​​​​​​Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'nin merkezinde yerlerinden edilmiş insanlara yönelik bir sığınağa hava saldırısı düzenlediği alanda yaralı bir adamı taşıyor (Reuters)Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'nin merkezinde yerlerinden edilmiş insanlara yönelik bir sığınağa hava saldırısı düzenlediği alanda yaralı bir adamı taşıyor (Reuters)

Hamas sözcüsü Abdüllatif el-Kanu daha önce Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, hareketin Mısır ve Katar'daki arabuluculara Gazze Şeridi'nin yönetimine katılmadan herhangi bir öneriyi kabul etmeyeceğini söylediğini doğruladı.

Bu arada Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Büyükelçi Rakha Ahmed Hassan, “Hüsam Zeki'nin açıklaması talihsiz, çünkü Hamas'ın Gazze'den çıkması konusunda ortak bir Arap pozisyonu yok ve ortak pozisyon Hamas'ın yönetime katılmaması gerektiği yönünde” dedi.

Ahmed Hassan, “Herkes, bir buçuk yıldan uzun süredir mücadele eden bir harekete ‘Gazze'den derhal çıkın’ demenin ne mantıklı ne de gerçekçi olduğunu anlıyor: Bu nedenle Mısır, grupların onayı ile onların katılımı olmadan oluşturulan Toplumsal Destek Komitesi önerisini sundu” dedi. İsrail'in talep ettiği şeyin Hamas'ın Gazze'den çıkması olduğunu ve bunu ateşkes anlaşmasının uygulanmasını engellemek için bir bahane olarak kullandığını vurgulayan Hasan, “Hamas'ın sahneden çekilmesi, grupların hiçbir rolünün olmadığı birleşik bir Filistin devletinin kurulmasıyla kolaylıkla sağlanabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Hassan, Hamas'ın tepkisinin “ateşkes anlaşmasında yer almayan bir konuyla ilgili olduğu için doğal olduğunu” vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu, ateşkesin uygulanmasına yönelik müzakereleri genişletmeyecek ya da etkilemeyecek bir Arap anlaşmazlığıdır.”