Husi füzeleri, Mısır- İran normalleşmesini de vurdu mu?

Mısır ve İran arasındaki resmi temaslara rağmen ilişkiler henüz normalleşmedi. Gözlemciler, Kahire’nin, bu adımı atmaması konusunda ABD ve İsrail’in siyasi baskısı altında olduğunu belirtti.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ve İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi (AFP)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ve İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi (AFP)
TT

Husi füzeleri, Mısır- İran normalleşmesini de vurdu mu?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ve İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi (AFP)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ve İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi (AFP)

Mısır ve İran, 45 yıllık kopuşun ardından geçen yıl diplomatik düzeyde yoğun temaslar yoluyla ilişkilerini normalleştirmeye yönelik adımları hızlandırdı. Bu süreç, iki cumhurbaşkanı arasında görüşmelere dönüştü. Ancak bu çabalar, Mısır’ın son iki yıldır Türkiye ile izlediği yol olan ilişkilerin tamamen normalleşmesine ve büyükelçi mübadelesine dönüşmedi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, geçen pazartesi günü yaptığı açıklamada, ‘Kahire ve Tahran arasında olumlu bir atmosferin hakim olduğunu, iki ülke ilişkilerinin, iki ülke dışişleri bakanlarının New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturum aralarındaki görüşmeleri sırasında iki liderin vizyonları uyarınca çizdikleri yol haritası temelinde ilerlediğini’ dile getirdi.

Kenani, yaptığı basın açıklamasında İran ile Mısır arasında büyükelçi mübadelesine ilişkin bir soruya yanıt olarak, “Tahran, belirlenen yol çerçevesinde ilişkileri adım adım geliştirmekle ilgileniyor. İkili ilişkilere olumlu yansımalarını görmeyi umuyoruz” derken, iki ülkeyi bölgedeki iki önemli ve etkili İslam ülkesi olarak nitelendirdi. İki ülkenin dışişleri bakanları arasındaki görüşmelerin birkaç aşamada gerçekleştiğine dikkati çeken Kenani, iki ülkenin cumhurbaşkanlarının Riyad’da bir araya geldiğini ve geçtiğimiz günlerde telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini söyledi.

Riyad’daki Arap-İslam ortak zirvesinin oturum aralarında Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi ile görüşerek, Gazze’deki duruma ilişkin görüş alışverişinde bulundu. Ayrıca Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre iki lider, bölgedeki çatışma çemberinin genişletilmemesine ve bölgesel güvenlik ve istikrarın korunmasının önemine değindi.

Husi saldırıları

İlişkilerin ne ölçüde normalleştiğiyle ilgili olarak ise eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Hüseyin Haridi, “İlk adım, diplomatik ilişkilerin yeniden başladığını duyurarak Tahran’dan gelmeli. Çünkü 1979’daki İran devriminden sonra Mısır’ı bölme girişiminde bulunan ve Mısır’a düşman olan oydu. Dolayısıyla hatayı yapan kim olursa olsun bunu düzeltmeli” diyerek, Mısır’ın İran ile ilişkileri onarmaktan çekinmediğini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Haridi’nin özel olarak yaptığı gazeteye yaptığı açıklamada, “Kızıldeniz’de İran’a bağlı Yemenli Husi grubunun başına gelenler, Süveyş Kanalı’nın gelirlerini etkilediği gibi Mısır’ın önce ulusal güvenliğini, ardından da ekonomisini temelden etkiliyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca “Mevcut durumun ve ortaya çıkan bölgesel durumların, Mısır’ın İran’la ilişkilerin düzeldiğini duyurma adımını atmasına yardımcı olduğuna inanıyoruz” şeklinde konuştu.

Geçen Kasım ayında Husiler, ‘Gazze halkını desteklemek’ amacıyla İsrail limanlarına giden ticari gemilere bir dizi saldırı başlattı. Bu durum, büyük deniz taşımacılığı şirketlerinin Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı’ndan geçmekten kaçınmasına ve Ümit Burnu rotasına yönelmesine neden oldu.

Küresel ticaret trafiğinin yüzde 12’si, konteyner taşımacılığının ise yüzde 30’u Süveyş Kanalı’ndan geçiyor. Kanalın önceki 2022-2023 mali yılındaki geliri yaklaşık 9,4 milyar dolardı.

Cumhurbaşkanlığı ve bakanlık temaslarına ilişkin olarak Haridi, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Mısırlı mevkidaşı Abdülfettah es-Sisi’yi yeniden seçilmesi nedeniyle tebrik etmesinin, ‘ülkeler arası ilişkilerde değişiklik anlamına gelmeyen bir protokol prosedüründen başka bir şey olmadığını’ söyledi. Yetkili, Husilerin Babu’l Mendeb’de seyrüseferi ve Süveyş Kanalı üzerindeki nüfuzunu hedef alması öncesinde bakanlar arasında yoğun bir iletişimin gerçekleştiğine dikkat çekti.

23 Aralık’ta Sisi, İran Cumhurbaşkanından kendisini son cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki zaferinden ve Mısır cumhurbaşkanı olarak yeniden seçilmesinden dolayı tebrik eden bir telefon aldı. Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Sisi, bu takdire şayan jesti takdir etti.

Gazze Şeridi'ndeki durumla ilgili gelişmelerin tartışılmasının yanı sıra Mısır, yaptığı açıklamada iki cumhurbaşkanının görüşmelerinin ‘iki ülke arasında askıda kalmış sorunları çözmenin yolunu’ ele aldığını açıkladı.

Temkinli bakış

Öte yandan İran uzmanı Mısırlı araştırmacı Ahmed Faruk, İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün de belirttiği gibi, iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileşmesinin doğal yolunda ilerlediğine dikkati çekti. Büyükelçi mübadelesinin zaman aldığını ve Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkileri normalleştirmeye yönelik Pekin anlaşmasından sonra da aynı şeyin yaşandığını belirtti. Gazze savaşı ve Husi saldırıları gibi bölgedeki gerginliklerin de ‘ilişkiler için motive edici bir faktör’ olduğunu belirten Faruk, “Çünkü iki ülkenin çeşitli kurumları arasında iletişim hatları mevcut olmasına rağmen bu gerilimler, iki ülke arasındaki iletişimi artırıyor” dedi.

Mısırlı araştırmacı, her iki ülkenin de diğerine bir dereceye kadar ‘temkinli’ baktığını inkâr etmedi. Ancak İran’ın Mısır’la ilişkileri onarmaya ilgi duyduğunu belirten Ahmed Faruk, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın bunu kendisi için kişisel bir başarı olarak nitelendireceğini söyledi. Ona göre İbrahim Reisi yönetimi de tıpkı Suudi Arabistan ve Orta Asya ülkeleriyle ilişkileri onarmadaki başarısı gibi, mevcut hükümetin kredisini artıran bu meseleyle ilgileniyor.

Faruk, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, İran diplomasisinin bir süredir Mısır’da, aralarında İran Dışişleri Bakanlığı’nın mevcut sözcüsü ve Mısır’daki eski Maslahatgüzar olan Nasıl Kenani’nin ve mevcut Maslahatgüzar Büyükelçi Muhammed Hüseyin Sultani Ferd’in de bulunduğu özel bir çalışma ekibi oluşturmakla ilgilendiğini belirtti.

Ahmed Faruk’a göre ilişkileri resmi olarak normalleştirme kararının alınması, Kahire’nin önem gösterdiği Irak, Suriye ve Filistin’deki koşulların yanı sıra, İran’ın bölgedeki milislere verdiği destek ve mezhepsel mülahazalar gibi iç değerlendirmeler ve geleneksel tartışmalı konular tarafından yönetiliyor. Faruk, bu meselelerin hem Kahire’nin hem de Tahran’ın aktif rol oynadığı konular olduğunu vurguladı.

Mısır’a baskı

Öte yandan İranlı akademisyen ve yazar Imad Abşanas, Kahire ve Tahran’ın ilişkilerin tamamen normale döndüğünü resmi olarak duyurma aşamasına ulaşamamasının, ABD ve İsrail’in bu adımı atmaması yönünde Kahire’ye uyguladığı büyük siyasi baskıdan kaynaklandığını söyledi. Abşanas, bu baskıların bir süredir devam ettiğine ve Gazze Savaşı’nın başlamasından sonraki mevcut bölgesel durumun sonucu olmadığına dikkat çekti.

Imad Abşanas, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Mısır ve İran arasındaki temasın, birçok konuda koordinasyon sağlamak amacıyla her zaman çeşitli düzeylerde devam ettiğini vurguladı. Ayrıca büyükelçi mübadelesi ilanının çok önemli olmadığını, çünkü İran maslahatgüzarının büyükelçi rütbesine sahip olduğunu belirtti.

ABD’deki Maryland Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yardımcı doçent olan Merve Mezid, daha önce Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada İsrail ve ABD’nin Mısır üzerindeki baskısına değinmişti. Mezid, “Mısır, ABD ve İsrail’in olumsuz tepkisini çekmemek için İran’la ilişkilerine ilişkin diplomatik adımları yavaş atmaya istekli olabilir” demişti.

İran’ın girişimi

İki ülke arasındaki ilişkileri yeniden tesis etme konusundaki konuşmalar, Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Şukri’nin Kasım 2022’de Şarm eş-Şeyh’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Anlaşması Taraflar Konferansı (COP27) oturum aralarında İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Salajegheh ile yaptığı görüşmeyle, bir yıl önce yenilendi.

Ertesi ay Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, Ürdün’de düzenlenen Bağdat 2 konferansının oturum aralarında İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile yüzeysel bir görüşme gerçekleştirdi. Bunu da İranlı bakanın, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin Mısır- İran diyaloğunun başlatılması önerisinde bulunduğunu ilan etmesi takip etti.

Mart 2023’te Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkileri normalleştirme anlaşması, Kahire ile Tahran arasında da benzer bir adımın yakın olduğu yönünde spekülasyonlara yol açtı. Bu durum, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ali Kenani’nin Mısır’ı bölgede önemli bir ülke olarak nitelendiren açıklamalarıyla da güçlendirildi.

İran’ın açılımı, geçen Mayıs ayında, İran Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri Bakanlığı’na ‘Mısır’la ilişkileri güçlendirmek için gerekli önlemleri alması’ talimatını vermesiyle tekrarlandı. Aynı şekilde Abdullahiyan, Mısır’la ilişkilerin ciddi ve karşılıklı gelişme ve açılıma sahne olmasını umduğunu da ifade etti. Kahire ile ilişkilerin İran’ın dış politika öncelikleri arasında yer aldığını belirten Abdullahiyan, iki ülkeyi ikili ilişkilerin seviyesini yükseltmeye teşvik eden ve bunun için çaba gösteren isimsiz ülkelerin var olduğunu da ifade etti. Basında çıkan haberlerde ise Umman Sultanlığı ve Irak’ın, Mısır ile İran arasındaki mesafenin kapatılmasında rol oynadığı belirtildi.

İran’ın bu iyimserliği, Mısır’ın ılımlı tepkisiyle karşılandı. Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Şukri, Mısır- İran sürecinin varlığına ilişkin medyada çıkan haberleri yalanladı. İranlı bakanın açıklamalarından yaklaşık bir hafta sonra Şukri, açıklamaların ‘gerçekte hiçbir dayanağı olmadığını’ ifade etti.

Ancak ikili görüşmelerin hızı, iki ülke arasında durgun suların hareket ettiğini ortaya koydu. Öyle ki iki ülkenin dışişleri bakanları geçen Eylül ayında New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturum aralarında bir araya geldi. Birkaç gün sonra iki ülkenin maliye bakanları Şarm eş-Şeyh’te Asya Altyapı Bankası toplantısının oturum aralarında bir araya geldi. Ayrıca İran Şura Konseyi Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, BRICS’in parlamentolar topluluğunun Güney Afrika’daki toplantısı sırasında Mısır Parlamentosu Başkanı Hanefi Cibali ile bir araya geldi.

Mısır-İran ihtilafının tarihi

İran, İsrail’le barış anlaşması imzalamasının ardından ve 1979 yılının başında patlak veren devrimle devrilen Şah Muhammed Rıza Pehlevi’yi kabul etmesi sonrasında 1979’da Mısır’la diplomatik ilişkilerini keseceğini açıklamıştı.

1990’lı yılların başında Mısırlı ve İranlı yetkililer arasında uluslararası forumlarda bazı görüşmeler başladı. İki ülkedeki çıkar bölümü misyonlarının diplomatik temsil düzeyi, büyükelçi düzeyine çıkarıldı ve Mısır, Mısır bankalarındaki İran bakiyelerini serbest bıraktı.

Onlarca yıldır Tahran’ı ziyaret eden ilk Mısır cumhurbaşkanı olan eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi döneminde ilişkilerde gözle görülür bir iyileşme yaşandı. Ancak bu gelişme, İslam İşbirliği Konseyi zirvesine katılım amacı taşıyordu. Ayrıca İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da Nisan 2013’te Kahire’yi ziyaret etti ve resmi alkışlarla karşılandı.

Ancak bu ziyaretler diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması yönünde resmi bir karara dönüşmedi. 30 Haziran 2013’teki devrimin ardından Mursi’nin devrilmesinden sonra, 2014 yılında Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin göreve başlama törenine katılmak üzere İran Cumhurbaşkanı’na resmi bir davet gönderilmesi dışında, ilişkilerdeki donukluk yeniden baş gösterdi. O dönemde İran’ı, Mısır’da şu anda İran diplomasisinin başında bulunan dönemin Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan temsil etti.



ABD'den Gazze'de ölüm tuzağı kuran yardım ağına büyük bağış

Birleşmiş Milletler, GHF'nin Gazze'de "ölüm tuzakları" kurduğunu söylüyor (Reuters)
Birleşmiş Milletler, GHF'nin Gazze'de "ölüm tuzakları" kurduğunu söylüyor (Reuters)
TT

ABD'den Gazze'de ölüm tuzağı kuran yardım ağına büyük bağış

Birleşmiş Milletler, GHF'nin Gazze'de "ölüm tuzakları" kurduğunu söylüyor (Reuters)
Birleşmiş Milletler, GHF'nin Gazze'de "ölüm tuzakları" kurduğunu söylüyor (Reuters)

ABD, Gazze İnsani Yardım Vakfı'na (Gaza Humanitarian Foundation/GHF) 30 milyon dolar bağışlayacak.

Guardian’ın incelediği bir belgeye göre ABD Dışişleri Bakanlığı, GHF’ye halihazırda 7 milyon dolar bağış göndermiş durumda.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla konuşan yetkililer, bağış başvurusunun GHF tarafından yapıldığını ve fonun ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) bütçesinden karşılanacağını söylüyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın kararıyla bütçesinde kesintiye gidilen USAID’in faaliyetlerinin kısıtlanması ve kademeli olarak Dışişleri Bakanlığı bünyesine dahil edilmesi planlanıyor.

Kaynaklar, USAID ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin başvuruyla ilgili gerekli incelemeleri yapmadan süreci “aceleye getirerek” bağışı onayladığını belirtiyor.

Reuters’a konuşan yetkililer de 30 milyon dolarlık bağışın her ay verilecek şekilde hazırlanabileceğini ifade ediyor.

Dışişleri Bakanlığı’ndan Guardian’a gönderilen yazılı açıklamada “İç müzakereler hakkında yorum yapmayacağız” dendi.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF’ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddediyor.

Birleşmiş Milletler’in aktardığına göre GHF mayısta faaliyetlerine başladığından bu yana en az 460 Filistinli, kuruluşun dağıtım noktalarında yardım almaya çalışırken öldürüldü.

Gazze sakinlerinden Ümmi Reyid Nüeyzi, İsrail ordusunun yardım almaya çalışanlara ateş açtığını belirterek şunları söylüyor:

Çocuklarımızın hayatı neden bu kadar ucuz görülüyor? Oğlum kendini ve kardeşlerini doyurmak için bir paket un almaya gitmişti, şimdiyse yoğun bakımda.

GHF'nin kurulmasını sağlayan ABD'li danışmanlık firması Boston Consulting Group, yardım kuruluşuyla bağlarını haziranın başında koparmıştı. GHF’nin CEO'su Jake Wood da tarafsızlık ve bağımsızlık ilkeleriyle uyumlu şekilde görevini yapmanın artık mümkün olmadığını vurgulayarak 25 Mayıs'ta istifasını açıklamıştı.

İsrail ve ABD destekli GHF’nin Gazze’de yarattığı kaos sürerken, bölgede yer yer Hamas karşıtı protestolar da patlak veriyor.

Sosyal medyada paylaşılan gönderilerde gösterilere katılan Ahmed el Mesri’nin Hamas militanları tarafından dövülerek hastanelik edildiği ileri sürülüyor. Mesri’nin protestolarda “Hamas bizi temsil etmiyor” yazılı bir pankart taşıdığı bilgisi paylaşılıyor. Başka bir eylemdeyse “Hamas’ı istemiyoruz. Onlar bizi yok etti. Yeter artık” diye bağırdığı bildiriliyor.

Olayın ne zaman yaşandığına dair bilgi paylaşılmazken, Filistinli örgüt de iddialara ilişkin açıklama yapmadı.

Independent Türkçe, Guardian, BBC, Times of Israel