Karti Şarku’l Avsat’a konuştu: Sudan ordusuyla hiçbir ilişkim yok

Sudanlı İslamcıların lideri Karti, 12 Yıldır Burhan'la görüşmediğini belirtti

Sudan’daki "İslami Hareket"in Genel Sekreteri Ali Karti (Getty Images)
Sudan’daki "İslami Hareket"in Genel Sekreteri Ali Karti (Getty Images)
TT

Karti Şarku’l Avsat’a konuştu: Sudan ordusuyla hiçbir ilişkim yok

Sudan’daki "İslami Hareket"in Genel Sekreteri Ali Karti (Getty Images)
Sudan’daki "İslami Hareket"in Genel Sekreteri Ali Karti (Getty Images)

Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Ahmed Karti, Sudan ordusuyla arasına mesafe koydu ve kendisi ile Geçici Egemenlik Konseyi başkanı Abdülfettah El Burhan arasında herhangi bir iletişimin varlığını da reddetti.

Şarku’l Avsat’a telefonla yaptığı açıklamada Karti,  2012 yılından bu yana Burhan ile görüşmediğini ifade ederek Sudan ordusu ile iddia edilen ilişkiyi reddetti. Karti,  "Sudan ordusu ile hiçbir ilişkim yok" dedi.

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) komutanı Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti)’nin Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da yaptığı açıklamalar ve eski başbakan Abdullah Hamduk ile "Addis Ababa Deklarasyonu"nu imzaladıktan sonra savaşı durdurmak için yaptığı göndermelere işaret eden Karti, Hamideti'nin Burhan ile arasındaki anlaşmazlıkları çözmesi için kendisinden yardım istediğini söyledi. "Hamideti, anlaşmazlığı çözmek için benim aracı olmamı istedi, bu Hasbu Muhammed Abdurrahman ve Elderdiri Muhammed Ahmed'in de katıldığı bir toplantıda gerçekleşti. Ancak ben, 2012'den bu yana Burhan ile görüşmediğimi ve onunla herhangi bir ilişkim olmadığını ona açıkladım" dedi. Karti, "Hamideti'ye Burhan'a yakın bir kişiyle (isim vermedi) iletişime geçmesini önerdim. O da gerçekten onunla iletişime geçti ve anlaşmazlıklar çözüldü. Bundan sonra Hamideti Darfur'a gitti ve orada uzun bir süre kaldı" diye ekledi.

İslamcıların rakipleri arasında yaygın bir şekilde, 25 Ekim 2021'deki darbenin arkasında Karti liderliğindeki Sudan İslami Hareketi'nin olduğu konuşuluyor. Bu iddia, darbenin Beşir rejiminin destekçilerine paralarını geri verdiği ve onlara devlet işlerinde yeniden iş sağladığı, hükümetin de onlara güvendiği temeline dayanıyor. Ayrıca, ordu ile "Hızlı Destek" arasında devam eden savaşı kışkırtmakla ve ordunun sırtında yeniden iktidara gelme arzularıyla suçlanıyorlar.



Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

TT

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Lübnan Başbakanı Necib Mikati bugün yaptığı açıklamada, Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlılığını bir kez daha yineleyerek, ‘ordunun güneydeki güvenlik otoritesinin düşmanın dayandığı argümanları boşa çıkardığını’ vurguladı.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından konuşan Mikati şunları söyledi: “Bugün yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etme sürecine başlıyoruz. Ordumuzun güney kentlerine güvenliği geri getireceğine inanıyoruz. Hükümetin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararını tüm hükümleriyle uygulama konusundaki kararlılığını vurguluyoruz.”

Mikati sözlerini şöyle sürdürdü: “Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Kazanımları koruyan bir devlet inşa etmek ve birleşmek için büyük ve kolektif bir sorumluluğumuz var. Dünyanın bize olan güvenini ve Lübnan halkının devlete olan güvenini yeniden tesis edeceğiz. Ordunun güneydeki güvenlik otoritesini yeniden sağlayacağız.”

sdcfergt
Ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından yerinden edilen insanlar evlerine dönerken, güneydeki Sayda kentinde bir adam Lübnan bayrağı sallıyor. (AFP)

İsrail'i ateşkese uymaya ve işgal ettiği topraklardan çekilmeye çağıran Mikati, “Farklılıklarımızı bir kenara bıraktığımız takdirde yarının Lübnan için daha iyi olacağına inancımız tamdır” dedi.

“Herkes fitne üzerine bahis oynuyordu, ancak zor sosyal koşullara rağmen vatandaşların birbirini kucakladığını gördük” diyen Mikati, ‘bugünün acılara rağmen Lübnan'a güvenlik ve istikrar getirmesini’ diledi.

İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes, her iki tarafın da ABD ve Fransa'nın aracılık ettiği bir anlaşmayı kabul etmesinin ardından bu sabah erken saatlerde yürürlüğe girdi.