Gazze'nin kumlarında kaç İsrail askeri yaralandı?

Savunma Bakanlığı bu sayının savaşın sonunda 12 bine ulaşacağını tahmin ediyor. Netanyahu: Çok pahalı bir bedel ödüyoruz.

İsrail toplumu ordudaki ölü ve yaralıları büyük bir duygusallıkla karşılıyor (AFP)
İsrail toplumu ordudaki ölü ve yaralıları büyük bir duygusallıkla karşılıyor (AFP)
TT

Gazze'nin kumlarında kaç İsrail askeri yaralandı?

İsrail toplumu ordudaki ölü ve yaralıları büyük bir duygusallıkla karşılıyor (AFP)
İsrail toplumu ordudaki ölü ve yaralıları büyük bir duygusallıkla karşılıyor (AFP)

İsrail ordusu Hamas hareketine karşı yürüttüğü savaşta öldürülenlerin sayısını her akşam güncelliyor. Ancak İsrail Askeri Sözcüsü Daniel Hagari'nin günlük olarak sunduğu veriler, Gazze Şeridi'ne giren kara kuvvetlerindeki yaralıların sayısını içermiyor.

İsrail ordusunun son güncellemesine göre, savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana asker ve subaylar arasında ölenlerin sayısı 520'ye yükseldi. 27 Ekim’de kara operasyonunun başlamasından bu yana ölen 186 kişi de bu rakama dahil.

Her saat başı

İsrail toplumu ordudaki ölüm ve yaralanma haberlerini büyük bir duygusallıkla karşılıyor. Tel Aviv'deki askeri sansür, bu konuyu ele alırken İbrani medyası üzerinde birçok kontrol uyguluyor.

Denetimlere rağmen İsrail medyası, haber bültenlerinin başında ve her saat başında İsrail ordusunda öldürülenlerin sayısını ve isimlerini anıyor. Aynı zamanda kayıp istatistiklerinin, askerlerin Gazze'deki hedeflere ulaşma ve silahlı savaşçıları ortadan kaldırma konusunda kaydettikleri ilerlemenin bir göstergesi olduğunu düşünüyor.

İsrail ordusu, her halükârda kara kuvvetlerindeki kayıpların sayısını gizliyor ve bunlardan nadiren bahsediyor. Ölü sayısını günlük olarak güncelleyerek yaptığı gibi, yaralılar hakkında ayrıntıları ve maruz kaldıkları tehlikenin derecesini sürekli olarak yayınlamıyor. Bu durum, özellikle Hamas hareketinin İsrail ordusuna ait araçlara ve askerlere yönelik günlük hedef operasyonları duyurması ve bunu video kliplerle desteklemesi doğrultusunda Gazze Şeridi'ne giren güçler arasında ölü sayısı konusunda soru işaretlerine yol açıyor.

5 bin yaralı

İbrani gazetesi Yedioth Ahronoth'un haberine göre İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde yürüttüğü şiddetli savaş sonucu kara çatışmalarında 5 binden fazla İsrail askeri yaralandı. Bilgilerini askerlerin sağlık hizmeti aldığı İsrail hastanelerinden derleyen gazeteye göre çatışmalarda her gün ortalama 60 yaralı kaydediliyor.

Bu sayı İsrail ordusu tarafından resmi olarak doğrulanmadı, ancak Savunma Bakanlığı'ndan bakım ve destek alan bin yaralı düzenli askerin yanı sıra 2 bini kalıcı engelli olmak üzere 3 binden fazla askerin yaralandığı kabul edildi.

İsrail askeri sansürü, Tel Aviv'in her iki cinsiyet için zorunlu askerlik sistemini izlemesi de dikkate alınarak yaralılar hakkında açıklama ve paylaşım yapmanın kuvvetler için daha büyük bir risk

Oluşturduğu gerekçesiyle, hastanelerin yaralı sayısını ve yaralıların sağlık durumlarına ilişkin ayrıntıları  yayınlamasını engelliyor.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne yönelik daha önce gerçekleştirdiği askeri operasyonlardan farklı olarak bu savaşta ölen askerlerinin sayısını yayınlama politikası değişti. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre askeri sözcü bu kez savaşta yaralanan askerlerin sayısıyla ilgili bir bilgiye değinmiyor; yaralanmaların türünden ve aldıkları sağlık ve rehabilitasyon bakımından da bahsetmiyor.

İsrail'in bilmediği sayılar

İsrail Savunma Bakanlığı Rehabilitasyon Dairesi Başkanı Limor Luria, “Her gün en az 60 yaralı asker ülkedeki hastanelere giriyor ve bu, ordunun katıldığı hiçbir savaşta daha önce görmediğimiz kadar büyük bir sayı. Bize ulaşan yaralıların yaklaşık yüzde 58'inin kol ve bacaklarında ciddi yaralanmalar var ve bunların büyük bir kısmı amputasyona uğradı. Onların duş almasına veya evin içinde dolaşmasına kim yardım edecek?” ifadelerini kullandı.

Loria, dalak ve böbrek gibi iç organ yaralanmaları da dahil olmak üzere çok sayıda yaralanmanın kaydedildiğini, kafa ve gözlerde yaralanmaların olduğunu belirtti. Loria, yaklaşık 100 askerin şarapnel ve ateşli silahlar nedeniyle bir veya her iki gözünde değişen derecelerde körlük yaşadığı kaydedildiğine dikkat çekti.

İsrail Savunma Bakanlığı Rehabilitasyon Daire Başkanı, İsrail'in savaş tarihinde ilk kez engelli kadın savaşçıları kabul ettiklerini ve bunun, üzerinde derinlemesine çalışılması gereken bir konu olduğunu belirtti. Loria, Gazze savaşının, özellikle yaralananların çoğunluğunun gençler olması nedeniyle toplumun yapısını tamamen değiştireceğine dikkat çekti.

Assuta Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı Orit Raz ise yaralı askerlerin yaklaşık yüzde 80'inin idrar yoluna müdahale gerektiğini ve bu yaralanmaların ömür boyu sakatlık anlamına geldiğini söyledi.

Zor ve pahalı

İsrail Ordu Sözcüsü Avichai Adraee, Yedioth Ahronoth gazetesinin bildirdiği ölü sayısını resmi olarak  doğrulamayı veya yalanlamayı reddetti.

Adraee, “İsrail Savunma Bakanlığı'nın yayınladığı rakamlar resmi istatistiklerdir. Tabii medyada çıkanları doğrulamak ya da yalanlamak istemiyorum. Bu rakamlara hafif yaralanmaların da dahil olduğunu belirtmekte fayda var.” dedi.

Adraee'nin kaçamak cevabı, İsrail Savunma Bakanlığı'nın Gazze savaşındaki engelli asker sayısının çatışmanın sonunda 12 bine ulaşmasını beklediği bir dönemde geldi. Bu beklenti, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun defalarca yaptığı "Savaşta çok ağır bir bedel ödüyoruz" açıklamasıyla tutarlıdır.

Netanyahu kamuoyu önüne çıkıp en son yaptığı konuşmada şunları söylemişti: “Gazze Şeridi'ndeki savaş Tel Aviv'e çok büyük bir bedele mal oluyor, ancak savaşmaya devam etmekten başka seçeneğimiz yok. Yaralılarımıza acil şifalar dileriz. Hepimiz en iyi dileklerimizi iletiyoruz. İsrail, askerlerini korumak için elinden geleni yapıyor ve zafer elde edilene kadar durmayacağız.”

Hamas tarafında ise hareketin lideri Usame Hamdan yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Savaşları mükemmel bir şekilde yönetiyoruz. Savaşçılarımızın önünde çaresiz kalan İsrail ordusuna, teçhizat ve kuvvetlerinde ilerleme kaydedemeden ağır kayıplar verdiriyoruz.

İsrail'in yenilgiye uğratılacağından eminiz ve Gazze'deki halkımızın kararlılığı saldırıyı defetmek için yeterlidir. Her gün ordu saflarında ölümlere ve yaralanmalara neden oluyoruz ve Tel Aviv'deki askeri kurum bununla ilgili bilgileri gizliyor. Yalan söylüyor ve toplumu yanlış istatistiklerle yanıltıyor."



Yükselen Aslan Operasyonu ve Suriye

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon
TT

Yükselen Aslan Operasyonu ve Suriye

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon

Subhi Franjieh

Suriye hükümeti, 13 Haziran Cuma günü şafak vakti Ortadoğu’da başlayan büyük gerginliğin Suriye'ye sıçramaması için iç politikada çaba sarf ediyor. Bu çabalar, İsrail'in ‘Yükselen Aslan’ adını verdiği operasyon kapsamında İran'a büyük bir saldırı düzenlemesi ve bu saldırı sonucunda İran ordusunun önde gelen komutanlarının yanı sıra İran'ın nükleer programıyla ilişkili bir dizi İranlı bilim insanının öldürülmesi ve İran'ın nükleer tesislerinin tahrip edilmesinin ardından başladı.

İran, geçtiğimiz yıllarda Suriye’deki ve Irak'taki vekillerini, çıkarlarına yönelik herhangi bir saldırıya misilleme olarak ABD'nin bölgedeki varlıklarını hedef almak için kullandı. ABD’nin Suriye’de ve Irak'ta bulunan üsleri onlarca saldırıya uğradı. Ayrıca Suriye'nin güneyinden İsrail tarafına yönelik saldırılar da gerçekleştirildi. Tüm bunlar, İran'ın bölgede ABD ve İsrail ile çatışmayı yönetme politikasıyla açıkça uyumlu görünüyor.

Suriye İslami Direniş Cephesi (Uli'l el-Bas) yazılı olarak yaptığı açıklamada, Şam, Bağdat, Beyrut ve bugün Tahran'da liderleri suikast düzenleyen düşmanın, tüm milletlere karşı yumuşak ve sert bir savaş yürüten düşmanla aynı olduğunu söyledi. Açıklamada, “Hepimizin görevi, birleşik bir cephe oluşturarak, cepheyi güçlendirerek ve saldırıları yoğunlaştırarak ona karşı koymaktır Ümmetin tüm özgür insanlarını, gruplarını ve örgütlerini, medya mensuplarını ve düşünürleri, alimlerini ve mücahitlerini, dengelerin değişmesine karşı direnmeye çağırıyoruz” ifadeleri yer aldı.

Bu ayın başlarında Suriye'nin güneyinden İsrail'e düzenlenen saldırıyı üstlenen Uli'l el-Bas, İsrail'in Tahran'a saldırısından bir gün önce, 12 Haziran Perşembe günü, saldırıların devam edeceğini ve fırlatılan füzelerin ‘bir uyarı ve ilk meydan okuma olduğu, düşmanın sahada acı çekip geri çekilmesini sağlayacak hamleler göreceği’ tehdidinde bulundu.

Şu ana kadar Uli'l el-Bas veya başka bir grup, Suriye topraklarından gerilimi tırmandıracak adımlar atmazken hükümet, Suriye sahnesini sakin tutmak ve İran ile İsrail arasında Suriye semalarında karşılıklı ateş açılmasını önlemek için güvenlik önlemleri ve askeri tedbirler aldı.

Suriye semaları şimdiye kadar İsrail-İran çatışmasının bazı tehlikelerine tanık oldu. Suriye'nin birçok bölgesinde uçak yakıt tankları ve İsrail tarafından önlenen füzelerin kalıntıları Suriye topraklarına düştü. Acil Durum ve Afet Yönetimi Bakanı Raid es-Salih, Suriye Arap Haber Ajansı SANA’ya yaptığı açıklamada, “Bölgedeki askeri gerginliğin tırmanması nedeniyle, vatandaşların güvenliği için toplanmamalarını ve olayları izlemek için çatıya çıkmamalarını rica ediyoruz” dedi. Suriyelileri olaylar sonucunda düşebilecek herhangi bir yabancı cisim veya enkaza yaklaşmamaları konusunda uyaran Salih, vatandaşların bu cisimlere dokunmamalarını, savaş kalıntılarını temizleme ekiplerine bırakmalarını ve herhangi bir savaş kalıntısı veya enkazını derhal kendilerine bildirmelerini istedi.

İhtiyati önlemler

Al-Majalla’nın edindiği bilgilere göre Suriye hükümeti perşembe ve cuma günleri Suriye'nin güneyine takviye kuvvetler gönderirken Suriye-Irak ve Suriye-Lübnan sınırlarında da alarm durumu ilan edildi. Tüm bu önlemler, özellikle hükümetin istikrarı sağlama ve silahları kontrol altına alma çabalarında karşılaştığı güvenlik sorunları açısından Suriye topraklarının çatışmaların sahnesi haline gelmesini önlemek amacıyla alındı.

ı8o9p0
Suriye'nin güneyindeki el-Cubeyle köyünde, İsrail hava savunması sistemleri tarafından düşürüldüğü düşünülen İran yapımı insansız hava aracının parçaları etrafında toplanan Suriyeli çocuklar, 13 Haziran 2025 (AP)

Suriye hükümeti, Suriye'nin güneyindeki hareketliliğini artırdı ve bölgeden herhangi bir güvenlik ihlali veya saldırı girişimine karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı. Suriye İçişleri Bakanlığı perşembe günü, Dera’nın batı kırsalındaki Mesakin Celin bölgesine takviye güç gönderdiğini açıklamıştı. Tüm bu gelişmeler, bir güvenlik devriyesinin, bölgede yasadışı bir grubun barikat kurduğuna dair gelen ihbarı üzerine olay yerine giderken silahlı bir pusuya düşürülmesinin ardından yaşandı. Edinilen bilgilere göre İç Güvenlik İdaresi cuma günü Suriye'nin güneyinde bir silah deposuna el koydu.

Suriye hükümetinin, durumu kontrol altına almak ve hükümet için hala bir güvenlik açığı teşkil eden sınırların kontrolünü sağlamak amacıyla Suriye-Irak sınırına yeni takviye güçler göndermesi bekleniyor.

İran'ın Suriye'deki siyasi ve milis nüfuzu, Beşşar Esed rejiminin düşüşüyle sona ermiş olsa da bazı unsurları ve hücreleri, Suriye’deki varlığını halen sürdürüyor. Bu hücreler silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ya da güvenlik kaosu yaratma gibi faaliyetlerde bulunuyor. Suriye hükümeti bu hücrelerle mücadeleye devam ederken son birkaç gün içinde Deyrizor ile Irak ve Lübnan sınırındaki bölgelerde birçok operasyon düzenleyerek, Suriye'de İran'ın projelerine hizmet etmeye devam eden kişileri tutukladı.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla'dan aktardığı analize yerel kaynaklar, Irak-Suriye sınırının Irak tarafına yakın bölgelere iki hava saldırısı düzenlendiğini söyledi. Kaynaklara göre Uluslararası Koalisyona ait savaş uçakları Suriye-Irak sınır bölgesinde defalarca kez tur attı. Bunun nedeni, Irak tarafından Suriye tarafına herhangi bir sızma veya kaçakçılık faaliyetinin önlenmesi olabilir. Bir diğer gelişmede, Suriye ordusu askerleri, cuma gecesi ve cumartesi günü, Suriye-Irak sınırında milisler tarafından gerçekleştirilen saldırılara uğradı. Suriyeli askerler, ateş edilen yere karşılık verdi. Edinilen bilgilere göre saldırı sonucunda Suriye ordusundan bir asker yaralandı.

Suriye hükümetinin, durumu kontrol altına almak ve hükümet için halen bir güvenlik açığı teşkil eden sınırları kontrol altına almak amacıyla Suriye-Irak sınırına yeni takviye güçler göndermesi bekleniyor. Çünkü İran destekli milisler geçtiğimiz yıllarda Suriye-Irak sınırının iki ucunu birbirine bağlayan çok sayıda karmaşık tünel ağı kazmış ve Suriye devleti bu tünelleri imha etmeye çalışmıştı. Bu tüneller silah, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı için kullanılıyordu.

Olası güvenlik boşluğu ve bunun sonuçları

İran-İsrail çatışmasının uzun süre devam etmesi ve İran tarafının doğrudan savaştan vekalet savaşına geçmesi, zaten istikrarsız ve değişken olan Suriye'deki durumu daha da karmaşık hale getireceğine şüphe yok. Bu durum, Suriye hükümetinin sınırları kontrol etmek ve nüfuzun ve çatışmanın Suriye içlerine yayılmasını önlemek için kapasitesinin büyük bir kısmını tüketmesine neden oluyor. Bu da Suriye içlerinde DEAŞ başta olmak üzere bazı güçlerin yararlanabileceği güvenlik açıkları yaratabilir.

fghy
İsrail uçakları tarafından bombalanan Tahran'daki bir petrol tesisinde İran bayrakları ve arkasında yükselen alevler ve dumanlar görülüyor, 15 Haziran 2025 (Reuters)

Suriye devleti, DEAŞ terör örgütünün Suriye'deki operasyon stratejisini değiştirdiğinin ve Suriye hükümetinin askeri ve insani kaynaklarının örgütün hedefi haline geldiğinin farkında. Geçtiğimiz ayın sonlarında Suriye hükümetine karşı bir operasyon düzenleyen DEAŞ, Telul es-Sefa bölgesindeki Suriyeli askeri güçleri hedef almıştı. Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab da bu ayın başlarında Suriye'nin el-İhbariye kanalına verdiği röportajda, DEAŞ terör örgütünün ‘sadece zarar veren anlamsız eylemlerden, stratejik hedefleri olan planlı eylemlere’ geçtiğini söyledi.

DEAŞ terör örgütü, Suriye hükümetinin kaynaklarını İran-İsrail çatışmasının yansımalarıyla mücadele etmek ve bu çatışmanın Suriye topraklarına sıçramasını önlemek için kullanması nedeniyle ortaya çıkabilecek güvenlik boşluğunu da istismar edebilir. Özellikle Suriye topraklarındaki bu güvenlik boşluğundan yararlanarak gücünü yaygınlaştıran örgüt, devletin kontrolü dışındaki büyük miktardaki silahları parayla satın alarak silahlanma çabalarını sürdürüyor.

Dahası DEAŞ, Suriye'de oluşabilecek güvenlik boşluğundan yararlanabilecek tek örgüt değil. Silahlarını halen elinde bulunduran ve devletle çatışmak için fırsat kollayan başka örgütler de var. Bunlar arasında rejimin kalıntıları ve kaçakçılık ve uyuşturucu üretimi faaliyetlerinde bulunan gruplar yer alıyor. Bu gruplar, Suriye devletinin halihazırda İsrail'in Suriye rejiminin düşüşünün ardından Suriye'nin askeri altyapısını tahrip etmesi ve rejimin düşüşünden önce askeri birliklere ve rejime ait silah depolarına ait silahların büyük çapta çalınması nedeniyle sınırlı olan güvenlik ve askeri kaynaklarını büyük ölçüde tüketiyor.