Süveyş Kanalı'nın Kızıldeniz tehditlerine karşı olası senaryoları neler?

İdare’nin açıklaması ardından seyrüsefer trafiğinde yüzde 30 oranında düşüş yaşandı (Reuters arşiv)
İdare’nin açıklaması ardından seyrüsefer trafiğinde yüzde 30 oranında düşüş yaşandı (Reuters arşiv)
TT

Süveyş Kanalı'nın Kızıldeniz tehditlerine karşı olası senaryoları neler?

İdare’nin açıklaması ardından seyrüsefer trafiğinde yüzde 30 oranında düşüş yaşandı (Reuters arşiv)
İdare’nin açıklaması ardından seyrüsefer trafiğinde yüzde 30 oranında düşüş yaşandı (Reuters arşiv)

Mısır'ın Süveyş Kanalı İdaresi’nin kanaldaki seyrüsefer trafiğinde yüzde 30 oranında azalma kaydedildiğini açıklaması, bilhassa Cuma günü ABD’nin Yemen'deki Husilerin kontrolündeki bölgelere düzenlediği saldırının ardından kanalın Kızıldeniz'deki güvenlik tehditlerini ele almasına ilişkin olası senaryolar hakkındaki soruları yineledi.  

Mısır'daki uzmanlar, önümüzdeki dönemde en olası senaryonun Süveyş Kanalı'nda seyrüsefer trafiğinin yakın zamanda normale dönmesi olduğunu öne sürerken Kahire ise kanaldaki seyrüsefer trafiğini yeniden başlatmak için nakliye şirketleriyle temaslarını sürdürüyor.

Süveyş Kanalı İdaresi Başkanı Usame Rabi, Perşembe akşamı televizyonda yaptığı açıklamada, Yemen'deki Husi saldırılarının ardından gemilerin rotalarını bu su yolundan başka yöne çevirdiğini, kanalın dolar gelirlerinin yılbaşından bu yana 2023'e göre yüzde 40 azaldığını aktardı.

MSC konteyner gemisi (EPA)
MSC konteyner gemisi (EPA)

Rabi aynı zamanda, “Gemi trafiği 1 Ocak ile 11 Ocak arasında yıllık bazda yüzde 30 azaldı. Süveyş Kanalı'ndan geçen gemi sayısı, geçen yılın aynı dönemindeki 777 gemiye kıyasla bu yıl şu ana kadar 544 gemiye düştü” ifadelerini kullandı.

Resmi istatistiklere göre, Mısır'ın ana döviz kaynaklarından biri olan Süveyş Kanalı’nın geçen yılki geliri 10,3 milyar doları buldu.

Büyük gemiler

İsrail'in Gazze Şeridi'nde devam eden savaşı karşısında Husilerin Kızıldeniz'den geçen gemilere yönelik güvenlik tehditleri üzerine büyük kargo gemileri rotalarını Ümit Burnu'na çevirecek şekilde değiştirdi.

Başkan Rabi, “Yolculuklarını acilen tamamlamak zorunda kalan gemiler Ümit Burnu çevresinde rotalarını değiştirirken, diğer gemiler ise durumun istikrara kavuşmasını bekliyor. Bilhassa kışın Ümit Burnu'nun uygun rota olmaması nedeniyle gemilerin büyük bir kısmı durum istikrara kavuştuktan sonra geri dönecek” ifadelerini kullandı.

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW) raporuna göre, Husilerin Kızıldeniz'deki saldırıları son iki ayda küresel ticarette yüzde 1,3 oranında düşüşe neden oldu. Danimarka merkezli Maersk ve Almanya merkezli Hapag-Lloyd gibi büyük denizcilik şirketleri, gemilerini Afrika çevresindeki Ümit Burnu rotası boyunca daha uzun ve daha pahalı yolculuklara gönderdi.

Mısır ulusal güvenlik ve Afrika işleri uzmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Süveyş Kanalı'ndaki seyrüsefer trafiğinin yakında normale döneceği beklentisinde olduğunu dile getirdi. Şarku'l Avsat'a konuşan Abdulvahid, “Kanal şuan etkilenmiş olsa da bu konuda pek fazla endişe yok. Süveyş Kanalı'nda ulaşımı aksatmak Batı'nın ve büyük denizcilik şirketlerinin çıkarına değil. Bunun küresel gemi taşımacılığının maliyeti ve süresi üzerinde önemli etkileri var. Batı bu maliyeti üstlenmeyecek, petrol tankerlerinin Avrupa'ya erişimini aksatmayacaktır. Büyük güçlerin Kızıldeniz'de seyrüseferi güvence altına almaya çalışacağı kesin” ifadelerini kullandı.

Seyrüsefer sigortası

Mısır'daki Deniz Harp Okulu eski müdürü Tümgeneral Muhammed İbrahim Halil de bu görüşe katıldığını ifade etti. Şarku’l Avsat’a konuşan Halil, “Süveyş Kanalı'nda trafik yakında normale dönecek. Zirâ büyük nakliye şirketleri rota değiştirmenin maliyetini üstlenmeyecek. Bir takım büyük gemicilik şirketlerinin kanalda seyrüseferi durdurma kararı, Kızıldeniz'deki seyrüsefer koridorunu güvence altına almaları için büyük ülkelere baskı yapma girişiminden başka bir şey değil” açıklamalarında bulundu.

Almanya merkezli Hapag-Lloyd denizcilik şirketi, “Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere düzenlediği saldırılar, on milyonlarca euro olduğu tahmin edilen aylık ek maliyetlere neden oldu” vurgusunda bulundu.

Bir Amerikan destroyeri, navigasyonu korumak için Kızıldeniz'de bulunuyor (AFP)
Bir Amerikan destroyeri, navigasyonu korumak için Kızıldeniz'de bulunuyor (AFP)

DPA’nın aktardığına göre şirketin sözcüsü, “Bu durum tüm sektörü ve şirketleri etkiledi. Ümit Burnu üzerinden yapılan rota değişikliğinden kaynaklanan gecikmeler çok fazlaydı. ABD'ye gidişleri bir hafta, Avrupa'ya iki hafta, Doğu Akdeniz'e gidişleri ise 18 gün geciktirdi” ifadelerini kullandı.

ABD ve İngiltere, Cuma günü Yemen'de Husilerin kontrolü altındaki bölgelerdeki hedeflere saldırı düzenledi. Saldırılar, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Çarşamba akşamı Husilerin gemilere yönelik saldırılarını kınayan kararı sonrasında gerçekleşti. Geçtiğimiz ay Kızıldeniz'de seyrüseferi korumak amacıyla ABD tarafından Refah Muhafızı Koalisyonu kurulmuştu.

Jeopolitik hedefler

Abdulvahid bu noktada, “Refah Muhafızı Koalisyonu konusunda tedbirli bir tutuma sahip olan Mısır, Yemen'deki saldırılara karışmaktan uzak duruyor. İsraillileri koruyacak bir koalisyona üye olmak istemiyor. ABD, gemileri saldırılara maruz kalan ülkelere kendilerini savunma hakkı veren tehlikeli bir gerilim ile BMGK kararı almak için Husilerin saldırılarını medyada abarttı. Bu, uluslararası hukukta benzeri görülmemiş bir durum. Koalisyonun öncelikli hedefi, bir yanda Rusya ve Çin, diğer yanda ABD ve Batı arasındaki rekabet çerçevesinde jeopolitik hedeflere ulaşmak için bölgede var olmak. BMGK’nın kararında Husi saldırılarının asıl nedeni olan Gazze'deki savaş göz ardı edildi” dedi.

İbrahim Halil ise “ABD, Babu’l Mendeb Boğazı'ndaki seyrüseferi koruma kisvesi altında Refah Muhafızı Koalisyonu üzerinden bölgedeki varlığını hedefliyor. Husi grubunun saldırıları, navigasyonu bozmaktan ziyade İsrail gemilerini ve Eilat'a giden gemileri hedef alıyordu” ifadelerini kullandı.

ABD ve İngiltere'nin Yemen'e yönelik saldırılarının ardından nakliye şirketleri Maersk ve Hapag-Lloyd, bölge güvenliğini sağlamaya yönelik adımları memnuniyetle karşıladı. Ancak bunun Süveyş Kanalı'na ulaşımın geri dönüşüne yol açıp açmayacağını belirtmediler.

Piyasaların ABD'nin Husilere yönelik saldırılarına yönelik tepkisi başlangıçta sınırlıydı. Reuters'e göre, saldırıların ardından ABD hazine tahvilleri ve borsaları sarsılırken petrol fiyatları da yükseldi. Reuters'ın haberine göre analistler, “Yatırımcılar daha riskli piyasalarla teamülü azaltmaya, daha güvenli limanları aramaya çalışacak” ifadelerini kullandı. 

Londra Menkul Kıymetler Borsası Grubu (LSEG) ve küresel ticaret istihbaratı platformu Kpler’den alınan nakliye verileri, ABD ve İngiltere'nin Yemen'deki Husi hedeflerine yönelik saldırılarından bu yana en az dört petrol tankerinin Kızıldeniz'den saptığını gösterdi.

Güvenliğin geri dönüşü

Husilerin Kızıldeniz'de veya ABD'ye yönelik saldırılarını artırmasını beklemediğini söyleyen Abdulvahid, “Husiler, Yemen'de gelecekteki herhangi bir çözümde önemli bir figür olarak varlığını kanıtlayabildi. İran'ın gerilimin artmaması yönünde tavsiyede bulunması bekleniyor” ifadelerine başvurdu.

Nakliye şirketleri Kızıldeniz'de güvenliğin sağlanmasını beklerken Kahire ise büyük nakliye şirketleriyle ziyaretler ve iletişimler yoluyla Süveyş Kanalı'ndaki nakliye trafiğini normale döndürme çabalarını sürdürüyor.

Ancak Abdulvahid, “Büyük denizcilik şirketlerinin kararlarında etkili olan aktör ABD. Süveyş Kanalı'ndan geçişlerin durdurulması kararı ABD’nin baskısı altındaydı. Bunların yenilenmesi de aynı olacak” dedi.

Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli Perşembe günü Maersk ile Süveyş Kanalı'nda seyrüseferin yeniden başlatılması konusunu görüştü (Mısır Bakanlar Kurulu)
Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli Perşembe günü Maersk ile Süveyş Kanalı'nda seyrüseferin yeniden başlatılması konusunu görüştü (Mısır Bakanlar Kurulu)

Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, Süveyş Kanalı'nda navigasyonu yeniden başlatmanın yollarını tartışmak üzere Çarşamba akşamı Maersk yetkilileriyle bir toplantı düzenledi. Bu toplantıda Kahire, Kızıldeniz'de seyir güvenliğinin önemini vurguladı.



Gazze’de kıtlık derinleşiyor: “Çocuklarımız bir deri bir kemik kaldı”

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten beri öldürdüğü Filistinli sayısı 60 bini geçti (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten beri öldürdüğü Filistinli sayısı 60 bini geçti (Reuters)
TT

Gazze’de kıtlık derinleşiyor: “Çocuklarımız bir deri bir kemik kaldı”

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten beri öldürdüğü Filistinli sayısı 60 bini geçti (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten beri öldürdüğü Filistinli sayısı 60 bini geçti (Reuters)

İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi'nde açlık sürüyor.  

Guardian'ın iletişime geçtiği Cemil Mugari, "5 yaşındaki kızım şu anda sadece 11 kilo. Oğlum Muhammed ise bir deri bir kemik kaldı" diyor. Savaştan önce kendisinin de 85 kilo olduğunu fakat 55 kiloya düştüğünü belirtiyor. 

İsrail'in saldırıları nedeniyle Gazze'de 7 kez yer değiştirdiklerini söyleyen 38 yaşındaki Filistinli, günde tek öğün yemeği bile zor bulduklarını ifade ediyor. 

Haberde, ABD-İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'na (GHF) ait 4 erzak dağıtım noktası olduğuna, bunların da çok kısa süre faaliyet gösterdiğine işaret ediliyor. 

Filistinli yetkililer, GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor. GHF'nin faaliyete başladığı mayıstan bu yana en az bin kişi yardım kuyruğunda öldürüldü.

58 yaşındaki Mansure Fadıl Helu, geri dönmeyeceğini düşündüğü için oğlunu yardım noktalarına göndermediğini söylüyor: 

Oradaki durum korkunç ve çok tehlikeli. En kötüsü erkekler arasındaki kaos, birbirlerini itip kakıyorlar. İsrail askerlerinin oluşturduğu tehlike yüzünden onun yardım kamyonlarının yanına gitmesini istemiyorum.

Deyr el-Belah sakinlerinden Ebu Abed de uluslararası kamuoyunun üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini söylüyor: 

Onlardan Gazze'deki hayvanların haklarını korumalarını isteseydik, hemen harekete geçip imkansızı başarırlardı. Ama Filistin halkının hakları söz konusu olduğunda kimse bizi hatırlamıyor ya da bizim için üzülmüyor, ne Araplar, ne Müslümanlar, ne Hıristiyanlar, hiç kimse.

Diğer yandan İsrail lideri Binyamin Netanyahu, Hamas'ın ateşkesi kabul etmemesi halinde atılacak adımlara ilişkin açıklamayı haftaya erteledi. CNN'in aktardığına göre Tel Aviv yönetiminde bir sonraki adıma ilişkin anlaşmazlıklar sürüyor. Ablukayı daha da sertleştirmek ya da Gazze'deki bazı bölgeleri ilhak etmek gibi seçenekler de masada. 

ABD ve İsrail, Katar'daki heyetlerini geri çekmiş, koşulların değişmesi durumunda müzakerelere devam edileceğini geçen hafta bildirmişti. Perşembe günkü açıklamasında kalıcı ateşkes ve İsrail askerlerinin Gazze'den çekilmesi için görüşmelere açık olduğunu belirten Hamas ise öncelikle bölgeye yardım girişinin artırılmasını istemişti.

Independent Türkçe, Guardian, CNN