Mısır-İsrail gerginliği Gazze'deki arabuluculuğu etkiler mi?

Kahire, Tel Aviv ile 'Filadelfi' ekseni üzerinde yeni güvenlik tedbirleri konusunda koordinasyon yaptığını reddetti.

Mısır Kızılayı ve Uluslararası Kızılhaç'tan bir heyet, Refah sınır kapısında (Mısır Kızılayı)
Mısır Kızılayı ve Uluslararası Kızılhaç'tan bir heyet, Refah sınır kapısında (Mısır Kızılayı)
TT

Mısır-İsrail gerginliği Gazze'deki arabuluculuğu etkiler mi?

Mısır Kızılayı ve Uluslararası Kızılhaç'tan bir heyet, Refah sınır kapısında (Mısır Kızılayı)
Mısır Kızılayı ve Uluslararası Kızılhaç'tan bir heyet, Refah sınır kapısında (Mısır Kızılayı)

Mısır-İsrail ilişkileri, Gazze Savaşı'nın dördüncü ayına girmesiyle birlikte gerginleşti. Gözlemcilere göre, bu gerginliğin nedenleri arasında İsrail'in Gazze'deki Filistinlileri yerlerinden etme planları bulunuyor. Ayrıca, Mısır ile sınır boyunca askeri durumu değiştirme niyetleri de tartışma konusu. Bu durum, Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail tarafından yapılan son suçlamalarla daha da karmaşık hale geldi. İsrail, Kahire'yi Refah Sınır Kapısı üzerinden gelen yardımlar konusunda sorumlu tuttu. Bu iddialar, Mısır'ın tepkisini çekti.

Ancak Mısır, bu durumun Gazze'de savaşı durdurma yolunda arabuluculuk çabalarını etkilemeyeceğini belirtiyor. Mısır, sabırlı bir politika izleyerek bu süreci yönetmeye devam edecek. Diğer yandan, bir Mısır yetkilisi Philadelphia Koridoru’nda yeni güvenlik önlemleri konusunda İsrail ile koordinasyon yapıldığı iddialarını reddetti. Bu koridor, Akdeniz'den başlayıp Kerem Ebu Salim sınır kapısına kadar, Gazze Şeridi ve Mısır sınırı boyunca uzanıyor.

grth
İsrail konvoyu, Gazze Şeridi'ne doğru hareket ederken (Reuters).

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Dr. Ahmed Fuad Enver, Mısır'ın pozisyonunun, İsrail'in planlarına net bir şekilde karşı çıktığını vurguladı. Enver, Mısır'ın Gazze'deki Filistinlilerin zorla yerinden edilmesine ve bölgeye uygulanan ablukaya karşı olduğunu belirtti. Bu durum, bölgede yaşanacak insani acılara Mısır'ın asla tolerans göstermeyeceğini gösteriyor.

Kökten çözüm

Dr. Fuad, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Mısır'ın çeşitli seviyelerde savaşı tamamen durdurma çabalarının İsrail-Mısır ilişkilerindeki gerginliklerden etkilenmeyeceğini öngörüyor. Mısır'ın şu anki amacının, sadece "insani bir ateşkes" ya da "geçici bir ateşkes" sağlamak değil, "köklü bir çözüm" bulmak olduğunu belirtiyor.

Mısır, ABD ve Katar ile koordinasyon halinde yoğun temaslar yürüterek savaşı durdurmak için arabuluculuk yapıyor. Bu çabalar, İsrail'in bu ayın başında Beyrut'un güney banliyösünde Hamas liderlerinden Salah Aruri'yi suikastla öldürmesinin ardından birkaç gün duraklama yaşadı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın Cumartesi günü yaptığı açıklamada, "ateşkesin tamamen sağlanması ve sivillerin hedef alındığı savaşın sona erdirilmesinin kaçınılmaz olduğu" vurgulandı. Bu adım, bölgede daha fazla istikrarsızlık ve çatışma unsurlarını önlemek için atılacak.

sfe
Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları, Gazze'ye yönelik yardım akışının artırılmasının gerekliliğini vurguladı (Mısır Dışişleri Bakanlığı).

Al-Ahram Siyasi ve Stratejik Çalışmalar Merkezi uzmanı Dr. Kerem Said, Şarku’l Avsat’a Kahire ve Tel Aviv arasındaki diplomatik ilişkilerdeki gerginliğin nedenlerini sıralıyor. Bu nedenler arasında "İsrail'in Filadelfi koridorunda güvenlik durumu üzerine yeni bir anlaşma yapma çabaları, arabuluculuk ve müzakere çabalarını mümkün olan en uzun süreye yayma girişimleri, demografik değişiklikler yaratmak amacıyla askeri operasyonlar ve Mısır'ın Filistin halkının tarihi haklarını savunma ve maruz kaldıkları ihlalleri ortaya koyma kararlılığı" yer alıyor.

Uzun soluklu politika

El-Ehram Merkezi uzmanı, siyasi gerginliklerin Mısır'ın arabuluculuk çabalarını etkilemediğini belirtiyor. Bunun nedenleri arasında Mısır'ın bu konudaki derin tecrübesi ve çeşitli seviyelerde yoğun faaliyetler bulunuyor. Bu çabaların başarılı olması için "uzun soluklu" bir politika izlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, Filistin meselesinin Mısır dış politikasının öncelikleri arasında yer alması da bu tutumun bir parçası.

Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğu, geçen 24 Kasım'da insani bir ateşkesin sağlanmasıyla sonuçlandı. Bu ateşkeste, yardım malzemelerinin giriş hızının artırılması ve İsrail ile Hamas arasında bazı tutsakların değiş tokuşu gerçekleşti. Birkaç hafta önce Mısır, taraflar arasındaki görüş farklılıklarını azaltmak ve Gazze'ye yönelik saldırıları durdurmak amacıyla ateşkesi sağlamak için üç aşamalı bir öneri sundu. El-Ahram Merkezi Uzmanı, Mısır'ın arabuluculuğunun devamını "Gazze'deki veya Batı Şeria'daki çeşitli gruplar arasındaki Mısırlı müzakereciyle olan güven ilişkisi ışığında yalnızca Filistinliler için değil, aynı zamanda İsrail için de bir fırsat" olarak değerlendiriyor. Zira İsrailli liderler, özellikle askeri operasyonun şu ana kadar açıklanan hedeflerden herhangi birine ulaşamaması nedeniyle, kamuoyu önünde muzaffer görünecek şekilde kendilerini mevcut durumdan çıkaracak bir formüle ulaşmayı umuyorlar.



AFRICOM ABD’nin Afrika'daki askeri varlığını güvence altına alabildi mi?

AFRICOM, Afrika ülkelerinin düzenli ordularına terörizmle mücadele çabalarında yardımcı olmaya çalıştı (Reuters)
AFRICOM, Afrika ülkelerinin düzenli ordularına terörizmle mücadele çabalarında yardımcı olmaya çalıştı (Reuters)
TT

AFRICOM ABD’nin Afrika'daki askeri varlığını güvence altına alabildi mi?

AFRICOM, Afrika ülkelerinin düzenli ordularına terörizmle mücadele çabalarında yardımcı olmaya çalıştı (Reuters)
AFRICOM, Afrika ülkelerinin düzenli ordularına terörizmle mücadele çabalarında yardımcı olmaya çalıştı (Reuters)

Sagir el-Hidri

ABD, Afrika’da başta Rusya ve Çin olmak üzere uluslararası güçler arasındaki mücadelenin kızıştığı bir dönemde, bu güçlerin önünü kesmek için Afrika Komutanlığı’na (AFRICOM) güveniyor.

AFRICOM, ABD'nin Afrika ülkelerindeki çıkarlarının terör örgütü El Kaide tarafından ölümcül saldırılara maruz kalmasının ardından 2008 yılında kuruldu. Bu saldırıların başında ABD’nin Kenya'nın başkenti Nairobi ve Tanzanya'nın eski başkenti Darusselam’daki büyükelçiliklerini hedef alan ve 224 kişinin ölümüne, yaklaşık 5 bin kişinin yaralanmasına yol açan saldırılar geliyor.

AFRICOM'uun kurulması kararı, dönemin askeri yetkilisi Richard J. Catoire tarafından kaleme alınan 'Sahra Altı Afrika için Birleşik Komuta Planını Yeniden Değerlendirilmesi' başlıklı bir raporda Avrupa Merkez Komutanlığı'ndan bağımsız bir Afrika komutanlığı kurulması önerisinin yapılmasının ardından alındı.

Gerçekleşmeyen hedefler

AFRICOM'un sık sık ‘terörist’ unsurları ortadan kaldırmaya yönelik operasyonlarını duyurmasına rağmen, birçok kişi AFRICOM'un ve sahadaki güçlerinin varlığına kayıtsız kalırken, ABD’nin bölgedeki nüfuzunun azalması AFRICOM'un kurulmasının getirileri konusunda soru işaretlerine yol açtı. Son olarak Nijer, ABD askerlerini topraklarından çıkardı ve Amerikan askerleri tarafından kullanılan bir askeri üssü kapattı. Bu üs daha çok silahlı grupların faaliyetleri hakkında gizli dinleme ve bilgi toplama için kullanılıyordu. Eski ABD Başkanı George W. Bush, AFRICOM'un kurulduğunu duyururken “AFRICOM Afrika ile güvenlik alanındaki iş birliğimizi güçlendirecek ve kıtadaki ortaklarımızın güvenlik yeteneklerini arttırmak için yeni fırsatlar oluşturacak” ifadelerini kullanmıştı.

Kurulmasının üzerinden yaklaşık 16 yıl geçen AFRICOM, Afrika'da değil Almanya'nın Stuttgart kentinde konuşlandığı için ABD’de halen etkinliği ve bu kadar çok para harcamanın gerekçesi konusunda soruların sorulmasına neden oluyor.

Afrika uzmanı Sadık er-Ruziki, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“AFRICOM’un ABD'nin Afrika'daki hedeflerine ulaştığını söyleyemeyiz. Washington'ın kıtadaki askeri varlığı için belirli hedefleri vardı. AFRICOM terörle mücadele etmek, ABD’nin kıtadaki çıkarlarını korumak, çatışmaların çözümüne katılmak, istikrar, güvenlik ve barışa yönelik tehditleri ortadan kaldırmak ve Afrika ülkelerinin düzenli ordularıyla iş birliği yapmak amacıyla kuruldu. Fakat Afrika'daki neredeyse tüm ülkelerde iç karışıklıklar yaşandığından ve özellikle de birçok Afrika ordusu gerekli anlamda organize profesyonel ordular olmadığından bu faktörler istenen sonuçları vermedi.”

Birçok Afrika ülkesinde orduların ya eski silahlı hareketlerden ya kabile veya aşiret gruplarından ya da diğerlerinden oluştuğunu vurgulayan Ruziki, “Dolayısıyla ABD, Afrika kıtasındaki hedeflerinin gerçekleştirilebileceği konusunda kimseyi ikna edemedi” diye konuştu.

Afrika'nın bazı bölgelerinde yaşanan çatışmaların başarısızlığın nedenlerinden biri olduğunu söyleyen Ruziki, “Afrika Boynuzu ülkeleri Etiyopya, Sudan, Güney Sudan ve Orta Afrika’da çatışmalar yaşanıyor. Bu yüzden ABD-Afrika askeri ilişkilerinin seyrinde herhangi bir ilerleme kaydedilemedi” ifadelerini kullandı.

Rusya ve Çin ile rekabet

Eski adı Afrika Kriz Müdahale Girişimi (ACRI) olan Afrika Acil Durum Harekatı Eğitim ve Yardım Programı’nın (ACOTA) bir sonucu olarak kurulan AFRICOM’un operasyonları çerçevesinde ABD, 11 Eylül 2001 saldırılarının yanı sıra 1998 yılında Tanzanya ve Kenya'da Amerikalıları hedef alan saldırılardan sonra giderek artan bir endişe kaynağı haline gelen terörle mücadele çerçevesinde yıllarca Somali, Cibuti ve Sudan'a asker konuşlandırdı.

ABD vatandaşlarının 2007 yılında Nijer deltasında kaçırıldığı saldırı da dahil olmak üzere çeşitli olaylar ABD'nin AFRICOM aracılığıyla daha geniş çaplı olarak Afrika’da askeri bir varlık edinmesinin önünü açtı. Bu olay ABD'nin Afrika’daki bir ülkede askeri üs kurma çabalarını hızlandırdı ve sonunda Batı Afrika'nın büyük bir kısmını birbirine bağlayan Nijer'de üs kurulması kararı alındı.

xscdv
AFRICOM'un merkezi Almanya'nın Stuttgart kentindedir (AFP)

AFRICOM’un örneğin Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki durumu çözmek için Doğu Afrika bölgesinde Hızlı Müdahale Kuvvetleri’nin kurulmasında ve diğer bazı girişimlerde Afrika ülkeleriyle koordinasyon kurmakta başarısız olduğunu söyleyen Ruziki, “ABD, müdahalede bulunurken Afrika ülkelerinin çıkarlarını göz önünde bulundurduğuna dair henüz somut bir kanıt sunabilmiş değil” yorumunda bulundu.

AFRICOM'un kıtada bugünü ve geleceği şekillendirdiğini düşünenlerin birçok noktada fikir birliğine sahip olduklarını söyleyen Ruziki, bu noktaların Fransa’nın Afrika'da azalan nüfuzu ve Rusya'nın yeni müdahaleleriyle bağlantılı olduğunu vurguladı. Rusya'nın Wagner'i gayri resmi olarak müdahale etmek için bir araç olarak kullandığını belirten Ruziki’ye göre Çin, Afrika'daki askeri konuları gündeme getirmese de son dönemde gerçekleşen bir ekonomi forumunda Afrika ile Çin arasındaki ekonomik iş birliğine değindi ve bu ülkeleri Çin politikasıyla ilişkilendirmeye çalıştı. ABD'nin çeşitli zorluklarla karşı karşıya olduğunun altını çizen Ruziki, bunların başında çatışmaları nasıl çözeceği, Afrika ülkeleriyle ilişkilerinden nasıl faydalanacağı ve kıtada istikrarın sağlanmasına nasıl etkili bir şekilde katkıda bulunacağı konusunda net bir vizyona sahip olmamasının geldiğini söyledi.

Terörle mücadele

ABD, Somali'de Boko Haram, Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ gibi çeşitli terör örgütlerinin çoğalması nedeniyle terörle mücadeleyi AFRICOM'un Afrika'ya müdahalesi sırasında en önemli nokta haline getirdi. ABD'nin terörle mücadele konusunda Somali gibi ülkelerde dahil olduğu operasyonlarda olduğu gibi, bu ülkeler için herhangi bir özel hedefe ulaşmadığını ifade eden Ruziki, “Bu deneyimden, ABD’nin Afrika'da hiç de başarılı sayılamayacağı sonucu çıkıyor. ABD politikası ve AFRICOM düzeyinde açık bir kafa karışıklığı var” şeklinde konuştu.

ABD'nin başta Batı Afrika olmak üzere müttefik ülkelerde de gizli dinleme ve casusluk için kullanılan büyük bir askeri üssün kapatıldığı Nijer'de olduğu gibi, düşüşte olduğu söyleyen Ruziki, söz konusu üssün Mali, Burkina Faso ve Nijer gibi çatışmaların yaşandığı Afrika ülkelerine fayda sağlamadığını belirtti.

Sonuçları ortaya sermek için doğru zaman zamanı değil

Son zamanlarda ABD siyasi çevrelerinde AFRICOM'un merkezinin Stuttgart'tan bir Afrika ülkesine taşınması yönünde sesler yükselmiş, bazı siyasetçiler Washington'ın Afrika kıtasındaki önemli bir müttefiki olan Fas'ı önermişti. Ancak bu durum AFRICOM'un yararlılığı ve bunca yılın ardından elde ettiği sonuçlarla ilgili tartışmalara son veremedi.

Siyasi analist Evariste Ngarlam Tolda, ABD’nin 2012 yılında Libya'nın Bingazi kentindeki konsolosluğunun saldırıya uğramasından bu yana insansız hava araçlarının (İHA) kullanımını yoğunlaştırdığı görülen AFRICOM'un operasyonlarının sonuçlarını ortaya sermek için doğru zaman olmadığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre  Tolda, AFRICOM'un Afrika'daki geleceğinin belirlenmesinin, askerlerden ve sivillerden oluşan karma bir komutanlık olması ve başta Savunma Bakanlığı (Pentagon) olmak üzere çeşitli bakanlıkların denetimi altında bulunması nedeniyle zor olduğunu söyledi.

Tolda, AFRICOM’un belirli bir program kapsamında askerlerin eğitilmesi ve savunma ve dışişleri bakanlıkları gibi çeşitli bakanlıklar tarafından hazırlanan bu program aracılığıyla askeri ve tıbbi yardım sağlanması gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösterdiğini de sözlerine ekledi.

AFRICOM'un Afrika'da güvenlik ve istikrar konularında askeri faaliyetlere odaklanmaya devam edeceğini belirten Tolda, “Bu faaliyetler savunma ve dışişleri bakanlıkları tarafından denetlenecek ve Çad gibi ülkelerde ABD askerleri geri dönecek” yorumunda bulundu.

AFRICOM, ABD'nin yıllarca Sahel bölgesini bir bütün olarak izlemesini sağlayan İHA’ların bulunduğu 101. Hava Üssü’nün kapatılmasıyla sarsıldı. Batılı güçler bölgeyi terk ederken üssün geleceği de belirsizliğini koruyor.