Rakamlarla Batılı ülkelerin Husilere yönelik saldırılarına dair bir analiz

Washington, Husilerin Kızıldeniz'deki tehditlerini ortadan kaldırmak istiyor

ABD’nin ve İngiltere'nin 12 Ocak günü şafak vakti Yemen’de Husilerin askeri hedeflerine karşı başlattığı askeri operasyon sırasında bir savaş gemisinden füze fırlatılırken (Reuters)
ABD’nin ve İngiltere'nin 12 Ocak günü şafak vakti Yemen’de Husilerin askeri hedeflerine karşı başlattığı askeri operasyon sırasında bir savaş gemisinden füze fırlatılırken (Reuters)
TT

Rakamlarla Batılı ülkelerin Husilere yönelik saldırılarına dair bir analiz

ABD’nin ve İngiltere'nin 12 Ocak günü şafak vakti Yemen’de Husilerin askeri hedeflerine karşı başlattığı askeri operasyon sırasında bir savaş gemisinden füze fırlatılırken (Reuters)
ABD’nin ve İngiltere'nin 12 Ocak günü şafak vakti Yemen’de Husilerin askeri hedeflerine karşı başlattığı askeri operasyon sırasında bir savaş gemisinden füze fırlatılırken (Reuters)

Cumartesi öğleden sonra Husilerin Kızıldeniz'e füze fırlattığı Yemen'in batısındaki Hudeyde'deki askeri bölgenin hedef alındığı bir saldırı gerçekleşti. Husilerin saflarından iki kaynağın aktardığına göre saldırı, ABD’nin Sana’da yine Husilere ait bir askeri noktaya düzenlediği hava saldırısından birkaç saat sonra gerçekleşti.

Cumartesi günü gerçekleşen saldırılar, ABD ve İngiltere’nin Husilerin Kızıldeniz’de seyir halindeki gemileri hedef alan saldırılarına yanıt olarak Yemen’de Husilere ait mevzilere düzenlediği bombardımanlar kapsamında düzenlendi.

ABD Merkez Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, savaş uçakları ve Tomahawk füzelerinin kullanıldığı saldırılarda 100'den fazla hassas güdümlü mühimmatın Husilere ait 16 noktada 60 hedefi vurduğunu bildirdi.

İngiltere Hava Kuvvetleri’nden yapılan açıklama ise Typhoon model savaş uçaklarının Yemen'in kuzeybatısındaki Beni Kays ve Abs havalimanlarındaki insansız hava aracı (İHA) pistlerinin güdümlü mühimmatla vurulduğu belirtildi.

Öte yandan Husiler, saldırıların başkent Sana, Hudeyde, Taiz, Hacca ve Saada'daki mevzilerinin vurulduğunu, 73 saldırıda 5 kişinin öldüğünü, 6 kişinin de yaralandığını açıkladı.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Husilerin radar sistemlerinin, İHA’larının ve füze altyapısının hedef alındığını ve amacın Husilerin denizcileri tehlikeye atma ve uluslararası ticareti tehdit etme kabiliyetini yok etmek’ olduğunu söyledi.

Husiler, 31 Aralık 2023 günü, ABD kuvvetlerinin Kızıldeniz'de Husilerin olduğu üç tekneyi hedef alması sonucunda 10 üyesinin öldürüldüğünü açıklamıştı.

ABD ordusuna göre Husiler, 19 Kasım 2023 tarihinden bu yana Arap Yarımadası'nı Afrika'dan ayıran stratejik öneme sahip Babu’l-Mendeb Boğazı yakınlarına füze ve İHA’larla 27 saldırı düzenledi.

Başlıca saldırıların ve bunlara verilen karşılıkların kronolojik sıralaması

11 Ocak: ABD ordusu, Husilerin Aden Körfezi'ndeki uluslararası nakliye rotalarında seyreden gemilere gemisavar füzeleriyle saldırdığını, ancak saldırıların herhangi  bir can kaybı ya da maddi hasara yol açmadığını söyledi. ABD tarafından yapılan açıklamada bunun Husilerin 19 Kasım 2023 tarihinden bu yana düzenlediği 27'nci saldırı olduğunu bildirdi.

9 Ocak: ABD ve İngiltere donanmaları, Husilere ait toplam 21 İHA’nın ve füzenin etkisiz hale getirildiğini açıkladı. ABD Başkanı Joe Biden, Husilerin Amerikan gemilerini doğrudan hedef aldığını söyledi. Husiler tarafından yapılan açıklama ise saldırının nedenlerinden birinin, yılbaşı gecesi ABD ordusunun Husilerin üç teknesini batırıp ticari bir gemiye binmeye çalışan üyelerini öldürmesinin misillemesi olduğu belirtildi.

6 Ocak: İngiltere Deniz Ticareti Operasyonları Kurumu (UKMTO), altı küçük teknenin Yemen'in Moha şehrinin yaklaşık 50 mil uzağında bir ticaret gemisine yaklaştığını, ardından teknelerin bölgeyi terk ettiğini duyurdu. ABD Merkez Komutanlığı, bir Amerikan gemisinin Kızıldeniz'in güneyinde Yemen'den fırlatılan bir İHA'yı meşru müdafaa amacıyla düşürdüğünü açıkladı.

Husiler tarafından dağıtılan ve Kızıldeniz'de seyir halindeki Galaxy Leader gemisinin üzerinde bir helikopterin uçtuğunu gösteren fotoğraf, 19 Kasım 2023
Husiler tarafından dağıtılan ve Kızıldeniz'de seyir halindeki Galaxy Leader gemisinin üzerinde bir helikopterin uçtuğunu gösteren fotoğraf, 19 Kasım 2023 (EPA)

3 Ocak: Husiler, İsrail'e giden bir konteyner gemisini ‘hedef aldıklarını’ duyurdular.

2 Ocak: ABD Merkez Komutanlığı, Husilerin Kızıldeniz'in güneyine doğru iki gemisavar füzesi fırlattığını, ancak herhangi bir can kaybı ya da hasar bildirilmediğini açıkladı. Komutanlık, bölgedeki çok sayıda ticari gemiden iki füzenin ateşlendiği yönünde bildiri aldıklarını aktardı.

31 Aralık: Husiler, ABD güçlerinin Kızıldeniz'de kendilerine ait üç tekneye saldırması sonrasında 10 üyesinin öldürüldüğünü duyurdu. Husilerin sözcüsü, ‘Maersk Hangzhou’ adlı konteyner gemisine mürettebatının yapılan ikazlara yanıt vermeyi reddetmesi üzerine füze saldırısı düzenlendiğini açıkladı.

28 Aralık: ABD, Husilerin 19 Ekim'den bu yana uluslararası nakliye rotalarında seyreden gemileri hedef alan 22’nci saldırı girişimi sırasında Kızıldeniz'in güneyinde bir İHA’nın ve gemisavar füzenin etkisi hale getirildiğini bildirdi.

26 Aralık: Husiler, Kızıldeniz'de bir konteyner gemisine düzenlenen füze saldırısının ve İsrail'e İHA’larla saldırı girişiminin sorumluluğunu üstlendi.

Deniz taşımacılığı şirketi Mediterranean Shipping Company (MSC), Suudi Arabistan’dan Pakistan'a gitmekte olan United Eight gemisine saldırı düzenlendiğini, ancak saldırı sonucu mürettebattan ölen ya da yaralanan olmadığını açıkladı.

Husiler, 9 Aralık 2023 tarihinde bandırasına bakılmaksızın İsrail'e giden tüm gemilerin hedef alınacağını duyurdu.

23 Aralık: ABD Merkez Komutanlığı, Yemen'deki Husilerin kontrolündeki bölgelerden kalkan ve ABD'nin Kızıldeniz'in güneyindeki seyir halinde bir destroyerine doğru ilerleyen dört İHA'nın düşürüldüğünü bildirdi.

Norveç, kendisinin sahibi olduğu Norveç bandralı bir petrol ve kimyasal tankerinin, Husilerin İHA’lı saldırısından kıl payı kurtulduğunu açıkladı. Aynı şekilde Gabon’a ait olan Hindistan bandralı bir ham petrol tankerinin de hedef alındığı bildirildi.

18 Aralık: ABD’li yetkililer Reuters'a, Kızıldeniz'in güneyinde Norveçli bir şirkete ait olan Swan Atlantic adlı gemiye, Yemen’in Husiler tarafından kontrol edilen bir bölgesiden fırlatılan füzelerle saldırı düzenlendiğini söylediler.

16 Aralık: ABD Merkez Komutanlığı, güdümlü füzelerle donatılmış USS Kearny destroyerinin Kızıldeniz'de Husiler’e ait 14 İHA'yı düşürdüğünü duyurdu.

15 Aralık: ABD'li bir yetkili, bir Alman şirketine ait olan Liberya bandralı ‘Al Jasrah’ gemisinin Yemen'de Husilerin kontrolünde olan bir bölgeden fırlatılan balistik füzeyle vurulduğunu, saldırının gemide yangına yol açtığını, ancak herhangi bir can kaybı bildirilmediğini söyledi.

15 Aralık: Konteyner taşımacılığı şirketi Maersk, Husilerin şirketin İsrail'e doğru yola çıkan bir gemisini İHA’yla hedef aldığı iddialarını yanlışlayıp geminin füzeyle hedef alındığı düzeltmesinde bulundu.

12 Aralık: Husilerin sözcüsü, Ensarullah Hareketi’nin Norveç ticari tanker gemisi Strinda’yı hedef aldığını duyurdu. Reuters’a konuşan ABD'li bir yetkili ise gemiyi hedef alan saldırının Babu’l-Mendeb Boğazı'nın yaklaşık 111 kilometre kuzeyinde meydana geldiğini açıkladı.

9 Aralık: Bandralarına bakılmaksızın İsrail'e giden tüm gemileri hedef alacaklarını duyuran Husiler, tüm uluslararası deniz taşımacılığı şirketlerini İsrail limanlarıyla iş yapmanın sonuçları olabileceği konusunda uyardılar.

3 Aralık: ABD ordusu, Kızıldeniz'in güneyinde uluslararası sularda üç ticari gemiye saldırı düzenlendiğini söyledi. Husiler bölgede seyir halinde iki İsrail gemisine İHA’lar ve füzelerle düzenlenen saldırılarının sorumluluğunu üstlendi.

19 Kasım: İsrail, Husilerin Kızıldeniz'in güneyinde İngilizlere ait, Japonlar tarafından işletilen bir kargo gemisini ele geçirdiği duyurdu.

“ana Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Macid el-Mezhaci: Husiler yıllar geçtikçe bölgenin zorlu coğrafyasından da yararlanarak askeri operasyonların hedefi olmaktan kaçınmayı ve cephaneliklerini saklamayı öğrendi.

Batılı ülkelerin Husilere yönelik saldırıları ne kadar etkili oluyor?

ABD ve İngiltere, Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırılarına yanıt olarak cuma sabahı Yemen’de Husilere ait noktalara hava saldırıları düzenledi.

ABD Basını, Batılı müttefiklerin uyarıları sonrasında gerçekleşen saldırılarda savaş uçakları ve Tomahawk füzelerinin kullanıldığını aktardı.

ABD Başkanı Joe Biden yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“ABD kuvvetleri, İngiltere ile birlikte ve Avustralya, Bahreyn, Kanada ve Hollanda'nın desteğiyle, Husi isyancıların dünyanın en hayati su yollarından birinde seyrüsefer özgürlüğünü tehlikeye atmak için kullandığı Yemen'deki mevzilerini vurdu.”

ABD liderliğindeki askeri ittifakın hassas güdümlü mühimmat kullandığı yoğun hava saldırılarına yıllardır direnen Husilerin askeri yeteneklerini yok etmek kolay değil.

Sana Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Macid el-Mezhaci, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı değerlendirmede, Husilerin hava saldırılarına karşı hazırlıklı olduklarını söyledi.

Batılı ülkeler, 12 Ocak sabahı Sana Havalimanı yakınlarındaki ed-Duleymi Hava Üssü'nü hedef aldı (Reuters)
Batılı ülkeler, 12 Ocak sabahı Sana Havalimanı yakınlarındaki ed-Duleymi Hava Üssü'nü hedef aldı (Reuters)

Husilerin yıllar geçtikçe bölgenin zorlu coğrafyasından da yararlanarak askeri operasyonların hedefi olmaktan kaçınmayı ve cephaneliklerini saklamayı öğrendiklerini söyleyen Mezhaci, “Dolayısıyla bu saldırılar Husilerin askeri yeteneklerinin bir kısmını yok edebilse de tamamen ortadan kaldıramayacak ve tehdit devam edecek” yorumunda bulundu.

Londra merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olan Fabian Hinz, saldırıların etkinliğinin ABD istihbarat servislerinin Husilerin tutumlarına ilişkin bilgisine bağlı olduğunu değerlendirdi.

Husilerin kullandığı sistemlerin çoğunun çok küçük ve hareket kabiliyetine sahip olduğunu belirten Hinz, bu yüzden bu sistemleri ülkenin dört bir yanına götürmenin kolay bir iş olduğunu vurguladı.

Hinz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Husiler Yemen'deki savaş sırasında koşullara uyum sağlama kabiliyeti kazandılar ve mühimmatlarını gizleme konusunda çok iyiler. Dolayısıyla mühimmatlarını nerede sakladıkları, füze fırlatma sahalarının nerede olduğu ya da üst düzey isimlerinin kimler olduğunun öğrenilmesi istihbarat için çok önemli.”

Ancak Washington merkezli düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü’nden (Middle East Institute/MEI) Fatima Ebu el-Esrar, saldırıların özellikle uluslararası nakliye yollarının tehdit edilmesi açısından Husilerin askeri yeteneklerini büyük ölçüde bozacağını söyledi.

Peki, bundan sonra ne olacak?

Husilerin Körfez’deki askeri üsler de dahil ABD’nin bölgedeki çıkarlarını hedef alması, en büyük korkulardan biri. Böyle bir gelişme, Ortadoğu'daki çatışmanın daha da genişlemesine yol açabilir.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde misafir araştırmacı olan Cinzia Bianco, bunun Husiler açısından çok ileri gidilmiş bir adım olacağını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre uluslararası misyonun başlangıcına dikkati çeken Bianco, şunları söyledi:

“Bu çok provokatif bir adım olur. Bunun kaçınılmaz olarak ABD'nin Yemen'de yürüteceği daha geniş bir uluslararası misyonun başlangıcı olacağını hem Husiler hem de İran biliyor. Böyle bir durum kaçınılmaz olarak Yemen'de ABD liderliğinde daha geniş kapsamlı bir uluslararası misyonun başlatılmasına yol açacak."

Öte yandan Hinz, İran gibi büyük oyuncuların bölgesel bir savaştan kaçınması nedeniyle bölgesel bir gerginlik çıkması riskinin düşük bir ihtimal olarak göründüğünü söyledi.

Husiler, bunun yerine askeri hedefleri vurma amacıyla aynı anda çok sayıda silah kullanarak Kızıldeniz'de geniş çaplı bir saldırı başlatmayı düşünebilir.

Sana’da Batı ülkelerinin Husilere yönelik baskınlarını protesto eden gösteriler düzenlendi, 12 Ocak (Reuters)
Sana’da Batı ülkelerinin Husilere yönelik baskınlarını protesto eden gösteriler düzenlendi, 12 Ocak (Reuters)

Navanti Group'tan kıdemli Ortadoğu analisti Muhammed el-Başa, ABD Donanması'nın şu ana kadar Husi saldırılarını engellemede etkili olduğunu kanıtladığını ve bu başarının Husileri daha radikal önlemler almaya itebileceğini söyledi.

Başa, Husilerin Kızıldeniz'de ya da Umman Denizi'nde İHA’lar, füzeler, mayınlar ve el yapımı patlayıcılar kullanarak daha koordineli saldırılar başlatmayı düşünüyor olabileceklerini de sözlerine ekledi.

Husiler, dünyanın en yoğun ticaret yollarından biri olan İsrail bağlantılı Kızıldeniz nakliye hattında, hangi ülkeye ait olduğuna bakılmaksızın İsrail’e giden tüm gemileri hedef almaya devam edeceklerine söz verdiler.

Hinz, durumu şöyle özetledi:

“Husilerin geriye kalan askeri yetenekleriyle gemilere saldırmaya devam etmeleri çok muhtemel görünüyor. Karşılık vermelerini bekliyorum."

Yemen'in kuzeybatı kıyısında geniş bölgeleri kontrol eden Husiler, menzili bin 600 kilometreden az olmayan füzeler kullandılar.

Husilerin cephaneliğinde neler var?

Husiler, ABD ve İngiltere'nin perşembeyi cumaya bağlayan gecesi askeri mevzilerine karşı düzenlediği hava saldırılarına misillemede bulunacaklarını açıkladılar. Husiler, özellikle hava sahasında büyük askeri yeteneklere sahipler.

Husilerin sahip olduğu en önemli uzun menzilli silahlar şunlar:

Balistik füzeler: Yemen'in kuzeybatı kıyısında geniş bölgeleri kontrol eden Husiler, menzili bin 600 kilometreden az olmayan füzeler kullandılar.

Fabian Hinz’e göre Husilerin sahip olduğu cephaneliğinde ‘Tufan’ isimli baslitik füzeler yer alıyor. Aslında İran'ın ‘Kadir-110’ adlı füzeleri olan Tufan balistik füzelerinin menzilleri bin 600 ile bin 900 kilometre arasında değişiyor. İran, 2016 yılında yaklaşık bin 400 kilometre menzile sahip Kadir-110 füzelerini test etmişti.

AFP’ye konuşan Ortadoğu uzmanı Muhammed el-Başa, Hamas'ın 7 Ekim 2023 günü İsrail'e saldırmasından haftalar önce Husilerin cephaneliğinde Tufan füzelerinin olduğunu açıkladığını söyledi.

Seyir (kruz) füzeleri: Hinz’e göre Husilerin cephaneliğinde İran yapımı ‘Kudüs’ adlı seyir füzeleri de yer alıyor.

Husilere ait bir helikopter kargo gemisi Galaxy Leader'ın üzerinde uçarken silahlı Husi üyeleri de geminin güvertesinde hareket ediyor, 20 Kasım 2023 (Reuters)
Husilere ait bir helikopter kargo gemisi Galaxy Leader'ın üzerinde uçarken silahlı Husi üyeleri de geminin güvertesinde hareket ediyor, 20 Kasım 2023 (Reuters)

Bu füzelerin çeşitli versiyonları olduğunu söyleyen Hinz, bunlardan bazılarının yaklaşık bin 650 kilometre, yani İsrail'e ulaşabilecek menzile sahip olduklarını söyledi.

Husiler, 2022 yılında ‘Kudüs-2’ model füzelerin Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi'yi hedef almak için kullanıldığını ve o sıra füzelerin menzilinin Yemen'in kuzeyinde bin 126 kilometrelik bir mesafeyi geçtiğini duyurdular.

Kamikaze İHA’lar: Husiler, 2021 yılının mart ayında Sana'da düzenlenen askeri geçit töreninde sırasında kendi İHA’larını ürettiklerini açıkladılar.

Fabian Hinz, Husilerin sahip olduğu İHA cephaneliğinde Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşında kullandığı, yaklaşık iki bin kilometre menzile sahip İran yapımı Şahid-136 modelinin de olduğunu belirtti.

Husilerin elinde ayrıca Samad-3 model İHA'lar bulunuyor.

Hinz, konuyla ilgili şunları söyledi:

“(Samad-3) İHA’nın menzilini tam bilmiyoruz, ama yaklaşık bin 600 kilometre olduğu tahmin ediliyor. Husiler bu İHA’ları daha önce BAE ve Suudi Arabistan'ı hedef alan saldırılarda kullanmışlardı.”

 Husi basınının kaynaklarına ve uzmanlarına göre Samad-3 model İHA’lar 18 kilogram patlayıcı taşıyabiliyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin 2020 tarihli raporuna göre Samad-3 model İHA’lar GPS özelliğine sahip ve önceden oluşturulan rotalar boyunca bağımsız olarak hedeflerine doğru uçabiliyor.

Babu’l Mendeb Boğazı, deniz yoluyla küresel ticari sevkiyat için dünyanın en önemli su yollarından biridir

Babu'l Mendeb Boğazı ve önemi

Babu’l Mendeb Boğazı, Kızıldeniz'in güneyden girişidir ve Arap Yarımadası'ndaki Yemen ile Afrika kıyısındaki Cibuti ve Eritre arasında yer alır.

Babu’l Mendeb Boğazı, deniz yoluyla küresel ticari sevkiyat için dünyanın en önemli su yollarından biridir. Rusya’nın petrolü de dahil olmak üzere Asya'ya gönderilen ticari ürünlerin yanı sıra özellikle Körfez'den gelen ham petrol ve akaryakıt, Süveyş Kanalı üzerinden ya da Mısır Kızıldeniz'deki kıyısındaki SUMED adlı petrol boru hattından Akdeniz'e doğru taşınıyor.

Mısır'ın 1973 Arap-İsrail Savaşı’nda İsrail’e uyguladığı deniz ablukasına sahne olan Babu’l Mendeb Boğazı’nın en dar noktası yaklaşık 29 kilometre genişliğinde. Bu durum tankerlerin geçişini zorlaştırırken Kızıldeniz'e giren ve çıkan gemiler Perim Adası ile ayrılan iki kanaldan yol alıyor.

Husilerin küresel ticaretin yüzde 12'sinin geçtiği Kızıldeniz'de gemileri hedef alan saldırılarını artırması, birçok nakliye şirketinin Babu’l Mendeb Boğazı’nı kullanmaktan kaçınmaya zorlarken Avrupa ile Asya arasındaki nakliye maliyetlerinin ve süresinin artmasına neden oldu.

Petrol analitiği firması Vortexa'nın verilerine göre Babu’l Mendeb Boğazı’ndan 2022 yılında her gün 6,60 milyon varil ham petrol ve yakıt, 2023' yılının ilk 11 ayında ise günlük yaklaşık 7,80 milyon varil geçti. Vortexa, Babu’l Mendeb Boğazı’ndan 2022 yılında ham petrol ve yakıt yüklü 20 tankerin, 2023 yılında ise ortalama 27 tankerin geçtiğini aktardı.



Yükselen Aslan Operasyonu ve Suriye

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon
TT

Yükselen Aslan Operasyonu ve Suriye

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon

Subhi Franjieh

Suriye hükümeti, 13 Haziran Cuma günü şafak vakti Ortadoğu’da başlayan büyük gerginliğin Suriye'ye sıçramaması için iç politikada çaba sarf ediyor. Bu çabalar, İsrail'in ‘Yükselen Aslan’ adını verdiği operasyon kapsamında İran'a büyük bir saldırı düzenlemesi ve bu saldırı sonucunda İran ordusunun önde gelen komutanlarının yanı sıra İran'ın nükleer programıyla ilişkili bir dizi İranlı bilim insanının öldürülmesi ve İran'ın nükleer tesislerinin tahrip edilmesinin ardından başladı.

İran, geçtiğimiz yıllarda Suriye’deki ve Irak'taki vekillerini, çıkarlarına yönelik herhangi bir saldırıya misilleme olarak ABD'nin bölgedeki varlıklarını hedef almak için kullandı. ABD’nin Suriye’de ve Irak'ta bulunan üsleri onlarca saldırıya uğradı. Ayrıca Suriye'nin güneyinden İsrail tarafına yönelik saldırılar da gerçekleştirildi. Tüm bunlar, İran'ın bölgede ABD ve İsrail ile çatışmayı yönetme politikasıyla açıkça uyumlu görünüyor.

Suriye İslami Direniş Cephesi (Uli'l el-Bas) yazılı olarak yaptığı açıklamada, Şam, Bağdat, Beyrut ve bugün Tahran'da liderleri suikast düzenleyen düşmanın, tüm milletlere karşı yumuşak ve sert bir savaş yürüten düşmanla aynı olduğunu söyledi. Açıklamada, “Hepimizin görevi, birleşik bir cephe oluşturarak, cepheyi güçlendirerek ve saldırıları yoğunlaştırarak ona karşı koymaktır Ümmetin tüm özgür insanlarını, gruplarını ve örgütlerini, medya mensuplarını ve düşünürleri, alimlerini ve mücahitlerini, dengelerin değişmesine karşı direnmeye çağırıyoruz” ifadeleri yer aldı.

Bu ayın başlarında Suriye'nin güneyinden İsrail'e düzenlenen saldırıyı üstlenen Uli'l el-Bas, İsrail'in Tahran'a saldırısından bir gün önce, 12 Haziran Perşembe günü, saldırıların devam edeceğini ve fırlatılan füzelerin ‘bir uyarı ve ilk meydan okuma olduğu, düşmanın sahada acı çekip geri çekilmesini sağlayacak hamleler göreceği’ tehdidinde bulundu.

Şu ana kadar Uli'l el-Bas veya başka bir grup, Suriye topraklarından gerilimi tırmandıracak adımlar atmazken hükümet, Suriye sahnesini sakin tutmak ve İran ile İsrail arasında Suriye semalarında karşılıklı ateş açılmasını önlemek için güvenlik önlemleri ve askeri tedbirler aldı.

Suriye semaları şimdiye kadar İsrail-İran çatışmasının bazı tehlikelerine tanık oldu. Suriye'nin birçok bölgesinde uçak yakıt tankları ve İsrail tarafından önlenen füzelerin kalıntıları Suriye topraklarına düştü. Acil Durum ve Afet Yönetimi Bakanı Raid es-Salih, Suriye Arap Haber Ajansı SANA’ya yaptığı açıklamada, “Bölgedeki askeri gerginliğin tırmanması nedeniyle, vatandaşların güvenliği için toplanmamalarını ve olayları izlemek için çatıya çıkmamalarını rica ediyoruz” dedi. Suriyelileri olaylar sonucunda düşebilecek herhangi bir yabancı cisim veya enkaza yaklaşmamaları konusunda uyaran Salih, vatandaşların bu cisimlere dokunmamalarını, savaş kalıntılarını temizleme ekiplerine bırakmalarını ve herhangi bir savaş kalıntısı veya enkazını derhal kendilerine bildirmelerini istedi.

İhtiyati önlemler

Al-Majalla’nın edindiği bilgilere göre Suriye hükümeti perşembe ve cuma günleri Suriye'nin güneyine takviye kuvvetler gönderirken Suriye-Irak ve Suriye-Lübnan sınırlarında da alarm durumu ilan edildi. Tüm bu önlemler, özellikle hükümetin istikrarı sağlama ve silahları kontrol altına alma çabalarında karşılaştığı güvenlik sorunları açısından Suriye topraklarının çatışmaların sahnesi haline gelmesini önlemek amacıyla alındı.

ı8o9p0
Suriye'nin güneyindeki el-Cubeyle köyünde, İsrail hava savunması sistemleri tarafından düşürüldüğü düşünülen İran yapımı insansız hava aracının parçaları etrafında toplanan Suriyeli çocuklar, 13 Haziran 2025 (AP)

Suriye hükümeti, Suriye'nin güneyindeki hareketliliğini artırdı ve bölgeden herhangi bir güvenlik ihlali veya saldırı girişimine karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı. Suriye İçişleri Bakanlığı perşembe günü, Dera’nın batı kırsalındaki Mesakin Celin bölgesine takviye güç gönderdiğini açıklamıştı. Tüm bu gelişmeler, bir güvenlik devriyesinin, bölgede yasadışı bir grubun barikat kurduğuna dair gelen ihbarı üzerine olay yerine giderken silahlı bir pusuya düşürülmesinin ardından yaşandı. Edinilen bilgilere göre İç Güvenlik İdaresi cuma günü Suriye'nin güneyinde bir silah deposuna el koydu.

Suriye hükümetinin, durumu kontrol altına almak ve hükümet için hala bir güvenlik açığı teşkil eden sınırların kontrolünü sağlamak amacıyla Suriye-Irak sınırına yeni takviye güçler göndermesi bekleniyor.

İran'ın Suriye'deki siyasi ve milis nüfuzu, Beşşar Esed rejiminin düşüşüyle sona ermiş olsa da bazı unsurları ve hücreleri, Suriye’deki varlığını halen sürdürüyor. Bu hücreler silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ya da güvenlik kaosu yaratma gibi faaliyetlerde bulunuyor. Suriye hükümeti bu hücrelerle mücadeleye devam ederken son birkaç gün içinde Deyrizor ile Irak ve Lübnan sınırındaki bölgelerde birçok operasyon düzenleyerek, Suriye'de İran'ın projelerine hizmet etmeye devam eden kişileri tutukladı.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla'dan aktardığı analize yerel kaynaklar, Irak-Suriye sınırının Irak tarafına yakın bölgelere iki hava saldırısı düzenlendiğini söyledi. Kaynaklara göre Uluslararası Koalisyona ait savaş uçakları Suriye-Irak sınır bölgesinde defalarca kez tur attı. Bunun nedeni, Irak tarafından Suriye tarafına herhangi bir sızma veya kaçakçılık faaliyetinin önlenmesi olabilir. Bir diğer gelişmede, Suriye ordusu askerleri, cuma gecesi ve cumartesi günü, Suriye-Irak sınırında milisler tarafından gerçekleştirilen saldırılara uğradı. Suriyeli askerler, ateş edilen yere karşılık verdi. Edinilen bilgilere göre saldırı sonucunda Suriye ordusundan bir asker yaralandı.

Suriye hükümetinin, durumu kontrol altına almak ve hükümet için halen bir güvenlik açığı teşkil eden sınırları kontrol altına almak amacıyla Suriye-Irak sınırına yeni takviye güçler göndermesi bekleniyor. Çünkü İran destekli milisler geçtiğimiz yıllarda Suriye-Irak sınırının iki ucunu birbirine bağlayan çok sayıda karmaşık tünel ağı kazmış ve Suriye devleti bu tünelleri imha etmeye çalışmıştı. Bu tüneller silah, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı için kullanılıyordu.

Olası güvenlik boşluğu ve bunun sonuçları

İran-İsrail çatışmasının uzun süre devam etmesi ve İran tarafının doğrudan savaştan vekalet savaşına geçmesi, zaten istikrarsız ve değişken olan Suriye'deki durumu daha da karmaşık hale getireceğine şüphe yok. Bu durum, Suriye hükümetinin sınırları kontrol etmek ve nüfuzun ve çatışmanın Suriye içlerine yayılmasını önlemek için kapasitesinin büyük bir kısmını tüketmesine neden oluyor. Bu da Suriye içlerinde DEAŞ başta olmak üzere bazı güçlerin yararlanabileceği güvenlik açıkları yaratabilir.

fghy
İsrail uçakları tarafından bombalanan Tahran'daki bir petrol tesisinde İran bayrakları ve arkasında yükselen alevler ve dumanlar görülüyor, 15 Haziran 2025 (Reuters)

Suriye devleti, DEAŞ terör örgütünün Suriye'deki operasyon stratejisini değiştirdiğinin ve Suriye hükümetinin askeri ve insani kaynaklarının örgütün hedefi haline geldiğinin farkında. Geçtiğimiz ayın sonlarında Suriye hükümetine karşı bir operasyon düzenleyen DEAŞ, Telul es-Sefa bölgesindeki Suriyeli askeri güçleri hedef almıştı. Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab da bu ayın başlarında Suriye'nin el-İhbariye kanalına verdiği röportajda, DEAŞ terör örgütünün ‘sadece zarar veren anlamsız eylemlerden, stratejik hedefleri olan planlı eylemlere’ geçtiğini söyledi.

DEAŞ terör örgütü, Suriye hükümetinin kaynaklarını İran-İsrail çatışmasının yansımalarıyla mücadele etmek ve bu çatışmanın Suriye topraklarına sıçramasını önlemek için kullanması nedeniyle ortaya çıkabilecek güvenlik boşluğunu da istismar edebilir. Özellikle Suriye topraklarındaki bu güvenlik boşluğundan yararlanarak gücünü yaygınlaştıran örgüt, devletin kontrolü dışındaki büyük miktardaki silahları parayla satın alarak silahlanma çabalarını sürdürüyor.

Dahası DEAŞ, Suriye'de oluşabilecek güvenlik boşluğundan yararlanabilecek tek örgüt değil. Silahlarını halen elinde bulunduran ve devletle çatışmak için fırsat kollayan başka örgütler de var. Bunlar arasında rejimin kalıntıları ve kaçakçılık ve uyuşturucu üretimi faaliyetlerinde bulunan gruplar yer alıyor. Bu gruplar, Suriye devletinin halihazırda İsrail'in Suriye rejiminin düşüşünün ardından Suriye'nin askeri altyapısını tahrip etmesi ve rejimin düşüşünden önce askeri birliklere ve rejime ait silah depolarına ait silahların büyük çapta çalınması nedeniyle sınırlı olan güvenlik ve askeri kaynaklarını büyük ölçüde tüketiyor.