Fas’ta Amazig yeni yılı ilk kez tatil ilan edildi

Resmi tatil, uzun bir mücadelenin ardından Faslıları medeniyet, kültür ve kimlikleriyle uzlaştıran bir tanıma ile sağlandı

14 Ocak 2024’te Fas’ın başkenti Rabat’ta Amazigh Yeni Yılı’nı Parlamento önünde kutlayan insanlar (AFP)
14 Ocak 2024’te Fas’ın başkenti Rabat’ta Amazigh Yeni Yılı’nı Parlamento önünde kutlayan insanlar (AFP)
TT

Fas’ta Amazig yeni yılı ilk kez tatil ilan edildi

14 Ocak 2024’te Fas’ın başkenti Rabat’ta Amazigh Yeni Yılı’nı Parlamento önünde kutlayan insanlar (AFP)
14 Ocak 2024’te Fas’ın başkenti Rabat’ta Amazigh Yeni Yılı’nı Parlamento önünde kutlayan insanlar (AFP)

Fas’taki Berberi Amazig azınlığa mensup aktivistlerinin uzun süredir dile getirdiği talepleri üzerine binden fazla Faslı, dün (Pazar) Rabat’ta Amazigh Yeni Yılı’nı ilk kez resmi tatil olarak kutladı.

Başkentin merkezindeki Parlamento binası önünde toplanan insanlar, rengarenk kostümler giydi. Omuzlarında Amazig bayrağı taşıyan 21 yaşındaki Hanan Obila Fransız haber ajansı AFP’ye söylediğine göre, kutlamalara katılanlar Fas’ın ‘kökenlerini’ hatırlatan geleneksel müzikler de çaldılar.  

Fas’ta Amazig Yeni Yılı 13 Ocak’ta kutlanıyor ve Krallık, Mağrip bölgesindeki en büyük Berberi nüfusuna sahip bulunuyor.

Kral VI. Muhammed Mayıs 2023’te 13 Ocak’ın resmi tatil olacağını duyurdu.

Amazig aktivisti Münir Keji, resmi tatilin ‘uzun bir mücadelenin taçlandırılması’ olduğunu söyledi. “Resmi olarak tanınma Faslıları binlerce yıla yayılan medeniyet, kültür ve kimlikleriyle barıştırıyor” ifadelerine de yer verdi.

Varlıkları Araplardan ve İslam’dan önceye kadar uzanan Berberiler kendilerine, kendi dillerinde ‘özgür insan’ anlamına gelen ‘Amazigh’ adını veriyor.

Keji, Yeni Yıl için resmi bir tatil olması ‘aynı zamanda bu tanınmayı eleştiren İslami tezlere ve yıllardır Amazig dilinin tanınması ile ilgili çabalara bir yanıt’ olarak değerlendirdi.

Onlarca yıl süren aktivist mücadelenin ardından 2011 yılında Amazigh dili, Fas anayasasında Arapça ile birlikte resmi dil olarak tanındı.

2019 yılında Amazig dilinin yaygınlaştırılmasına yönelik temel bir yasa kabul edildi. Bu yasa, söz konusu dilin idarelerde, yerel yönetimlerde ve kamu hizmetlerinde kullanımlarını, okullarda öğretilmelerini ve kültürel faaliyetlerde kullanımlarını güvence altına aldı.

Resmi olarak tanımanın en göze çarpan sonuçlarından biri, Arapça ve Fransızca dillerinin yanı sıra Tifinag alfabesinin kamu binalarında da yer alması oldu.

Fas’ın kamu televizyon kanalı Tamazight TV 2010’dan bu yana Amazig kültürünü tanıtmaya odaklanıyor ancak Amazig aktivistleri bu dilin özellikle eğitim alanında yavaş yayılmasına yönelik eleştirilerde bulunuyor.

Fas, Cezayir, Tunus ve Libya’da yaşayan Kuzey Afrika'nın en büyük ve köklü halklarından Amazig Berberiler, yerel takvime göre 2974 yılını kutluyor.

Amazig  Berberiler, efsaneye göre Berberi Kral Şişnak'ın Mısır Firavunu 2'nci Ramses'in karşısında zafer kazandığı gün olan Ocak'ın ilk haftasını yılbaşı (Yennayer) olarak kabul ediyor.

Kuzey Afrika'nın en köklü halklarından Amazig Berberiler

Amazighler olarak da bilinen Berberiler Kuzey Afrika’nın en eski sakinleri. Mısır’ın Thebes şehrinde bulunan Amon Tapınağı’nda bugüne kadar keşfedilmiş olan en eski hiyerogliflerde Berberilerden bahsedilmesi de bunun bir kanıtı. Yine de bu kadim halk, “Berberiler” olarak adlandırılmaktansa -zira “Berberi” ifadesi, Romalıların kendileri dışındaki halklara atıfta bulunurken kullandığı “barbarlar” kelimesinden türemiştir- kendilerine Amazigh denmesini tercih ediyor.

5 bin yıldan fazla bir süredir Kuzey Afrika’da varlıklarını sürdürdükleri iddia edilen Berberi topluluğu, Mısır-Libya sınırından Atlantik Okyanusu’na, Akdeniz kıyılarından Nijer, Mali ve Burkina Faso’ya kadar uzanan 5 milyon metre karelik bir alana dağılmış durumda. Berberilerin kültürleri, kimlik ve medeniyetleri geçmişte Arap yönetimler tarafından hor görüldü ve yok sayıldı. Meşru kültürel hak talepleri de önce Fransız sömürgeciler tarafından asimilasyona tabi tutuldu; daha sonra ise açık bir “ayrılıkçılık” biçimi olarak yorumlandı. Ancak Arap Baharı sırasında Arap ideolojilerinin içine düştüğü kriz, Kuzey Afrika’daki etnik ve kültürel unsurların tanınmasına ve özellikle de Fas ve Cezayir’de Berberi hareketinin yeniden canlanmasına zemin hazırladı. 

Cezayir’de Berberi kültürünün canlanmasına imkân tanıyan en belirleyici olay, 1980 yılının Nisan ayında Kabylie bölgesinde gerçekleşen Berberi gösterileriydi. Bu gösteriler, Mouloud Mammeri’nin eski Kabyle şiiri hakkında düzenlenen konferansın yasaklanmasına tepki olarak başlamıştı. Konferansın yasaklanması bugün Berberi Baharı (Ar. “tafsut imazighen”) olarak da bilinen 1980 yılında vuku bulan mücadele hareketinin tetikleyicisi oldu. Bununla birlikte, Tamazight dilinin (Berberi dili) yüzlerce yıl süren inkârı ve yasaklanmasının ardından bu tarihî hareket Kuzey Afrika’da kültürel bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Berberi militanları, ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1962 yılında Cezayir yönetimi tarafından dayatılan diktatörlüğe karşı kültürlerinin tam olarak tanınması için o tarihten bu yana mücadele ediyorlar. Daha sonrasında bu kimlik talebi, demokrasi ve insan haklarına, köktenciliğe ya da günümüzdeki baskı ve gerilemeye karşı yapılan tüm kavgaların bir kesişimi olarak kendini gösterdi.

Fas’ın Berberi Kültürünü Tanıması

Faslı Berberiler içinse her şey kırk yıl önce Tamazight dilinin Cezayir’de olduğu gibi Arapçanın yanı sıra ikinci bir resmî dil olarak tanınmasını talep eden hareketle başladı. 1994’te iktidarının son demlerine yaklaşan II. Hasan, Fas’ın farklı Berberi diyalektlerinde haber bültenlerinin sunumunu başlatarak istikrarı sağladı. Ne var ki, Berberi kültürünün resmî olarak tanınması ancak 2001 yılında mümkün oldu. Daha doğrusu, o tarihte yeni iktidar gücü olarak IV. Muhammed, Kraliyet Berberi Kültürü Enstitüsünün (İng. “The Royal Institute of Amazigh Culture”) kurulduğunu duyurdu ve ayrıca bu devlet kuruluşunun idaresini konu üzerinde tanınmış bir uzmana -IV. Muhammed’in kraliyet kolejinden eski profesörü Muhammet Chafik’e- teslim etti.

1950’li yıllardan sonra Berberi nüfusu, Avrupa’daki Berberi işçilerin gönderdikleri paralar ile geçinmek zorunda kalıyordu.

Ancak hem Cezayir’de hem de Fas’ta, Berberi mevcudiyetinin resmî olarak tanınması -sembolik bile denemeyecek- kültürel bir seviyede kalıyor. Öyle ki Berberilerin yaşadığı bölgeler hâlâ fakir ve az gelişmiş durumda. Bu bölgelerde okullar, hastaneler, yollar, üniversiteler, fabrikalar ve benzeri yapılar bulunmuyor. Bu bölgelerdeki gençler işsiz, kızlar eğitimsiz ve kadınlar okuma yazma bilmiyor. 1950’li yıllardan sonra Berberi nüfusu, Avrupa’daki Berberi işçilerin gönderdikleri paralar ile geçinmek zorunda kalıyordu; ancak şimdilerde bunu da yapamıyorlar. Fas ve Cezayir, Berberilerin yaşadıkları bölgelere yönelik, bu bölgelerin tamamıyla kalkındırılması ve bölge sakinlerinin güçlendirilmesi için yeni kalkınma modellerini benimsemiyor ya da benimsemeye yanaşmıyor.



ABD'nin Gazze Şeridi'ne yardım için desteklediği plan ne ve BM bunu neden reddediyor?

İsrail'in 6 haftadır tüm tedariği kesmesi Gazzelileri açlıkla tehdit ediyor. (Reuters)
İsrail'in 6 haftadır tüm tedariği kesmesi Gazzelileri açlıkla tehdit ediyor. (Reuters)
TT

ABD'nin Gazze Şeridi'ne yardım için desteklediği plan ne ve BM bunu neden reddediyor?

İsrail'in 6 haftadır tüm tedariği kesmesi Gazzelileri açlıkla tehdit ediyor. (Reuters)
İsrail'in 6 haftadır tüm tedariği kesmesi Gazzelileri açlıkla tehdit ediyor. (Reuters)

ABD destekli bir vakıf, Filistin topraklarında yeni bir yardım dağıtım modelini denetlemek için mayıs ayı sonuna kadar Gazze Şeridi'nde faaliyete geçmeyi hedefliyor. Ancak Birleşmiş Milletler (BM), söz konusu planın dürüstlük ve tarafsızlıktan yoksun olduğunu belirterek, bu planda yer almayacağını ifade etti.

Gazze İnsani Yardım Vakfı nedir?

ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı, Gazze Şeridi'nde yardım dağıtımını denetleyecek. Cenevre Ticaret Sicili, vakfın şubat ayında İsviçre'de kurulduğunu gösterdi.

Plan hakkında bilgi sahibi bir kaynak, vakfın UG Solutions ve Safe Reach Solutions adlı iki ABD'li özel güvenlik ve lojistik şirketiyle çalışmayı planladığını söyledi. Plan hakkında bilgi sahibi olan ikinci bir kaynak ise Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın şimdiden 100 milyon dolardan fazla bağış aldığını bildirdi. Paranın nereden geleceği ise belli değil.

ABD'nin BM Daimî Temsilciliği Geçici Maslahatgüzarı Dorothy Shea bu ayın başlarında BM Güvenlik Konseyi'ne üst düzey ABD'li yetkililerin vakfın faaliyete geçmesi için İsrail'le birlikte çalıştığını söylemiş ve BM ile yardım kuruluşlarını iş birliği yapmaya çağırmıştı. İsrail, vakfın yardım dağıtımına karışmadan faaliyet göstermesine izin vereceğini söyledi.

Yeni plan nasıl işleyecek?

Gazze İnsani Yardım Vakfı, başlangıçta üçü güneyde ve biri Gazze Şeridi'nin orta kesiminde olmak üzere dört güvenli dağıtım bölgesinden faaliyet göstereceğini ve ‘önümüzdeki ay içinde Gazze Şeridi'nin kuzeyi de dâhil olmak üzere ilave bölgelerin açılacağını’ bildirdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, ilk dağıtım bölgelerinin inşasının önümüzdeki günlerde tamamlanacağını ve İsrail'in ‘Gazze'nin güneyinde büyük güvenli bölgeler kurmayı’ planladığını söyledi. Netanyahu, “Biz diğer bölgelerde savaşırken Filistinliler kendi güvenlikleri için oraya taşınacaklar” dedi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı, ‘sivillerin zorla yerinden edilmesinin hiçbir biçimine katılmayacağını ya da desteklemeyeceğini’ ve açabileceği tesislerin sayısı ya da yeri konusunda bir sınırlama olmadığını vurguladı. Vakıftan yapılan açıklamada, “Gazze İnsani Yardım Vakfı, yardımları sınır kapılarından güvenli dağıtım alanlarına taşımak için güvenlik yüklenicilerini kullanacak. Yardımlar bölgelere ulaştığında, sivil insani yardım ekipleri tarafından doğrudan Gazzelilere dağıtılacak” denildi.

İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon bazı yardım kuruluşlarının Gazze İnsani Yardım Vakfı ile çalışmayı kabul ettiğini açıkladı. Bu kuruluşların isimleri henüz bilinmiyor. Vakıf, dağıtım bölgelerine ulaşamayanlara yardım ulaştırmak için mekanizmaları tamamlamakta olduğunu söyledi. Vakıf ayrıca, yardım alanlarla ilgili hiçbir kişisel bilgiyi İsrail ile paylaşmayacağını ve İsrail ordusunun ‘dağıtım alanlarının hemen yakınında bulunmayacağını’ belirtti.

BM neden yeni dağıtım modeliyle iş birliği yapmıyor?

BM, ABD'nin desteklediği dağıtım planının örgütün köklü tarafsızlık, yansızlık ve bağımsızlık ilkelerine uymadığını söylüyor. BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Tom Fletcher, alternatif öneri üzerinde zaman kaybedilmemesi gerektiğini söyledi.

BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği brifingde Fletcher, “İsrail tarafından ilk ortaya atılan planla ilgili sorunların daha fazla yerinden edilmeyi dayatması, binlerce insanı tehlikeye atıyor. Yardımı Gazze Şeridi'nin sadece bir bölümüyle sınırlıyor ve diğer kritik ihtiyaçları karşılamıyor. Yardımı siyasi ve askeri hedeflere bağlı kılıyor. Açlığı bir pazarlık kozu haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

BM, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nın (UNRWA) Gazze Şeridi'ndeki yardım operasyonlarının belkemiği olduğunu söyledi. Ancak İsrail, UNRWA’yı kendisine karşı kışkırtıcılık yapmakla suçluyor ve çalışanlarını ‘terörist faaliyetlere karışmakla’ itham ediyor. BM tüm bu suçlamaları soruşturma sözü verdi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı, ‘pratik bir çözüm bulmak için İsrail ile birlikte çalışmanın insani ilkelerin ihlali anlamına gelmediğini’ savunuyor.

Yardım dağıtımı için neden alternatif bir plan önerildi?

İsrail, Hamas’ı yardımları çalmakla suçlayarak, 2 Mart'tan bu yana tüm yardımların Gazze Şeridi'ne girişini engelliyor. İsrail, 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyindeki kasabalara düzenlenen ve İsrail istatistiklerine göre bin 200 kişinin ölümüne yol açan saldırıda Gazze Şeridi'ne götürülen tüm esirlerin serbest bırakılmasını talep ediyor. Söz konusu saldırı, Gazze Şeridi'nde 53 bin kişinin hayatını kaybettiği savaşı tetikledi.

Geçtiğimiz nisan ayı başında İsrail, Gazze Şeridi'nde ‘yardımların izlenmesi ve girişi için yapılandırılmış bir mekanizma’ önerdi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ‘yardımlara daha fazla kısıtlama getirilmesi ve her kalori ve un tanesinin kontrol edilmesi’ tehdidinde bulunduğunu söyleyerek bu öneriyi reddetti.

O zamandan bu yana yardımların yeniden başlamasına izin vermesi için İsrail üzerindeki baskı artıyor. BM destekli bir küresel açlık gözlemcisi olan Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması, geçtiğimiz hafta Gazze nüfusunun dörtte birine denk gelen yarım milyon insanın açlık riski altında olduğu uyarısında bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump, ‘Gazze Şeridi'nde çok fazla insanın açlıktan öldüğünü’ kabul etti. İsrail'in önerisi konusundaki çıkmazın ortasında Washington, yardım dağıtımını denetlemek üzere yeni kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfı'nı destekledi. Vakıf birkaç gün önce yaptığı açıklamada, mayıs ayı sonuna kadar Gazze Şeridi'nde çalışmaya başlamayı hedeflediğini belirtti. Bu arada İsrail, mevcut mekanizmalar çerçevesinde sınırlı yardımın yeniden başlamasına izin verdi.

Yardımların ulaştırılmasında şu anda hangi mekanizmalar kullanılıyor?

Çatışmaların başlamasından bu yana BM, Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardım operasyonlarının İsrail'in askerî harekâtı, Gazze'ye erişim kısıtlamaları ve silahlı çetelerin yağmalamaları nedeniyle aksadığını belirtti.

Ancak BM, yardım dağıtma sisteminin etkili olduğunu ve bunun özellikle İsrail'in mart ortasında askeri operasyonlara yeniden başlamasından önceki iki aylık ateşkes sırasında belirgin olduğunu savundu. Yardımlar önce İsrail tarafından incelenip onaylandıktan sonra Gazze sınırları içine taşındı ve burada BM tarafından teslim alınıp dağıtıldı.

BM Sözcüsü Stephane Dujarric pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Bu sisteme geri dönebiliriz. İşleyen bir mekanizmamız var. Tekerleği yeniden icat etmemize gerek yok. Yardım operasyonlarında yeni bir ortağın bize Gazze Şeridi'ndeki işimizi nasıl yapacağımızı söylemesine ihtiyacımız yok” ifadelerini kullandı.

Fletcher pazartesi günü BM'nin yardım hacmini arttırmak için İsrail'den beklentilerini şöyle özetledi: Gazze Şeridi'ne biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere en az iki sınır kapısının açılması, prosedürlerin basitleştirilmesi ve hızlandırılması, kota olmaması, erişimin engellenmemesi, yardım ulaştırılırken saldırı olmaması ve gıda, su, tuvalet malzemeleri, barınma, sağlık hizmetleri, yakıt ve gaz dahil olmak üzere bir dizi ihtiyacın karşılanmasına izin verilmesi.