Suriye’nin güneyinde en tehlikeli uyuşturucu türlerinin yayılmasına rağmen madde bağımlılığı tedavi merkezleri bulunmuyor

Daha önce bağımlı olan bir kişi: Tek başına iyileşme ‘kolay bir süreç değil’

Dera’nın doğu kırsalında büyük miktarda uyuşturucuyu imha eden insanlar
Dera’nın doğu kırsalında büyük miktarda uyuşturucuyu imha eden insanlar
TT

Suriye’nin güneyinde en tehlikeli uyuşturucu türlerinin yayılmasına rağmen madde bağımlılığı tedavi merkezleri bulunmuyor

Dera’nın doğu kırsalında büyük miktarda uyuşturucuyu imha eden insanlar
Dera’nın doğu kırsalında büyük miktarda uyuşturucuyu imha eden insanlar

“Etrafımdaki her şey değişmem için bir teşvikti.” Dera kırsalından 24 yaşındaki Ahmed Şarku’l Avsat’a uyuşturucu bağımlılığından kurtulma hikayesini bu sözlerle anlatmaya başladı. Ahmed  “Bir deneme olarak başlamasına rağmen çok büyük bir felakete dönüştü, sonunda en tehlikeli uyuşturucu türlerine bağımlı hale geldim. Hayatımın her yönünü, ailemle, arkadaşlarımla ve toplumla olan ilişkilerimi etkiledi” dedi.

Esrar ve Captagon da dahil olmak üzere uyuşturucu maddeler kullanan Ahmed, cehennemden çıkmak için yardıma ihtiyacı olduğunu fark ettiğini belirtti. Genç adam, iyileşmeye ve uyuşturucu bağımlılığından kurtulmaya karar verdikten sonra Dera’da tedavi merkezi bulmakta zorluk yaşadığını anlattı. Özel kaynakların ve etkili tedavi programlarının bulunmaması başlamaya karar verdiği iyileşme sürecini etkiledi, bu da tedavi sürecini zor ve düzensiz hale getirerek iyileşme sürecini uzattı.

FOTOĞRAF ALTI: Dera’nın doğu kırsalında büyük miktarda uyuşturucu imha edildi
Dera’nın doğu kırsalında büyük miktarda uyuşturucu imha edildi

Ahmed, uyuşturucudan bireysel olarak kurtulma süreci ‘kolay olmadığı’ için hikayesini paylaştığını söyledi. Bunu, bağımlılık tedavisinde uzmanlaşmış merkezlerin olmayışı ve bu maddelerin yaygın ve elde edilmesinin kolay olması, bölgede uyuşturucu tacirlerinin ve satıcılarının oldukça fazla olması ve bağımlılık oranlarının yüksel olmasından kaynaklandığını belirtti. Ayrıca bölge, coğrafi konum olarak Ürdün’e yakınlığı nedeniyle sınır ötesi kaçakçılık ağlarının hedefi haline geldiğini anlattı.

Tedavi merkezlerinin varlığının, bağımlıların iyileşme yolculuğuna başlamaları için büyük bir motivasyon olacağını düşünen Ahmed, kısa sürede ve düzenli aşamalarda başarılı vakaların olmasının, aileleri bağımlı çocuklarını tedavi ettirmeye teşvik edeceğine inandığını belirtti. İyileşmek isteyen çok sayıda insan bulunduğunu ve bu kişilerin, zorunlu askerlikten kaçmaları ya da Dera ile başkent arasındaki kontrol noktalarında tutuklanmaları gibi güvenlik endişeleri nedeniyle Şam’daki merkezlere gidemediklerini anlattı.

Güvenlik ve ekonomik engeller

Dera’nın batı kırsalında çalışan ve adını vermek istemeyen bir doktor Şarku’l Avsat’a bölgenin acilen bağımlılık tedavisi için uzmanlaşmış bir merkeze ihtiyaç duyduğunu, ayrıca gerekli ilaç ve ekipman eksikliği, zayıf mali kaynaklar ve kötüleşen güvenlik ve ekonomik durumun yanı sıra uzman tıbbi ve psikolojik personel sıkıntısı olduğunu belirtti. Bu faktörlerin bir araya gelerek bireysel çabalarla bu tür uzmanlaşmış merkezlerin kurulmasına engel olduğunu da söyledi.

Doktor “Ayrıca sivil toplum örgütlerinin, sadece yüksek gelirli ailelerin değil herkesin faydalanacağı ücretsiz hizmetler sunmaya yönelik çalışmaları bulunmuyor. Bölgede yayılan uyuşturucu türlerinin tehlikeli olması ve bağımlılığa yol açması, kullanıcılarda hızlı bir kötüye gitme durumuna neden oluyor” ifadelerini kullandı. Kliniğine, sürekli olarak kötü durumda olan veya aşırı dozda uyuşturucu kullanmaları nedeniyle ölüm, şizofreni veya sinirsel ve psikolojik çöküntü aşamasına ulaşmış bağımlı kişilerin geldiğinden bahsetti.

Bu vakalar sakinleştirici ilaçlar verilerek tedavi ediliyor ancak söz konusu yöntemler kritik durumlardaki vakalar için yetersiz ve geçici oluyor. Kullanıcıların tıbbi, psikolojik ve danışmanlık yönlerini içeren kapsamlı bir tedaviye tabi tutulmaları gerekiyor. Bu kapsamlı tedavi ise, şu anda mevcut olmayan özel merkezlerin kurulmasını gerektiriyor. Narkotik maddelerin yayılması ve caydırıcı tedbirlerin olmayışını yanı sıra, söz konusu merkezlerin yokluğu bölgede büyük bir sorun oluşturuyor.

Skandal korkusu

Dera’daki bir danışmanlık ve psikolojik rehberlik uzmanı Şarku’l Avsat’a halk arasında ‘skandal’ olarak adlandırılan ve iyileşmek isteyen bağımlıların hissettiği damgalanma korkusunun, bağımlıların tedaviden uzaklaşma nedenlerinden biri olduğunu belirtti. Bağımlılığın tehlikeleri ve iyileşme için merkezlere erken başvurmanın yararları konusunda bilinçlendirme kampanyaları yapılmasının gerekli olduğunu vurguladı. Hastanın ve ailesinin sosyal damgalanma korkusuna karşı, kişisel çıkarlarını korumalarının daha önemli olduğu yönünde bilinçlendirilmesi gerektiğini belirtti.

İyileşmek isteyenlerin ve ailelerinin tedaviden durmasının bir diğer nedeninin de maddi faktörler olduğunu sözlerine ekledi. Bunun için yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği yapması gerektiğini, bağımlılık tedavisi için güçlü bir altyapı oluşturması ve valilikte uygun psikolojik ve terapötik destek sağlaması gerektiğini söyledi.

FOTOĞRAF ALTI: Suriye sınırı boyunca uyuşturucu ve silahlar da dahil olmak üzere malzeme kaçakçılığı yapılıyor (Arşiv - Ürdün Silahlı Kuvvetleri)
Suriye sınırı boyunca uyuşturucu ve silahlar da dahil olmak üzere malzeme kaçakçılığı yapılıyor (Arşiv - Ürdün Silahlı Kuvvetleri)

Dera kentinden aktivist Laith el-Hourani Şarku’l Avsat’a, Ahmed’in iyileşme yolculuğunun, bağımlılığın üstesinden gelmeye ve tehlikeleri konusunda farkındalığı artırmaya yardımcı olacak merkezlerin bulunmadığı güneydeki Dera şehrinin durumunu yansıttığını söyledi.

Aktivist, Dera’nın Captagon, kristal meth, metamfetamin ve esrar gibi en tehlikeli uyuşturucu türlerinin yaygın olduğu bir bölge olduğuna dikkat çekti. Suriye rejimi ve Suriye’deki İranlı milislerle bağlantılı kaçakçılık ve uyuşturucu ticareti yapan ağlar ve gruplar aracılığıyla Ürdün’e giden uyuşturucuların transit ve depolanması için kullanılan bir bölge olduğunu da belirtti. Ayrıca güvenlik güçleri ve Hizbullah’la bağlantılı uyuşturucu satıcılarının isimlerinin ortaya çıktığına dikkat çekti ve Dera’nın doğu kırsalındaki Ürdün sınırına bitişik Nassib bölgesindeki silahlı gruplardan birinin lideri olan İmad Ebu Zurik gibi bazı isimlere Batı yaptırımları uygulandığını belirtti.



Sinvar'ın yakın dostu ve Gazze'de onun yerine aday olan Tevfik Ebu Naim hakkında neler biliyoruz?

İsmail Heniyye ve Tevfik Ebu Naim (Arşiv – AFP)
İsmail Heniyye ve Tevfik Ebu Naim (Arşiv – AFP)
TT

Sinvar'ın yakın dostu ve Gazze'de onun yerine aday olan Tevfik Ebu Naim hakkında neler biliyoruz?

İsmail Heniyye ve Tevfik Ebu Naim (Arşiv – AFP)
İsmail Heniyye ve Tevfik Ebu Naim (Arşiv – AFP)

Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesinden sonra Hamas'ın geleceği hakkında konuşmalar sürerken, İbranice yayın yapan Israel Hayom gazetesi, Tevfik Ebu Naim'in önümüzdeki dönemde hareketin Gazze Şeridi'ndeki ayağını yönetmede önemli bir rol üstlenmesinin beklendiğini yazdı. Gazete, Naim'i ‘siyasi deneyime sahip güçlü bir adam, Yahya Sinvar'ın en yakın arkadaşlarından biri ve Hamas'ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin'in müridi’ olarak tanımladı.

Gazete, İbrahim Hamid, Hasan Selame, Abdullah Bergusi ve Abbas es-Seyyid adlı dört üst düzey Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasının sağlanamaması nedeniyle Hamas liderlerinin önemli bir fırsatı kaçırdıklarını düşündüklerini yazdı. Bu dört kişi, görünüşte Sinvar'ın yerini kolaylıkla alabilecek nitelikteydiler, ancak bunu yapabilecek nitelikteki tek kişi onlar değildi.

Tevfik Ebu Naim kimdir?

63 yaşındaki Tevfik Ebu Naim, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’ndan geliyor. Ailesi Gazze Şeridi'ne göç etmeden önce Beerşeba (Birüssebi) şehrinde ikamet ediyormuş.

Şarku’l Avsat’ın Israel Hayom gazetesinden aktardığına göre Ebu Naim, Gazze şehrindeki İslam Üniversitesi'nde okudu; burada İslam hukuku alanında yüksek lisans derecesi ve daha sonra da doktora derecesi aldı.

2015 yılında, Tümgeneral Selahaddin Ebu Şerh'in yerine Gazze İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü olarak atandı ve bu görev, Hamas'ın güvenlik yönetim yapısı içindeki varlığını güçlendirdi.

Serbest bırakılan mahkûm

Ebu Naim, 2011 yılında, İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında binden fazla Filistinli mahkûmun serbest bırakıldığı Vefa el-Ahrar anlaşması kapsamında serbest bırakıldı. O zamandan beri Hamas'ın güvenlik ve idari yapısında üst düzey görevlerde bulunarak hızla karar alma pozisyonuna yükseldi.

Yahya Sinvar ile ilişkisi

Gazeteye göre Ebu Naim, hareketin merhum lideri Yahya Sinvar ile 1980'lerin başında Müslüman Kardeşler'in yerel hücresine katıldıkları ve Şeyh Ahmed Yasin'den ders aldıkları dönemden beri yakın bir ilişki içinde. İkili daha sonra, İsrail ile iş birliği yapanları takip etmekten sorumlu el-Mecd biriminin kurulmasına katıldı. Bu birim daha sonra hareketin güvenlik aygıtının çekirdeğini oluşturdu.

İsrail, Yahya Sinvar'ı 7 Ekim Aksa Tufanı saldırılarının mimarı olarak görüyor (AFP) İsrail, Yahya Sinvar'ı 7 Ekim Aksa Tufanı saldırılarının mimarı olarak görüyor (AFP)

Gazete, 1998 yılında Ebu Naim'in el-Mecd içindeki güvenlik faaliyetleri nedeniyle ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığını yazdı. Hapishanelerde önemli rol oynayan Ebu Naim, İbraniceyi akıcı bir şekilde öğrendi ve Sinvar ile birlikte hapishaneden kaçmaya teşebbüs etti.

Israel Hayom, bu deneyimin, hareketin tutuklu en önde gelen liderlerinden biri olarak konumunu güçlendirdiğini belirtti.

Hassas güvenlik görevleri

Ebu Naim Gazze Şeridi'ne döndükten sonra, Gazze'de içişleri bakan yardımcısı olarak atanmadan önce, tutuklular ve şehit aileleriyle ilgili güvenlik ve idari görevlerde bulundu.

Gazeteye göre, görevleri arasında polis gücünü güçlendirmek, istihbarat ihlallerini önlemek, siyasi protestoları bastırmak ve DEAŞ'ın etkisindeki grupları kontrol altına almak vardı.

Ebu Naim, 7 Ekim saldırısından önce bu saldırıyı ima etmişti

İbranice yayınlanan gazete, Ebu Naim'in 7 Ekim'den birkaç gün önce hareketin büyük çaplı bir saldırı düzenleme niyetine dolaylı olarak işaret ettiğini ve bu durumun Hamas liderliği içindeki stratejik planlamaya ne ölçüde dahil olduğu konusunda spekülasyonlara yol açtığını belirtti.

Gazete, bir dizi önde gelen liderin suikastıyla Ebu Naim'in Gazze'nin bir sonraki lideri olmak için ideal konumda olduğunu ve şu anda sahada ilk sınavını verdiğini yazdı.

Suikast girişiminden kurtuldu ve ortadan kayboldu

Ebu Naim Ekim 2017'de, ez-Zehra şehrinde Cuma namazından çıkarken arabasının yakınında patlayan bir bombadan kurtuldu ve hafif yaralandı.

7 Ekim 2023'te savaşın patlak vermesinden bu yana, Hamas'taki diğer birçok saha komutanı gibi medya spotlarından uzak durdu ve Israel Hayom’a göre hiçbir röportajda veya kamuoyuna dönük açıklamada görünmedi.

Liderlik krizi ve eski yüzlerin geri dönüşü

Gazete, üst düzey liderlere yönelik suikastlar ve önde gelen siyasi liderlerin yokluğunun, hareketin liderlik hiyerarşisinde önemli bir boşluğa yol açtığını belirtti. Mahmud ez-Zahar gibi sadece birkaç isim kaldığı için Ebu Naim gibi deneyimli kadroların göreve çağrılması acil bir ihtiyaç haline geldi.

Gazeteye göre Ebu Naim, özellikle Gazze Şeridi’nin işlerini yönetmek için teknokratların oluşturduğu bir komite kurulursa, önde gelen askeri liderlerin katılımıyla bir sonraki aşamayı perde arkasından yönetebilir.


FKÖ Yürütme Komitesi Üyesi: Gazze anlaşması tehdit altında... Kahire'de guruplar arasında yapılacak toplantıyı bekliyoruz

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat yakınlarındaki Netzarim Koridoru’ndan geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat yakınlarındaki Netzarim Koridoru’ndan geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
TT

FKÖ Yürütme Komitesi Üyesi: Gazze anlaşması tehdit altında... Kahire'de guruplar arasında yapılacak toplantıyı bekliyoruz

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat yakınlarındaki Netzarim Koridoru’ndan geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat yakınlarındaki Netzarim Koridoru’ndan geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Üyesi Vasıl Ebu Yusuf, ulusal uzlaşmanın önündeki engelleri aşmak ve Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasını sürdürmek amacıyla Kahire'de guruplar arasında yapılacak olan toplantıyı beklentilerini dile getirdi. Ebu Yusuf, Gazze anlaşmasının her an çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Ebu Yusuf, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, “Önümüzdeki dönemde Kahire'de Filistinliler arasında bir diyalog gerçekleştirilmesi planlanıyor ve bunun çok yakında gerçekleşmesini bekliyoruz. Anlaşmanın çökmesine yol açabilecek endişeler arasında, bu diyalogun başarıya ulaşmasını umut ediyoruz” ifadelerini kullandı. ‘Filistinlilerin Mısır'ın rolüne güvendiğini’ ifade eden Ebu Yusuf, ‘15 bağımsız, yetkin ve teknokratik kişiden oluşan bir komite kurulması konusunda anlaşmaya varıldığını ve komitenin, fraksiyonların toplantısında bir dizi konuda anlaşmaya varıldıktan sonra açıklanacağını’ belirtti.

“Komiteyle ilgili anlaşma, komitenin Filistin Yönetimi’nin denetimi altında olacağı ve komite üzerinde herhangi bir yabancı vesayetin reddedileceği yönündedir” diyen Ebu Yusuf, ‘Gazze Şeridi'ndeki güvenlik sorumluluğunun FKÖ'nün sorumluluğu altındaki meşru güvenlik güçleri tarafından üstlenilmesi gerektiğini’ vurguladı.

Ebu Yusuf sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze Şeridi'nde güvenliği devralmakla yükümlü olan Filistin hükümetidir ve bence bu mesele, hükümetin Gazze Şeridi'nin sorumluluğunu üstlenmesi yönünde yapılacak düzenlemelerle yakın aşamalarda gerçekleşecektir. Bu kapsamda, Refah Sınır Kapısı’nın durumu ve 2005 yılında yapılan Filistin-Avrupa anlaşmasının yeniden hayata geçirilmesi gündeme gelebilir. Ayrıca, Filistin halkının toparlanması, direncinin güçlendirilmesi, insani yardımların bölgeye ulaştırılması ve yeniden inşa süreci de bu çerçevede ele alınmalıdır.”

Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)

Bu arada bilgi sahibi bir Filistinli kaynak Şarku'l Avsat'a şunları söyledi: “Kahire'de Hamas, İslami Cihat Hareketi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) ve Muhammed Dahlan liderliğindeki Reform Akımı dahil olmak üzere bir dizi Filistinli grup bulunuyor. Kahire, birkaç gün içinde grupların genişletilmiş bir toplantısını talep edecek. Hazırlıklar ve düzenlemeler şu anda devam ediyor.”

Mısır Enformasyon Kurumu Başkanı Ziya Raşvan perşembe günü Facebook sayfasında yaptığı paylaşımda, “Mısır hükümetinin koordinasyonunda Kahire'de Filistin-Filistin diyalog oturumları yeniden başlayacak” dedi. Raşvan, Hamas ve Filistinli gruplara FKÖ'ye katılma ve bu oturumları ön duyuru yapmak için değerlendirme ve ayrıntılara daha sonra girme çağrısında bulundu.

10 Ekim'de Hamas, İslami Cihat Hareketi ve FHKC tarafından yayınlanan ortak açıklamada, ‘üç hareketin Mısır ile iş birliği içinde Filistin'in tutumunu birleştirmek ve Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin ardından bir sonraki adıma geçmek için kapsamlı bir ulusal toplantı düzenlemek üzere çalıştığı’ doğrulandı.

Bu toplantı, ABD Başkanı Donald Trump'ın planına dayanan Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının başlaması ışığında gerçekleştiriliyor. Planın ilk aşamasında rehinelerin ve cesetlerin teslim edilmesi ve Filistinli mahkûmların serbest bırakılması; ikinci aşamasında ise Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi yönetiminin kurulması yer alıyor.

Nuseyrat'tan Gazze şehrine giden Netzarim Koridoru'nda yürüyen Filistinliler (AFP)Nuseyrat'tan Gazze şehrine giden Netzarim Koridoru'nda yürüyen Filistinliler (AFP)

Gazze anlaşmasının sürdürülebilirliğiyle ilgili olarak ise Ebu Yusuf şunları vurguladı: “İşgalcilerin savaşı yeniden başlatma niyetinde olduğunu biliyoruz; özellikle yeniden yıkım yapma ve kontrol dayatma olasılığına işaret eden göstergeler var. Önümüzdeki aşamalarda engeller olduğunu biliyoruz; bu anlaşmaya yönelik her türlü tehdidi ortadan kaldırmak için uluslararası arenada ve fraksiyonlar toplantısında söz konusu engelleri aşmak istiyoruz.”

Filistin medyası bugün İsrail ordusunun Gazze şehrinin doğusunda ‘yoğun’ ateş açtığını bildirdi. Tıbbi kaynaklar ve görgü tanıklarının verdiği bilgiye göre, dün akşam Gazze şehrinin doğusunda sivil bir aracı hedef alan İsrail saldırısında, yedisi çocuk olmak üzere aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti. Bu, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana meydana gelen en ölümcül olay.

İsrail, Hamas'ın elinde bulunan tüm İsrailli cesetlerin iadesinde ısrar ederken, Hamas ise bunun zor olduğunu ve enkaz arasında cesetleri aramak için özel ekipman gerektiğini savunuyor. Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu perşembe günü, İsrail hükümetine, Hamas'ın kalan rehinelerin cesetlerini teslim etmemesi halinde, Hamas ile yapılan anlaşmanın sonraki aşamalarının uygulanmasını ertelemesi çağrısında bulundu.


Ateşkesin ardından en ölümcül saldırı... İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanında aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti

11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
TT

Ateşkesin ardından en ölümcül saldırı... İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanında aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti

11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)

Filistin medyası bugün İsrail ordusunun Gazze şehrinin doğusunda ‘yoğun’ ateş açtığını bildirdi.

Tıbbi kaynaklar ve görgü tanıklarının verdiği bilgiye göre, dün akşam Gazze şehrinin doğusunda sivil bir aracı hedef alan İsrail saldırısında, yedisi çocuk olmak üzere aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti. Bu, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana meydana gelen en ölümcül olay.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal yaptığı açıklamada, bombalamanın şehrin doğusunda bulunan ez-Zeytun mahallesindeki evlerine dönen Ebu Şaban ailesinin üyelerinin bulunduğu bir aracı hedef aldığını ve araçtaki herkesin hayatını kaybettiğini söyledi.

Basal, hayatını kaybedenler arasında yedi çocuk, üç kadın ve bir erkeğin bulunduğunu belirterek, hedef alınan bölgedeki tehlikeli koşullar nedeniyle kurtarma ekiplerinin cesetleri çıkarmakta zorluk çektiğini kaydetti.

 Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde yıkılmış ev ve binaların yanındaki çadır kampından geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Ekim 2025 (AP)Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde yıkılmış ev ve binaların yanındaki çadır kampından geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Ekim 2025 (AP)

Görgü tanıkları, aracın sivillerin yaklaşmasının yasak olduğu ‘sarı hat’ bölgesini geçtikten sonra İsrail topçu ateşi altında kaldığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre, Mısır, Katar ve Türkiye'nin desteğiyle geçen hafta cuma günü yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana en ölümcül saldırılardan biri olan olayla ilgili İsrail ordusundan henüz bir açıklama yapılmadı. Gazze İnsan Hakları Merkezi'nin perşembe günü yaptığı açıklamaya göre, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail ordusu tarafından 36 ihlal kaydedildi. Öte yandan Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, aynı dönemde 23 Filistinlinin öldürüldüğünü ve 122 kişinin yaralandığını duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde bir tünelden çıkan ve sahada konuşlanmış ordu güçlerine yaklaşarak ‘doğrudan tehdit’ oluşturan bir grup militanın İsrail savaş uçağı tarafından hedef alındığını söyledi.

Adraee yaptığı açıklamada, kuvvetlerin daha önce Refah bölgesinde bir tünelden çıkan ve ordu güçlerine ateş açan başka bir grubu tespit ettiğini bildirdi. Sözcü, İsrail ordusu kuvvetlerinin ‘ateşkes anlaşmasına uygun olarak bölgede konuşlandırıldığını ve herhangi bir acil tehdidi ortadan kaldırmak için kararlı bir şekilde hareket etmeye devam edeceğini’ doğruladı.

Bir haftadan fazla bir süre önce ABD Başkanı Donald Trump, Hamas ve İsrail'in barış planının ilk aşamasını imzaladığını ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek, İsrail'in bölgeden çekilmesini sağlamak, yardımların girmesine izin vermek ve esirlerin takasını sağlamak için bir anlaşmaya varıldığını duyurmuştu.

Hamas, İsrail ile hareket arasındaki ateşkes şartları uyarınca, Gazze Şeridi'nde tuttuğu son hayatta kalan İsrailli rehineleri, yaklaşık 2 bin Filistinli mahkûm karşılığında serbest bıraktı. 13 Ekim'deki ilk serbest bırakma dalgasının ardından, Hamas, elinde tuttuğu bazı ölü rehinelerin cesetlerini teslim etti.