Mısır Tedarik Bakanı’nın koltuğu sallantıda

Mısır Parlamentosu’nda Tedarik Bakanı’na uygulanan baskı, kabine değişikliği yapılacağı yönündeki spekülasyonları güçlendiriyor

Mısır Tedarik Bakanı milletvekillerinin sorularını yanıtlıyor (Ortadoğu Haber Ajansı/AŞA)
Mısır Tedarik Bakanı milletvekillerinin sorularını yanıtlıyor (Ortadoğu Haber Ajansı/AŞA)
TT

Mısır Tedarik Bakanı’nın koltuğu sallantıda

Mısır Tedarik Bakanı milletvekillerinin sorularını yanıtlıyor (Ortadoğu Haber Ajansı/AŞA)
Mısır Tedarik Bakanı milletvekillerinin sorularını yanıtlıyor (Ortadoğu Haber Ajansı/AŞA)

Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanı Ali el-Musilhi’nin parlamentoda gördüğü sert baskı, aralık ayında altı yıllığına tekrar seçilen Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin yeni döneminin başlamasına yaklaşık iki buçuk ay kala Başbakan Mustafa Medbuli liderliğindeki mevcut hükümeti etkileyecek ‘kapsamlı veya kısmi’ bir kabine değişikliğinin yakın olduğu yönündeki spekülasyonları güçlendirdi.

Sisi, 3 Nisan’da 2030 yılına kadar sürecek üçüncü cumhurbaşkanlığı dönemine başlayacak. Anayasa, cumhurbaşkanına anayasa yemini ettikten sonra hükümeti değiştirme zorunluluğu getirmiyor, ancak yeni cumhurbaşkanlığı döneminin başlamasıyla birlikte hükümette değişikliklerin yapılması ve hükümet programının Temsilciler Meclisi’ne sunulması gelenekleşmiş durumda.

Son zamanlarda kabine değişikliğinin kapıda olduğuna ilişkin haberler arttı. Medya kaynaklarına göre değişikliğin kapsamına dair farklı tahminler yapılıyor. Değişiklik yalnızca birkaç bakanı mı kapsayacak, yoksa Haziran 2018’den bu yana hükümete başkanlık eden Mustafa Medbuli’ye kadar mı uzanacak bilinmiyor.

Fotoğraf altı: Sisi, Medbuli ve bir dizi bakan ile birlikte bir toplantıda (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Sisi, Medbuli ve bir dizi bakan ile birlikte bir toplantıda (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bu spekülasyonlara paralel olarak, Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanı Musilhi salı günü, milletvekillerinin fiyatların yükselmesi ve bazı stratejik değere sahip malların bulunmaması ile ilgili soruları ve bilgi talepleri ile karşılaştı. Bazı milletvekilleri, bakanın “son dönemde başta bakanın danışmanı olmak üzere bakanlıktakilerin yolsuzluk vakalarının yanı sıra temel gıda fiyatlarını kontrol edememesi” nedeniyle görevinden “derhal istifa” etmesi çağrısında bulundular.

Adalet Partisi Genel Başkanı Abdulmunim İmam “Mısır halkının yarısının düşük ücretle çalışmasına karşılık gıda fiyatlarının yükselmesini” eleştirmesi sosyal medyada geniş destek buldu. İmam oturumda yaptığı konuşmada “Mısır halkının açlık ve yoksulluk ile ekmek parası için hırsızlık yapmak arasında tercih yapmak zorunda bırakılması kabul edilemez. Olmaz. Üçüncü bir seçenek daha var” dedi. Yerel lehçeyle konuşmasına devam eden İmam “Hadi şöyle kapıya doğru yürüyün de omuzlarınızın genişliğini görelim” ifadelerini kullanarak bütün hükümetin istifa etmesi gerektiğine işaret etti.

Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanı, geçtiğimiz üç yıl içerisinde Kovid-19, Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail’in Gazze’ye saldırması ve Sudan savaşı gibi küresel olarak fiyatların artmasına yol açan pek çok sıkıntı yaşandığına dikkat çekerek Mısır’daki ekonomik krizi normalleştirmeye çalıştı.

Cumhuriyet Halk Partisi’nden Temsilciler Meclisi üyesi milletvekili Muhammed Cuneydi “kabine değişiminin kaçınılmaz olarak kapıda olduğunu” söyleyerek “Meclis, milletvekillerinin sorguya çekilmesini gerektireceği için bakandan güvenoyunu çekme yoluna gitmedi. Şu anda tartışılan konu, brifing talepleri ve bakanlık meseleleriyle ilgili sorular arasında dağılıyor” dedi.

Cuneydi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda “Milletvekillerinin bakana karşı öfkeli tepkileri, hesaba çekilmesi ve sorumlulara cezai yaptırım uygulanması gereken bir sorunun olması nedeniyle vatandaşların geniş kesiminin duygularını yansıtmaktadır” ifadelerini kullandı.

Mısır Demokrat Partisi’nden Milletvekili Emira Saber, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, “hükümet değişiminin hızlanacağını ve ekonomi ile ilgilenen gruptaki tüm bakanların değişeceğini umduğunu” dile getirdi. Saber “Hükümet değişikliğinin artık uygulanması gereken acil bir gereksinim haline geldiğine” dikkat çekerek “hükümetin ekonomik durumla baş edememesini” eleştirdi.

Al-Ahram Merkezi’nden bir uzman Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, herhangi bir kabine değişikliğinin siyasi ve ekonomik düzeyde olumlu değişim yaratmasının, “kısıtlama olmaksızın tüm meselelerle ilgilenecek bir siyasi başbakanın seçilmesine bağlı” olduğunu vurguladı.



Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
TT

Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)

Suriye hükümeti tarafından dün yapılan açıklamada federal sistemin reddedildiği bir kez daha ifade edilirken Kürt güçlerine orduya katılmaları çağrısı yapıldı. Kürt ve resmi Suriye kaynaklarına göre bu karar Cumhurbaşkanı Ahmed Şer'in Suriye Demokratik Güçleri Komutanı Mazlum Abdi ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın katıldığı bir toplantıda alındı.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre Suriyeli bir Kürt yetkili, Şara ve Abdi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni (KDSÖY)Suriye devletine entegre etme çabalarını görüşmek üzere bir araya geldiğini ifade etti.

Kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan yetkili, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack'ın da toplantıya katıldığını söyledi.

Toplantının, ‘KDSÖY ile Şam hükümeti arasındaki ilişkiler ile ekonomik ve askeri konuların’ görüşülmesi için düzenlendiğini de sözlerine ekledi.

Bu toplantı, Şara ve Abdi arasında henüz uygulanmayan bir ikili anlaşmanın imzalanmasından dört ay sonra gerçekleşti.

Şara’nın 10 Mart'ta ABD’nin himayesinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Abdi ile imzaladığı anlaşma, ‘Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır geçişleri, havaalanı, petrol ve gaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimi altına alınmasına’ ilişkin maddeler içeriyordu.

Ancak KDSÖY, anayasal bildirinin ardından hükümetin çeşitliliği yansıtmadığını söyleyerek yönetimi eleştirdi. Kürt güçler geçtiğimiz ay ‘merkezi olmayan demokratik’ bir devlet talebinde bulunmuş, Şam ise buna ülkede ‘bölünme girişimlerini’ reddettiğini vurgulayarak yanıt vermişti.

Suriye hükümetinden bir kaynak dün devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “Suriye devleti, ‘tek Suriye, tek ordu, tek hükümet’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı olduğunu yineler ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne aykırı her türlü bölünme veya federalizm biçimini kesin bir şekilde reddeder” ifadelerini kullandı.

Kaynak, “Suriye ordusu, tüm vatandaşları birleştiren ulusal bir kurumdur. Devlet, SDG'den Suriyeli savaşçıların anayasal ve yasal çerçeve içinde ordunun saflarına katılmasını memnuniyetle karşılıyor” dedi.

Kaynak ayrıca, ‘imzalanan anlaşmaların uygulanmasındaki herhangi bir gecikmenin ulusal çıkarlara hizmet etmeyeceği, aksine durumu karmaşıklaştıracağın ve Suriye'nin tüm bölgelerinde güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına yönelik çabaları engelleyeceği’ uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Şara, geçtiğimiz yıl aralık ayında İslamcı grupların ittifakının başında eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimini devirerek Şam'da iktidarı ele geçirdi. O tarihten bu yana Şara, Suriye'deki tüm askeri grupların lağvedilmesini savunuyor.

Ancak Suriyeli Kürtler, on binlerce erkek ve kadından oluşan askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Suriye'nin birliğini korumak ve ülkede güvenliği yeniden tesis etmek, yeni yetkililer için başlıca zorluklar arasında yer alıyor.

On yıllardır ötekileştirilmeye ve dışlanmaya maruz kalan Suriyeli Kürtler, bugün yeni iktidarın karar alma sürecini merkezileştirme ve geçiş döneminin yönetiminden önemli unsurları dışlama çabalarını eleştiriyorlar.

SDG lideri Abdi, mayıs ayı sonlarında bir televizyon röportajında “Şam ile yaptığımız anlaşmaya bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmeye çalışıyoruz” dedi. Ancak ‘Suriye'nin merkezi olmayan, tüm bileşenlerinin tüm haklarına sahip olduğu ve kimsenin dışlanmadığı bir ülke olması’ konusunda kararlı olduğunu da vurguladı.

Şara, Şam’da iktidarı devralmasının ardından tüm silahlı grupların feshedileceğini açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, DEAŞ’ı 2019 yılında son kalesinden de kovana kadar mücadelede etkinliğini kanıtlamış olan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Kürt özyönetim, Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda, Şam’daki kaynaklara ihtiyaç duyduğu en önemli petrol ve doğalgaz sahalarını da içeren geniş bir alanı kontrol ediyor. Aralarında binlerce yabancının da bulunduğu DEAŞ üyelerini de kamplarda ve gözaltı merkezlerinde tutuyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani daha önce yaptığı bir açıklamada, KDSÖY’le imzalanan anlaşmanın maddelerinin uygulanmasında ‘oyalanmanın ülkedeki kaosu uzatacağını’ söylemişti.