Husiler bölgedeki Batılı güçlere saldırmaya çalışabilir mi?

Milislerin İran’dan daha fazla silah alma arayışı, Kızıldeniz’de saldırılara devam edecekleri yönünde endişelere yol açıyor

İran yapımı silahların yer aldığı sevkiyat, bu ay Husilere ulaşmadan önce ABD Donanması tarafından durduruldu (AP)
İran yapımı silahların yer aldığı sevkiyat, bu ay Husilere ulaşmadan önce ABD Donanması tarafından durduruldu (AP)
TT

Husiler bölgedeki Batılı güçlere saldırmaya çalışabilir mi?

İran yapımı silahların yer aldığı sevkiyat, bu ay Husilere ulaşmadan önce ABD Donanması tarafından durduruldu (AP)
İran yapımı silahların yer aldığı sevkiyat, bu ay Husilere ulaşmadan önce ABD Donanması tarafından durduruldu (AP)

ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından toplanan son istihbarat bilgileri, Yemen’deki İran destekli Husi milislerin Tahran’dan daha fazla silah arayışında olduğunu gösteriyor.

Bu da, milis grubun Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırıları sürdürmeye kararlı olduğuna dair endişeleri artırıyor ve Ortadoğu’da daha geniş bir çatışma tehdidi oluşturuyor.

Şarku’l Avsat’ın Politico dergisinden aktardığı habere göre, ABD’li yetkililer en az bir ay boyunca, Husilerin yük gemilerine füze fırlatmak için gereken ek silahları tedarik etme girişimleri de dahil olmak üzere, saldırıları artırmayı planladıklarına dair bilgileri analiz etti.

İstihbarat bilgiler ayrıca, Husi grubun bölgedeki Batılı güçlere saldırmaya çalışabileceğine dikkat çekti.

Ancak ABD’nin Yemen’e yönelik son saldırılarının, Husilerin bu tür saldırı planlarını değiştirip değiştirmediği henüz net değil.

Bu gelişmeler, ABD Başkanı Joe Biden’ın, gruba yönelik ABD öncülüğündeki saldırıların milislerin ticari gemilere yönelik saldırılarını durdurmada başarısız olduğunu kabul etmesinden ve aynı zamanda Husilerin yeteneklerini baltalamak ve iradelerini kırmak için Yemen’deki saldırılara devam etme sözü vermesinden birkaç gün sonra gerçekleşti.

ABD Donanması, bu ay Husilere giden bir silah sevkiyatını bir gece baskını ile ele geçirdi ve İran yapımı seyir ve balistik füze bileşenleri taşıyan küçük bir tekneye el koydu.

Ancak bu görevin bedeli yüksek oldu.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından yapılan açıklamada, 11 Ocak’ta düzenlenen operasyon sırasında Somali açıklarında ortadan kaybolan ABD’li iki denizcinin ‘ölmüş olarak sınıflandırıldığını’ duyuruldu.

ABD Donanması, birçok silahlı insansız hava aracı (SİHA) ve füzeyi hedeflerine ulaşamadan düşürerek, ticari gemilerin ciddi zarar görmesini engelledi.

Ancak ucuz SİHA ve füzeleri, gelişmiş savaş uçaklarıyla engellemek ABD ve müttefikleri için maliyetli oldu.

İran, Hamas ve Lübnan Hizbullah’ının yanı sıra Ortadoğu’daki vekil gruplarından biri olan Husileri uzun süredir silah, eğitim ve finansmanla destekliyor.

İran'dan gelecek yeni silahlar, Husilerin 11 Ocak’tan bu yana ABD ve müttefiklerinin saldırısında kaybettikleri silahların yerini alabilir.

ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) bir yetkiliye göre bu sevkiyatlar, Tahran’ın Kızıldeniz’deki krizi körüklemede doğrudan rol oynadığının bir işareti.

Husilerin saldırıları, ABD’yi genişleyen Ortadoğu çatışmasının daha da derinlerine çekmekle tehdit ediyor ki bu, Biden’ın görevde olduğu süre boyunca kaçınmaya çalıştığı bir şey.

Biden, uzun süredir İsrail’le gölge savaşı yürüten İran ve ABD’nin birbirleriyle doğrudan savaşmak istemediklerini söyledi.

Ancak daha fazla Husi saldırısı, özellikle de Batılı birliklere yönelik olası saldırılar, Washington ve Tahran’ı doğrudan bir çatışmaya daha da yaklaştıracaktır.

Bazı uzmanlar, İran’ın silah sevkiyatı ve Husilere yönelik daha geniş desteğinin, ABD birliklerini Ortadoğu’dan çıkarmak için mevcut bölgesel karışıklıktan yararlanma girişimi olduğuna inanıyor.

Husilerin Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nde seyreden gemilere daha fazla saldırı yapma kabiliyetini zayıflatma amacıyla Yemen’deki gruba karşı saldırılar düzenlemeye devam eden Biden yönetimi için, gelecekteki silah sevkiyatlarının durdurulması kritik önem taşıyor.

Ancak İran silahlarının Yemen’e sevk edilirken ele geçirilmesi son derece zor.

Pentagon’dan bir yetkili, bu ay düzenlenen gibi komando operasyonlarının karmaşık olduğunu, savaş botlarındaki özel operatörlerin, keskin nişancıların, SİHA’ların ve gözetim amaçlı helikopterlerin yanı sıra denizcileri içerdiğini söyledi.

Biden yönetimi, bir haftadan uzun süredir grubun Yemen’deki mevzilerine neredeyse her gün saldırılar düzenlemesine rağmen, şimdilik Husilerle savaşta olmadığı konusunda ısrar ediyor.

Pentagon Sözcüsü Sabrina Singh Perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte şunları söyledi;

“Biz savaş aramıyoruz. Savaşta olduğumuzu düşünmüyoruz. Bölgesel bir savaş görmek istemiyoruz. Ortaklarımızla yaptığımız şey meşru müdafaadır.”

İran’ın vekil güçlerine verdiği destek, ABD kuvvetlerine ve bölgedeki diğer yerlere yönelik saldırıları körüklüyor.

Pentagon’a göre, Cuma günü itibarıyla İran destekli milis grupları, Irak ve Suriye’deki ABD birliklerine Ekim ayından bu yana 140 kez saldırdı.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırının ardından İran, çatışmaya doğrudan müdahil olmaktan kaçındı.

Ancak Tahran son günlerde daha cesur hale gelerek Irak, Suriye ve Pakistan’a füze fırlattı.

Yine de yetkililer ve uzmanlar, İran’ın Batı’yla açık bir savaş arayışında olmadığını savunuyor.

CENTCOM eski Komutanı General Frank McKenzie, Tahran’ın üç hedefinin rejimin korunması, İsrail’in yok edilmesi ve ABD’nin bölgedeki varlığına son verilmesi olduğunu söyledi.

McKenzie, “Buna dayanarak, ABD ile geniş çaplı bir savaş istemiyorlar, çünkü rejimin bundan dolayı tehdit edileceğini biliyorlar” dedi.

Husiler, İsrail’in üç ayı aşkın süredir yoğun bombardıman düzenlediği Gazze’deki Filistinlilere destek sağlamak amacıyla, geçtiğimiz Kasım ayından itibaren Kızıldeniz’de İsrail’e bağlı olduğunu söyledikleri gemileri hedef almaya başladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz hafta Husi grubunun ‘küresel terörist grup’ olarak yeniden sınıflandırıldığını duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Husilerin uluslararası denizcilik operasyonlarına yönelik saldırılarının serbest ticaret akışını bozduğunu ve denizcileri tehlikeye attığını söyledi.

Blinken, Husilerin ‘terörist grup’ olarak tanımlanmasının, grubu silahlı faaliyetlerinden sorumlu tutmayı amaçladığını belirtti.



İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)

Londra merkezli Silahlı Şiddete Karşı Eylem (Action on Armed Violence-AOAV) adlı kuruluş tarafından yayınlanan bir rapor, Gazze Şeridi'ndeki savaşın başlamasından bu yana İsrail askerleri tarafından işlenen savaş suçları ya da suiistimallerle ilgili olarak İsrail ordusu tarafından açılan her 10 soruşturmadan yaklaşık 9'unun herhangi bir suçlama yöneltilmeden kapatıldığını ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığına göre AOAV, Ekim 2023 ile Haziran 2025 sonu arasında İsrail ordusunun Gazze Şeridi veya Batı Şeria'daki güçleri tarafından sivillere zarar verildiği iddiaları üzerine bir soruşturma yürüttüğünü veya yürüteceğini söylediği 52 vakaya ilişkin İngilizce medyada haberler bulduğunu bildirdi. Söz konusu vakalar bin 303 Filistinlinin öldürülmesi ve bin 880 kişinin yaralanmasını içeriyor.

frgty
Yardım dağıtım noktasında vurularak öldürülen oğlu için gözyaşı döken Filistinli bir anne (EPA)

AOAV, soruşturmaların yüzde 88'inin çözülemediğini ve herhangi bir suçlama getirilmediğini kaydetti. Bunlar arasında Şubat 2024'te Gazze Şeridi'nde un kuyruğunda bekleyen en az 112 Filistinlinin öldürülmesi ve Mayıs 2024'te Refah'taki bir kampta 45 kişinin ölümüne neden olan hava saldırısı da yer alıyor.

Refah'taki bir dağıtım noktasından yiyecek almaya giden 31 Filistinlinin 1 Haziran'da İsrail güçlerinin ateş açması sonucu öldürülmesiyle ilgili soruşturma ise halen sonuçlanmadı.

AOAV ekibinden Iain Overton ve Lucas Tsantzouris, “İstatistikler, İsrail'in, güçlerinin savaşla ilgili ihlal suçlamalarını içeren davaların büyük çoğunluğunda sonuca ulaşamayarak ya da suçsuz olduğunu kanıtlayamayarak bir ‘cezasızlık modeli’ yaratmaya çalıştığını gösteriyor” dedi.

cvdfgt
Gazze Şeridi'ndeki bir yardım dağıtım noktasında yaşanan ölüm vakasının ardından Şifa Hastanesi’nin önünde kanlar içindeki bir ambulans sedyesini taşıyan Filistinliler (EPA)

İsrail ordusu, ‘askeri polis tarafından onlarca soruşturma açıldığını ve bu soruşturmaların çoğunun halen devam ettiğini’ bildirdi.

Ordu tarafından yapılan açıklamada, “Kuvvetlerimizin görevi kötüye kullandığına dair her türlü ihbar, şikâyet ya da iddia, kaynağı ne olursa olsun bir ön inceleme sürecinden geçer. Bazı durumlarda kanıtlar askeri polis tarafından cezai soruşturma başlatılması için yeterli olurken, diğer durumlarda sadece bir ön soruşturma yürütülür” ifadeleri yer aldı.

Açıklama şöyle devam etti: “Bu vakalar, İsrail Genelkurmay Başkanlığı Gerçekleri Araştırma ve Değerlendirme Mekanizması olarak bilinen bir mekanizma tarafından, kuvvetlerin suç teşkil eden bir suiistimalde bulunduğuna dair makul bir şüphe olup olmadığının belirlenmesi için değerlendirmeye sevk edilir.”

İnsan hakları örgütleri bu sistemi eleştirerek soruşturmaların yıllar sürebileceğini söylüyor.