Hamas'ın yeni bir belge yayınlaması ne anlama geliyor?

Hareket, 1987 Bildirisi’nin ötesine geçerek kendisini Filistin denkleminde inkâr edilemeyecek gerçek bir siyasi parti olarak sunmaya çalışıyor.

Görünen o ki Hamas, içeride ve dışarıda gerçek bir bölünmeden sıkıntı çekiyor. (AFP)
Görünen o ki Hamas, içeride ve dışarıda gerçek bir bölünmeden sıkıntı çekiyor. (AFP)
TT

Hamas'ın yeni bir belge yayınlaması ne anlama geliyor?

Görünen o ki Hamas, içeride ve dışarıda gerçek bir bölünmeden sıkıntı çekiyor. (AFP)
Görünen o ki Hamas, içeride ve dışarıda gerçek bir bölünmeden sıkıntı çekiyor. (AFP)

Tarık Fehmi

Hamas Hareketi, 18 sayfadan oluşan ve beş ana başlığa ayrılan resmi bir belge yayınladı: ‘Neden Aksa Tufanı Operasyonu?’ Söz konusu belge, işgal ordusunun iddialarına yanıt vermek, tarafsız bir uluslararası soruşturma yürütmek, dünyaya Hamas’ın kim olduğunu ve neyin gerekli olduğunu hatırlatmak için yazıldı.

Hamas belgede Aksa Tufanı Operasyonu'na ilişkin hikâyesini, harekete yol açan sebepleri açıklayarak anlattı. Operasyonun, İsrail'in Filistin davasını ortadan kaldırmayı, toprakları işgal etmeyi ve Yahudileştirmeyi, Mescid-i Aksa ve kutsal mekanları ortadan kaldırmayı ve Gazze Şeridi'ndeki haksız kuşatmayı sürdürmeyi amaçlayan İsrail planlarına karşı koymak için gerekli bir adım ve doğal bir tepki olduğunu açıkladı. Belgenin tamamı, Hamas'ın iç değişimlere uygun yeni bir üslup benimseyeceğine işaret ediyor. Bu yeni belge, siyasi izolasyonu kırmayı ve Hamas’ın rolünü yeniden canlandırmayı amaçlıyor.

Doğrudan geri bildirim

Belge metninde Hamas’ın talepleri, İsrail saldırganlığının durdurulması, Gazze Şeridi'ndeki ablukanın kaldırılması, yardım ve yeniden imarın başlatılması ve İsrail'in işgalinden dolayı yasal olarak cezalandırılması gibi hususların belirtildiği görülüyor. Ayrıca Gazze Şeridi'nin geleceğini belirlemeyi amaçlayan her türlü uluslararası ve İsrail projesi reddedilerek, Filistin halkının, Sina'nın, Ürdün'ün ya da 1948 Araplarının yerlerinden edilmeyeceğini kabul ederek kendi geleceklerine karar verecek olanlar olduğu ifade ediliyor.

Bu bağlamda, geri kalan iddia ve çağrıların iç içe geçmiş olduğunu ve daha fazla tanımlama, mahkeme baskısı veya gerçekçi pratik çözümler olmaksızın genellemelere odaklandığını belirtmek gerekir. Hareket, içeridekiler ve dışarıdakiler arasında gerçek bir bölünmeden mustarip. Özellikle İsrail'de savaş liderlerinin ortaya çıkmasının ardından siyasi ve saha liderlerinin teknik olarak ortadan kaybolmasıyla, arabulucuların önerilerine herhangi bir spesifik tepki vermemek (desteklemek veya reddetmek) ve sessizlikle yetinmek ya da İsrail tarafının kendi koşulları çerçevesindeki varlığını göz önünde bulundurarak genel bir yanıt vermek, mustarip olunan başlıklar arasında. Hamas'ın, liderlerinin Gazze Şeridi'nden çıkarılması ve resmi olarak sınır dışı edilmesi yönündeki taleplerden duyduğu korku hâlâ masada ve Hamas liderleri tarafından reddediliyor. Hareket, taktiksel olarak ılımlı uzlaşmaya dönme girişiminin yanı sıra, savaşı sona erdirecek herhangi bir alternatif seçeneği de kabul etmeyi reddediyor. Söz konusu girişim, teknokrat veya uzmanlaşmış olmayan bir ulusal hükümet kurma olasılığıyla birlikte müzakerelerin daha kapsamlı bir denkleme göre kabul edilmesini içeriyor.

Bu yeni belge, resmi Hamas Bildirisi’nin metninden ve daha sonra değiştirilen belgeden çeşitli açılardan farklılık gösteriyor. Siyasi veya güvenlik incelemelerinden bahsetmiyor; bunun yerine hiçbir anlamı olmayan cümleler, ifadeler ve moda sözcükler içeriyor. Yönelim veya pozisyonlarda bir değişikliği hedef almıyor; bunun yerine Hamas'ın İsrail'le ilişkilerde yaptıklarını meşrulaştırıyor. Aynı zamanda olup bitenlere ilişkin uluslararası bir soruşturma yürütülmesine de odaklanıyor. Hareketin ABD, Avrupa ve İsrail perspektifinden ‘terörist’ olarak algılandığı göz önüne alındığında bu tamamen anlaşılmaz bir durum.

Belgede hareket içindeki reformlara, bölgedeki ülkelerle veya uluslararası taraflarla ilişkilere ilişkin önceliklere veya kontrollere değinilmiyor. Ayrıca belgenin daha önce yazıldığı anlaşılıyor. Çünkü 100 günden fazla bir süredir devam eden çatışmalardan sonra herhangi bir yeni olaya değinmiyor. ‘Genel cümleler’, yapıcı ifadeler, popülist bir söyleme odaklanma ve daha fazlası ışığında, Hamas belgeyi kimin yayınladığını da belirtmedi. Ayrıca ‘belirli bir tarih’ ya da yayınlanmasına ilişkin özel bir sorumluluğun kabul edildiğine de işaret edilmedi.

Belge retorik ve yankı uyandıran ifadeler içeriyor. Direnişten söz edildiğinin doğrulanması ve Filistin halkına dayatılan herhangi bir seçeneğin reddedilmesi dışında, hareketin benimseyebileceği veya onaylayabileceği herhangi bir sabiteyi onaylamıyor. Belgede ayrıca Hamas’ın Filistin halkından sorumlu olduğu belirtiliyor. Filistin halkını temsil edenin Filistin Yönetimi ya da uluslararası alanda tanınan el-Fetih Hareketi değil, Hamas olduğu ifade ediliyor.

Belgede, özellikle ilk maddede (Neden Aksa Tufanı Operasyonu?) ve genel olarak meşrulaştırıcı bir dille, İsrail'in 1948'deki kuruluşundan günümüze kadar uzanan geniş bir tarihsel anlatım yer alıyor. Filistin'deki gelişmelerin seyri, İsrail ve ABD'nin tutumu hakkında kapsamlı bir tarihsel anlatının yanı sıra, Aksa Tufanı Operasyonu’nun ana hedefi, Hamas'ın Filistin halkı adına yaptıklarıyla ilişkilendiriliyor. Dolayısıyla operasyonun bu dönemde gerçekleştirilmesinin planlandığı ifade ediliyor.

Gerçek tutarsızlıklar

Birtakım hesapları içeren yeni bir belgenin yayınlanması ve mevcut askeri operasyonun gidişatında tutarsızlıkların ortaya çıkmasıyla birlikte, anlaşmazlık şu anda yurtiçindeki ve yurtdışındaki Hamas arasında yoğunlaşıyor. Hamas'ın yeteneklerinin yüzde 60'ının hedef alındığı ve hareketin mevcut Filistin denkleminde devam etmesi ya da rolünün şu anda marjinalleştirilmesi durumunda bu yetenekleri yeniden inşa etmenin uzun yıllar alacağı yönünde bir beklenti var. Hareketin elinde İsrail askerleri bulunduğundan, içerideki Hamas'ın gerektiğinde güvenliği ve siyasi müzakereleri yönetmede üstünlük sağlayacağı varsayılıyor.

Belki de bu en önemli öncelik olacaktır. Bu, uluslararası ve bölgesel baskılara maruz kalan ve birden fazla alanda faaliyet gösteren yurtdışındaki Hamas'ın aksine, yurtiçindeki Hamas'ın aynı zamanda kendi güvenlik ve siyasi koşullarını da belirleyeceği ve gerçek taviz vermeyeceği anlamına geliyor. Hamas arasında içte ve dışta birtakım gerilimler var. Gerçekten de İsrail'in ve bölgedeki nüfuzlu ülkelerin, özellikle de içeride İslami Cihad Hareketi’nin ve bölgesel olarak İran'ın varlığı göz önüne alındığında, bu bağlamda önemli sonuçlarını teyit edecek şekilde faydalanabilecekleri genel bir fikir birliği yok.

Söylenmeyen noktalar

Belgede Filistin Devleti’nin sınırları ya da topraklarının tanımına değinilmiyor. Bu, Hamas’ın yalnızca Gazze'de veya 1967 topraklarının herhangi bir yerinde Filistin Devleti’nin kurulabileceğini gösteriyor. Bu, belgede bağımsız bir Filistin Devleti’ne yol açacak herhangi bir yeni girişimin benimsenmemesi nedeniyle, hareketin tarihi Filistin topraklarının yüzde 82'sinden vazgeçtiği anlamına geliyor.

Hamas, söz konusu belgede Filistin meselesini tasfiye etmeyi veya Filistin halkının haklarını kısıtlamayı amaçlayan tüm anlaşmaları, girişimleri ve çözüm projelerini reddettiğini ve herhangi bir siyasi proje, girişim veya programın bu hakları etkilememesi gerektiğini doğruluyor. Buna karşı çıkmak veya çelişmek uygun değildir. Ayrıca belgede, direnişe ve silahlarına zarar verilmesi, direnişin araç ve yöntem çeşitliliği üzerinden yönetilmesinin direniş ilkesinin zararına olmadığı, çatışma yönetimi süreci içerisinde yer aldığından da söz edilmedi.

Sonuç

Hamas, 1987'de onayladığı ve hâlâ devam eden siyasi tartışmalara yol açan tüzüğünün ötesine geçmeye çalışıyor. Bu durum, hareketin kendisini Filistin denkleminde, Hamas’ın İsrail'i tanıması ve İsrail'in varlığını kabul etmesi için doğrudan koşullar belirleyen Ortadoğu Dörtlüsü'nün kararlarına bağlı kalmadan bypass edilemeyecek gerçek bir siyasi parti olarak temsil etmeye çalıştığını gösteriyor.

Hareketin kurucusu ve manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin'in yaklaşık 25 yıl önce, 10 yıllık ateşkes ve 1967 savaşında İsrail tarafından işgal edilen Filistin topraklarında bir Filistin Devleti kurulması konusunda anlaşarak Hamas’ın tanınmasını teklif etmesi dikkat çekiyor. Filistin Yasama Konseyi Başkanı Aziz Duveyk, Hamas'ın İsrail'in var olma hakkını kabul ettiğini ve İsrail’in ortadan kaldırılması çağrısında bulunan sözleşmesini iptal etmeye hazır olabileceğini doğruladı.

İsrail'in Hamas'a ilişkin algılamaları, belgenin şu anda yayınlanmasının amacının Filistin Yönetimi üzerinde baskı oluşturmak ve böylece hareketin Filistin siyasi denkleminde dolaylı bir taraf olmasını sağlamak olduğu olasılığını dışlamıyor. Hamas’ın korkusu, ABD'nin Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın meşruiyetini tazeleyip onunla iletişimi sürdürmesiyle Abbas'ın tüm siyasi sahneyi tek başına yönetmesi. Hamas'ın bakış açısına göre 7 Ekim, uluslararası kamuoyunun Hamas’ı hesapsız bir operasyon yapmakla suçladığı gibi keyfi bir operasyon değil, Filistin halkının İsrail'e karşı ayaklanması çerçevesinde doğal bir tepki olarak gerçekleşti.

Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.