Lübnan’da öncelik cumhurbaşkanlığı seçimi

Seçim ve savaş yollarının ayrılması hususunda Beşli Komite ile Berri arasında yakınlaşma mevcut.

Berri ile Beşli Komite arasında ‘cumhurbaşkanlığı sürecini savaştan ayırma’ gerekliliği konusunda yakınlaşma yaşanıyor. (Temsilciler Meclisi)
Berri ile Beşli Komite arasında ‘cumhurbaşkanlığı sürecini savaştan ayırma’ gerekliliği konusunda yakınlaşma yaşanıyor. (Temsilciler Meclisi)
TT

Lübnan’da öncelik cumhurbaşkanlığı seçimi

Berri ile Beşli Komite arasında ‘cumhurbaşkanlığı sürecini savaştan ayırma’ gerekliliği konusunda yakınlaşma yaşanıyor. (Temsilciler Meclisi)
Berri ile Beşli Komite arasında ‘cumhurbaşkanlığı sürecini savaştan ayırma’ gerekliliği konusunda yakınlaşma yaşanıyor. (Temsilciler Meclisi)

Gazze’de yaşananların ve Hizbullah’ın savaş hattına dahil olmasının dikkatleri dağıtması sonrasında, 1 Ekim 2022’den bu yana ülkenin cumhurbaşkanlığındaki boşluğu sona erdirmek için yürütülen çalışmalar yeniden Lübnan’ın önceliği haline geldi.

Yabancı ve yerel iletişimin son zamanlardaki seyrinden cumhurbaşkanlığı meselesinin uluslararası ve bölgesel önem açısından öncelikli bir konuma geri döndüğü anlaşılıyor. Savaşın başında bölgesel ve uluslararası açıdan ekonomik, sosyal ve siyasi açıdan tükenmiş olan Lübnan’dan savaş hayaletini çıkarmaya odaklanılıyordu. Daha sonra cumhurbaşkanlığı meselesi, savaşın tehlikeleri ışığında Lübnan’ın durumunu güçlendirmek için bir gereklilik olarak görülmeye başlandı. Dolayısıyla Lübnan’da bir cumhurbaşkanının varlığının, ‘Gazze Savaşı’ndan veya İsrail’in Hizbullah’la 2006’daki savaşını sona erdiren 1701 sayılı karar sonrasındaki yola açılan kapı olduğu’ göz önüne alındığında iki yolun (savaştan kaçınma yolu ve cumhurbaşkanlığı kapısı üzerinden siyasi hayata düzen getirmenin yolu) acilen ayrılmasına ihtiyaç var.

Beyrut’taki Arap diplomatik kaynakları, şubat ayında ‘Gazze’deki savaş ve Lübnan’daki yansımaları nedeniyle aylarca süren gerilemeden sonra Lübnan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yeniden öncelik olmasıyla dikkate değer bir harekete tanık olunacağını söyledi. Kaynaklar, Suudi Arabistan Krallığı, Mısır, Katar, ABD ve Fransa’yı içeren Lübnan’la ilgili Beşli Komite’nin ‘cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirme üzere önümüzdeki hafta içinde toplanacağını’ açıkladı. Kaynaklar ayrıca, üye ülkeler arasında gerçekleştirilen temaslarda, üye ülkeler arasındaki saf ve söylem birliğine vurgu yapıldığına ve Fransa Cumhurbaşkanlığı elçisi Jean-Yves Le Drian’ın çabalarına tam destek verildiğine dikkat çekti.

Arap bir diplomatik kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Beşli Komite’nin ilkeleri ile Meclis Başkanı Nebih Berri'nin bölge konusunu başkanlık yolundan ayırma konusundaki yaklaşımları arasında dikkat çekici bir yakınlaşma var. Bu, cumhurbaşkanlığı seçim meselesinde etkili bir siyasi hareket oluşturması beklenen yeni bir dinamik yaratacaktır.

Kaynak, Lübnan siyasi güçlerinin ‘ülke için bir cumhurbaşkanının seçilmesiyle sonuçlanacak yolu başlatacak bir süreç için uygun zemini’ bugün her zamankinden daha fazla bulmaları gerektiğini belirtti. Kaynaklar, Beşli Komite’nin misyonunun Lübnan halkına bir başkan seçmek değil, engellerin aşılmasına yardımcı olmak olduğunu belirttikleri açıklamada “Bahsedilen üçüncü seçenek de bu yaklaşımın bir parçasıydı. Çünkü diğer seçenekler karşıt görüşlerle çatışarak tüm süreci sekteye uğratıyordu. Ülke dalgalı denizde kaptansız kaldı” ifadelerini kullandı. Kaynaklar ayrıca, sürecin ülkenin çıkarına olduğuna ve bir ekibe meydan okuma ya da onu devirme girişimi olmadığına ikna etmek amacıyla, bu meselede karşıt zeminler inşa edilmesi ve güvence verilmesi gerekenlere güven verilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Diğer yandan Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Alaa Musa, Beşli Komite’nin ortaya koyduğu çalışmaların meyvelerinin önümüzdeki dönemde ortaya çıkacağını belirtti. Musa, kendisinin ve Beşli Komite temsilcilerinin yetkililere yönelik yürüttüğü tur çerçevesinde Lübnan Müftüsü Abdullatif Deryan ile görüşmede bulundu. Musa görüşme sonrasında şu açıklamayı yaptı:

Beşli Komite’nin pozisyonu nettir. Herkes için net bir eylem haritamız var ve herkes buna bağlı. İnşallah önümüzdeki dönemde Beşli Komite’nin çalışmalarının meyvesini aldığına, cumhurbaşkanlığı boşluğu sorununun bir an önce bitirilmesi için neler hedeflediğine şahit olacaksınız. İnşallah önümüzdeki dönemde de aynı mesajı, aynı hedefi tasdik etmek için çeşitli siyasi güçlerle bir araya geleceğiz.

Musa, Beşli Komite’nin üyeleri arasındaki anlaşmazlık hakkında konuşmayı reddederken açıklamasını şöyle sürdürdü:

Şu anki görev alanımız ve çalışma çerçevemiz, cumhurbaşkanlığı koltuğundaki boşluğa yöneliktir. Bu, Lübnan’ı istikrar ve kalkınma aşamasına getirecek diğer birçok konuda atılmış uzun bir adımdır. Bu sadece Beşli Komite’den umulan bir şey değil, çeşitli siyasi güçlerden de umuluyor. Şahsen ben böyle hissediyorum.



Rapor: Hizbullah lideri Ali Musa Dakduk, İsrail'in Suriye'deki saldırısında öldürüldü

Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)
Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)
TT

Rapor: Hizbullah lideri Ali Musa Dakduk, İsrail'in Suriye'deki saldırısında öldürüldü

Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)
Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)

ABD'li üst düzey bir savunma yetkilisi, Irak Savaşı sırasında ABD güçlerine karşı en cesur ve karmaşık saldırılardan birinin planlanmasına yardımcı olan Lübnanlı üst düzey Hizbullah komutanının, Suriye'de bir İsrail saldırısında öldürüldüğünü söyledi.

ABD güçleri Ali Musa Dakduk'u 2007 yılında ABD güvenlik ekibi kılığına giren ajanların beş Amerikan askerini öldürdüğü bir operasyonun ardından gözaltına almıştı. NBC'ye göre daha sonra Iraklı yetkililer tarafından serbest bırakıldı.

Şarku’l Avsat’ın NBC'den aktardığına göre ABD'li savunma yetkilisi, İsrail hava saldırısının ayrıntılarının, ne zaman gerçekleştiğinin, Suriye'nin neresinde yapıldığının ve özellikle Dakduk'u hedef alıp almadığının bilinmediğini ifade etti.

Dakduk'un planlanmasına yardım ettiği karmaşık saldırı, 20 Ocak 2007'de Kerbela'daki ABD-Irak ortak askeri yerleşkesinde gerçekleşti.

ABD askeri güvenlik ekibi kılığına girmiş, Amerikan silahları taşıyan ve bazıları İngilizce konuşan bir grup adam, ABD ve Irak askerlerinin bulunduğu bir binanın yakınına gelene kadar çeşitli kontrol noktalarından geçtiler.

Tesis, Irak'ta ‘Ortak Güvenlik İstasyonları’ olarak bilinen ve ABD askerlerinin Iraklı polis ve askerlerle birlikte yaşadığı, çalıştığı bir grup tesisin bir parçasıydı. Silahlı saldırganlar geldiğinde tesiste yirmiden fazla ABD askeri bulunuyordu.

Silahlı unsurlar binayı kuşattı, güvenliği aşmak için el bombaları ve patlayıcılar kullandı. El bombasının patlaması sonucu bir ABD askeri öldü. Militanlar içeri girdikten sonra iki ABD askerini binanın içinde, diğer ikisini de dışarıda esir aldı ve kendilerini bekleyen dört çeker araçlarla hızla kaçtı.

ABD saldırı helikopterlerinin konvoyu takip etmesi üzerine militanlar araçlarını terk ederek yaya olarak kaçmaya başladılar ve bu sırada dört ABD askerini vurdular.

Saldırının ardından ABD'li yetkililer, operasyonu gerçekleştirmek için gereken koordinasyon, eğitim ve istihbarat seviyesine dayanarak militanların İran'dan doğrudan destek aldığından şüphelendi.

Dakduk Mart 2007'de ABD güçleri tarafından yakalandı. NBC'nin bildirdiğine göre, Kerbela saldırısının planlanmasında Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Kudüs Gücü'nün yer aldığı kanıtlandı. Sorgulama sırasında Dakduk, operasyonun Kudüs Gücü'nün doğrudan desteği ve eğitimi sonucunda gerçekleştiğini itiraf etti.

ABD ordusu Dakduk'u Irak'ta birkaç yıl gözaltında tuttuktan sonra, Aralık 2011'de Iraklı yetkililere teslim etti.

ABD'li yetkili şunları söyledi: “Iraklı yetkililer Dakduk'u yargılayacaklarını söylediler ama ABD'li yetkilileri çok kızdıracak şekilde birkaç ay içinde serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra tekrar Hizbullah ile çalışmaya başladı.”