Mısır hükümeti, İdari Başkent’e taşınmadan önce eski genel merkezini satmaya hazırlanıyor

Kahire’nin merkezindeki 13 bakanlığın arazi ve binalarının mülkiyeti Devlet Fonu’na devredildi

Kahire’nin merkezinde, yatırım yapılması planlanan, Nil Nehri’ne bakan Dışişleri Bakanlığı binası (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Kahire’nin merkezinde, yatırım yapılması planlanan, Nil Nehri’ne bakan Dışişleri Bakanlığı binası (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Mısır hükümeti, İdari Başkent’e taşınmadan önce eski genel merkezini satmaya hazırlanıyor

Kahire’nin merkezinde, yatırım yapılması planlanan, Nil Nehri’ne bakan Dışişleri Bakanlığı binası (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Kahire’nin merkezinde, yatırım yapılması planlanan, Nil Nehri’ne bakan Dışişleri Bakanlığı binası (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısır hükümeti, önümüzdeki aylarda nihayet Kahire’nin doğusunda yer alan Yeni İdari Başkentteki ‘hükümet bölgesine’ taşınmak için, Kahire’nin merkezindeki eski genel merkezini satmayı veya kullanım haklarını vermeyi umuyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, satarak veya yatırım yaparak farklı şekillerde elden çıkarılmalarına hazırlık olarak 13 bakanlığa ait arazi ve binaların ‘kamu malı’ statüsünden çıkarılması ve mülkiyetinin ‘Mısır Yatırım ve Kalkınma Devlet Fonu’na devredilmesi yönünde bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkardı.

Salı günü Resmi Gazete’de yayımlanan 2024 tarih ve 13 sayılı karara göre devredilen hükümet binaları listesinde İçinde Dışişleri, Adalet, Maliye, Eğitim, Sağlık ve Nüfus, Yerel Kalkınma, Ulaştırma, Turizm ve Tarihi Eserler, Askeri Üretim, İkmal, Sosyal Dayanışma ve İskan bakanlıkları ile Sanayi Bakanlığına ait bir bina bulunuyordu.  

Kararda yer alan bakanlıklar grubu ilk değildi. Daha önce de Tahrir Külliyesi’nin, feshedilen Ulusal Parti’nin ve Kahire’nin merkezindeki eski İçişleri Bakanlığı binasının arazi ve binalarının mülkiyetinin Fon’a devredilmesi yönünde kararlar alınmıştı.

Mısır hükümeti, yeni başkentte kendisine tahsis edilen hükümet bölgesine tamamen taşınmaya hazırlanırken, Mısır cumhurbaşkanlığından Temmuz ayında yapılan resmi açıklamaya göre, yaklaşık 30’u bakanlık olmak üzere 100’e yakın kamu kurumu, yaklaşık 40 bin çalışan ve işçi yoğunluğunun bulunduğu yeni genel merkezde çalışmalarını yürütmek üzere şimdiden harekete geçti ve taşınma süreci sona yaklaşıyor.

Son çıkarılan kararda “Söz konusu bakanlıklar, yeni başkente taşınana veya mevcut binalarına alternatif merkez bulununcaya kadar binaları ücretsiz olarak kullanmaya devam edecek” ifadelerine yer verildi.

devrb
Yeni İdari Başkent’teki hükümet bölgesi (İdari Başkent Facebook sayfası)

Gözlemcilere göre, bu araziler ve binalar, Merkez Bankası’nın Kasım ayı verilerine göre Haziran 2023’ün sonunda yaklaşık 164,7 milyar dolara ulaşan hükümetin dış borç krizine bir ‘rahatlama’ sağlamak için satmayı veya yatırım yapmayı umduğu ‘muazzam bir gayrimenkul zenginliğini’ temsil ediyor. Mısır’ın cari yılda (2024) borcunun yaklaşık 42,3 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Ayn Şems Üniversitesi Ekonomi Profesörü Dr. Yumna el-Hamaki, kararın etkinliğini ‘adil değerlendirme, profesyonel pazarlama ve arazi haklarının garanti edilmesi’ gibi üç koşula bağladı. Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda “Hükümet, başta dolar olmak üzere dövizi vuran kıtlık krizinin ortasında dış borçlarını ödemek için bir çıkış yolu arıyor. İlgililerin garantiler vererek bu zenginlikten en iyi şekilde yararlanmaları gerekiyor” dedi.

Hamaki söz konusu garantileri “Birincisi, arsa ve binaların değerinin tespiti... Mesela Milli Eğitim Bakanlığı aslında uzman olmayan birinin değerini belirleyemeyeceği tarihi bir saraydır” dedi. Hamaki ayrıca kendi ifadesiyle ‘iyi pazarlamanın’ sürdürülebilir yatırıma giden bir yol olduğunu da belirtti. Sonrasında “Kahire’nin kalbinde yer alan bu binaların, özellikle de Mısır’ın devlet fonu sonuçta Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanlığı’na bağlı olduğundan ve genel olarak hükümetin bu konudaki performansı daha önce başarı elde edemediğinden, en iyi yatırımcıyı çekmeyi garanti eden bir pazarlama planı olmayacağından korkuyorum” dedi.

Bu yılın başında Mısır Devlet Fonu’nun CEO’su Eymen Süleyman, feshedilen Ulusal Parti’nin (Kahire’nin merkezi Tahrir’de) arazisini geliştirmek için Birleşik Arap Emirlikleri koalisyonuyla bir anlaşma imzalandığını duyurdu. Süleyman, televizyon açıklamalarında binayı otel, ticari ve konut bileşenine dönüştürme niyetini açıkladı. Anlaşmanın detaylarına ilişkin “Geliştirme çalışmaları satış anlamına gelmiyor, Fon arsa ortaklığı içerisinde olacak” ifadelerine yer verdi.

Süleyman ayrıca, bakanlıkların Yeni İdari Başkent’e taşınmasından sonra Fon tarafından hazırlanan ‘4 bin varlık’ olarak belirttiği bir dizi ‘kullanılmayan’ hükümet varlığı ve binasını geliştirmeyi öngören bir plandan da bahsetti. Ayrıca, Kahire’nin merkezinde bulunan İçişleri Bakanlığı arazisi hakkında ‘İçişleri Bakanlığı binası 9 bina, garaj ve duvarsız açık bahçeden oluşan bir kompleks haline gelecek” ifadelerine yer verdi.

Senato’daki Ekonomi Komitesi Müsteşarı Temsilci Yasir Zeki, devletin piyasadan ‘çıkış’ yolunu güçlendirmek için devlet varlıklarının kamu mülkiyetinden Fon’a devredilmesini değerlendirdiğinde, Şarku’l Avsat’a “En önemli yatırım yollarından biri devletin piyasalardaki rekabetten çıkmasıdır ve başlangıçta gerçek bir yatırım kolu olarak hayata geçirilen Fon’un hedeflerinden biri de budur” dedi.

Zeki, ‘dolar sağlama’ şartıyla devlet varlıklarının kamu yararından Fon’a devredilmesi sürecinin başarılı olacağını öne sürdü. Bu konuda “Fon, yabancı yatırımcıya hitap etmeli ve döviz kıtlığının ciddiyetini hafifletmek için içeriden değil yurt dışından gelen dövizle ortaklık veya satış öngörmelidir” ifadelerini kullandı. 

Hamaki de devlet varlıklarını yönetmenin dolar getirmenin çözümlerinden biri olduğunu (Bir dolar resmi kurda 31 Mısır lirasına eşdeğer), ancak Mısır ekonomisini tehdit eden acil bir krizle yüzleşmek için kurtarıcı bir çözüm olarak görülmediğini belirtti. Bu bağlamda “Mısır’ın bu yıl ödenmesi gereken borçları var, aylardan bahsediyoruz ancak varlık satmak veya yatırım yapmak, hemen meyve vermeyen uzun vadeli bir görevdir” dedi. Son olarak “Ülkede yaşanan gerginlikler göz önüne alındığında, Mısır’da yaşayan 9 milyon yabancıya ikamet harcının dolar cinsinden uygulanmasının en hızlı çözüm olduğuna inanıyorum” ifadelerine de yer verdi.



Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
TT

Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin başkenti Şam'da bu ayın başında uzun zamandır beklenen ve tarihi olarak nitelenen bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Suriye hükümetinden yetkililer ile Fevze Yusuf başkanlığındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetini bir araya getirdi. Toplantıda, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında, Amerikan himayesinde imzalanan anlaşmanın uygulanması için alt komitelerin oluşturulması ve ihtilaflı meselelerin çözümüne yönelik müzakereler için ortak bir zemin bulunması konuları ele alındı.

Fevze Yusuf Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK), ABD ve bölgesel güçlerin bilgisi ve desteğiyle yapıldığını belirtti. Ayrıca Kurban Bayramı tatilinden sonra alt komitelerin kurulmasına karar verildiğini ifade etti.

Yusuf, “Her iki taraf arasında, merkezi komite denetiminde tüm alanlarda uzmanlaşmış komitelerin oluşturulması konusunda bir uzlaşı sağlandı. Zira birçok konu ve dosya, her iki tarafın uzmanlarına ihtiyaç duyuyor. Böylece Özerk Yönetim’in Suriye devlet yapılarıyla bütünleştirilmesi için ortak bir vizyona ulaşmak hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)

Birleşmeye dair farklı yaklaşımlar

Geçtiğimiz mart ayında Şara ile Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askerî kurumların yeni devlet yapısına dâhil edilmesini öngörüyor. Bu kurumlar arasında sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahaları da yer alıyor. Anlaşma kapsamında kurulması planlanan komitelerden biri, Özerk Yönetim’deki kurumların ve bu kurumlarda çalışan personelin devletin resmî kurum ve dairelerine nasıl entegre edileceğini ele alacak ‘idari komite’ olacak. Bir diğer komite, öğrencilerin, okulların ve eğitim kurumlarının Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanması ile diplomalarının ve eğitim kademelerinin tanınmasını sağlayacak. Ayrıca güvenlik ve askerî güçlerle ilgili bir komite de oluşturulacak ve bu komite, söz konusu güçlerin Savunma ve İçişleri Bakanlığı yapısına nasıl entegre edileceğini belirleyecek. İhtiyaca göre daha sonra başka komiteler de kurulacak.

Özerk Yönetim bölgeleri, Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan dört vilayete dağılmış durumda: Halep’in doğu kırsalı, Deyrizor’un kuzey ve doğu kırsalı, Rakka şehir merkezi ve Tabka. Bunlara ilave olarak Haseke vilayeti ve Kamışlı şehri. Bu bölgeler, yedi sivil yerel meclis tarafından yönetiliyor.

Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)

Söz konusu kurumların ve çalışanlarının geleceği hakkında konuşan Fevze Yusuf, bu yapıların birleşme süreci boyunca geçiş dönemini yöneteceğini açıkladı. Yusuf, “Anlaşılan o ki, bizim birleşme ve bütünleşme anlayışımız Şam’ın bakış açısından farklılık gösteriyor. Hükümet, birleşme meselesini Özerk Yönetim’in lağvedilmesi ve askerî güçlerinin tasfiyesi olarak anlıyor. Oysa biz, bütünleşmeyi mevcut kurumlarımızın bu aşamayı yönetmeye devam etmesi ve ileride devletin bir parçası hâline gelmesi olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yerel yönetimlerin, onları yöneten halkın bir parçası olan kişiler aracılığıyla yürütülen bir yönetişim sistemi olduğunu vurgulayan Yusuf, bu kişilerin bölgenin sorunlarını çok iyi bildiklerini belirtti. Yusuf, “Başka bir ifadeyle, bu yönetimlerin gelişme ve Şam’la anayasal düzenlemelere dayalı olarak koordinasyon kurma hakkını korumak ve varlıklarını hukuken ve meşru biçimde sürdürmelerini teminat altına almak istiyoruz” dedi.

Askerî ve güvenlik güçlerinin, Savunma Bakanlığı bünyesinde tek bir yapı olarak birleştirilmesi, ancak özgünlüklerinin ve coğrafi dağılımlarının korunması hakkında ise Yusuf şu yorumu yaptı: “SDG’yi diğer silahlı gruplarla sayı, nitelik, silah ve savaş tecrübesi bakımından karşılaştırmak mümkün değil. SDG güçleri, ABD öncülüğündeki DMUK güçleri tarafından eğitildi. Bu güçler, geleceğin Suriye ordusunun çekirdeğini oluşturacak. Çünkü bu güçler disiplinli, örgütlü ve yıllar boyunca bölgelerini ve Suriye sınırlarını koruma noktasında yeterliliklerini ispatladılar.”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)

Yusuf, hükümet tarafının anlaşma maddelerini uygulama konusunda ciddiyet gösterdiğini ve askerî seçenekler ile güvenlikçi çözümleri dışladığını belirtti. Her iki taraf da Savunma Bakanlığı’na bağlı güçlerle SDG arasında askerî bir çatışma yaşanmamasının, uzlaşıların ve tüm Suriye topraklarında egemen ve güçlü bir devlet inşasının önünü açacak stratejik bir tercih olduğunu ve bu tercihin korunması gerektiğini vurguladı.

Zaman çizelgesine dair anlaşmazlık noktası

Ancak Şara ile Abdi arasında imzalanan anlaşma, yıl sonuna kadar uygulanması gereken bir takvim öngörüyor. Peki, bu takvim hakkında durum ne? Yusuf, birçok mesele ve dosyanın hâlâ karmaşık olduğunu ve daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu, örneğin, askerî ve güvenlik güçlerinin nasıl entegre edileceği meselesinin zamana yayıldığını kaydetti. Yusuf'a göre bu güçler, Suriye topraklarının üçte biri büyüklüğündeki bir alana dağılmış durumda. Hapishanelerin boşaltılması ve kampların tasfiye edilmesi meseleleri ise daha da uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Yusuf, Şara ile Abdi’nin anlaşmayı ilan etmesinin ardından Özerk Yönetim’in hükümet heyetiyle ilk toplantısını Haseke’de gerçekleştirdiğini, burada görüş alışverişinde bulunulduğunu aktardı. En acil çözüm gerektiren meselelerden birinin ortaokul ve lise diplomalarına ilişkin bitirme sınavları meselesi olduğunu ve hükümet heyetinin bunu çözmeye istekli olduğunu, ancak bugüne kadar, yani üç ay geçmesine rağmen, sınav sürecinin Özerk Yönetim bölgelerinde nasıl yürütüleceğine dair hiçbir resmî kararın çıkmadığını ve binlerce öğrencinin geleceğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Yusuf ayrıca, Özerk Yönetim’in adem-i merkeziyet talebinin ayrılıkçılık ve bölünme anlamına geldiği yönündeki suçlamalara yanıt vererek, ‘Özerk Yönetim’in Şam’da bulunmasının ve Özerk Yönetim heyetinin orada yer almasının, Suriye devletine bağlılığın en büyük kanıtı ve delili olduğunu’ belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)

Yusuf, “Biz Suriye’nin bir parçasıyız ve bu bizim için ilkesel bir duruş. Adem-i merkeziyetçilik birlikle çelişmez. Hepimiz Suriyeliyiz. Ancak her bölgenin kendine has etnik ve dini çeşitliliğe dayalı özellikleri var” dedi. Yusuf, bu farklılıkların göz önünde bulundurulması gerektiğini, birçok gelişmiş ülkede adem-i merkeziyetçi sistemlerin uygulandığını ve bu ülkelerin güçlü devletler olduğunu söyledi. Adem-i merkeziyetçilik kavramının, sanki bölünme ve ayrılık anlamına geliyormuş gibi çarpıtıldığını ifade etti.

Askerî ve idarî dosyaların yanı sıra bu komiteler, ekonomik meseleleri ve petrol ile enerji sahalarının devrini de ele alacak. SDG, ülkenin petrol zenginliğinin yaklaşık yüzde 85’ini, ayrıca doğal gaz sahalarının ve üretiminin yüzde 45’ini kontrol ediyor. Bu sahalar arasında doğu Suriye’de Deyrizor kırsalında yer alan el-Ömer ve et-Tank sahaları da bulunuyor.

Yusuf, hükümet tarafıyla, hazırlanmakta olan Suriye parlamentosunun yapısına katılımları konusunu görüştüklerini açıkladı. Görüşmelerin, Kurban Bayramı tatilinden sonra başlamasının muhtemel olduğunu belirten Yusuf, Özerk Yönetim heyetinin anayasal bildiri konusundaki çekincelerini hükümet tarafına ilettiğini söyledi.

Yusuf, “Adem-i merkeziyetçilik, parlamentoya katılım ve anayasal bildiri meselelerine bazı satırlarda değindik. Ancak bu toplantı türünün ilkiydi. Bu nedenle genel çerçeveyi ele aldık. Bu oturum bir hazırlık niteliğindeydi. Sonraki toplantılarda daha derin tartışmalara gireceğiz” ifadelerini kullandı.

 Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, Özerk Yönetim’in, sunulan anayasal bildiri taslağından memnun olmadığını ve bu konuda itirazları olduğunu söyledi. Zira Özerk Yönetim bu bildirinin, merkeziyetçi bir yönetimi dayattığını düşünüyor. Onlara göre anayasa, yetki ve sorumlulukların adil biçimde paylaşılmasını sağlamalı, farklı siyasi görüşlerin özgürce ifade edilmesine izin vermeli, Suriye’deki tüm etnik ve dini toplulukların haklarını tanımalı ve demokratik, adem-i merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimsemeli.

Yusuf sözlerini şöyle tamamladı: “Biz diyaloğa hazırız. Hükümet tarafının müzakerelerin yeniden başlatılması için yeni bir tarih belirlemesini ve komitelerin çalışmalara başlamasını bekliyoruz.”