Mısırlı ve Katarlı arabulucular ile İsrail arasındaki ‘gerilimin’ Gazze ateşkesine etkisi

İsrail, Batı Şeria'daki el-Faria Mülteci Kampı’na baskın düzenledi. (EPA)
İsrail, Batı Şeria'daki el-Faria Mülteci Kampı’na baskın düzenledi. (EPA)
TT

Mısırlı ve Katarlı arabulucular ile İsrail arasındaki ‘gerilimin’ Gazze ateşkesine etkisi

İsrail, Batı Şeria'daki el-Faria Mülteci Kampı’na baskın düzenledi. (EPA)
İsrail, Batı Şeria'daki el-Faria Mülteci Kampı’na baskın düzenledi. (EPA)

İsrail'in son dönemde hem Mısır hem de Katar ile gerginlik yaratan tutum ve açıklamaları, söz konusu iki Arap ülkesinin Gazze Şeridi'ndeki durumu yatıştırmak için yürüttüğü arabuluculuk çabaları üzerinde nasıl etki edeceği konusunda soru işaretlerine neden oldu. Uzmanlar Tel Aviv'in tutumunu, İsrail hükümetinin Gazze'de ateşkese yol açacak her türlü çabaya karşılık verme konusundaki ciddiyetsizliğinin bir göstergesi olarak değerlendirdi.

Katar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ‘Doha yönetiminin Gazze'deki Hamas hareketine karşı yürütülen savaşta oynadığı arabuluculuk rolünün sorunlu olduğunu’ söylediği açıklamalarını kınadı. Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari çarşamba günü X’teki hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Ortalıkta dolaşan ifadeler eğer doğruysa, İsrail Başbakanı hayat kurtarmaya öncelik vermek yerine dar siyasi sebeplerden ötürü arabuluculuk çabalarını engelleyecek ve baltalayacaktır.”

Netanyahu, geçen hafta Gazze'de esir tutulan İsraillilerin aileleriyle yaptığı görüşmede Katar'a karşı şüpheli bir tavır ortaya koyarak şunları söyledi:

“Katar'a teşekkür etmemi beklemeyin. Katar'ın temelde Birleşmiş Milletler (BM) ya da Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nden (ICRC) bir farkı bulunmuyor. Ancak Katar’ın pozisyonu daha da sorunlu bir durum arz ediyor. Bu konuda hiçbir yanılsamam yok.”

Netanyahu, İsrail’de yayın yapan Kanal 12 televizyonu tarafından elde edilen bir ses kaydına göre ‘Katar’ın Hamas üzerinde baskı kurma araçlarına sahip olduğunu’ sözlerine ekledi.

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich perşembe günü yaptığı açıklamada Katar'ı, Hamas'ın 7 Ekim'de gerçekleştirdiği saldırıdan sorumlu olmakla suçladı.

İsrail ve Katar’dan gelen açıklamaların yarattığı gerginlik, aynı zamanda Mısır ile ilişkilerin gerildiği bir döneme denk geldi. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, İsrail'in Mısır topraklarından Gazze Şeridi'ne yardım girişini engelleyen adımlarını eleştirdi. Sisi, çarşamba günü Mısır'da düzenlenen Polis Günü kutlamalarında şu açıklamada bulundu:

“Refah Sınır Kapısı her gün, 24 saat açık. Ancak İsrail tarafının (yaptığımız yardımları kimseye ulaştıramayalım diye aldığı) önlemleri buna neden oluyor. Bu durum, rehinelerin serbest bırakılması konusunda Gazze Şeridi ve sakinleri üzerinde bir tür baskı yaratıyor.”

Mısır’ın, İsrail'in tutumuna yönelik eleştirilerindeki bu artış, çarşamba günü İsrail basınında yer alan Mısır Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Sisi ile telefonda görüşme talebini reddettiğine dair haberlerle aynı zamana denk geldi. Mısır ayrıca, İsrail'in Mısır sınırına bitişik Philadelphia Koridoru üzerindeki güvenlik kontrolüne ilişkin tekrarlanan İsrail açıklamalarını da şiddetle reddetti. Mısır Basın Enformasyon Kurumu Başkanı Ziya Raşvan'ın geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı açıklamaya göre Mısır, İsrail'in bu yöndeki hareketlerini ‘Mısır-İsrail ilişkilerine yönelik tehdit oluşturacak kırmızı bir çizgi’ olarak değerlendirdi.

Fotoğraf Altı: İsrail'in erken saatlerdeki bombardımanının ardından Gazze Şeridi semaları dumanla kaplandı. (AFP)
İsrail'in erken saatlerdeki bombardımanının ardından Gazze Şeridi semaları dumanla kaplandı. (AFP)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Mısır, Katar ve ABD, Gazze Şeridi'nde halen tutulan 130'dan fazla esirin serbest bırakılmasına ve sivillere daha fazla insani yardım ulaştırılmasına olanak sağlayacak yeni bir ateşkes için arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Sözü edilen üç ülkenin çabalarıyla Kasım ayının sonunda bir hafta süren bir insani ateşkese ulaşılmıştı. Bu ateşkes sonucunda da Gazze'deki 105 İsrailli esirin serbest bırakılması sağlanmıştı.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin İsrail Uzmanı Said Ukkaşe, İsrail'in Mısırlı ve Katarlı arabuluculara yönelik tutumunun ‘ateşkese götürebilecek bir anlaşmaya ciddi şekilde katılmaktan kaçınmak için bir manevra yapma ve kriz yaratma girişimini yansıttığını’ düşünüyor. ‘Savaşı durdurmanın siyasi bedelinin, Netanyahu ve İsrail hükümeti için ağır olduğunu’ belirten Ukkaşe, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bu durum, İsrail Başbakanı’nın tüm siyasi geleceğinin sonu anlamına gelir ve hatta yargılanmasına bile yol açabilir.”

Ukkaşe, İsrail Başbakanı'nın son haftalarda kasıtlı olarak erteleme yoluna gittiğini, ABD'nin ve Gazze'deki esirlerin ailelerinin taleplerinden kaçınmak için bu yönteme başvurduğunu söyledi. Ancak Ukkaşe, bu baskıların hükümeti arabuluculuğa yanıt vermeye zorlamak için yetersiz olduğunu vurguladı.

İşgal güçlerinin Gazze'de verdiği ağır kayıpların İsrail kamuoyunu daha fazla aşırılığa ve Filistinli gruplar üzerinde daha fazla askeri baskıya ittiğini belirten Ukkaşe, şunları söyledi:

“İsrail hükümeti, bu durumdan faydalanarak savaşı uzatmaya ve esirleri savaşın kurbanları arasında görmeye başladı. Bu nedenle İsrailli yetkililerin Mısırlı ve Katarlı arabulucularla sakin ilişkiler sürdürmeyi önemsememesi, İsrail’deki kafa karışıklığının boyutunu ve ne pahasına olursa olsun savaşı mümkün olduğunca uzun süre devam ettirme ısrarını yansıtıyor.”

Fotoğraf Altı: Gazze Şeridi'nin merkezinde, el-Bureyc bölgesindeki İsrail askerleri. (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezinde, el-Bureyc bölgesindeki İsrail askerleri. (AFP)

Doha ve Paris, geçtiğimiz hafta Gazze'deki İsrailli tutuklulara ilaç sevkiyatı yapılması için arabuluculuk yaptı. Netanyahu daha önce Katar'ın esirlere ilaç ulaştırma taahhüdünün İsrail'in bu ilaçların ulaştırıldığını doğrulamasının tek yolu olduğunu itiraf etmişti.

Kudüs Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Eymen er-Rakab ise Şarku’l Avsat’a şu değerlendirmelerde bulundu:

“İsrail hükümeti üzerinde gerçek bir baskı olmaması, yetkililerinin bölgesel krizleri kışkırtmasına ve herhangi bir siyasi rasyonalite olmaksızın bölgedeki çeşitli taraflarla gerginliği ateşlemeye devam etmesine neden oluyor.”

Rakab, ayrıca ‘aşırı sağcı bakanların İsrail'in Gazze'deki hedeflerine daha fazla şiddetle ulaşabileceğine inandıklarını’ ifade etti. “Esir değişimi ve savaşın durdurulması için gerçek bir müzakere sürecine girmek, İsrail'in kendi yenilgisini kabul etmekle eşdeğer olacaktır” diyen Rakab, Mısırlı ve Katarlı arabulucular ile İsrail arasındaki gerginlik durumunun arabuluculuk çabalarına olumsuz bir gölge düşüreceği beklentisini dile getirdi. Rakab sözlerini şöyle noktaladı:

“İsrail'in birden fazla engeliyle karşı karşıya olan Kahire ve Doha yönetiminin, Gazze'deki siviller için bir nefes alma fırsatı anlamına gelen yeni bir ateşkese ulaşma çabaları ne kadar yoğun olsa da bu gerginliğin üstesinden gelemeyebilir.”



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.