Husilerin denizdeki geriliminin ardından Somalili korsan tehdidi yeniden ön plana çıkıyor

Bir İngiliz muhrip, Kızıldeniz’de kendisine saldıran bir insansız hava aracını hedef aldı

Aden Körfezi’nde İngiliz tankerinde Husilerin füze saldırısı sonrasında çıkan yangın kontrol altına alındı (DPA)
Aden Körfezi’nde İngiliz tankerinde Husilerin füze saldırısı sonrasında çıkan yangın kontrol altına alındı (DPA)
TT

Husilerin denizdeki geriliminin ardından Somalili korsan tehdidi yeniden ön plana çıkıyor

Aden Körfezi’nde İngiliz tankerinde Husilerin füze saldırısı sonrasında çıkan yangın kontrol altına alındı (DPA)
Aden Körfezi’nde İngiliz tankerinde Husilerin füze saldırısı sonrasında çıkan yangın kontrol altına alındı (DPA)

Uluslararası güçlerin Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki Husi saldırılarıyla meşgul olması, Somalili korsanların faaliyetlerinin yıllar süren düşüşten sonra yeniden canlanmasına yol açtı. Öyle ki bir Bulgar gemisine yönelik eylemlerinden yaklaşık 1 ay sonra, geçen cumartesi günü bir Sri Lanka balıkçı gemisine de korsanlık yapmayı başardılar.

Bir İngiliz raporu, dün başka bir korsanlık faaliyetinin başarısız olduğunu bildirirken Londra, Kızıldeniz’deki destroyerlerinden birinin cumartesi günü kendisine saldırmaya çalışan bir Husi insansız hava aracını yakalayıp imha ettiğini açıkladı. Bu gelişmeden birkaç saat önce de Washington, Hudeyde’nin kuzeyindeki bir füzeyi etkisiz hale getiren önleyici bir saldırı başlattı. Bununla paralel olarak Husilerin hedef aldığı Aden Körfezi’nde bir İngiliz petrol tankerinde çıkan yangını söndürme çabaları yürütüldü.

FOTO: İngiliz destroyeri, Kızıldeniz’de kendisine saldırmaya çalışan Husi insansız hava aracını hedef aldı (Reuters)
 İngiliz destroyeri, Kızıldeniz’de kendisine saldırmaya çalışan Husi insansız hava aracını hedef aldı (Reuters)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, Diamond destroyerinin Sea Viper füze sistemini kullanarak, kendisini hedef alan bir insansız hava aracını mürettebatına zarar vermeden imha edebildiğini bildirdi.

Bakanlık, “Bu menfur ve hukuka aykırı saldırılar kesinlikle kabul edilemez. Kızıldeniz’de seyrüsefer özgürlüğünü korumak bizim görevimizdir” dedi.

Husiler, Gazze’deki Filistinlileri destekleme bahanesiyle 19 Kasım’dan bu yana Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki gemilere yaklaşık 34 saldırı düzenledi. Bu, durum Washington’u Refah Muhafızı koalisyonunu kurmaya sevk etti ve ardından 12 Ocak’tan itibaren İngiltere’nin desteğiyle Yemen’in çeşitli bölgelerinde İran yanlısı milislere karşı iki darbe halinde yaklaşık 10 saldırı başlattı.

Husi saldırıları ve onları kontrol altına almaya yönelik uluslararası çabaların yol açtığı kafa karışıklığıyla birlikte Somalili olduğuna inanılan korsanlar, gemilere el koymak için geri dönüş fırsatı buldu. Bu operasyonlar, korsanlıkla mücadele için oluşturulan ortak uluslararası güçlerin bir sonucu olarak gerilemeden önce 2011 yılında zirveye ulaştı.

Husilerin ‘İsrail gemilerini veya Tel Aviv limanlarına gidip gelen gemileri hedef aldıklarını iddia ettikleri’ saldırılarını artırmasıyla, Umman Denizi, Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’in güneyinde çok sayıda korsanlık girişimi kaydedildi. Husiler, korsan olarak uluslararası tanker Galaxy Leader’i ele geçirmeyi başardı. Aynı şekilde Somalili korsanlar bir Bulgar gemisi ile bir Sri Lanka gemisine karşı korsanlık yapmayı başardı.

Amerikan ve İngiliz saldırıları, Husi grubunu caydırmadı veya gemilere saldırma kabiliyetini sınırlamadı. Yemen hükümeti, çözümün, gözlemcilerin etkinliğini sorguladığı saldırılar değil, Hudeyde’yi özgürleştirmeye ve devlet kurumlarını yeniden canlandırmaya yönelik uluslararası destek olduğuna inanıyor.

Somalili korsanlar geri döndü

Yemen karasularında yaşanan kaynama ve gelişmeler gölgesinde Sri Lanka Donanması, pazar günü yaptığı açıklamada, Hint Okyanusu’ndaki gemilere yapılan son saldırıda şüpheli Somalili korsanların altı kişilik mürettebat taşıyan bir Sri Lanka balıkçı gemisini ele geçirdiğini duyurdu.

Aralarında silahlı kişilerin de bulunduğu beş kişiyi taşıyan bir tekne, Somali yakınlarında bir gemiye yaklaşıyor (Arşiv- AFP)
Aralarında silahlı kişilerin de bulunduğu beş kişiyi taşıyan bir tekne, Somali yakınlarında bir gemiye yaklaşıyor (Arşiv- AFP)

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı’nın AFP’den akatardığı habere göre Sri Lanka Donanması Sözcüsü Albay Gayan Wickramasuriya, geminin Somalili korsanlar tarafından kaçırıldığı açıklaması yaptı. Wickramasuriya, Lorenzo Bota 4 gemisinin cumartesi günü Somali’nin başkenti Mogadişu’nun yaklaşık 840 deniz mili güneydoğusunda alıkonulduğunu belirtti.

AFP’nin haberine göre Somalili korsanların 2017’den bu yana ki ilk girişimi, 16 Aralık’ta, Yemen’in Sokotra adasının 380 deniz mili doğusunda, Bulgarlara ait Malta bandıralı MV Ruen kargo gemisini kaçırmalarıyla başarılı oldu.

Korsanlar, MV Ruen gemisini ve 17 kişilik mürettebatını Somali’nin yarı özerk eyaleti Puntland’a götürdü. Öncesinde ise korsanlar, yaralı denizcilerden birini serbest bırakıp Hindistan Donanması’na teslim etti.

Yeni gemiye yönelik korsanlık faaliyeti sonucunda Sri Lanka Donanması Sözcüsü, ülkesinin ortak deniz kuvvetlerini uyardığını açıkladı. Wickramasuriya, Hindistan Donanması’nın soruşturma amacıyla bir savaş gemisi gönderdiğine, Sri Lanka Donanması’nın ise bölgeye gitmek üzere bir gemi hazırladığına dikkat çekti.

Öyle görünüyor ki iki geminin ele geçirilmesi korsanların iştahını kabarttı. İngiltere Deniz Ticareti Operasyonları Otoritesi, dün yaptığı açıklamada aralarında silahlı kişilerin de yer aldığı beş kişinin bulunduğu bir teknenin Somali’deki Bosaso’nun 70 deniz mili kuzeybatısındaki bir gemiye yaklaştığı yönünde bir rapor aldığını söyledi.

Otorite, yaptığı açıklamada “Silahlı güvenlik ekibi iki uyarı atışı yaptı ve tekne uzaklaştı” dedi. Alemu'l Arabi Haber Ajansı’nın (Arap World Press/AWP) haberine göre Deniz Ticareti Operasyonları Otoritesi, geminin tüm mürettebatının güvende olduğunu ve hedeflerine doğru yollarına devam ettiklerini dile getirdi.

FOTO: Husi saldırıları nedeniyle Kızıldeniz’de artan tehdidin ortasında bir konteyner gemisi İngiliz limanına demir attı (AFP)
 Husi saldırıları nedeniyle Kızıldeniz’de artan tehdidin ortasında bir konteyner gemisi İngiliz limanına demir attı (AFP)

Husiler ile Somali’deki silahlı gruplar arasında uluslararası gemi taşımacılığının tehdit edilmesine katılım veya İran silahlarının kaçakçılığı açısından bir hizmetin varlığına dair şüpheler var. Bu bağlamda İngiliz raporları, Umman Denizi ve güney Kızıldeniz’de küçük tekneler aracılığıyla kargo gemilerine el koymaya yönelik birçok girişimde bulunulduğunu bildirdi.

Çözüm için Yemen vizyonu

Yemen’de kalıcı barışa ulaşmaya yönelik bölgesel ve uluslararası çabaların ortasında, Husiler ile hükümet güçleri arasında yaklaşık iki yıldır sükûnet hali mevcuttu. Buna rağmen Yemen’deki Başkanlık Konseyi, bunun bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı geliştirmenin en iyi yolu olduğu göz önüne alındığında çözümün, hükümetin yeteneklerini desteklemekte, devlet kurumlarını yeniden kurmasını sağlamakta ve Husilerin ve terör örgütlerinin uluslararası seyrüsefere yönelik tehdit ve saldırılarına son verilmesinde yattığını dile getirdi.

Yemen açıklamaları, Başkalık Konseyi Başkanı Raşid el-Alimi’nin, medya muhabirleriyle Riyad’da yaptığı toplantı sırasında yapıldı. Alimi ayrıca, Husilerin gerginliği tırmandırmasının yansımalarıyla yüzleşmek için uygun tedbirleri tartışmak üzere bir hükümet toplantısı da düzenledi.

FOTO: Yemen Başkalık Konseyi Başkanı Raşid el-Alimi, Riyad’da gazetecilerle bir araya geldi (SABA)
Yemen Başkalık Konseyi Başkanı Raşid el-Alimi, Riyad’da gazetecilerle bir araya geldi (SABA)

Alimi, ülkesinin (Yemen hükümeti ve Körfez rejimi tarafından tıpkı el-Kaide ve İslam Devleti gibi terör örgütü olarak sınıflandırılan Husi milisler başta olmak üzere) terör örgütlerinin, ortadan kaldırılmasına yardımcı olacak her türlü uluslararası çabayı memnuniyetle karşıladığını söyledi.

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı, hayatta kalabilmek için yüzde 90’ı ithalata bağımlı olan Yemen’in acılarının ikiye katlanması başta olmak üzere, Kızıldeniz’deki Husi terör saldırılarının küresel ticaret özgürlüğüne ve bölge halklarına zarar verdiğini vurguladı.

İran’ı sonuç olarak Yemen’deki kolunun etkisiz hale getirilmesinden hoşnut olmamış gibi görünmekle suçlarken, “Çünkü ateşkes anlaşması özellikle karada, denizde ve havada tüm düşmanlıkların durdurulması anlamına gelecektir” dedi.

Raşid el-Alimi, “İran, gerek Yemen’de gerek başka yerlerde barış istemiyor. Husilerin Kızıldeniz’de ticari gemilere yönelik terör eylemleri İran’ın bölgedeki yayılmasına hizmet edecektir” ifadelerini kullandı.

Alimi ayrıca, uluslararası topluma, Husi milisleri diyalog masasına getirebileceği için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2216 sayılı kararını uygulamaya çağırdı.

FOTO: Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik (SABA)
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik (SABA)

Öte yandan Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, yerel durumdaki ekonomik, yaşamsal, siyasi, güvenlik ve askeri yönlerdeki gelişmelerle başa çıkmak için gerekli önlemleri tartışmak üzere bir bakanlar toplantısı düzenledi.

Resmi medya organlarında yayınlanan haberlere göre toplantıda, ticari faaliyetlerin, ulusal özel sektörün ve malzemelerin, gıda ürünlerinin ve insani yardım çalışmalarının sorunsuz akışının etkilenmemesini sağlamak için hükümetin ‘Husilerin terör grubu olarak yeniden sınıflandırılmasına’ karşı bakanlık ve sektör düzeyindeki planları gözden geçirildi.

SABA’ya göre toplantıda ayrıca, Husilerin terör saldırılarının küresel ticaret gemilerine yönelik canlı yansımalarını sınırlamak için çeşitli taraflar arasındaki eylemleri koordine etmeye yönelik mekanizmalar ele alındı. Söz konusu terör saldırıları, temel malların tedarik zincirlerinde ve hayat kurtaran gıda ve ilaç ithalatında ciddi darboğazların habercisi.



Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
TT

Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)

Fas'taki Z kuşağı protestolarında gözaltına alınan gençlere kötü muamele edilmesi tepki çekti.

Guardian'ın irtibata geçtiği aile ve avukatlar, gözaltındaki gençlerin polis merkezlerinde dövüldüğünü, saatlerce yiyecek ve su verilmeden tutulduğunu ve bazı durumlarda kendilerine zorla ifade imzalatıldığını savunuyor.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir anne, 18 yaşındaki oğlunun protestolara katılmamasına rağmen iki aydan uzun süredir gözaltında tutulduğunu söylüyor:  

Oğlum bir eyleme bile katılmamıştı. Bir büfede yemek yerken gözaltına alındı. Tutuklanırken o kadar kötü dövüldü ki bazı dişleri kırıldı.

Anne, oğlunun polis merkezinde ifade tutanaklarını imzalamayı reddettiği için yeniden dövüldüğünü de sözlerine ekledi. 

Sivil toplum kuruluşu (STK) Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) de bazı kadın protestocuların taciz, hakaret ve cinsiyetçi söylemlere maruz kaldığını aktarıyor.  

Haberde, Agadir yakınlarındaki Lqliaa kasabasında 1 Ekim'de düzenlenen gösterilerde üç protestocunun güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü iddiası da paylaşılıyor. 

Olayda 12 yaşındaki çocuklar da dahil 14 protestocunun yaralandığı belirtiliyor. Yetkililerse bir grup eylemcinin polis karakoluna saldırdığını, ekiplerin de buna karşılık verdiğini savunuyor. 

Uluslararası Af Örgütü'ne göre şimdiye dek protestolarla bağlantılı olarak 2 bin 400'den fazla kişi hakkında hukuki işlem başlatıldı. 

AMDH, duruşmalarda avukatların bulunmadığına, soruşturmaların yetersiz yürütüldüğüne ve masumiyet karinesinin uygulanmadığına dikkat çekiyor. Onlarca kişiye 15 yıla varan hapis cezaları verildiği aktarılıyor. Çocuklar da dahil birçok göstericinin davası sürüyor.

STK'nin Marakeş şubesinden Mustapha Elfaz, "Gençlerin polis gözetiminde işkence gördüklerine dair korkunç tanıklıklar duyduk" diyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Ahmed Benchemsi şunları söylüyor: 

Hükümet açıkça korktu ve herhangi bir muhalefet biçimine müsamaha göstermeyecekleri yönünde güçlü bir mesaj vermek için böyle bir baskıya başvurdu.

Eylülde patlak veren eylemlerde halk, en az 11 kentte yolsuzluğu protesto etmek için sokaklara dökülmüştü.

Göstericiler, Rabat yönetiminin sağlık ve eğitimi önemsemeyip uluslararası spor organizasyonlarına para akıttığını savunuyor. İspanya ve Portekiz'le birlikte 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülkede "Stadyumlar burada, hastaneler nerede?" sloganları duyulmuştu. 

Z Kuşağı 212 ve Fas Gençliğinin Sesleri gibi örgütlerin liderlik ettiği protestolar barışçıl başlasa da güvenlik güçleriyle çatışmalar nedeniyle üç kişi yaşamını yitirmiş, 600'den fazla kişi yaralanmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, News International


İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)

Suriye hükümeti ile Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yürütülen entegrasyon görüşmelerine ilişkin kaynaklar, tarafların yıl sonunda dolacak süre öncesinde tıkanan anlaşmayı ilerletmek için yoğun çaba gösterdiğini aktardı.

Şarku'l Avsat'ın sürece yakın Suriyeli, Kürt ve Batılı kaynaklardan edindiği bilgilere göre taraflar son günlerde temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak görüşmelerdeki gecikmelerin yarattığı memnuniyetsizlik dikkat çekiyor. Kaynaklar, mevcut şartlarda anlaşmayı ileriye taşıyacak büyük bir sıçrama beklentisinin zayıf olduğunu belirtiyor.

Beş farklı kaynağa göre, geçici Suriye hükümeti, kuzeydoğu bölgesini kontrol eden Kürt güçlerine bir öneri sundu. Kaynaklar Şam yönetiminin söz konusu öneride, yaklaşık 50 bin savaşçıdan oluşan SDG’nin üç ana tümen ve daha küçük birlikler halinde yeniden yapılandırılmasına kapı araladığı bilgisini verdi.

Öneriye göre SDG, komuta zincirinin bir bölümünden vazgeçecek ve kontrol ettiği bölgeleri Suriye ordu birliklerine açacak.

Ancak kaynaklar, bu planın hayata geçip geçmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurguladı. Birçok yetkili, yıl sonuna kısa süre kalmışken kapsamlı bir anlaşmaya varma ihtimalinin zayıf olduğunu, daha fazla müzakereye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.