Lübnan’daki Suriye diasporasının başkenti ve ticaret merkezi: Bar Elias

Yerinden edilenlerin sayısı nüfusun iki katını aşıyor.  Bölgedeki çarşı Şam çarşılarının örneği niteliğinde.

Bar Elias’taki kapalı çarşıda birbirinden farklı ürünleri bulmak mümkün. (Şarku’l Avsat)
Bar Elias’taki kapalı çarşıda birbirinden farklı ürünleri bulmak mümkün. (Şarku’l Avsat)
TT

Lübnan’daki Suriye diasporasının başkenti ve ticaret merkezi: Bar Elias

Bar Elias’taki kapalı çarşıda birbirinden farklı ürünleri bulmak mümkün. (Şarku’l Avsat)
Bar Elias’taki kapalı çarşıda birbirinden farklı ürünleri bulmak mümkün. (Şarku’l Avsat)

Lübnan’ın doğusundaki Bekaa’nın merkezinde yer alan Bar Elias beldesini ziyaret edenler, ana çarşıya ve küçük sokaklarına adım attıktan sonra kendilerine “Hamidiye çarşısına benzemiyor mu?” diye soruyor. Tüccarlardan işçilere, ziyaretçilerden yatırımcılara kadar değişen Suriyelilerin yoğunluğu nedeniyle bu izlenim edinilmiş durumda. Zira Lübnan’ın doğusunda Suriye sınırına yakın kasaba ülkedeki ‘Suriyeli göçünün başkenti’ haline geldi.

Bar Elias, kasabada ve çevresinde yaşayan çok sayıda Suriyeli nedeniyle ‘Suriye diasporasının başkenti’ unvanını kazandı. Sayıları yaklaşık 130 bin kişiyi bulurken, Lübnanlı nüfusun sayısı ise 50 bini geçmiyor. Suriyeliler, ilçenin içinde, çevresinde ve tarım arazilerinde bulunan yaklaşık 60 bin kişilik yerinden edilenler kamplarında yaşıyor. Yaklaşık 70 bin kişi ise kiralık evlerde yaşıyor, Lübnan ile Suriye arasındaki ticaret yapılıyor ve yurt dışından mal ithal ediliyor.

Taşınan ayrıntılar

Ziyaretçilerin tüccarların yanı sıra çiftçi ve işçilerde de gördüğü üzere Suriyeliler aslında hayatlarının tüm yönlerini buraya taşıdı. Belde sakinlerinden biri tarafından Şarku’l Avsat’a yapılan açıklamaya göre 2011’de savaşın başlamasından sonra her sınıftan ve kültürden birçok kişi bir şekilde buraya taşındı. Bölgedeki Suriyelilerin sayısı Suriye savaşından önce 10 bin iken sonrasında 130 bine çıktı. Belde sakini, bu sayının ‘Suriye’deki yeni dalgayla birlikte artabileceğini’ söyledi.

ffrgtbr
Bölgede birbirinden farklı ürünler satan dükkanlar  bulunuyor. (Şarku’l Avsat)

Bölgede 1980’lerden bu yana Filistinliler tarafından kurulan hizmet ve sağlık kurumlarının bulunduğu ve Filistin Kızılayı’nın işlettiği ‘Nasıra Hastanesi’ inşa edildiği göz önüne alındığında, hizmet kurumlarının varlığı da Suriyelileri bu bölgeye çekmede önemli bir faktör olabilir. Söz konusu hastanenin hizmetlerinden Lübnanlılar, Suriyeliler ve Filistinliler de dahil olmak üzere Bekaa bölgesi sakinlerinin çoğu yararlanıyor. Bar Elias’ta iş kuran, evler inşa eden ve bunlarla tamamen ilgilenen yaklaşık 20 bin Filistinli yaşıyor.

Çekici coğrafi konum

Bar Elias’ın coğrafi konumu, beldeyi savaştan kaçan Suriyeliler için ana varış noktası haline getirdi. Belde, Beyrut-Şam Uluslararası Karayolu üzerinde, Suriye ile Mesnaa sınır noktası ve iki ülke arasındaki ekonomik hareketin ana hattı olan Chtaura beldesi arasında merkezi bir noktada yer alıyor. Hayati konumu nedeniyle uzun süredir Suriyeli iş adamlarının yatırım yapma noktası haline gelen bölge, 1980’lerde ekonomik ve kentsel kalkınma hareketinin başlamasıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı ve bölgenin ekonomik başkenti haline geldi.

5h6y7j
Dükkanlarda birbirinden farklı ürünler sergileniyor. (Şarku’l Avsat)

Bar Elias’ta tüccarlardan biri olan mühendis Muhammad Meta, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:

Onlar bizim halkımız, tıpkı felaket sırasında Filistinli kardeşlerimizi kabul ettiğimiz gibi, onları da iyi bir şekilde kabul ettik. En güzel şekilde ağırlandılar, evlerimizin kapılarını açtık, kamp kurdukları alanında civarında arsalar hediye ettik. Kasabaya girenlerin çoğu yoksul sınıflardandı ve kendilerini güvende, emniyette ve iyi karşılanmış hissettiler. Sonrasında ticaret amacıyla dükkanlar ve yatırım kurumları kiralayan kapitalistlerin yanı sıra orta sınıf da şehre akın etmeye başladı.

Aktif ekonomik hareket

Tüccarlar, Bekaa’daki ticari sektörü tamamen kontrol altına alıncaya kadar küçük ve sürdürülebilir kar politikasını benimsedi. Tarım sektörü ve inşaat sektöründen sonra bu sektörde son sözü söylemeye başladılar ve diğer hizmetler; telefon satışı gibi sektörlerde de bir uzun geçmişe sahip oldular.

Meta, Bar Elias halkı hakkında şunları söyledi:

Belediye vergilerinin ödenmesi ve mağazaların kiralanması açısından kasabadaki ticari hareketin birincil faydalanıcıları onlar, ana caddedeki bir mağazanın kirası ayda 700 dolara ulaşırken, iç mahallelerde fiyat 250 ile 300 dolar arasında değişiyor.

 ‘Tüccarın daha fazla ödemeye hazır olduğuna’ da dikkat çeken Meta, Bekaa’yı Suriye’nin Humus kentine bağlayan Rayak-Baalbek Uluslararası Yolu üzerindeki bir mağazanın kirasının ise ayda 50 doları geçmediğini kaydetti.

Hayati bir bölge

Bar Elias, on yıldan kısa bir sürede hayati bir ekonomik bölge haline geldi ve bölgedeki olumlu ortam, Suriye’deki krizin yoğunlaşmasının aksine toparlanma görülen bir ekonomik ilerlemeyi sağladı.

Yerinden edilen Suriyeliler Bekaa’nın en büyük ve en büyük ticaret çarşısını kurmayı başardı. Söz konusu çarşı yüzölçümü bakımından en belirgin ve en büyük çarşısı oldu. Bar Elias ilçesi girişine giden ana yol üzerinde, dört kilometrelik bir alan üzerinde kurulan çarşı, ticaret alanında çalışan Suriyelilere yüzlerce iş imkanı sağladı.

Çarşı, Suriye halk çarşılarının bir örneği. Çarşıya kim girerse girsin, ana caddedeki dükkânların yanı sıra yan yollara genişlemesinden dolayı Şam’daki Hamidiye Çarşısına benzer bir Suriye çarşısına girdiğini zannedebilir, ancak bu çarşının bir çatısı bulunmuyor. Tuk-tuk gibi eşya taşıyan araçlar ise Suriye çarşısında olduğu gibi çok sayıda bulunuyor ve çarşının her iki tarafında da mal taşıyor.

errtbhtr
2011’den sonra yeni çarşılar kuruldu ve kasabanın sokaklarının her iki tarafına da yayıldı (Şarku’l Avsat)

Çarşıda kıyafet, baharat, tahıl, et, sebzenin yanı sıra inşaat malzemeleri satan yüzlerce mağaza ve dükkan bulunuyor. Çarşı, ürünlerin kaldırımlarda teşhir edilmesi, sabah saatlerinde hizmete başlaması ve iş günü sonunda ürünlerin dükkanlara geri taşınması açısından Suriye çarşılarına benziyor.

Çarşıdaki tüccarlar, müşterilerinin, yerinden edilmiş Suriyeliler, Lübnanlılar ve Bekaa kamplarında yaşayanların yanı sıra, Bar Elias çarşısından ürün alıp batı, kuzey ve orta Bekaa kamplarında satan küçük çaplı tüccarlardan da oluştuğunu söyledi. Çarşıdaki Suriyeli yatırımcılardan biri Şarku’l Avsat’a şunları aktardı:

Lübnanlı tüccarlar veya acenteler için de kuzey, batı ve orta Bekaa’daki çarşı ve mağazalar arasında dolaşmanın zorluğu ve masrafı yerine, mallarını tüm Bekaa’nın varış noktası haline gelen Bar Elias çarşısında satmak daha iyi oldu.

Çarşı, kasabayı çevreleyen kamplarda yaşayan binlerce Suriyeliye fayda sağlıyor. Kamplar, Doğu Sıradağları’nın batı yamacının eteklerine yayılıyor ve bu da topraklarında çok sayıda kampın kurulmasına olanak sağladı. Yerinden edilenlerin kayıtları, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin onayladığı verilere göre 2015’ten önce kaydedildi. Lübnanlı sakinlerin ifadesine göre çarşı, kamplarda yaşayan yerinden edilmiş kişilerin yanı sıra çalışma izni alabilen Suriyeliler için de iş imkanlarının güvence altına alındığı bir alan haline geldi.



İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.


SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.