Hamas’ın tünelleri: İmkânsız bir savaşta imkânsız bir hedef

En ölümcül ve karmaşık savaş biçimlerinden biri…

22 Kasım’da Gazze’deki Şifa Hastanesinin altındaki bir tünelde İsrailli bir asker (Reuters)
22 Kasım’da Gazze’deki Şifa Hastanesinin altındaki bir tünelde İsrailli bir asker (Reuters)
TT

Hamas’ın tünelleri: İmkânsız bir savaşta imkânsız bir hedef

22 Kasım’da Gazze’deki Şifa Hastanesinin altındaki bir tünelde İsrailli bir asker (Reuters)
22 Kasım’da Gazze’deki Şifa Hastanesinin altındaki bir tünelde İsrailli bir asker (Reuters)

Halid Hamade

Aksa Tufanı Operasyonu’nun 7 Ekim’de başlaması üzerinden yüz günden fazla zaman geçti. Bu süre içerisinde Gazze ve çevresi, dünyanın en donanımlı ve eğitimli orduları arasında yer alan işgalci bir ordu ile uluslararası yasaların onayladığı meşru bir hakka dayanan silahlı direniş arasındaki en şiddetli çatışmalara sahne oldu. Söz konusu yasalardan biri de Filistin halkının geri dönüş ve kendi kaderini tayin hakkını teyit eden 22 Kasım 1974 tarihli 3236 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararıdır.

Aksa Tufanı operasyonu, düşman İsrail’e karşı yeni bir çatışma turundan ibaret olmayıp, aynı zamanda Filistin direnişinin her türlü öldürme ve yok etme aracının kullanıldığı eşitsiz bir savaşta elde ettiği bir dizi günlük saha başarısıdır.

Bilinen tüm çatışma kurallarını ve genellikle askerî kurumlardaki manevraların ve planların dayandırıldığı tüm güç dengelerini geçersiz kılan çatışmalardan çıkarılan çok sayıda ders ve ibret vardır.  Ama belki de gelecekteki çatışmalardan alınacak dersler daha fazladır.

Aksa Tufanı Operasyonu, bu operasyonun saha detayları, özellikle bilgi toplamaya devam eden küçük birliklerin yeteneğinin sürdürülebilirliği alanında üstün bir düşmanla yakın mücadele sistemine kattığı teknikler, düşmanı takip edip onunla sıfır mesafeden yakın dövüşü idare etme ve onu pusuya ve tuzağa çekme konusunda çok şey yazılacak. Bunların yanı sıra komuta, kontrol ve iletişim sistemini sürdürmek için kullanılan teknikler de var ki bunlar, saha koşullarının getirdiği zorluklara ve hastaneleri, okulları ve yerleşim yerlerini hedef alan şiddetli bombalamalara rağmen kullanıldı. Zaten düşman, Gazze’yi yaşanamaz hale getirme niyetini açıklamaktan çekinmemişti.

sdvdfev
8 Ocak’ta Gazze’deki bir tünelin girişinde duran İsrailli bir asker (Reuters)

İsrailli kaynaklara göre Filistinli direnişçilerin sahada ortaya koyduğu sürprizler; Gazze çevresindeki yerleşimlere baskın, denizden ve havadan sızma operasyonları, İsrail içlerine atılan binlerce roket ve 21 noktada eşzamanlı çatışmalarla sınırlı kalmadı ve bu, düşmanın güvenlik ve askerî sisteminin tamamen çökmesine ve kontrolü hızlı bir şekilde geri alamamasına sebep oldu. Savunma Bakanı Yoav Galant’ın ilan ettiği askerî harekâtın aşamalarına sürpriz faktörü eşlik etti ve İsrail Savaş Konseyi’nin 26 Ekim Perşembe akşamı onayladığı kara manevrası, Hamas hareketine rehine müzakerelerinde taviz vermesi için baskı uygulama hedeflerine ulaşamadı. Gazze Şeridi’nde yeni bir güvenlik sistemi kurmaya ve otorite oluşturmaya ilişkin kara operasyonunun son aşamasının başlangıcına dair duyuru ise halen beklemede.

İsrail savaş sisteminin bozulması

İsrail, kara operasyonunu başlattığında Gazze semalarında hava kontrolünü ele geçirmenin ve tanklarla desteklenen güçlerini Gazze Şeridi şehirlerine sevk etmenin hedefe ulaşmak ve Hamas’ı ortadan kaldırmak için yeterli olacağını düşünüyordu. Ama kara operasyonu başka bir savaş alanıyla yüzleşti: geniş bir betonarme tünel ağı. Hamas’ın yaklaşık yirmi yıl boyunca inşa ettiği bu tünel ağı, onun askerî altyapısının en önemli parçası haline geldi. Ayrıca bu tünellerin, düşman İsrail’in savaş sisteminin karşı karşıya olduğu en büyük zayıflık noktası olduğu ortaya çıktı ve kara operasyonunun tümüyle başarısız olmasına yol açtı.

Gazze tünelleri oldukça karmaşık bir saha ortamını temsil ediyor. Görünürlüğün olmadığı bu tünellerde iletişim kopuyor ve GPS kullanmak ya da ateş açmak imkânsızlaşıyor

Tünel savaşı, her zaman en ölümcül ve karmaşık çatışma biçimlerinden biri olmuştur. Bu tünellerin rolünü sınırlamak için kullanılan B-52 uçakları, alev püskürtücüler, termal silahlar, sığınak patlatan bombalar ve hassas güdümlü diğer hava füzeleri gibi araçlar; mağaralardan, savaşçılar tarafından hazırlanan tünellerden ve başka doğal yeraltı yapılardan faaliyet yürüten düşmanı ortada kaldırmada başarısız oldu.

Gazze tünelleri oldukça karmaşık bir saha ortamını temsil ediyor. Görünürlüğün olmadığı bu tünellerde iletişim aksıyor ve GPS kullanmak ya da ateş açmak imkânsızlaşıyor. Bu noktada önemli bir soru beliriyor İsrail tünel ağını ne ölçüde yok edebilir ve bunun için yeterli zaman çerçevesi nedir? Bunun Gazze’deki kara operasyonu ve savaşın seyri üzerindeki sonuçları nelerdir?

Tünellerin kullanımının İsrail topraklarına sızıp, askerleri veya sivilleri kaçırmak için saldırılar düzenlemekle sınırlı olduğunu düşünen İsrailli liderler yanlış bir değerlendirmede bulundu. Bu yüzden İsrail’in odak noktası, büyük ölçüde sınır ötesi tünellerle sınırlı kaldı. İsrail 2014 yılından bu yana daha uzmanlaşmış bir yaklaşıma yönelerek, tünel savaşı konusunda uzmanlaşmış seçkin birimler oluşturdu ve bu birimleri eğitmek için kendi tünel yapılarını inşa etti.

Bunun bir sonucu olarak İsrail Savunma Ordusu, Gazze’deki savaşa tünelleri tespit etme, haritalandırma, etkisiz hale getirme ve yok etme konusunda en gelişmiş askerî becerilere sahip olduğundan emin bir şekilde girdi. Ancak İsrail’in hazırlıklarının, Gazze’deki gerçeklikle yüzleşmede yetersiz olduğu kanıtlandı. Nitekim yeraltı ortamındaki savaş tehdidi, benzeri görülmemiş bir şekilde varlığını sürdürdü ve Hamas hareketinin kullandığı yenilikçi teknolojilerin, savaşçılara ve rehinelere benzeri görülmemiş bir süre boyunca yeraltında yaşam koşullarının temin edilmesini sağladığı ortaya çıktı. Bunlar olurken İsrail Savunma Ordusu’nun en uzman birimleri de tuzaklı tünellerin girişlerinde ve içlerinde ağır kayıplar verdi.

Tünellerle mücadele

Yıkıcı hava harekâtı ve kapsamlı kara operasyonu, savaş meydanının coğrafi alanını kontrol etmeyi ve şehir savaşının savaşçılar ve siviller için oluşturduğu tehlikeleri azaltmayı amaçlıyordu. Yoğun ateş, keskin nişancı saldırılarını ve pusuları sınırlamak için binaları yerle bir etmeyi hedefledi. Gazze’nin kuzeyi, askerî birimlere yönelik tehlikeleri azaltmak ve serbestçe hareket için olabildiğince alan açmak üzere büyük ölçüde boşaltıldı. Daha sonra güçler, tünellerin açıklıklarını keşfetmek için zırhlı buldozerler kullanmaya başladı.

İsrail ordusu, bu açıklıkların çoğunu kapatmayı veya yıkmayı, güçlere ilerlemeye devam etme ve güvenliklerini sağlama imkânı verecek geçici bir önlem olarak görüyordu. Ancak tünel koridorlarına, oradan da daha geniş tünel ağına giden ve çoğunlukla kamufle edilen ve tuzaklı olan bu açıklıklar, yerdeki ölümcül deliklere dönüştü. Bu delikler, Hamas savaşçılarının yerden çıkmasına, güçlere ve araçlara otomatik silahlar veya roketatarlar fırlatmasına ve saniyeler içinde çimentodan yapılan betonarmelerin içine çekilmesine imkân tanıdı.

İsrail’in Hamas’ın tünel ağını tamamen keşfedemediği ya da haritasını çizemediği artık kabul ediliyor

Bunun üzerine askerî birlikler, tünel ağını keşif tekniğine başvurdu ve bu doğrultuda tünel ağının haritası çizildi ve hakkında daha fazla bilgi edinildi. Askerler yüzeyde kalıyor, daha sonra istihbarat toplamak ve rehineleri aramak için güvenli bir şekilde tünellere giriyorlardı. İsrail güçleri bunun için ilk önce video kameralarla donatılmış bir şekilde tünellere gönderilen robotlardan ve insansız hava araçlarından, sonra da patlayıcıların ya da insanların varlığını tespit edebilen köpeklerden yardım aldı.

Bu ve diğer uygulamalar, ağın büyüklüğünün ve kapsamının ortaya çıkarılmasına yardımcı oldu ve yıkım aşamasına geçmeden önce askerlerin tünellere girmesine imkân tanıdı. Robotlar, saatte bir kilometreden fazla yol katetemediği için bu keşif operasyonları, mevcut zaman kısıtlamalarıyla yüzleşti. Bu esnada güçler de şehir savaşını, tünel savaşını, arama kurtarma operasyonlarını, patlayan bombalar etrafında faaliyet yürütmeyi ve beklenmedik saldırılardan kaçınmayı bir araya getiren karmaşık bir askerî ortamda çalışıyordu. Ayrıca keşif operasyonu ile keşiften sonra tünellere giriş operasyonu, çoğu zaman Direnişin hazırladığı tuzaklar ve pusularla karşı karşıya kalıyor ve bu durum, tehlike oranını artırarak, çok sayıda ölüme sebep oluyordu. Daha önceki yeraltı savaşlarında olduğu gibi Gazze’deki tünellerle mücadele de güçlerin faaliyetinin istikrarsızlaşmasına ve büyük kayıplara neden olarak, İsrail’in zaferini bir serap haline getirdi.

İsrail’in Hamas’ın tünel ağını tamamen keşfedemediği ya da haritasını çizemediği artık kabul ediliyor. Hamas’ın tünel ağını yok etmenin, İsrail ordusunun Gazze’deki misyonunun en zor kısmı olduğu da söylenebilir. Londra Metrosu’ndan daha uzun olan ve 500 kilometre uzunluğunda olduğu tahmin edilen bu ağa, ‘Gazze Metrosu’ deniyor. Bu ağ, Hamas savaşçılarının ve rehinelerin sürekli hava saldırılarına rağmen üç aydan fazla bir süre hayatta kalmalarını, İsrail kara güçleri için tuzaklar kurulmasını ve çatışmanın uzamasını sağladı.

İsrail, daha sonra tünelleri sular altında bırakmak için bol miktarda deniz suyu pompalamaya çalıştı, ancak bu girişim yeraltı su kaynaklarının kirlenmesi tehlikesiyle yüzleşti. Bilindiği üzere Gazze’deki Filistinlilerin erişebildiği tek su kaynağı olan kıyı akiferi, aşırı su çıkarımı nedeniyle kirlenmiş olup, tüketime uygun değildir. Suların kasıtlı olarak kirletilmesi de daha fazla tepkiye yol açar ve Batı kamuoyunun Filistin davasına sempati duymasına sebep olur.

sdvdfdf
8 Ocak’ta Gazze’deki bir tünel girişinin yakınında duran iki İsrail askeri (Reuters)

Rehineler meselesi, Hamas için büyük bir güç noktası ve İsrail’in tünellerle baş etme yöntemini daha fazla kısıtlayan bir saha faktörü oluştururken, İsrail içinse askerî operasyonuna ve müzakere yeteneğine eşlik eden bir zayıflık noktası oluşturdu. Rehineler meselesi sayesinde Hamas, gerek ailelerin çocuklarının serbest bırakılmasını talep etmesi gerekse rastgele bombalamanın veya tünelleri patlatma ya da sular altında bırakma girişiminin devam etmesi yüzünden rehinelerin hayatlarının tehlikeye girmesi açısından düşman hükümetini rehinelerin aileleriyle karşı karşıya getirdi. Bu krizin İsrail içinde ve dışında Binyamin Netanyahu hükümeti için yansımaları daha da artıyor. Gazze Şeridi’ne yönelik yıkıcı bombardıman ve saldırı, iki taraf arasında rehinelerin hayatının korunmasına bağlı bir tür ‘ateşli müzakereye’ dönüşüyor ve rehinelerin veya bir kısmının bu tünellerin bazısında alıkonması ihtimalinden ötürü askerî operasyonun sınırları daralıyor.

Güçleri Hamas’ın ateş menzilinde kalırken İsrail’in bu tünel ağını yıkmanın veya etkisiz hale getirmenin bir yolunu bulma çabası beyhude

Güçleri, Hamas’ın ateş menzilindeyken İsrail, bu tünel ağını yıkmanın veya etkisiz hale getirmenin bir yolunu bulmak için boşuna çabalıyor. Zira her geçen gün yeni tüneller keşfediliyor. İsrail’in acizliği ve bölgede artan gerilim göz önüne alındığında rehineleri kurtarmayı ve Hamas’ın işini bitirmeyi hedefleyen kara operasyonunu tamamlamak için yeteri kadar zaman yokmuş gibi görünürken, tünelleri yıkma meselesi imkânsız bir savaşta imkânsız bir hedef haline geliyor.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.

 



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.