Mısır’da İsrail gazetesine röportaj veren parti liderine yönelik tepki artıyor

Partiler ve politikacılar Muhammed İsmet Sedat'tan resmi bir özür bekliyorlar.

Mısır Reform ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Muhammed Enver İsmet Sedat. (Facebook hesabı)
Mısır Reform ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Muhammed Enver İsmet Sedat. (Facebook hesabı)
TT

Mısır’da İsrail gazetesine röportaj veren parti liderine yönelik tepki artıyor

Mısır Reform ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Muhammed Enver İsmet Sedat. (Facebook hesabı)
Mısır Reform ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Muhammed Enver İsmet Sedat. (Facebook hesabı)

Mısır Reform ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Muhammed Enver İsmet Sedat'ın İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a yaptığı ve Arap medyasının aktardığı açıklamalar, Mısırlı siyasetçilerin İsrail medyasını gayri resmi boykot etmesi nedeniyle Mısır’da tartışmaya neden oldu.

İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirmek için Camp David Anlaşmaları’nı imzalayan merhum Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın yeğeni İsmet Sedat, geniş kitleler arasında yayılan, tercüme edilmiş metne göre Mısır ile Hamas'ın 7 Ekim’de yerleşim yerlerine yönelik işlediği cinayet ve İsraillilerin kaçırılması konusundaki İsrail’in öfkesini anladığını ifade etti.

Sedat, ‘İsrail'in kendini savunma hakkı’ olduğunu vurgulayarak ‘İsrail hükümetinin konuyu aşırılıkçı bir tarafa çekmesini’ eleştirdi. Son iki günde geniş kitlelere yayılan Arapça metne göre ‘Gazze halkına karşı intikam kampanyasının durdurulmasını’ talep etti.

Sedat, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"İsrail gazetesi için Kahire'deki bir muhabirle telefonda İngilizce röportajım yayınlanmak üzere İbraniceye çevrilmeden önce birçok haber sitesinde Arapça olarak yayınlandı ve çarpıtıldı. İfadeler söylendiği bağlamdan koparılarak parçalı bir şekilde ortaya kondu.”

Fotoğraf Altı: Sedat'a yönelik eleştiriler hız kazandı. (Facebook hesabı)
Sedat'a yönelik eleştiriler hız kazandı. (Facebook hesabı)

Meclis üyesi gazeteci Mustafa Bekri, söz konusu açıklamaların Mısır’da siyasi partiye başkanlık yapan biri tarafından yapılamayacağını belirterek açıklamaları Filistin meselesine yönelik, normalleşme söyleminin ötesinde bir ‘hançer’ olarak niteledi.

Birlik Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Abdünnasır Kandil de Şarku'l Avsat'a şunları söyledi:

“Sedat, medya veya siyasi olsun herhangi bir İsrailli partiyle iletişim kurmayı reddeden Mısır partilerinin yerleşik siyasi ilkelerini ihlal etti. Bu özellikle de İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği katliamların gölgesinde, siyasi nezaket eksikliğidir.”

Kandil ayrıca ‘Mısır ile İsrail arasındaki ilişkilerin resmi düzeyde normalleşmesine rağmen, Camp David anlaşmasının imzalanmasından bu yana İsrail ile veya herhangi bir İsrail vatandaşıyla iletişim kurmayı reddeden çeşitli Mısırlı siyasi partileri tarafından İsrail’in ‘düşman devlet’ olarak görüldüğünü, bu durumun ana sebeplerinden birisinin Kahire'deki İsrail Büyükelçisi ile görüşmesinden sonra milletvekili Tevfik Ukkaşe’nin Parlamento üyeliğinin düşürülmesi olduğunu’ ifade etti.

Parlamento, milletvekili Tevfik Ukkaşe’nin üyeliğini, 2016 yılında İsrail büyükelçisi ile Kahire'de yaptığı önceden koordinasyon olmadan ve siyasi konuların konuşulduğu görüşme nedeniyle soruşturmaya sevk edildikten sonra Konsey'in oy çokluğuyla düşürmüştü. İsmet Sedat, ‘politikacıların kafalarını kuma gömüp kavga etmemesi gerektiğini’ belirterek, bakış açısını ‘şu an hükümetine savaşı durdurması için baskı yapan İsrail toplumu içinde farklı sesler ile iletişim kurulmasının gerekliliğini’ vurgulayarak ortaya koyuyor.

Fotoğraf Altı: Sedat ulusal diyalog oturumlarına katıldı. (partinin Facebook sayfası)
 Sedat ulusal diyalog oturumlarına katıldı. (partinin Facebook sayfası)

Sedat ‘basın açıklamaları, yapmadığım alım-satım işlemleri veya İsrail’i ziyaret etmek anlamına gelen İsrail ile normalleşmeden tamamen farklı bir şeydir. Ancak bu açıklamalarla ulaşmak istediğim şey İsrail kamuoyuna bir mesaj vermektir’ dedi.

Ancak Mustafa Bekri, Sedat'ın gerekçelerini mantıksız bularak reddetti. Mustafa Bekri’nin değerlendirmesi Abdülnasır Kandil tarafından da desteklendi. Kandil açıklamasının devamında şunları söyledi:

"Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir. Sedat'ın açıklamalarını gerekçelendirdiği yüce hedefe rağmen, İsrail'i kuşatma altına alma ve boykot etme zorunluluğu göz önüne alındığında zamanlaması yanlış."



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.