Ateşkes müzakerelerinin uzaması Refah sınır kapısındaki baskıyı artırıyor

İsrail, Kerem Ebu Salim’in alternatif olarak kullanılmasını önerdi.

Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Refah kapısı (AFP)
Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Refah kapısı (AFP)
TT

Ateşkes müzakerelerinin uzaması Refah sınır kapısındaki baskıyı artırıyor

Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Refah kapısı (AFP)
Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Refah kapısı (AFP)

Gazze Şeridi’nde 7  Ekim’den bu yana süren savaşa dair sürdürülen ateşkes müzakerelerinin uzaması, Refah sınır kapısına gidiş (ve geliş) üzerindeki baskıyı arttırıyor. Buna ek olarak savaşın bitiminden sonraki döneme hazırlık çerçevesinde yapılan düzenlemelere ilişkin olarak Refah kapısı kritik önemini koruyor.

İsrail, zaman zaman sınır kapısının Filistin tarafının nasıl yönetileceği hakkında basına bilgi sızdırıyor. Son olarak İsrail medyası, Tel Aviv hükümetinin geçiş yerinin Mısır, Gazze Şeridi ve İsrail arasındaki sınır üçgenini temsil eden Kerem Ebu Salim bölgesine taşıma önerisini incelediğine ilişkin bir haber yayınladı.

Geçen cumartesi günü İsrail Yayın Kurumu Kanal 13, Aşırı sağcı Netahyahu hükümetinin Refah geçiş noktasının yerini Kerem Ebu Salim noktasına yakın olacak şekilde değiştirme arzusuna dikkati çekti. Aynı şekilde İsrail, 2005 yılında Philadelphia Koridoru’ndan tamamen çekilmeyi de kapsayacak şekilde, İsrail’in Gazze’den çekilmesi sonucunda terk ettiği sınır kapısı üzerindeki güvenlik kontrolünü yeniden ele alıyor.

Kanal, İsrail’in şu anda Mısır ile Refah sınır kapısını ticari taşımacılık için belirlenen Kerem Ebu Salim geçiş alanına aktarma olasılığını görüştüğünü, bu konunun İsrail ile Mısır arasında geçiş ve Philadelphia Koridoru konusunda bir çatışmayı önleyeceğine inandığını iddia etti. Öte yandan İsrail, şu anda Hamas hareketi tarafından kontrol edilen geçiş noktasında güvenlik denetimleri yapabilecek ve trafik üzerinde kontrol uygulayabilecek. Kanal 13, Mısırlıların bu öneriye henüz yanıt vermediğini, ancak ABD’nin bu fikirden heyecan duyduğunu belirtti.

Mısır’daki üst düzey bir güvenlik kaynağı, 1 Şubat’ta Al-Qahera News’e Philadelphia (Selahaddin) Koridoru’na ilişkin herhangi bir yeni güvenlik düzenlemesinin varlığını yalanlamıştı. Kaynak, İsrail ile Refah ve Philadelphia Koridoru konusunda anlaşmaya varılacağı ya da eksene herhangi bir yeni teknolojik araç yerleştirileceği yönünde dolaşan söylentileri de yalanladı. Kaynak ayrıca, Philadelphia ile ilgili herhangi bir yeni güvenlik düzenlemesinin var olmadığını ifade etti.

shnyj56
Mısır ile Gazze Şeridi’ni ayıran duvarın yakınında kuzey Gazze’den yerinden edilen Filistinliler (DPA)

Buna rağmen İsrailli yetkililer, Gazze Şeridi’nin sınırlarını kontrol altına almak ve Hamas’ın Refah kapısı üzerindeki kontrolünü sona erdirmek için neler yapılabileceğini konuşmayı bırakmıyor. Netanyahu, daha önce Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu yana birçok kez İsrail’in Refah kara kapısının bulunduğu Philadelphia Koridoru olarak da bilinen Selahaddin Koridoru’nu kontrol etmek istediğini açıklamıştı.

Philadelphia Koridoru Gazze ile Mısır arasındaki 14 kilometrelik sınır boyunca yer alıyor. Mısır ile İsrail arasında 1979’da imzalanan Camp David Anlaşması’na göre burası, tampon bölge olarak sınıflandırılıyor.

Can damarı

Gazze Şeridi’nde savaşın patlak vermesinden bu yana Refah kapısı, İsrail’in Gazze ile 6 numaralı geçiş noktasını kapatma kararı ve İsrailli yetkililerin ‘her türlü yardımın kararlı bir şekilde reddedileceğini’ duyurması ortasında, Gazze Şeridi’ne insani yardım girişi için bir ‘can damarı’ haline geldi.

Mısır, öncelikli olarak Mısır ve Filistin tarafları arasında bireylerin geçişi için donatılmış olan Refah sınır kapısını, yardımların iletilmesi, yaralıların çıkışı, insani yardım vakaları ve yabancıların Gazze Şeridi’nden çıkışı için tahsis etti.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, geçen ay Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Refah kapısının haftanın yedi günü 24 saat açık olduğunu, ancak İsrail’in yardımların girmesine izin vermek için aldığı önlemlerin süreci sekteye uğrattığını belirtti. Sisi, bunun, rehinelerin serbest bırakılması konusunda nasıl baskı uygulanacağının bir parçası olduğunu da dile getirdi.

Mısır Cumhurbaşkanı’nın açıklaması, İsrail savunma ekibinin Uluslararası Adalet Divanı karşısında ‘iddialar ve yalanlar’ savunmasına Mısır’ın verdiği yanıt bağlamında geldi. Ayrıca mahkemenin ikinci oturumunda, İsrail tarafından Refah kapısının Mısır tarafından Gazze Şeridi’ne insani ve yardım malzemesi girişini engellemekten Kahire’nin sorumlu olduğu iddia edildi.

Mısır Devlet Enformasyon Servisi (SIS) Başkanı Diaa Raşvan, İsrail’in iddialarının tutarsızlığının ve yalanlarının, tüm İsrailli yetkililerin Gazze’ye yönelik saldırının başlamasından bu yana kamuoyuna yapılan açıklamalarda onlarca kez ‘başta yakıt olmak üzere yardımların Gazze Şeridi’ne girişine’ izin vermeyeceği ifadelerinden açıkça anlaşıldığını söyledi. Raşvan’a göre çünkü bu, İsrail’in Gazze Şeridi’ne karşı yürüttüğü savaşın bir parçası.

Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonların artması ve Refah sınır bölgesine yaklaşmasıyla birlikte İsrail’in Refah kapısı da dahil olmak üzere sınır bölgesinin geleceğine ilişkin açıklamaları daha da sertleşti. Refah Sınır Kapısı, geçen Kasım ayında Gazze Şeridi’nde Mısır, Katar ve ABD’nin arabuluculuğuyla varılan tek ateşkes sırasında Gazze Şeridi’ndeki tutuklular için çıkış limanı olarak kullanıldı.

Yerel tüketim

Eski Mısır Dışişleri Bakanı ve Mısır Dışişleri Konseyi Başkanı Büyükelçi Muhammed el-Urabi, İsrail’in sızıntılarının ve Tel Aviv’deki hükümet yetkilileri tarafından zaman zaman yapılan açıklamaların ‘yerel tüketime yönelik açıklamalardan başka bir şey olmadığını’ söyledi. Urabi, konunun ‘İsrail’in tek başına alacağı bir kararla kontrol edilemeyecek kadar büyük’ olduğuna dikkat çekti.

Urabi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, sınır sorunlarına ilişkin düzenlemelerin ‘birkaç ülke arasındaki uluslararası anlaşmalara ve mutabakatlara tabi olduğunu’ ifade etti. Urabi, “Dolayısıyla İsrail’in bu gerçeği tek taraflı olarak değiştirme yönündeki söylemleri, tehlikeli ve kabul edilemezdir” dedi. Muhammed el-Urabi ayrıca, “İsrail, çok başlı bir devlete dönüştü. Hükümette, her biri fikir sunan bir grup lider var. Çıkarlarına ulaşmak için bunu talep ediyor” diyerek, bu durumu son derece tehlikeli olarak nitelendirdi.

Mısır’ın bu İsrail davalarına ilişkin tutumu hakkında ise eski Mısır Dışişleri Bakanı, Mısır’ın sorumlu bir ülke olduğuna ve dış politikasını yönetme ve ulusal güvenlik gerekliliklerini koruma konusunda net bir vizyona sahip olduğuna dikkat çekerken, “Bu, güvenliği baltalamaya yönelik her türlü girişime karşı koyabilecek kapasitededir” dedi.

Perşembe günü İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, Han Yunus’taki askeri operasyonlara katılan askerlerle yaptığı toplantıda, İsrail kuvvetlerinin Refah şehrine ‘oradaki Hamas eylemcilerini ortadan kaldırmak için’ geleceğini söyledi.

Refah, 4 aydır devam eden savaşta İsrail ordusunun saldırmadığı az sayıdaki bölgeden biri. İsrailli yetkililer, ‘Gazze Şeridi’nin her yerine silah kaçakçılığı yapmak için kullanılan tünellerin yok edilmesi gerektiğinden’ defalarca söz etti.

drfbr
Mısırlı bir yardım konvoyu, Gazze’ye yardım ulaştırdıktan sonra Refah Sınır Kapısı’ndan ayrılıyor (Mısır Kızılayı)

İsrail ‘i24news’ televizyonu, cuma günü yaptığı açıklamada, Gallant’ın tünelleri ortadan kaldırmak amacıyla Philadelphia Koridoru boyunca bir yer altı duvarının inşasını desteklediğini söyledi.

Fetih Hareketi Sözcüsü Abdulfettah Devle, geçen cumartesi günü yaptığı açıklamada, Refah’a karşı planlanan planın ‘son derece tehlikeli’ olduğunu söyledi. Devle, “İsrail, Refah kapısının yerini değiştirmeyi planlıyor ve bu, yakında Refah’ın hedef alınacağına ve yerinden etme planının devam edeceğine işaret ediyor” dedi.

Abdulfettah Devle, “İşgalin açıklanmayan hedefleri kamuoyunda görünenden daha tehlikelidir. Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden saldırı, Gazze Şeridi’ni bölerek, Şerit boyunca bir tampon bölge oluşturarak ve Selahaddin (Philadelphia) Koridoru’nu kontrol ederek Gazze Şeridi’ni tamamen kontrol altına almayı amaçlıyor” ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk ise İsrail’in Refah’a yönelik olası askeri operasyona ilişkin açıklamalarının tehlikesi konusunda uyarıda bulundu. Türk, X üzerinde yaptığı açıklamada “Bu açıklamalar, daha önce İsrail ordusunun Refah’a gitmesi emri verilen 1,5 milyondan fazla Filistinlinin çok sayıda can kaybına ve daha fazla yerinden edilmesine ilişkin alarm veriyor” dedi.



Rapor: Hizbullah lideri Ali Musa Dakduk, İsrail'in Suriye'deki saldırısında öldürüldü

Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)
Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)
TT

Rapor: Hizbullah lideri Ali Musa Dakduk, İsrail'in Suriye'deki saldırısında öldürüldü

Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)
Amerikalı subay Kevin Bergner, Bağdat'ta gazetecilere Ali Musa Dakduk'un gözaltına alındığını duyurdu, 2 Temmuz 2007. (AFP – Getty Images)

ABD'li üst düzey bir savunma yetkilisi, Irak Savaşı sırasında ABD güçlerine karşı en cesur ve karmaşık saldırılardan birinin planlanmasına yardımcı olan Lübnanlı üst düzey Hizbullah komutanının, Suriye'de bir İsrail saldırısında öldürüldüğünü söyledi.

ABD güçleri Ali Musa Dakduk'u 2007 yılında ABD güvenlik ekibi kılığına giren ajanların beş Amerikan askerini öldürdüğü bir operasyonun ardından gözaltına almıştı. NBC'ye göre daha sonra Iraklı yetkililer tarafından serbest bırakıldı.

Şarku’l Avsat’ın NBC'den aktardığına göre ABD'li savunma yetkilisi, İsrail hava saldırısının ayrıntılarının, ne zaman gerçekleştiğinin, Suriye'nin neresinde yapıldığının ve özellikle Dakduk'u hedef alıp almadığının bilinmediğini ifade etti.

Dakduk'un planlanmasına yardım ettiği karmaşık saldırı, 20 Ocak 2007'de Kerbela'daki ABD-Irak ortak askeri yerleşkesinde gerçekleşti.

ABD askeri güvenlik ekibi kılığına girmiş, Amerikan silahları taşıyan ve bazıları İngilizce konuşan bir grup adam, ABD ve Irak askerlerinin bulunduğu bir binanın yakınına gelene kadar çeşitli kontrol noktalarından geçtiler.

Tesis, Irak'ta ‘Ortak Güvenlik İstasyonları’ olarak bilinen ve ABD askerlerinin Iraklı polis ve askerlerle birlikte yaşadığı, çalıştığı bir grup tesisin bir parçasıydı. Silahlı saldırganlar geldiğinde tesiste yirmiden fazla ABD askeri bulunuyordu.

Silahlı unsurlar binayı kuşattı, güvenliği aşmak için el bombaları ve patlayıcılar kullandı. El bombasının patlaması sonucu bir ABD askeri öldü. Militanlar içeri girdikten sonra iki ABD askerini binanın içinde, diğer ikisini de dışarıda esir aldı ve kendilerini bekleyen dört çeker araçlarla hızla kaçtı.

ABD saldırı helikopterlerinin konvoyu takip etmesi üzerine militanlar araçlarını terk ederek yaya olarak kaçmaya başladılar ve bu sırada dört ABD askerini vurdular.

Saldırının ardından ABD'li yetkililer, operasyonu gerçekleştirmek için gereken koordinasyon, eğitim ve istihbarat seviyesine dayanarak militanların İran'dan doğrudan destek aldığından şüphelendi.

Dakduk Mart 2007'de ABD güçleri tarafından yakalandı. NBC'nin bildirdiğine göre, Kerbela saldırısının planlanmasında Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Kudüs Gücü'nün yer aldığı kanıtlandı. Sorgulama sırasında Dakduk, operasyonun Kudüs Gücü'nün doğrudan desteği ve eğitimi sonucunda gerçekleştiğini itiraf etti.

ABD ordusu Dakduk'u Irak'ta birkaç yıl gözaltında tuttuktan sonra, Aralık 2011'de Iraklı yetkililere teslim etti.

ABD'li yetkili şunları söyledi: “Iraklı yetkililer Dakduk'u yargılayacaklarını söylediler ama ABD'li yetkilileri çok kızdıracak şekilde birkaç ay içinde serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra tekrar Hizbullah ile çalışmaya başladı.”