Hamas ve Türkiye'nin temasları Mısır-Katar arabuluculuğunu etkiler mi?

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ( DPA)
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ( DPA)
TT

Hamas ve Türkiye'nin temasları Mısır-Katar arabuluculuğunu etkiler mi?

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ( DPA)
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ( DPA)

Hamas, iki hafta içinde ikinci kez Gazze Şeridi'ndeki krize ilişkin halihazırda yürütülen bölgesel arabuluculuk çalışmalarında Ankara'nın rol oynama ihtimaline ilişkin soruları gündeme getirerek önde gelen Türk yetkililerle görüştü. Mısır, Katar ve ABD'nin öncülüğünde, Türkiye'nin Gazze Şeridi'nde bir çözüm arayışına dahil olması, İsrail'in Gazze Şeridi'nde dört aydan fazla süren askeri operasyonlarını ne ölçüde etkileyebilir?

Hamas hareketi önceki gün yaptığı açıklamada, Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile İsrail ile esir takasına ilişkin yapılması beklenen anlaşmanın ayrıntılarını görüştüğünü duyurdu. Arap Dünyası Haber Ajansı’na göre hareket, tarafların Gazze Şeridi'ndeki durumla ilgili gelişmeleri, ateşkesin, ablukayı kaldırmanın ve Gazze sakinlerine yardım ve insani ihtiyaçlarını ulaştırmanın yollarını tartışıldığını açıkladı. Tür basının yer alan haberlere göre, taraflar ayrıca kuşatma altındaki Filistin halkına yardım ve insani ihtiyaç götürme yollarının yanı sıra "Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının bölgede istikrarın temeli olduğunu" vurguladı.

Katar’ın başkenti Doha’nın ev sahipliğinde gerçekleşen Kalın ve Heniyye görüşmesi, iki haftadan kısa bir süre içinde Hamas siyasi büro başkanının önde gelen bir Türk yetkiliyle yaptığı ikinci görüşme. 21 Ocak tarihinde Heniyye, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya geldi.

Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasında savaşın patlak vermesinden bu yana, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arabuluculuk yapmaya çalıştı ancak tutumunu sertleştirdikçe bu çabaları boşa gitti. İsrail'i "terörist bir devlet" olmakla suçlayan Erdoğan, Hamas’ İsrail, ABD ve Avrupa Birliği tarafından sınıflandırılan "terörist" bir örgüt değil, bir grup "özgürlük savaşçısı" olarak değerlendirdi.

Erdoğan, 21 Ekim'de Heniyye ile yaptığı telefon görüşmesinde, Ankara'nın Gazze Şeridi'ne insani yardımın ulaşması ve gerektiğinde yaralıların Türkiye'de tedavi edilebilmesi için çaba gösterdiğini doğruladı.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye meseleleri araştırmacısı olan Kerem Said, Türkiye'nin Gazze Şeridi'ndeki mevcut krizde en azından kısa vadede bir rolü olduğunun gözardı edildiğine değinerek, mevcut gerilim göz önüne alındığında, Türkiye-İsrail ilişkileri şu anda Ankara'nın arabulucu rolünü oynamasına yeterli olmadığını söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Said,  Hamas hareketinin Türk yetkililerle iletişim kurma konusundaki istekliliğinin Gazze Şeridi'nde kötüleşen durum ışığında hareketin müttefiklerinin varlığını güçlendirme arayışıyla bağlantılı olabileceğini,  İsrail ve ABD'ye baskı yapmak için yeni kanallar arayabildiğini ancak İsrail'in Türkiye'nin herhangi bir rolünün önünde büyük bir engel olacağını gösteren mevcut veriler ışığında bu çabanın büyük bir başarıya ulaşmasının muhtemel olmadığını vurguladı.

Bahsi geçen bu rolün bölgesel olarak kabul edilmemesi nedeniyle, Türkiye'nin mevcut krize girme girişimleri üzerinde herhangi bir etkisi olmayacağına inandığını ifade eden Said, Ankara’nın özellikle geçtiğimiz aylarda yaşanan somut iyileşme göz önüne alındığında, Mısır ve Katar'la ilişkileri bozmamak konusunda istekli olduğunu bildirdi.

İsrail, geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye'deki büyükelçisini geri çağırmaya karar vermişti ve Tel Aviv'in "güvenlik endişesi nedeniyle" diplomatlarını Ankara'dan çekmesinden haftalar sonra Türkiye,  İsrail'in Gazze'deki savaşı durdurmayı reddetmesine tepki olarak istişareler için büyükelçisini geri çağırmıştı.

Ankara-Tel Aviv ilişkilerindeki gerginliğe rağmen, daha önceki vakalarda izlediği yoldan, yani kriz durumunda diplomatik temsilin en alt düzeyine geri dönme yolundan henüz sapmamış değil.

Geçtiğimiz Ekim ayı başlarında Türk Dışişleri Bakanı, ülkesinin Ortadoğu'da kötüleşen duruma karşı, barışın sağlanması halinde Filistin ve İsrail'e bir garantör formülü önerdiğini ve Ankara’nın, Filistin'in garantörü olmaya hazır olduğunu söyledi. Bölge ülkeleri ile Batılı ülkeler Türkiye'nin önerisi hakkında yorumda bulunmadı.

Kudüs Üniversitesi hukuk ve siyasi yapılar profesörü Dr. Cihad el-Harazin'e göre, Hamas hareketinin liderleri ile Türk devleti arasındaki temaslar, Ankara'nın yıllardır harekete sağladığı destek bağlamında gerçekleşiyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Harazin, Türkiye'nin bölgede, özellikle de Filistin dosyasında rol sahibi olması amacıyla, Hamas'ın Türk yetkililerini durumla ilgili gelişmeler konusunda bilgilendirme konusundaki istekliliğine işaret ederek, Gazze Şeridi'ndeki mevcut kriz sırasında bu çabaların arttığına dikkat çekti.

Harazin, Hamas hareketinden, özellikle savaşın bitiminden sonraki ertesi gün Gazze Şeridi’nin yeniden inşası düzenlemeleri konusunda, hareket içinde bir sonraki aşamada Türk varlığını güçlendirmeye yönelik bir eğilimin varlığına dair sızıntılar olduğunu söyledi.

Profesör, Türkiye ile ilişkiler de dahil olmak üzere Hamas'ın dışarıya olan bağımlılıklarının yıllardır hareketin öncelikleri arasında yer aldığını ve bu bağımlılıkların hali hazırda  ateşkes için sürdürülen çabaları etkileyebileceği tehlikesi konusunda uyarıda bulundu.

Filistinli akademisyen ve siyasetçi, bazı Filistinli grupların bölgesel bağlantılarının önceki aşamalarda Filistin uzlaşması konusunda anlaşmaya varılmasını engellediğine dikkat çekerek, Filistin meselesinin "gerçek bir yol ayrımına" ulaşmasının ardından bu konunun Filistinliler için artık kabul edilemez olduğunu söyledi.

Mısır ve Katar, ABD ile koordineli olarak, Gazze Şeridi'ndeki çatışmaların durdurulması ve esir değişimi amacıyla İsrail ile Filistinli gruplar arasında arabuluculuk çabalarına öncülük ediyor. Arabuluculuk, geçtiğimiz Kasım ayının sonunda çatışmaları bir hafta durdurmayı başarırken, yeni bir ateşkes sağlanmasına yönelik çabalar da sürüyor.



Gazze Şeridi'nde yerinden edilmiş insanları ve yardım dağıtım merkezinin yakınlarını hedef alan İsrail saldırısında 34 kişi hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze'nin Şeyh Rıdvan mahallesindeki bir eve düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar (DPA)
İsrail'in Gazze'nin Şeyh Rıdvan mahallesindeki bir eve düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar (DPA)
TT

Gazze Şeridi'nde yerinden edilmiş insanları ve yardım dağıtım merkezinin yakınlarını hedef alan İsrail saldırısında 34 kişi hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze'nin Şeyh Rıdvan mahallesindeki bir eve düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar (DPA)
İsrail'in Gazze'nin Şeyh Rıdvan mahallesindeki bir eve düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar (DPA)

Filistin medyası, İsrail'in bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 34 Filistinlinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Enformasyon Merkezi'nden aktardığına göre, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın batısında bir yardım dağıtım merkezi yakınlarında işgal ordusu tarafından 5 vatandaş şehit edildi ve çok sayıda kişi de yaralandı.

Merkez, ‘İsrail savaş uçaklarının Han Yunus şehrinin batısında yerlerinden edilmiş insanların barındığı bir çadırı bombalaması sonucu yerlerinden edilmiş 5 Filistinlinin şehit olduğunu ve 10 kişinin de yaralandığını’ belirtti.

Merkeze göre, İsrail topçu bombardımanı Han Yunus kentindeki el-Emel mahallesinin doğu bölgelerini hedef alırken, bir insansız hava aracı (İHA) da kentin batısındaki Kızılay noktasının arkasında yerlerinden edilmiş insanların barındığı bir çadırı bombaladı.

İsrail savaş uçakları Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın kuzeybatı bölgelerine saldırı düzenlerken, Han Yunus'un bir caddesini bombaladı ve şehir merkezine de şiddetli bir saldırı düzenledi.

Bu arada Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Nasır Tıp Kompleksi'nin hizmet dışı bırakılması halinde, sonuçları öngörülemeyen insani bir felakete neden olacağı uyarısında bulundu.

Bakanlık tarafından bugün Facebook hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Hastaneleri çevreleyen yerleşim alanlarına yönelik doğrudan tehditler, işgalin sağlık sistemine karşı sistematik planının bir parçası olarak aldığı açık önlemlerdir. Nasır Tıp Kompleksi, Avrupa Hastanesi'nin hizmet dışı kalmasının ardından Han Yunus vilayetindeki tek hastane konumunda. Tahliye bölgesinde olduğu için el-Emel Hastanesi'ne ulaşmak zor” denildi.

Bakanlık, Gazze Şeridi'nin güneyindeki sağlık sisteminin tamamen çökmesi olasılığı konusunda uyarıda bulunarak, ilgili taraflara sağlık kurumlarını korumak için müdahale etmeleri ve işgalcileri acil tıbbi bakım sağlamak için gerekli ilaç ve ihtiyaç malzemelerinin bölgeye sokulmasına mecbur bırakmaları çağrısını yineledi.