Kaybolmasından bir hafta sonra: Hind'in akıbeti hâlâ bilinmiyor

İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde yıkılan binalar (AFP)
İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde yıkılan binalar (AFP)
TT

Kaybolmasından bir hafta sonra: Hind'in akıbeti hâlâ bilinmiyor

İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde yıkılan binalar (AFP)
İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde yıkılan binalar (AFP)

Filistin Kızılayı tarafından dün "X" platformunda yapılan açıklamada, iki çalışanın ve bir Filistinli kızın kaybolmalarının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen akıbetlerinin hala bilinmediği ifade edilerek “6 yaşındaki Hind isimli kız çocuğunu kurtarmak için yola çıkan Filistin Kızılayı ambulans ekibinden meslektaşlarımız Yusuf Zeynu ve Ahmet el-Medhun’un akıbeti 7 gündür hala bilinmiyor" denildi.

Kızılay, aile üyeleriyle birlikte bir arabada Gazze’de mahsur kalan Hind adlı çocuk için İsrail yetkililerine baskı yapmak üzere uluslararası topluma acil müdahale çağrısında bulunmuştu. İki ambulans personeli onları kurtarmaya gitti fakat tüm aile ile irtibat kesildi.

Filistin Kızılay’ı Facebook hesabında: "Uluslararası insan hakları, sağlık ve insani yardım alanında sivillerin ve çalışanların korunmasını şart koşuyor" açıklaması yapıldı.

Hind adlı kız çocuğu, geçen hafta pazartesi öğleden sonra ailesinin beş üyesi; amcası, amcasının eşi ve üç çocuğu ile bir araca binerek Gazze Şehri'ndeki ikamet yerlerinden şehirdeki bir aile evine gitmeye çalışıyordu. Onları Tel Heva mahallesindeki "Finans Kavşağı" civarında kuşatan İsrail tanklarının araca makineli tüfeklerle ateş açması sonucu kendisi ve 14 yaşındaki kuzeni Leyan dışında içindeki herkesi ölmüştü.

Filistin Kızılay’ı, Hind adlı çocuğun, Kızılay ekibinden yardım istediği son sözlerinin ses kaydını yayınladı.

Filistin Dışişleri Bakanlığı, Hind ve onu kurtarmaya giden Kızılay ekibi de dahil olmak üzere kaçırılan, tutuklanan ve kaybolan binlerce insanın hayatından tamamıyla doğrudan İsrail’i sorumlu tutuyor.



Zincire bağlı 1500 yıllık iskelet, kadınlardaki aşırı çileciliği gösterdi

Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)
Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)
TT

Zincire bağlı 1500 yıllık iskelet, kadınlardaki aşırı çileciliği gösterdi

Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)
Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)

Kudüs yakınlarında keşfedilen 1500 yıllık zincirlenmiş insan kalıntılarının, bir erkeğe değil kadına ait olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar bulguların, dini çileciliğin daha aşırı biçimlerinin kadınlar tarafından da sergilendiğine kanıt sunduğunu söylüyor.

Kudüs'teki Eski Şehir'e yaklaşık 3 kilometre mesafedeki bir Bizans manastırında yapılan kazılarda çok sayıda erkek, kadın ve çocuğa ait iskeletler bulunmuştu. Mezarlardan birinde zincirlere bağlanmış birine ait kemikler ortaya çıkarken, İsrail Eski Eserler Kurumu iki yıl önce bu kişinin erkek olduğunu açıklamıştı.

Ancak hakemli dergi Journal of Archaeological Science: Reports'ta yayımlanan yeni bir makale aksini söylüyor. 

Hıristiyanlığın, MS 380'de Roma İmparatorluğu'nun resmi dini haline gelmesiyle birlikte, her türlü fiziksel zevkten kaçınmayı amaçlayan çilecilik de Avrupa ve Ortadoğu'da yayıldı. Daha aşırı biçimlerinde kişiler kendilerini zincirliyor ve cezalandırıyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Zubair 'Adawi ve Kfir Arbiv, "Keşişler vücutlarına zarar veriyordu" diyerek ekliyor: 

Tanımlanan eziyet biçimleri arasında uzun süreli oruçlar, vücudun etrafına demir zincirler ve çeşitli aksesuarlar sarmak, vücudu kayalara bağlamak, ağır yükler yüklemek, kendini ayakta durmaya ve uyanık kalmaya zorlayan bir düzeneğe yerleştirmek, kendini dar bir alana hapsetmek vardı.

Kadınların da çilecilik eylemleri gerçekleştirdiği bilinse de oruç tutmak ve meditasyon gibi daha hafif yöntemler benimsedikleri düşünülüyordu.

Eski Şehir'deki mezarda bulunan kişinin kalıntılarını inceleyen bilim insanları, durumun böyle olmayabileceğini gösterdi.

Araştırmacılar, MS 5. yüzyıla ait kemikler pek iyi korunmadığı için diş kalıntılarını kullanarak cinsiyetini saptamaya çalıştı. 

Ekip bu örneklerde, mine gelişimiyle ilgili bir X kromozomu genini tespit ederken, aynı görevi üstlenen Y kromozomu genini bulamadı. Bu durum mezardaki kişinin sadece X kromozomuna sahip bir kadın olduğuna işaret ediyor.

Bilim insanları makalede "Bu, Bizans'ın kendine eziyet etme ritüelini yalnızca erkeklerin değil, kadınların da gerçekleştirdiğini gösteren ilk kanıt" diye yazıyor.

Weizmann Bilim Enstitüsü'nden çalışmanın bir diğer yazarı Elisabetta Boaretto, "Zincirler muhtemelen kadının çileci kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görülüyordu" diyerek gömülmesinin, "onun çileci yaşamını onurlandırmaya ve ruhani bağlılığının ölümünden sonra bile tanınmaya devam etmesi amacı taşımış olabileceğini" ekliyor.

Araştırmacılar, kadının kilise sunağının altında kendisine ayrılmış bir mezara gömüldüğünü belirtiyor.

İsrail Eski Eserler Kurumu'ndan Dr. Amit Re'em, erkeklerin baskın olduğu bu tür eylemleri gerçekleştirmek isteyen kadınların, zaman zaman erkek kılığına girebildiğini söylüyor.

Independent Türkçe, Live Science, IFLScience, Journal of Archaeological Science: Reports