Netanyahu, Biden’ı görmezden gelirken, Refah’ta ‘kan banyosu’ endişesi artıyor

Netanyahu saldırıya hazırlık amacıyla güney Gazze Şeridi’ndeki Refah’ın boşaltılması emrini verdi

İsrail’in dün Gazze Şeridi’ndeki Deyr el-Belah’a düzenlediği hava saldırısının ardından hayatta kalanları ve kurbanları arayan Filistinliler (AP)
İsrail’in dün Gazze Şeridi’ndeki Deyr el-Belah’a düzenlediği hava saldırısının ardından hayatta kalanları ve kurbanları arayan Filistinliler (AP)
TT

Netanyahu, Biden’ı görmezden gelirken, Refah’ta ‘kan banyosu’ endişesi artıyor

İsrail’in dün Gazze Şeridi’ndeki Deyr el-Belah’a düzenlediği hava saldırısının ardından hayatta kalanları ve kurbanları arayan Filistinliler (AP)
İsrail’in dün Gazze Şeridi’ndeki Deyr el-Belah’a düzenlediği hava saldırısının ardından hayatta kalanları ve kurbanları arayan Filistinliler (AP)

Gazze Şeridi’ndeki savaşla ilgili olarak Washington ile Tel Aviv arasında anlaşmazlık giderek büyürken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, ordusuna sivilleri Refah’tan ‘tahliye etmek’ için bir plan geliştirmesi talimatı verdiğini duyurdu. Bu, İsrail’in saldırısını Mısır sınırındaki Gazze Şeridi’nin en güneyini de kapsayacak şekilde genişletmeye hazırlandığını gösteriyor.

Netanyahu’nun hamlesi, İsrail’in Refah’a düzenleyeceği bir operasyonun çok sayıda can kaybına yol açmasından korkan Başkan Joe Biden yönetimine bir meydan okuma olarak görüldü. İnsani yardım yetkilileri, Gazze Şeridi’nin diğer bölgelerinden gelenlerin çoğunluğu oluşturduğu yaklaşık 1,4 milyon kişinin yaşadığı bu bölgede bir ‘kan banyosuna’ şahit olunmasından endişe ediyor. Perşembe gecesi Biden, İsrail’e nadir görülen üstü kapalı bir eleştiri yönelterek Gazze’deki tepkisinin ‘aşırı’ olduğunu ifade etmişti. Bu eleştiriden saatler önce ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, 1 milyondan fazla insanın göç ettiği bir bölgede ‘planlamadan ve çok az düşünülerek’ bir operasyon yürütülmesinin ‘felaket olacağı’ uyarısında bulunmuştu.

Filistin Yönetimi İsrail’in hamlesini kınamakta gecikmedi ve bu hamlenin amacının Filistinlileri topraklarından sürmek olduğunu vurguladı. Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Refah’a yönelik herhangi bir saldırının ‘felaket sonuçlara yol açacağı, zaten vahim olan insani durumu daha da kötüleştireceği ve siviller arasındaki dayanılmaz kayıpları artıracağı’ konusunda uyardı.

Norveç Mülteci Konseyi (NRC) Genel Sekreteri Jan Egeland, ‘kocaman bir mülteci kampında savaşa izin verilemeyeceğini’ söyleyerek İsrail operasyonlarının Refah’a kadar uzanması halinde bir ‘kan banyosuna’ şahit olunacağı uyarısında bulundu. Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, dün yaptığı açıklamada, ‘Refah’ı dolduran Filistinlilerin nereye gideceklerini bilmedikleri için Refah’ta bir endişe hissi olduğuna’ işaret etti.



Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
TT

Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)

Lübnan'da her hafta, DEAŞ örgütüyle bağlantılı bir ağın, ibadethaneleri ve halk toplantılarını hedef alan bombalı saldırılar planladığına dair bir açıklama yapılıyor. Son olarak Lübnan ordusu, ‘askeri kurumu hedef alan terör eylemleri planlayan bir hücreyi durdurduğunu’ duyurdu. Öte yandan Lübnanlı bir yargı kaynağı, Şarku'l Avsat'a, Aley bölgesinde Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampının dağıtıldığını açıkladı.

Hamas ve Cemaat-i İslami

Lübnan Dağı’nda yer alan Aley kentindeki Tebiyat kasabası yakınlarında silahlı bir grubun gözaltına alınmasının üzerinden üç hafta geçmesine rağmen, askeri yargı henüz bu kişilere karşı dava açma kararı almadı. Yargı kaynağı, ‘bu olayla ilgili gelişmeleri takip etmeye’ çağırdı.

Kaynak, Lübnan ordusunun ‘Lübnanlı ve diğer uyruklardan silahlı kişileri eğitmek için özel olarak kurulmuş ve silah ve teçhizatla donatılmış bir kampı dağıtmayı başardığını’ açıkladı. Yargı kaynağı, “Bu eğitim kampında Hamas Hareketi ve Lübnan'daki Cemaat-i İslami’nin askeri kanadı Fecr Kuvvetleri'nden silahlı kişiler bulunuyor, bu da onların askeri yaklaşımlarında ısrarcı olduklarını ve savaşma yeteneklerini yeniden geliştirmeye devam ettiklerini gösteriyor” dedi. Kaynak, ‘10'dan fazla kişinin tutuklandığını ve bunların çoğunun Beyrutlu olduğunu, ayrıca Ürdün vatandaşı arkadaşlarının da bulunduğunu’ belirtti. Tutuklananları ‘önemli kişiler’ olarak nitelendiren kaynak, özellikle de bazılarının babalarının güney cephesinde savaşırken son savaşta İsrail tarafından öldürüldüğünü ifade etti.

DEAŞ'dan tutuklamalar

Lübnan Ordu Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Terör örgütlerinin izlenmesi ve takip edilmesi kapsamında, istihbarat müdürlüğü bir dizi güvenlik operasyonu düzenledi ve sonuç olarak DEAŞ terör örgütünü destekleyen bir hücre kurdukları gerekçesiyle üç vatandaşı tutukladı” denildi. Açıklamada, “İlk soruşturmalarda, hücrenin ülke dışındaki örgüt liderlerinin talimatıyla orduya karşı güvenlik operasyonları planladığı ortaya çıktı. Hücrenin geri kalan üyelerinin tutuklanması için çalışmalar devam ediyor ve tutuklananlar hakkında yetkili yargı makamlarının gözetiminde soruşturma başlatıldı” ifadeleri yer aldı.

Yeni endişeler

Lübnan sokaklarında, özellikle Suriye'de son zamanlarda yaşanan olayların ardından, aşırılıkçı grupların ülkeye sızdığına dair endişeler yeniden güçlendi. Ancak konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak bu endişeleri hafifleten açıklamalarda bulundu. Bazı medya kuruluşlarının, Lübnan Genel Güvenlik Teşkilatı'nın, üyelerinden birinin Beyrut'un güney banliyölerinde intihar saldırısı planladığı bir terör şebekesini durdurduğunu sızdırması, Lübnan'ın, 2013 ila 2015 yılları arasında yaşadığı bombalı saldırı kabusunun geri döndüğünü düşündürdü.

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynak, “Lübnan yargı ve güvenlik kurumları, uyuyan ya da aktif olan güvenlik hücreleriyle sürekli bir mücadele içinde. Son gelişmeler, Suriye uyruklu iki gencin (Halid ez-Zubi ve Muhammed el-Acluni) tutuklandığını ortaya çıkardı. Bu iki genç, Beşşar Esed rejiminin düşüşünün ardından gizlice Lübnan'a girmiş ve Güney Lübnan'ın Sayda kentinde bir akrabalarının yanında kalarak, banliyöde kalabalık bir alanda motosiklet bombalamak gibi operasyonlar hazırlamak için harekete geçmiştir” ifadelerini kullandı.

Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)

Kaynak, ‘tutuklananların çoğunun aşırıcı eğilimleri olduğunu, ancak Lübnan'da güvenlik operasyonu planları olmadığını ve gerekli imkanlara sahip olmadıklarını’ gizlemedi. “Lübnan güvenlik güçlerinin son yıllarda terör hücrelerini takip ederken edindiği deneyim, DEAŞ'ın hedef bankası belirlemediği ve bu görevler için silah ve patlayıcı sağlamadığı sürece kişileri veya grupları örgüte dahil etmediğini gösteriyor” diyen kaynak, ‘son zamanlarda dolaşan bilgilerin, özellikle Suriye'nin Suveyda vilayetinde yaşanan olayların ardından, bu aşamada istismar edilip kullanılmak üzere abartıldığını’ vurguladı.

DEAŞ ile bağlantısı olmayan tutuklular

Güvenlik güçleri, birkaç hafta önce güney banliyösündeki Burc el-Baracna bölgesinde ve Bekaa Vadisi'ndeki Şemstar kasabasında DEAŞ mensubu olduğundan şüphelenilen iki grup Suriyeliyi gözaltına aldı. Ancak bir güvenlik kaynağı, ‘bu kişilerin DEAŞ veya herhangi bir terör örgütüyle ilgisi olmadığını’ kesin bir dille ifade etti. Güvenlik kaynağı, Burc el-Baracna'da gözaltına alınanların Suriyelileri iş bulmak için Lübnan'a kaçak olarak sokan bir grup olduğunu ve sözde Şemstar hücresinin herhangi bir faaliyet yürütmediğini, sadece kimlik belgeleri olmadığı için şüpheli görülen işçiler olduğunu belirtti. Güvenlik kaynağı, “Bu aşamada ihtiyatlı olmak anlaşılabilir ve haklıdır; ancak bu, insanları korkutmak için bir araç olarak kullanılmamalıdır” dedi.