Hamas Lübnan’da Hizbullah’ın himayesinde nüfuzunu arttırıyor

Aksa Tufanı’ndan sonra Hizbullah’ın Lübnan’daki Filistinli mültecilere yönelik siyasetinde büyük bir değişim meydana geldi.

Lübnan ordusu askerleri, Lübnan'ın güneyindeki Cadra’da Filistinli yetkilinin aracının hedef alındığı bölgede güvenlik kordonu oluşturdu. (AFP)
Lübnan ordusu askerleri, Lübnan'ın güneyindeki Cadra’da Filistinli yetkilinin aracının hedef alındığı bölgede güvenlik kordonu oluşturdu. (AFP)
TT

Hamas Lübnan’da Hizbullah’ın himayesinde nüfuzunu arttırıyor

Lübnan ordusu askerleri, Lübnan'ın güneyindeki Cadra’da Filistinli yetkilinin aracının hedef alındığı bölgede güvenlik kordonu oluşturdu. (AFP)
Lübnan ordusu askerleri, Lübnan'ın güneyindeki Cadra’da Filistinli yetkilinin aracının hedef alındığı bölgede güvenlik kordonu oluşturdu. (AFP)

İsrail, Hizbullah'la çatışma alanının dışında kalan Lübnan'ın Cadra bölgesinde gerçekleştirdiği operasyonla Batı Şeria'da örgüte eleman kazandırmaktan sorumlu Hamas lideri Basil Salih'e suikast düzenlemeyi amaçladığını açıkladı. Bununla beraber geçtiğimiz Ekim ayında vuku bulan Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bu yana alt üst olan Lübnan’daki siyasi ve askeri hareketin durumuyla ilgili soru yeniden gündeme geldi.

Geçtiğimiz yıllarda Hamasın Lübnan'daki varlığı medya, siyaset, kültür ve sosyal alanlardaki faaliyetlerle sınırlıydı. Bu süreçten sonra Aralık 2022'de el-Burc eş-Şimali Kampı’nda meydana gelen patlamadan sonra Hamas’ın güvenlik ve askerî açıdan yükselişi başladı. O dönemde bu patlamanın bir yakıt deposunda çıkan ve Hamas'ın mühimmat depolarından birine sıçrayan bir yangın sonucu olduğu bildirilmişti. Hamas ise konuyu yalanladı ve Korona virüsüne karşı korunmak için istiflenen malzeme deposundaki elektrik kaçağını öne sürdü.

Güney Lübnan'daki Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı’ndaki ortak güvenlik gücü dışında Hamas tarafından herhangi bir askeri veya güvenlik operasyonu kaydedilmedi. Ancak Aksa Tufanı ve Hizbullah’ın, Güney Lübnan cephesini Gazze için bir destek ve yardım cephesine dönüştürmesiyle durum tamamen değişti. Böylece diğer silahlı grupların yanı sıra Hamas’ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları da Hizbullah’ın gözetim ve denetimi altında kalmasına rağmen Lübnan toprakları içinden askeri operasyonlar gerçekleştirme ve füze fırlatma hattına girdi. Son dönemde Hamas'ın başını çektiği bu grupların çoğunun operasyonlarının azalması dikkat çekiyor.

Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri geçtiğimiz Ocak ayı başında Hizbullah'ın kalesi Beyrut'un güney banliyölerinde öldürüldü. Bu olayın ardından Hamas’ın artık siyasi eylemleri için Lübnan'ı ana hareket noktası olarak belirlediği ortaya çıktı. Çünkü Hamas, Suriye krizinden ve Suriye rejimiyle yaşadığı büyük anlaşmazlıktan sonra Lübnan'daki askeri varlığının daha da arttığını biliyordu. Bu yüzden Hamas’ın siyasi liderleri Doha ve Türkiye arasında dağıldı. Hamas’a bağlı diğer güvenlik ve askeri personeller de Lübnan'da konuşlandırıldı. Özellikle Lübnan’ın güneyindeki Sayda bölgesine ve bazı kamplara yerleştirilen askeri personeller, güvenli bir sığınak olabilecek Beyrut'un güney banliyölerine yerleştirildi.

Lübnan Hamas için bir platform

Şii muhalif Ali el-Emin, “Lübnan, Hamas hareketi için siyaset, medya ve askeri alanlarda nispeten bir platform oluşturuyor. Dolayısıyla Hamas, Hizbullah'ın koruması altında kendi liderleri için uygun bir hareket alanı buluyor. Hamas liderlerinin Gazze dışında resmi itirazlarla karşılaşmadan basın toplantıları düzenleyebildiği neredeyse tek yer burası. Ancak İsrail'in Hamas liderlerini hedef alması ve yaklaşık iki ay önce Beyrut'ta Salih el-Aruri'nin öldürülmesi, Lübnan'ın Hamas liderleri için bir sığınağa dönüşmesi fikrinin önünde bir engel oluşturdu” ifadelerini kullandı.

Filistinli araştırmacı Hişam Dibsi de bu görüşe katılarak, “Lübnan, Hamas için artık siyaset, medya ve askeri sahalarda önemli bir eylem alanı haline geldi. Daha önce böyle bir durum yoktu. Lübnan sahasının kullanımı, ‘arenaların birliği’ ilkesinin, ortak operasyon odasının ve Aksa Tufanı Operasyonu’nun ilan edilmesinden bu yana daha da arttı. Böylece Hamas ilk kez siyaset ve medya alanındaki faaliyetlerinin ötesine geçerek askeri faaliyetlerde bulunmaya başladı” ifadelerini kullandı.

Dibsi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Aksa Tufanı’nın Öncüleri yani yeni bir milis gücünün Gazze'de yaşananları bir yatırıma çevirmek için kurulduğunun açıklanmasıyla bu durum zirveye ulaştı. Ancak Filistinlilerin ve Lübnanlıların tepkisi bu oluşum konusunda biraz geri adım atmalarına yetti. Her halükârda Hizbullah'ın onayı ve onlara sağladığı imkanlar olmadan Lübnan'daki Hamas için bağımsız bir askeri faaliyetten söz etmek mümkün değil.”

El-Emin ise Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte Hamas'ın Lübnan'daki çalışmalarının askeri boyutunun çeşitli noktalarından bahsetti. El-Emin şunları söyledi: “Birinci boyut, Filistin kampları üzerinde Lübnan’ın kontrolünü dayatmasıyla ilgilidir. Bu, Hizbullah'ın gözetiminde gerçekleştirilmek üzere Lübnan'ın gündemindeydi ve halen de öyle. İkinci boyut ise Hamas’ın İsrail'e karşı askeri operasyonlar yürütmesiyle ilgilidir. Aksa Tufanı'ndan bu yana açık bir şekilde gerçekleştirilen askeri operasyonlar Hizbullah sebebiyle tekrar durdu. Hamas ve İslami Cihad Hareketi’nin askeri faaliyetlerinin durdurulmasının nedeni de Hizbullah gibi görünüyor.”

Geçtiğimiz Aralık ayında Hamas yeni bir oluşum kurmaya karar verdi. Hamas, Filistin kamplarındaki popülaritesini arttırmak ve uzun süredir Lübnan'daki en önemli Filistinli grup olarak kabul edilen El Fetih hareketinin aleyhine buradaki rolünü ve varlığını güçlendirmek için çalışarak Gazze'deki savaşı kendi lehine kullanma arayışı bağlamında bu oluşumun adının Aksa Tufanı’nın Öncüleri olmasına karar verdi.

Zayıf güvenlik vesayeti

Aksa Tufanı’ndan sonra Filistin halkının ve bir ölçüde de Lübnanlıların Hamas’a yönelik sempatisinin arttığını söyleyen el-Emin, öte yandan da Hamas'ın kamplarda ve Lübnan'ın Sünni ortamında, boyut ve varlık bakımından Aksa Tufanı’ndan önceki durumu aşacak şekilde rahat hareket ettiğini belirtti.

El-Emin, “Hamas'ın ana varlığı kampların içinde, ancak Lübnan'daki liderlerinin çoğu Hizbullah'ın güvenlik kontrolü altındaki bölgelerde” dedi. El-Emin, “Lübnan’ın İsrail tarafından hedef alınması ise Hamas’ın oradaki varlığını değil, Lübnan’daki genişleme şansını etkiledi. Bu durum aynı zamanda Katar ya da Türkiye'de bulunan liderlerin zayıf güvenlik vesayeti nedeniyle Lübnan'a sığınma şansını sona erdirdi. Çünkü İsrail Lübnan’ı hedef alabiliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Dibsi ise “Hamas’ın ister siyasi ister askeri olsun Aksa Tufanı’ndan sonra da Filistin kamplarındaki değişmeyen klasik varoluşuna” işaret etti. Dibsi, “Kampların dışında Hizbullah'la anlaşmaya varılan bazı lojistik merkezler, banliyöler ya da başka yerlerde bazı kadroların varlığı söz konusu olsa da Aruri suikastından bu yana Hamas liderlerine yönelik sürekli olarak düzenlenen saldırılar, kampların dışındaki kadrolar ya da merkezler için hiçbir güvenlik önleminin olmadığını doğruladı” diyerek durumu açıkladı.



Suriye ordusu "güvenli bir şekilde geri çekilme" emrinin ardından Halep'e giden yolları kapattı

Halep'in eteklerinde imha edilen Suriye ordusuna ait bir tank, 29 Kasım (AP)
Halep'in eteklerinde imha edilen Suriye ordusuna ait bir tank, 29 Kasım (AP)
TT

Suriye ordusu "güvenli bir şekilde geri çekilme" emrinin ardından Halep'e giden yolları kapattı

Halep'in eteklerinde imha edilen Suriye ordusuna ait bir tank, 29 Kasım (AP)
Halep'in eteklerinde imha edilen Suriye ordusuna ait bir tank, 29 Kasım (AP)

Suriye ordusundan üç kaynak, askerlere militanlar tarafından istila edilen mahallelerden “güvenli çekilme” emirlerine uymaları talimatı verilmesinin ardından, Suriye ordusunun Halep kentine giden ve kentten gelen ana yolları kapattığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre kaynaklar, ordunun şehir dışındaki kontrol noktalarında sadece ordu güçlerinin geçişine ve girişine izin verilmesi yönünde talimat vermesinin ardından, şehrin etkili bir şekilde kapatıldığını belirtti.

Öte yandan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) bugün şafak vakti, Suriye'nin kuzey ve kuzeybatısındaki rejim kontrolünde bulunan bölgelere düzenlediği sürpriz saldırıdan iki gün sonra bildirdiğine göre Halep şehrinin yarısı Heyet Tahrir el Şam ve müttefik grupların kontrolü altında.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre SOHR direktörü Rami Abdurrahman, "Halep şehrinin yarısı artık Heyet Tahrir el-Şam ve müttefik grupların kontrolü altında" olduğunu belirterek, savaşçıların Halep Kalesi'ne ulaştığını ifade etti.

Abdurrahman, "Rejim güçlerinin geri çekilmesi sırasında herhangi bir çatışma yaşanmadığını ve tek bir el ateş edilmediğini" belirtti.