Kahire’de yapılacak Erdoğan-Sisi görüşmesinin gündeminde neler var?

Gazze, Libya ve Doğu Akdeniz enerji konularının görüşülmesi bekleniyor

Sisi ve Erdoğan, Kasım ayında Riyad’da düzenlenen Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nin oturum aralarında görüştü (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Sisi ve Erdoğan, Kasım ayında Riyad’da düzenlenen Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nin oturum aralarında görüştü (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Kahire’de yapılacak Erdoğan-Sisi görüşmesinin gündeminde neler var?

Sisi ve Erdoğan, Kasım ayında Riyad’da düzenlenen Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nin oturum aralarında görüştü (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Sisi ve Erdoğan, Kasım ayında Riyad’da düzenlenen Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nin oturum aralarında görüştü (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir günlük bir ziyaret için bugün Kahire’ye gidecek ve Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi ile görüşecek.

Ziyaret sırasında gerçekleştirilecek Mısır-Türkiye görüşmelerinde, Erdoğan’a üst düzey bir bakanlar heyetinin eşlik etmesi bekleniyor.

Bu, Sisi’nin 2014’te iktidara gelmesinden bu yana, Erdoğan’ın Kahire’ye yapacağı ilk ziyaret olacak.

Türkiye’nin, Mısır’ın ‘terörist’ olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütüne verdiği destek nedeniyle iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerde yaşanan soğukluk yaklaşık on yıl sürdü.

Uzmanlar, Sisi-Erdoğan görüşmelerinde Gazze savaşındaki gelişmeler, Libya’daki durum ve Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji konusunun yanı sıra iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin çeşitli düzeylerde güçlendirilmesi de dahil olmak üzere birçok ikili ve bölgesel meselenin ele alınmasını bekliyor.

Mısır ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2023 yılında yaklaşık 5 milyar 875 milyar dolara ulaşırken, Mısır’ın Türkiye’ye ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 28 arttı.

Mısır Ticari Temsilcilik Kurumu’nun iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerinin gelişimine ilişkin istatistiklerine göre Mısır ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2023 yılında yaklaşık 5 milyar 875 milyar dolara ulaşırken, Mısır'ın Türkiye'ye ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 28 arttı. İki ülke arasındaki ticaret açığı da Mısır ihracatının artması ve Türkiye'den mal ithalatının yüzde 17,68 oranında azalması nedeniyle 2023'te sadece 7 milyon dolar civarına geriledi.

Bir dönemin sonu

Mısır-Türkiye zirvesi, Filistin davasının desteklenmesine ilişkin pozisyonların koordine edilmesinin yanı sıra, enerji konusu da dahil olmak üzere, özellikle daha önce anlaşmazlığa neden olan konularda, iki ülke arasındaki ilişkiler ve bölgesel koordinasyonun tamamlanmasının başlangıcı olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan, Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi uzmanı Atef Saadavi söz konusu ziyarete ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı;

“Ziyaret, ister iki cumhurbaşkanı arasındaki ikili düzeyde, ister Türkiye cumhurbaşkanına eşlik eden heyet düzeyinde olsun, gündeme getirilecek konulardan daha sembolik çağrışımlar taşıyor. Bu, uzun bir ara ve ilan edilmiş düşmanlık döneminin sona ermesi ile ilişkilerin eski durumuna dönmesini sağlayacak daha fazla yakınlaşma adımlarının başlamasıdır.”

Saadavi’ye göre, ikili düzeydeki görüşmelerde en öne çıkan konular ekonomi, Filistin ve Libya gibi diğer bölgesel konular olacak.

Ekonomi ve güvenlik

Şarku’l Avsat’a görüş bildiren Türk analist Yusuf Katipoğlu ise ziyaretin, Kahire ile Ankara arasında ekonomik ve siyasi düzeyde, her iki ülkenin çıkarlarına hizmet edecek ‘ilişkilerde ivmenin’ yeniden sağlanması açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekti.

Katipoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Kahire ziyaretinde eşlik eden altı bakanın, özellikle de savunma, dışişleri, ticaret ve enerji bakanlarının, ekonomi ve güvenlik boyutunun önemini yansıttığına vurgu yaptı.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmed Kuisni ise şunları söyledi;

“Türkiye Cumhurbaşkanına eşlik edecek heyetin bileşimi, ekonomi başta olmak üzere mevcut konuların niteliğini yansıtıyor. Mısır’ın Türk yatırımlarını çekme ve iki ülke arasında 2011’den önce imzalanan ancak geçtiğimiz dönemde uygulanmayan ikili anlaşmaları aktif hale getirme isteği var.”

İki ülke, geçtiğimiz temmuz ayında aralarındaki diplomatik ilişkileri büyükelçiler düzeyine çıkarmıştı.

Geçtiğimiz iki yılda çeşitli düzeylerde görüşmeler yaşanırken, Sisi ve Erdoğan, 2022 yılı sonunda Katar’da düzenlenen Dünya Kupası’nın açılışında el sıkıştı. İki lider, Eylül ayında gerçekleşen G20 Zirvesi’nde ikili görüşmede bir araya geldi.

Türk ve Mısırlı bakanlar da iki ülke arasındaki ortak işbirliğinin artırılması ve ticaret oranlarının iyileştirilmesini görüşmek üzere birkaç kez bir araya geldi.

FOTO: Erdoğan ve Sisi, Kasım 2022’de Katar’da düzenlenen Dünya Kupası’nın açılışında Katar Emiri’nin yanında el sıkışıyor (Reuters)
Erdoğan ve Sisi, Kasım 2022’de Katar’da düzenlenen Dünya Kupası’nın açılışında Katar Emiri’nin yanında el sıkışıyor (Reuters)

Mısır Ticaret ve Sanayi Bakanı Ahmed Samir ile Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay ile salı günü Kahire’de bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmede, seçkin coğrafi konumu, devletin yatırıma sağladığı teşvikler, rekabetçi fiyatlarla mevcut enerji kaynakları gibi, Mısır pazarında yatırıma sunulan büyük avantajlardan yararlanmak amacıyla, Mısır’da bir Türk sanayi bölgesi kurma planı müzakere edildi.

Saadavi gelişmelere ilişkin şu yorumu yaptı;

“Bu, iki ülkenin ekonomik ve güvenlik iş birliğini geliştirme ve her iki ülkedeki askeri sanayiyi destekleme ihtiyacı doğrultusunda, siyasi tartışmaların ekonomik boyuttan tamamen ayrılmasını destekleyen bir Mısır-Türk anlayışının varlığına işaret ediyor. Aynı zamanda, Ankara’nın Kahire’nin  ürettiği tanklardan faydalanma ihtimaliyle birlikte, Türkiye’nin Mısır’a insansız hava aracı (İHA) satmayı onaylamasına da yansıyor.”

Saadavi değerlendirmesini, “İki ülke arasında, ‘bakış açılarının farklı olduğu birçok bölgesel meseledeki siyasi farklılıkların bir gecede çözülemeyeceği’ konusunda bir anlayış var. Ancak her iki tarafın çıkarlarını gözeten siyasi yaklaşımlara varılması müzakereye açılacaktır” değerlendirmesinde bulundu.



Yeni Suriye ve Sudan hatası

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Yeni Suriye ve Sudan hatası

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

İbrahim Hamidi

Suriye’de geçtiğimiz hafta yoğun geçti. Bu hafta artık geçmişle ilgili değil, şimdi ve gelecekle ilgiliydi. Esed rejimi sayfası kapandı. Konuşmalar ve çalışmalar yeni rejimin inşasına ve yeni devletle ilişkilere odaklanıyor. Sudan hatasının tekrarlanmaması için ABD ve yeni dönemin destekçilerinin hızlı hareket etmeleri ve yaptırımları kaldırmaları gerekiyor.

Batılı ülkeler, bazı Arap ülkeleri ve Şam arasında 2012 yılından bu yana süregelen kopukluk sona erdi. Bazı ülkeler kapatılan büyükelçiliklerini açtılar ve bayraklarını çektiler. ABD, İngiltere ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bazı ülkeler, açıkça üst düzey yetkililerini gönderdiler. Diğer önemli ülkelerse, Suriye'nin yeni lideri Ahmed el-Şera ile görüşmek üzere üst düzey yetkililerini gönderseler de bunu açıklamadılar. Arap ülkeleri ile Türkiye arasında Kahire'de bakanlar düzeyinde ve güvenlik servisleri arasında toplantılar düzenlendi.

Toplantılardan ve görüşmelerden gelen mesajlar aynıydı: Lider Ahmed Şera'yı destekliyoruz, yeni dönemi “meşrulaştırıyoruz”, Esed rejiminden kurtuluşu ve Suriye'nin “İran ekseninden” çıkışını memnuniyetle karşılıyoruz. Kapsayıcı bir hükümet ve yeni bir anayasa oluşturmak için hızla değerlendirilmesi gereken altın bir fırsat var. Terörle mücadele edebilmek, devlet kontrolünü genişletebilmek ve tüm topraklarda, yani 185 bin kilometrekare üzerinde hükümetin egemenliğini yeniden tesis edebilmek için güvenlik ve ordu kurumlarının kurulması bir zorunluluktur.

Bu ne anlama geliyor? Yaklaşık beş yıldır aralarında “sınırların sabit olduğu”, “üç devletçiğe” bölünen Suriye bitti. Artık yeni bir rejime sahip eski Suriye'nin, yani iç sınırların kaldırılmasının, dış sınırların belirlenmesinin ve dört düğümle uğraşmanın zamanı geldi.

Humus ve Şam'da iki askeri üs kurulmasını ve hava savunma sistemlerinin konuşlandırılmasını içeren ortak savunma anlaşmasının imzalanması için Şam ile Ankara arasında görüşmeler sürüyor.

Birinci düğüm, Şam-Kamışlı ilişkisidir. Yeni rejim, Suriye'nin kuzeydoğusunda ABD tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) bölgelerini kontrol etmeyi, SDG’nin yeni orduya entegrasyonunu, Özerk Yönetim'in dağıtılmasını ve Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) bağlı Suriyeli olmayan tüm savaşçıların Suriye topraklarından çıkarılmasını istiyor. Ancak SDG, lideri Mazlum Abdi'ye göre, ABD'nin desteğiyle DEAŞ’a karşı mücadele eden askeri bir blok olarak varlığını sürdürmek, Özerk Yönetim'in statüsü ve doğal kaynaklardaki payı konusunda özel haklar elde etmek istiyor.

Uzlaşıya varmak için Şam ile Kamışlı arasında bazı temaslar ve arabuluculuklar yapılıyor. Ancak çözüm anı büyük olasılıkla, ekibi Suriye'yi sarsan 11 güne dahil olan Başkan Donald Trump'ın 20 Ocak'ta Beyaz Saray'a gelişini bekliyor. Yeni Suriye rejiminin ana destekçisi Ankara, Trump'ın Suriye'den 2 bin askeri çekmeyi kabul etmesine ve SDG'yi Şera'nın teklifini kabul etmeye zorlamasına bahis oynuyor.

Hiç şüphe yok ki Türkiye son haftalarda Esed'ı devirerek kazanan taraf oldu. Taslağı, Humus ve Şam'da iki askeri üs kurulmasını ve İsrail saldırılarına karşı bir koruma şemsiyesi sağlayacak hava savunma sistemlerinin konuşlandırılmasını içeren ortak savunma anlaşmasının imzalanması için Şam ile Ankara arasında müzakereler sürüyor. Anlaşma, sonuçlanması için gerekli meşruiyet unsurları sağlandıktan sonra onaylandığında, Şam, Kamışlı'ya kıyasla müzakerelerde daha güçlü bir konuma sahip olacak.

Anthony Blinken, Arap ülkelerinin bakanlarına Netanyahu'nun kendisine kuvvetlerinin “kış sonunda çekileceği” konusunda güvence verdiğini söyledi.

Burada Binyamin Netanyahu hükümetinin Esed düşer düşmez giriştiği bir dizi icraat ile ilgili ikinci düğüm geliyor; bunlar arasında Suriye'nin kara, hava ve denizdeki stratejik askeri gücü ile araştırma merkezlerinin yok edilmesi, Golan'daki tampon bölgenin ve Hermon Dağı'nda hayati önemdeki gözlem merkezlerinin işgali de var.

Batılı ülkeler yeni Suriye'nin, İsrail dahil olmak üzere diğer ülkelere yönelik bir dış tehdit platformu olmamasını istiyor. Şam ise İsrail'in son dönemde işgal ettiği topraklardan çekilmesini istiyor. ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Arap ülkelerinin bakanlarına, Netanyahu'nun kendisine kuvvetlerinin “kış sonunda geri çekileceği” konusunda güvence verdiğini bildirdi. Ancak bu konuda pek çok şüphe var ve sahadaki gerçekler bunu göstermiyor. Şam'ın Batılı elçilere mesajı; İsrail’in “7 Aralık hattına” çekilmesi gerektiği, kendisinin yeni savaşlara girişmekle ve “devrimi ihraç etmekle ilgilenmediği” yönündeydi.

Şam ile “Dera’da başlayan örgütler sayfasının” çevrilmesine ve “devrimci zihniyetten devlet zihniyetine” geçilmesi konusundaki görüşmelere dönüş yönündeki müzakereler halen devam ediyor.

Üçüncüsü, silahın birleştirilmesi. Önceliğin, güvenliği sağlamak ve yeni orduyu oluşturmak olduğu açık. Bu nedenle Şera, örgüt liderleriyle bir toplantı yapma, ordunun oluşumunu ve örgütlerin entegrasyonunu denetleyecek yeni bir Savunma Bakanı atama girişiminde bulundu. Şam kırsalındaki Duma'da üslenen İsam el-Buveydani liderliğindeki İslam Ordusu ile Güney Operasyonlar Odası komutanı Ahmed el-Avda'nın pozisyonu merakla bekleniyordu. Örgütlerin çoğu, ordunun kurulması ve örgütlerin dağıtılması yönündeki yeni reçeteyi kabul etti. Şam ile “örgütler sayfasının” çevrilmesi, yani “devrim zihniyetinden devlet zihniyetine geçiş” ve silahın birleştirilmesi konusundaki görüşmelere geri dönüş yönündeki müzakereler halen devam ediyor.

Ömer el-Beşir'in devrilmesinin ardından Sudan'ın çöküşünün ve acımasız savaşın daha da kötüleşmesinin nedenlerinden biri, ABD'nin Hartum'a yönelik yaptırımları kaldırmakta gecikmesiydi. Washington ve müttefiklerinin Suriye'de Sudan hatasını tekrarlamayacaklarına bahse giriliyor

Dördüncü düğüm ise ulusal konferanstır. Muhalefetin Kahire'de bir konferans düzenlemesi yönünde girişimlerde bulunuldu, ancak yeni yönetim ulusal konferansı Şam'da düzenlemeye hazırlanıyor. Siyasi Komisyon’un liderlerinden biri, 2011 yılında Ulusal Diyalog Konferansı'na sponsorluk yapan eski Suriye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faruk el-Şara ile temasa geçti. Yakın zamanda “Saldırıyı Caydırma” operasyonuna katılan askeri örgütlerin liderleri arasından atanan yeni valilerden, son yıllarda ülkede kalan Suriyelileri temel alan kapsayıcı bir konferansa katılmaları için her şehirden 40-50, özelliğinden dolayı Dera’dan ise 70 kişinin temsilci seçilmesinin istenmesine yönelik bir öneride bulunuldu. Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığına göre bunun yeni anayasanın oluşumuna ve 1 Mart'tan sonraki döneme katkıda bulunacağına ve sahadaki güçleri, seçkinleri, siyasetin ve sivil toplumun sembollerini bir araya getireceğine güveniliyor.

Şam'daki eğilimin otorite, egemenlik ve siyaseti 185 bin kilometrekarelik alana yaymak olduğu açık. Tüm bunların anahtarlarından biri ekonomi, 10 yıllık savaş ve izolasyon nedeniyle bitkin düşen insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve Şam'ın aydınlatılmasıdır. Bu nedenle Batı ve ABD’nin yaptırımların kaldırılması konusunda acilen harekete geçmesi gerekiyor. Birikmiş yaptırımların varlık nedenleri Esed'in devrilmesiyle sona erdi.

Sudan'ın çöküşünün ve Ömer el-Beşir'in devrilmesinin ardından yaşanan yıkıcı savaşın nedenlerinden biri, ABD'nin Hartum'a yönelik yaptırımları kaldırmakta gecikmesi nedeniyle kötüleşen yaşam koşullarıydı. Washington ve müttefiklerinin Suriye'de Sudan hatasını tekrarlamayacaklarına bahse giriliyor. Arap-Batı-Türk desteğinin yeni Suriye için bir koruma şemsiyesi sağlayacağına güveniliyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.