Libya’da 17 Şubat Devrimi: Halk ayaklanması mı komplo mu?

Kaddafi’nin devrilmesinden 13 yıl sonra 17 Şubat Devrimi, hâlâ Libyalıları bölüyor

Devrik lider Muammer Kaddafi (Şarku’l Avsat)
Devrik lider Muammer Kaddafi (Şarku’l Avsat)
TT

Libya’da 17 Şubat Devrimi: Halk ayaklanması mı komplo mu?

Devrik lider Muammer Kaddafi (Şarku’l Avsat)
Devrik lider Muammer Kaddafi (Şarku’l Avsat)

Libya’daki geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH), devrik Cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi rejiminin sonunu getiren 17 Şubat devriminin 13. yıldönümü kutlamaları için hazırlıklarını sürdürürken, ülke halen devrimi bir halk hareketi olarak görenler ile hareketi komplo olarak görenler arasında bölünmüş durumda.

Ayrıca bu devrimin hedeflerinin gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin sürekli tekrarlanan sorular var; Gerçekten ülkeyi eskisinden daha iyi bir gerçekliğe taşıdı mı?

Bu soru, Libya’daki Johns Hopkins Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü’nün üst düzey araştırmacılarından Hafız el-Gavil tarafından Facebook üzerinden yapılan bir paylaşımda ortaya koyuldu. Gavil, yaptığı açıklamada, “Tüm Libyalılar için en önemli soru şu; Bugün, 17 Şubat’tan 13 yıl sonra eskisinden daha iyi durumda mısınız?” ifadelerine yer verdi.

17 Şubat devriminin 13. yıldönümü kutlama hazırlıklarından bir fotoğraf (Şarku’l Avsat)
17 Şubat devriminin 13. yıldönümü kutlama hazırlıklarından bir fotoğraf (Şarku’l Avsat)

Devrimi ‘diktatörlük rejimini ortadan kaldıran bir halk ayaklanması’ olarak görenler ile ‘ülkeyi güvenlik kaosuna, siyasi ve silahlı çatışmalara ve ekonomik kayıpların sonuçlarına doğru sürükleyen bir komplo’ olarak görenler arasında devrimin şu ana kadarki tanımına ilişkin bir tutarsızlık mevcut. Ulusal Güçler Koalisyonu lideri Tevfik eş-Şehidi, “Yarattığı yeni gerçeklik nedeniyle ülke, milis örgütler olarak bilinen olguya da giderek bağımlı hale geldi. Ayrıca Libyalıların hayatlarında önemli bir iyileşmeye dair umutları da arttı ve gerçeklik değişti” dedi.

Şehidi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Bazıları, devrimin başlamasıyla birlikte Libya vatandaşlarına, eğer başarılı olursa ekonomik durumunun büyük ölçüde iyileşeceğinin sözünü verdi ve elbette bu sözler ve bireysel beklentiler yerine getirilmedi” dedi. Tevfik eş-Şehidi, “Eğitim ve sağlıkta reform yapılması, yeniden imarın başlatılması gibi üzerinde durulması gereken önemli sosyal ihtiyaçlar da yerine getirilmedi” ifadelerini kullandı. Ulusal Güçler Koalisyonu lideri, “Kaddafi’nin tugaylarına karşı savaşmak için oluşturulan bazı silahlı grupların sapkın davranışları sonucunda kaosun yayılmasıyla birlikte sokağın umutsuzluğu daha da arttı. Durum, Kaddafi’nin ölümünden ve Ekim 2011’de rejimin devrilmesinden sonra bile devam etti” şeklinde konuştu.

Libyalıların geçen yıl 17 Şubat devriminin yıldönümünde Trablus’un merkezindeki kutlamalarından bir fotoğraf (Şarku’l Avsat)
Libyalıların geçen yıl 17 Şubat devriminin yıldönümünde Trablus’un merkezindeki kutlamalarından bir fotoğraf (Şarku’l Avsat)

Libya Siyasi Diyalog Forumu üyesi Ahmed eş-Şarkasi ise “Devrim konusunda devam eden anlaşmazlık, Libyalıların çoğunluğunun, devrimin ilk yıllarından itibaren, ister silahlı oluşumların üyeleri ve liderleri, isterse yaşam koşullarındaki iyileşme eksikliği karşılığında o dönemdeki siyasi ve güvenlik kaosundan ve zayıf gözetimden yararlanan iş insanları olsun, bir sınıf oportünistin bundan çıkar sağladığını gözlemlemesinden kaynaklanmaktadır” dedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Şarkasi, “Bazılarının bu sapması, özellikle o dönemde ülkeyi yöneten ardışık hükümetler ülkenin zenginliğini israf etmeye devam ederken, birçok kişinin devrim hakkındaki görüşlerini değiştirmesine yol açtı. Devrim dönemleri arasındaki karşılaştırmalar otomatik olarak arttı. Bazılarına göre Kaddafi döneminde sahip oldukları göreceli istikrar, özgürlüklerden yoksun olsa bile en iyisiydi” ifadelerini kullandı.

Şubat Devrimi, Kaddafi’nin devrilmesinin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen Libyalıları bölmeye devam ediyor (Şarku’l Avsat)
Şubat Devrimi, Kaddafi’nin devrilmesinin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen Libyalıları bölmeye devam ediyor (Şarku’l Avsat)

Onların görüşlerine göre Kaddafi’nin destekçileri devrimden sonra yavaş yavaş Libya sahnesine dönmeyi başardı. Kaddafi’nin 42 yıllık hükümdarlığı sırasında Libyalıları ona karşı isyana sevk eden dezavantajlara ve ihlallere yapılan atıfları göz ardı ederek, meydana gelen tüm ihlallere ışık tutmaya başladılar.

Libyalı analist ve yazar Abdullah el-Kebir, dış müdahalenin ve siyasi güçlerin iktidar mücadelesinin ‘devrimin hedeflerine ulaşılmasını engellemedeki’ rolüne dikkati çekti. Kebir, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Kaddafi’nin isyancı halkla yüzleşmesini ve onları bastırmaya çalışmasını unutmamalıyız. Bu, devrimin militarizasyonuna ve aynı zamanda dış askeri müdahalenin kullanılmasına yol açtı. Bu durum ise devrimin başarısında önemli bir rol oynadı. Aynı zamanda meyvelerini toplamada da önemli bir ortak haline geldi ve giderek ülke işlerine yabancı müdahalenin yoğunluğu arttı” ifadelerini kullandı.

Abdullah el-Kebir, “Geçiş Konseyi’nin Ulusal Konferans oluşturmak için seçim yapma acelesinin yanı sıra devrimle bağlantılı isimler tarafından Kaddafi destekçilerine yönelik önemsiz ihlaller meydana geldi ve sivil siyasi güçler ile siyasal İslam hareketine bağlı güçler arasında fikir birliği eksikliği yaşandı” dedi.

Ulusal Geçiş Konseyi, Libya’da 17 Şubat 2011’de devrimin patlak vermesinden sonra Kaddafi rejimine karşı çıkan bir grup isim tarafından ülke işlerini yönetmek amacıyla kurulan ilk organdır.

Kaddafi rejiminin devrilmesiyle ilgili en büyük kutlamalara sahne olan Trablus’taki Şehitler Meydanı (Trablus Emniyet Müdürlüğü)
Kaddafi rejiminin devrilmesiyle ilgili en büyük kutlamalara sahne olan Trablus’taki Şehitler Meydanı (Trablus Emniyet Müdürlüğü)

Kebir, “Halife Hafter’in Nisan 2019’da başkenti kontrol etmek için askeri olarak ilerleme girişiminin ve 2020’nin sonu ve 2021’in başında Cenevre Siyasi Diyalog Forumu’nun düzenlenmesinin yanı sıra radikal örgütler, 2015 ortalarında Sirte gibi bazı şehirler üzerinde kontrollerini dayatmak üzere güç mücadelesi ortamından yararlandı” dedi.

General Halife Hafter liderliğindeki Ulusal Ordu, Trablus’u silahlı gruplardan ve terör örgütlerinden kurtarmayı amaçladığını söylediği bir savaş başlattı, ancak bu savaş Haziran 2020’nin başlarında geri çekilmesiyle sona erdi.

Abdullah el-Kebir, bu siyasi ve silahlı çatışmalar sırasında ‘herkesin devrimi, hedeflerini ve Libyalıların daha iyi bir gerçeklik hayalini unuttuğunu’ dile getirdi.



Tunus mahkemesi, cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal'e 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi

Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
TT

Tunus mahkemesi, cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal'e 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi

Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)

Tunus cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal’in avukatı, Cendube Mahkemesi’nin dün (Çarşamba) Zemal'i bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırdığını ve bunun muhalefetin Cumhurbaşkanı Kays Said'in yeniden seçilmesini amaçlayan adil olmayan seçimlere ilişkin korkularını güçlendiren son hamle olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre, 6 Ekim'de yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nun bu ay üç önemli adayı diskalifiye etmesinin ardından tansiyon yükseldi. Bu hareket bir eleştiri seline yol açtı.

Binlerce Tunuslu geçen hafta muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıyla sokaklara dökülerek Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nun muhalifleri ve adayları baskı altına almamasını talep etti.

Seçim Kurulu sadece Said, Zuheyr el-Mağzavi ve el-Ayaşi Zemal'in adaylıklarını onaylayarak seçim anlaşmazlıklarını karara bağlayan en yüksek yargı organı olan İdare Mahkemesi'nin kararına meydan okudu.

Dün alınan kararı yorumlayan Zemal'in avukatı Abdussettar el-Mesudi Reuters'e şunları söyledi: “Karar siyasi amaçlıdır; adil değildir. Zemal’in cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını baltalamayı ve onu Tunuslulara dürüst olmayan biri olarak göstermeyi amaçlamaktadır.”

Zemal iki hafta önce ‘belge uydurmak ve halk desteğini tahrif etmek’ suçlamasıyla gözaltına alınmıştı.

Said'in muhalifleri, üyelerini kendisinin atadığı Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nu rekabeti bastırmak ve adayları sindirmek suretiyle yeniden seçilmesini sağlamak için kullandığını söylüyor.

Said ise hainlerle, paralı askerlerle, yolsuzluk yapanlarla savaştığını ve diktatör olmayacağını söyleyerek suçlamaları reddediyor.

Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musi kamu güvenliğine zarar vermek suçlamasıyla geçen yıldan bu yana hapiste. Önde gelen siyasetçi Lutfi el-Merahi de 2019 seçimlerinde hile yapmak suçlamasıyla bu yıl hapse atıldı.

Her iki isim de seçimlere katılma niyetlerini açıklamış, ancak hapsedilmiş ve adaylıklarını sunmaları engellenmişti.

Geçtiğimiz ay bir başka mahkeme de cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olan dört siyasetçiyi hapis cezasına çarptırdı ve ömür boyu adaylıktan menetti.

Said 2019 yılında demokratik yollarla seçildi. Ancak zamanla iktidar üzerindeki kontrolünü sıkılaştırdı ve 2021 yılında muhalefetin ‘darbe’ olarak nitelendirdiği bir kararname yayınladı. Söz konusu kararnameyle Said yasama yetkisini kendisine devrederek ülkeyi yönetmeye başladı.