Rehine aileleri Netanyahu’yu kendilerine karşı savaşmakla suçluyor

İsrail radikal sağı, Washington’a Japon ordusunda 25 bin kişiyi esir bıraktığını hatırlattı.

İsrailli rehinelerin akrabaları ve destekçileri, 15 Şubat Perşembe günü Tel Aviv’de rehinelerin serbest bırakılması talebiyle düzenlenen protestoya katıldı (Reuters)
İsrailli rehinelerin akrabaları ve destekçileri, 15 Şubat Perşembe günü Tel Aviv’de rehinelerin serbest bırakılması talebiyle düzenlenen protestoya katıldı (Reuters)
TT

Rehine aileleri Netanyahu’yu kendilerine karşı savaşmakla suçluyor

İsrailli rehinelerin akrabaları ve destekçileri, 15 Şubat Perşembe günü Tel Aviv’de rehinelerin serbest bırakılması talebiyle düzenlenen protestoya katıldı (Reuters)
İsrailli rehinelerin akrabaları ve destekçileri, 15 Şubat Perşembe günü Tel Aviv’de rehinelerin serbest bırakılması talebiyle düzenlenen protestoya katıldı (Reuters)

Hamas tarafından tutulan İsrailli rehinelerin aileleri, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun eylemlerinden derin endişe duyduklarını ifade ederek, onu ‘rehineleri ihmal etmekle, onları ilgi ölçeğinin en alt sıralarına yerleştirmekle ve kişisel savaşına feda etmekle’ suçladı. Aileler ayrıca, Netanyahu’nun kendileriyle yürüttüğü politikayı ‘saflarını dağıtmayı, onları susturmayı, onları bir köşeye sıkıştırmayı ve rehinelerin gizlice çaresiz ölmelerini izlemeyi amaçlayan bir savaş’ olarak nitelendirdi.

Bu gelişme, Mossad Başkanı David Barnea ve Şin Bet Başkanı Ronen Bar’ın talebine aykırı olarak, Netanyahu’nun müzakereleri sürdürmek üzere Kahire’ye bir İsrail temsilcisi göndermeme kararının ardından yaşandı. Bu bağlamda Netanyahu’nun ofisi, “Hamas’ın saçma taleplerinden vazgeçeceğine dair bir cevap olmadığı sürece beklemek zorundayız” dedi.

Rehine aileleri, İsrail’in katılımının olmayışını ve beklemekten söz edilmesini ‘kibir ve küstahlığa dayalı sorumsuz bir davranış’ olarak değerlendirirken, yaşadıkları trajediye, kendilerinin ve rehinelerin çocuklarının acılarına en ufak bir sempati göstermediklerini söylediler. Devlete ve liderlerine karşı yoğun öfke, hayal kırıklığı ve umutsuzluk hissettiklerini ve bu politikaya karşı mücadeleyi yükseltme kararı aldıklarını belirten aileler, halk protestosunun liderlerinin, bakanların ve temsilcilerin evleri önünde başlattığı protesto gösterilerine katılma kararı aldılar.

Müzakerelere katılmama

Daha önce kaçırılan anlaşmadan farklı olarak Netanyahu’nun anlaşmaya ilişkin adımları neredeyse tek başına yürütmesi ve Savaş Komuta Konseyi’ndeki dostları Benny Gantz ve Gadi Eisenkot’a yer vermemesi dikkat çekiyor. Netanyahu’nun ofisindeki bir yetkili, müzakerelere katılmama kararının etkisini hafifletmeye çalışarak, esirlerin serbest bırakılmasına yönelik olası bir anlaşmaya ilişkin Kahire’deki görüşmelerin önümüzdeki iki gün içinde devam edeceğini, gelişmelerle ilgili İsrail’in bilgilendirileceğini söyledi. Kaynak, hükümetteki siyasi ve güvenlik kabinesinin, rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik anlaşma konusunda Hamas’la yapılan dolaylı görüşmelerin durumuna ilişkin bir brifing dinleyeceğini vurguladı.

Knesset binası önünde Hamas’ın alıkoyduğu İsrailli esirlerin ailelerinin oturma eylemi çadırı (Arşiv)
Knesset binası önünde Hamas’ın alıkoyduğu İsrailli esirlerin ailelerinin oturma eylemi çadırı (Arşiv)

Likud Partisi’nden birçok bakanın sunduğu talebe göre anlaşmaya ilişkin belirleyici tartışma, kararın dar kabinede alındığı önceki anlaşmanın aksine dar kabinede değil genişletilmiş kabinede olacak. Birçok bakan önceki oturumda, önceki aşamalarda kararlaştırıldığı üzere anlaşmaya ilişkin çerçeve teklifini eleştirmişti. Anlaşmanın esirlerin tamamını kapsamayan aşamalara bölünmesine karşı olduklarını ifade ettiler.

İsrailli kaynaklar, arabulucuların öne sürdüğü gibi iyimserliği artıran konuşmalarını reddederek, “Kahire’de yapılan görüşmelerde, Hamas’ın, rehinelerin serbest bırakılması için İsrail’in savaşı tamamen durdurması yönündeki talebini geri çekmesinin ardından hafif ilerleme görüldü” dedi. Ancak İsrail hapishanelerinden serbest bırakılacak Filistinli esirlerin sayısıyla ilgili temel konularda İsrail ile Hamas arasında hâlâ büyük uçurumlar var.

Zaman çerçevesi

Öte yandan Kahire görüşmelerine aşina olan kaynaklara göre İsrail, Hamas hareketinin önerilen anlaşmanın üç aşamasına ilişkin zaman çerçeveleri de dahil olmak üzere, Paris önerisine verdiği yanıta yönelik yanıtını arabuluculara sundu. Kaynaklar, 30 güne kadar süren ikinci aşamaya ek olarak, İsrail’in anlaşmanın ilk aşamasının uygulanması için belirlediği sürenin 35+ 7 gün esasına göre 42 güne (6 hafta) ulaşabileceğini ve üçüncü aşama için herhangi bir zaman çerçevesinin belirlenmediğini dile getirdi.

Netanyahu’nun geçen Ekim ayında Hamas’ın elindeki İsrailli rehinelerin aileleriyle yaptığı görüşme (DPA)
Netanyahu’nun geçen Ekim ayında Hamas’ın elindeki İsrailli rehinelerin aileleriyle yaptığı görüşme (DPA)

Kaynaklar, İsrail’in Gazze’de sakinlerin bulunmadığı alanlardan çekilmeyi kabul etmediğini belirtti. İsrail’in yanıtında, ‘yerleşik’ kelimesi yerine ‘yoğun nüfuzlu’ kelimesi kullanıldı. İşgalci ordunun çekileceği bölgelere ilişkin olarak ise Hamas, yanıtında Gazze Şeridi’nin tamamında nüfusun bulunduğu bölgelerin uzağında güçlerin yeniden konuşlandırılmasını talep etti.

İsrail ise yanıtında, hastaneleri yeniden inşa etmek yerine rehabilite etmeyi önerdi. Yanıt, İsrail tarafıyla koordineli olarak Gazze Şeridi’ne 500 tırlık insani yardım malzemesinin gönderilmesini, mobil evlerin (karavan-konteyner) ve çadırların yerleştirilmesini de içeriyor. Hamas’ın ‘yolcuların, hastaların ve yaralıların Refah geçiş noktasındaki hareketlerine yönelik İsrail kısıtlamalarının kaldırılması’ talebiyle ilgili olarak ise İsrail, günde 50 yaşın altında olmaması gereken en fazla 50 yaralının ülkeden ayrılmasına izin vermeyi kabul etti.

Bir dünya savaşı hikayesi

Esir takasıyla ilgili olarak, Netanyahu’nun daha önce de belirttiği gibi İsrail, her bir İsrailli rehineye karşılık 3 Filistinli esirin serbest bırakılmasında ve buna yüksek cezalar alan bazı esirlerin karşılığında kadın askerlerin de eklenmesi gerektiğinde ısrar ediyor. İsrail sağından yetkililer, anlaşmanın yürürlüğe girmesi için uyguladığı baskı nedeniyle ABD’yi eleştirmişti.

Hükümetteki koalisyon partilerinin ideolojik otoritelerinden biri olan Hillel Fresh’e göre Washington, İsrail’den tek başına yapmaya hazır olmadığı şeyleri yapmasını istiyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan örnek gösteren Fresh, “1943’te işgalin zirvesindeyken Japon kuvvetleri yaklaşık 27 bin Amerikan askerini gözaltına aldı ve yaklaşık 14 bin sivili rehin aldı. O dönemde ABD’nin 125 milyonluk nüfusuyla karşılaştırıldığında bu sayı, bugün Hamas’ın elinde bulunan rehinelerin sayısından çok daha fazla. 41 bin Amerikalı mahkûm ve rehine, bugün İsrail terimleriyle Hamas’ın elinde bulunan yaklaşık 2 bin 925 rehineyi oluşturuyor” dedi.

Geçen Kasım ayında Hamas ile İsrail arasındaki esir takası sırasında iki rehineye Kassam Tugayları’ndan iki savaşçı eşlik ediyor (AFP)
Geçen Kasım ayında Hamas ile İsrail arasındaki esir takası sırasında iki rehineye Kassam Tugayları’ndan iki savaşçı eşlik ediyor (AFP)

Fresh, “Özellikle Japonların yakalanan askerlere yönelik tutumu, Hamas’ın bizi kaçıranlara karşı tutumundan daha az barbar ve şiddetli değildi. Çok sayıda Amerikalı savaş esirinin, tutuldukları zorlu koşulların ve hayatlarına yönelik açık ve yakın tehlikenin ışığında şu soru ortaya çıkıyor; ABD onları serbest bırakmak için ne yaptı? Pek bir şey yapmadığı ortaya çıktı. Üç yıllık esaret boyunca, biri 1942’nin ortalarında ve diğeri bir yıl sonra olmak üzere yalnızca iki esir takası gerçekleşti. Serbest bırakılanların toplam sayısı 3 binin biraz üzerindeydi. Bu da toplam 41 bin mahkumun yüzde 8’inden azdı” açıklamasında bulundu.

Fresh, sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında izlediği savaş esiri politikası, Hamas’a karşı yürüttüğümüz büyük varoluşsal savaşımızda genel kamuoyuna ve İsrailli liderlere örnek teşkil etmelidir. Sonuçta göreceli olarak 7 Ekim katliamının boyutu Pearl Harbor saldırısından çok daha büyüktü. Mihver güçleri ABD’yi bir gün bile işgal etmeyi başaramazken, Hamas İsrail topraklarına 25 kilometre kadar girmeyi başardı.”



Gazze ateşkesi: İsrail'in İran'a yönelik saldırıları görüşmeleri ne ölçüde etkileyecek?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: İsrail'in İran'a yönelik saldırıları görüşmeleri ne ölçüde etkileyecek?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)

Washington'un Tahran'ın Gazze müzakerelerinin bir parçası olduğunu açıklamasından günler sonra İsrail'den İran'a ani bir darbe geldi. İsrail medyası görüşmelerde ‘gerçek bir ilerleme şansı’ olduğuna dair sızıntılara tanık olurken, Hamas kaynakları da ateşkesle ilgili ‘fikirler’ aldıklarını doğruladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre bu yeni gelişmeler ateşkes sürecine ‘gölge’ düşürüyor. Görüşmelerin er ya da geç sekteye uğraması muhtemel, özellikle de İsrail bölgede zaferler elde ettikçe taleplerini sıkılaştıracak. Diğer taraftan Hamas kapsamlı bir anlaşmada ısrar edecek ve gelecekte Gazze Şeridi'ndeki savaşı durduracak gerçek garantilerin yokluğunda şu anda en önemli kartını (esirler) kaybedebilecek kısmi anlaşmalara sürüklenmeyecek.

İsrail dün, İran'ın ülkenin çeşitli bölgelerindeki nükleer programını vurmayı amaçlayan Yükselen Aslan Operasyonu kapsamında bir saldırı başlattı. İsrail ordusunun açıklamalarına göre bu saldırı, İran Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey liderlerinin öldürülmesiyle sonuçlandı. İsrail ordusu daha sonra İran'dan fırlatılan uzaktan kumandalı insansız hava araçlarını (İHA) durdurmaya başladığını bildirdi, İranlı medya kuruluşları ise yetkililere dayanarak bu iddiaları yalanladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yayınladığı video mesajında ülkesinin İran'a yönelik askeri saldırısını övdü: “Çok başarılı bir açılış saldırısı gerçekleştirdik ve daha fazlasını başaracağız. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için operasyon günlerce devam edecek.” Hamas ise yaptığı açıklamada söz konusu saldırıyı, ‘aşırılık yanlısı İsrail hükümetinin bölgeyi açık çatışmalara sürükleme konusundaki ısrarını yansıtan acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirdi.

Söz konusu gelişmeler, Katar'daki Hamas müzakere heyetinden kaynakların basına yaptıkları açıklamalarda ‘ateşkes anlaşması konusunda arabulucularla bir dizi fikrin tartışıldığını’ söylemeleri, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Gazze Şeridi'nde devam eden savaşta acil, koşulsuz ve kalıcı bir ateşkesi ezici bir çoğunlukla onaylaması ve Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati'nin ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile ‘İran'ın nükleer programı konusunda ABD ile İran arasındaki müzakereler ve arabulucuların Gazze Şeridi'nde hızlı bir şekilde ateşkes anlaşmasına varma çabaları’ üzerine yaptığı görüşmelerin ardından geldi.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği bombardımanda yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği bombardımanda yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail saldırısı, ABD Başkanı Donald Trump'ın pazartesi akşamı yaptığı “Gazze şu anda Hamas’la İsrail arasında büyük müzakerelerin ortasında ve İran da zaten işin içinde. Gazze'de ne olacağını göreceğiz. Esirleri geri almak istiyoruz” açıklamasından birkaç gün sonra geldi. Ancak İsrail ve Hamas kaynakları, Trump’ın iddialarını yalanladı.

İkinci ateşkes, yürürlüğe girmesinden iki ay sonra 18 Mart'ta çöktü. Bu ayın başlarında Doha'da Hamas ile Washington arasında yapılan doğrudan görüşmelerde herhangi bir ilerleme sağlanamadı.

Mısır'da siyaset bilimi profesörü olan Dr. Ahmed Yusuf Ahmed, İsrail'in gerilimi artırma girişimlerinin ve bunu takip edecek İran tepkilerinin, ister süreci dondurarak ister hızlandırarak olsun, Gazze Şeridi'ndeki ateşkese hizmet etmediğine inanıyor. Ahmed, “Gazze savaşından bu yana İran ve Lübnan'da ateşkes müzakereleri üzerinde doğrudan bir etkisi olmayan benzer saldırılara zaten tanık olduk” dedi.

Bu saldırıdan sonra Netanyahu'nun içeride popülaritesinin artacağına ve kendisine yönelik iç baskıların üstesinden geleceğine inanan Ahmed, Hamas'ın bu gerilim ışığında kısmi bir anlaşmayı kabul etmeyeceğini ve bir kez daha kapsamlı bir anlaşma için daha fazla ısrar edeceğini, bunun da İsrail tarafından reddedileceğini ve bu nedenle gerçek bir ilerleme olmayacağını ve sürecin olduğu gibi kalacağını belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal'a göre Hamas şu anda güçlü bir konumda değil. İran ile İsrail arasında işler daha da kötüye giderse Gazze Şeridi'ndeki operasyonlarda bir azalma olacak ama bu ateşkes görüşmelerini olumlu etkilemeyecek. Nazzal, ‘Hamas’ın kapsamlı anlaşmaya bağlılığını arttıracağını ve en güçlü kartı olan esirlerin elinden alınmasını kabul etmeyeceğini, Netanyahu'nun da küstahlığının artacağını’ düşünüyor.

 ağlayan Filistinli bir çocuk (AFP)Gazze'deki Şifa Hastanesi yakınlarında İsrail bombardımanı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze töreninde ağlayan Filistinli bir çocuk (AFP)

ABD’li arabulucular İsrail'in yanında yer aldıklarını belirtirken, Gazze Şeridi'ndeki durum hakkında bir açıklama yapmadı. Mısırlı ve Katarlı arabulucular ise bölgedeki çatışmanın genişlememesi konusunda uyarıda bulundu.

ABC News'e göre İsrail'in İran'a yönelik saldırısını ‘mükemmel’ olarak nitelendiren Trump, saldırıların devamının geleceğini söylerken, Truth Social platformunda yaptığı bir paylaşımda Tahran'ı uyardı: “Nükleer anlaşma yapılmazsa her şey daha da kötüleşecek.”

Gazze müzakerelerinde arabulucu olan her iki ülkenin dışişleri bakanlıklarından yapılan açıklamalara göre Mısır, saldırının ‘krizi daha da alevlendireceğini ve bölgede daha geniş bir çatışmaya yol açacağını’ savunurken, Katar ‘saldırıların durumu yatıştırma çabalarını engellediğini’ belirtti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Mısır Dışişleri Bakanı ile Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, İran'daki gerilim ve Mısır, Katar ve ABD'nin Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması ve esirlerin serbest bırakılması için yürüttüğü çabalardaki gelişmeler ele alındı.

Ahmed Yusuf Ahmed, ABD'nin İsrail'e yönelik tutumunun yeni olmadığını ve gerilimi reddeden ne kadar pozisyon olursa olsun ateşkes görüşmelerinin direnişin kararlılığına, yıpratma operasyonlarının devamına ve İsrail'in pozisyonunun gerilemesine bağlı olacağını ve bu konuların sonuçlarının ancak İsrail ve İran'ın karşılıklı saldırılarını durdurmasından sonra netleşeceğini düşünüyor.

Nizar Nazzal, ABD'nin İsrail'i sonuna kadar destekleyen tutumunun, gerilimi azaltma görüşmeleri ile gerçeklik arasında büyük bir uçurum olduğunu, gerilimin devam edeceğini ve Gazze Şeridi'nde bir anlaşmaya ya da bölgede bir ateşkese varma ihtimalinin bulunmadığını gösterdiğine inanıyor.