ABD’nin Somali ile imzaladığı askeri eğitim anlaşmasının sonuçları

Şeyh Mahmud, ABD’nin Ulusal Ordu’ya yönelik devam eden desteğine övgüde bulundu.

Eş-Şebab Hareketi üyelerinin, 8 Aralık 2008’de Mogadişu’da kayda alınan görüntüsü. (AP)
Eş-Şebab Hareketi üyelerinin, 8 Aralık 2008’de Mogadişu’da kayda alınan görüntüsü. (AP)
TT

ABD’nin Somali ile imzaladığı askeri eğitim anlaşmasının sonuçları

Eş-Şebab Hareketi üyelerinin, 8 Aralık 2008’de Mogadişu’da kayda alınan görüntüsü. (AP)
Eş-Şebab Hareketi üyelerinin, 8 Aralık 2008’de Mogadişu’da kayda alınan görüntüsü. (AP)

Somali hükümeti ve ABD, Somali silahlı kuvvetlerinin terörist eş-Şebab hareketine karşı yürüttüğü savaşta yeteneklerini güçlendirmek için bir anlaşma imzaladı.

Perşembe günü Mogadişu’da imzalanan anlaşma, Somali ordusuna sağlanan ABD desteğinin artırılmasını öngörüyor. Diğer yandan Somalililer, Etiyopya ile ayrılıkçı Somaliland bölgesi arasında Kızıldeniz’in girişinde bir askeri üs ve liman kurulması yönünde yapılan ilk anlaşmanın neden olduğu bölgesel gerilimin yanı sıra, terör operasyonlarının genişleme tehdidiyle de karşı karşıya.

Somali’nin resmi haber ajansı SONNA’nın haberine göre anlaşma, Somali Ulusal Ordusu’na, özellikle ABD tarafından eğitilen ve yerel lehçede ‘yıldırım’ anlamına gelen Özel Kuvvetler Tugayı ‘Danab’a yönelik ABD desteğinin ve eğitiminin artırılmasını ve Somali’nin beş şehrinde askeri merkezlerin kurulmasını içeriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, anlaşmanın hükümetinin reform yapmasına, Somali ordusunu geliştirmesine ve ülkeyi terör tehdidinden korumasına yardımcı olacağını söyledi. Ayrıca ordunun doğrudan tehditlere yanıt verme yeteneklerini güçlendirmedeki rolü nedeniyle ABD’ye teşekkür etti.

Anlaşma, Afrika Birliği’nin (AfB) Somali’deki barışı koruma misyonunun kademeli olarak geri çekilmesiyle eş zamanlı olarak, Somali’de Eş-Şebab hareketinin gerçekleştirdiği operasyonların hızının arttığı bir dönemde gerçekleşti. Barışı koruma misyonunun, bu yılın sonunda Afrika Boynuzu ülkesindeki varlığını sona erdirmesi planlanıyor.

Somali Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre yeni üsler, Baydabo, Dusamareb, Cevher, Kismayo ve Mogadişu’da inşa edilecek. Yeni üslerin Somali ordusuna bağlı Danab Tugayı’na bağlanması planlanıyor. Söz konusu tugay, Somali Ordusu içinde güçlü bir piyade kapasitesi oluşturmak üzere Somali genelinde üç bin kişiyi orduya almak, eğitmek, donatmak ve mentörlük yapmak üzere ABD ile Somali arasında 2014 yılında yapılan bir anlaşmanın ardından kuruldu. Tugay, radikalizm yanlısı Eş-Şebab hareketini püskürtmek için gösterilen çabalarda hızlı tepki gücü olarak hayati önem taşıyordu ve sayısı şu an beş bini aşıyor.

Fotoğraf Altı: Somali’nin Puntland Eyaleti’ndeki polis güçleri. (DPA)
Somali’nin Puntland Eyaleti’ndeki polis güçleri. (DPA)

Geçtiğimiz yılın başında ABD, Danab Tugayı’na 9 milyon dolar değerinde askeri yardımda bulundu. Yardım, patlayıcıları tespit etmek ve askeri araç ve silahların bakımını yapmak için ağır silahlar, zırhlar, inşaat ekipmanları ve diğerlerini içeriyordu.

ABD’nin Somali’de Somalili elit güçlere yardım eden ve tavsiyelerde bulunan az sayıda askeri personeli bulunuyor. Amerikan güçleri, Somali hükümet güçlerine destek amacıyla zaman zaman terörist eş-Şebab hareketi üyelerine yönelik hava saldırıları düzenleyerek örgüte ağır darbeler indiriyor. Ancak halen Somali’nin orta ve güney bölgeleri ile başkent Mogadişu’nun bazı banliyölerine saldırı düzenleme kapasitesine sahip.

Kahire Üniversitesi Yüksek Afrika Çalışmaları Fakültesi’nde siyaset bilimi yardımcı doçenti olan Ahmed Amal, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“ABD’nin Somali güçlerine verdiği destek, özellikle Afrika Birliği Geçiş Misyonu’nun (ATMIS) yıl sonuna kadar geri çekilmesinin neden olduğu zorluklar göz önüne alındığında, Eş-Şebab ile mücadele çabaları açısından son derece önemlidir. Bu durum, henüz yetenekleri eksik olan hükümet güçlerine ağır yükler getirecek.”

Amal, Somali’nin gerek komşu Arap ve Afrika ülkelerinden gerekse uluslararası toplumdan her türlü destek ve yardıma ciddi şekilde ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Ayrıca, Somali devletinin parçalanma yıllarının güvenlik hizmetleri ve kurumlarının durumu üzerinde çok kötü bir etkiye sahip olduğunu belirtti. Ahmed Amal sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu durum, terör örgütlerinin faaliyetlerinin yaygınlaşmasına ve devlet topraklarının geniş alanlarına hâkim olmasına yansımış, daha ziyade birçok bölgede onlara kök salmış, sosyal ve popüler bir kuluçka merkezi yaratmıştır.” 

Fotoğraf Altı: Mogadişu’nun Hamar Weyne bölgesinde geçen ay intihar saldırısı düzenlendi. (EPA)
Mogadişu’nun Hamar Weyne bölgesinde geçen ay intihar saldırısı düzenlendi. (EPA)

Afrika meseleleri konusunda uzman akademisyen, Somalili elit güçlerin güçlendirilmesinin, bu güçlerin savaş yeteneklerini ve silahlanmalarını artırmalarına olanak tanıyacağını, bunun da başkent Mogadişu’nun büyük saldırılar karşısında güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra Eş-Şebab hareketinin nüfuz alanlarının derinliklerine, özellikle de güney ve merkeze daha güçlü saldırılar yöneltmelerine yardımcı olacağını söyledi. Ahmed Amal, Somali’nin bölgesel ortamının, Etiyopya’nın ayrılıkçı Somaliland bölgesi ile ‘yasavdışı’ anlaşarak yaptığına benzer şekilde ihracat krizleri değil, sükûnet fırsatları sağlaması gerektiğine dikkat çekti.

Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in geçen ay Somaliland lideri Musa Bihi Abdi ile imzaladığı anlaşmanın ardından ABD, Somali’nin egemenliğine saygı duyulması gerektiğini vurguladı. Anlaşma, Etiyopya’ya 50 yıl boyunca Kızıldeniz’de bir liman ve askeri üs içeren bir çıkış noktası sağlıyor.

ABD, Somali’ye insani, askeri ve kalkınma yardımı sağladı ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’ndan (USAID) yapılan açıklamaya göre 6 Aralık 2017’de iki hükümet, 300 milyon dolar değerinde bir kalkınma anlaşması imzaladı. Söz konusu anlaşma, 30 yılı aşkın süredir yapılan ilk anlaşma niteliğinde. ABD ayrıca, 1991 yılında Somali’de iç savaşın patlak vermesinin ardından yaklaşık 30 yıllık bir aradan sonra Aralık 2018’de Somali’deki ‘kalıcı diplomatik varlığına’ yeniden başladı.

Somali’nin Afrika Boynuzu bölgesindeki stratejik konumu, Husilerin Babu’l Mendeb Boğazı’nda ticari gemilere yönelik düzenlediği saldırıların ardından son dönemde bölgedeki askeri varlığını güçlendiren ABD için ayrı bir önem taşıyor. Washington’ın Somali’ye komşu Cibuti’de de askeri üssü bulunuyor.



ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
TT

ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)

James Jeffrey

ABD Başkanı Donald Trump, 13 Mayıs’ta Riyad’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırıldığını açıkladı ve ertesi gün Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi. Trump, açıklamasında ayrıntılara yer vermezken Suriye’ye yükselmesi ve gelişmesi için yeni bir şans verme konusundaki kararlılığını vurguladı.

Ancak stratejik ağırlığına rağmen aynı ölçüde dikkat çekmeyen bir husus daha var. O da bu hamlenin ABD yönetimi içindeki derin bir anlaşmazlığı çözerken, bir tarafta ABD ve İsrail, diğer tarafta ABD’nin Arap, Türk ve Avrupalı müttefikleri arasındaki çatlağı kapatması. Daha da önemlisi, İran'ın zayıf ve bölünmüş bir Suriye'yi ‘Şii hilalini’ yeniden kurmak için kullanma hevesinin kursağında bıraktı.

Bu karar, İran ve vekilleri için bazı gerilemelerin doruk noktası olması ve uluslararası toplumun Ortadoğu meseleleri etrafında birleşmesine katkıda bulunması nedeniyle tarihi bir etkiye sahip.

İsrail, Suriye’nin ‘şeriatçı’ hükümetine ve onun müttefiki Türkiye'ye yönelik saldırgan tutumu nedeniyle tecrit edilmiş gibi görünse de aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın son zamanlarda yaptığı daha olumlu açıklamaların yanında özellikle Azerbaycan'da yapılan ve Suriye dosyası üzerinden Ankara ile gerilimi azaltmayı amaçlayan görüşmelerde somutlaşan tutumunda değişiklik belirtileri göstermeye başladı. Ancak en önemli değişim, Trump'ın Suriye'deki İran etkisine yönelik ilmiği sıkılaştırma ve İsrail ordusunun bir cephedeki askeri varlığını azaltmasına izin verme hamlesiydi. Bu hamle, İsrail'deki güvenlik hissini arttırdı ve daha geniş bölgesel istikrara katkıda bulundu.

Ancak ABD ve Suriye dışişleri bakanları arasında bu hafta Türkiye'de yapılması planlanan görüşme ile başlayacak olan çözüme giden yol halen uzun ve meşakkatli. Şimdiye kadar yaptırımların ABD Kongresi tarafından resmi olarak ne zaman kaldırılacağına dair net bir işaret verilmedi. Çünkü bu Trump'ın hızlı bir şekilde onaylayabildiği başkanlık kararından farklı bir durum. ABD Kongresi’nin alacağı karar daha uzun bir yasama süreci gerektiriyor. ABD Kongresi'nden gelen ilk tepkiler olumlu olsa da ayrıntılar önemini koruyor.

Bu arada Washington, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’ya bağlı Heyet Tahriru’ş-Şam’ı halen terör örgütü olarak listelerken Suriye'yi halen terörizmin devlet sponsoru olarak görüyor ve Şera’nın liderliğindeki yeni hükümeti resmi olarak tanımıyor. Ayrıca, Brüksel'deki görüşmesi sırasında Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’ye iletilen ABD'nin talepler listesi halen görüşülmeye ve takip edilmeye devam ediyor. Şeybani'nin ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile yapacağı görüşmede bu temel talepler üzerinde durulması bekleniyor.

İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.

ABD’nin taleplerini sıraladığı liste, çok çeşitli güvenlik konularını içeriyor. Şam'a kayıp ABD vatandaşlarının bulunması ve Beşşar Esed rejiminin elindeki kimyasal silahlar ve diğer kitle imha silahlarıyla ilgili çözüm bekleyen meselelerin çözüme kavuşturulması için iş birliği çağrısında bulunarak başlayan listedeki talepler arasında DEAŞ’a karşı hem operasyonel olarak hem de el-Hol Mülteci Kampı’nda ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki diğer kamplarda tutulan tutuklularla ilgili olarak koordinasyon sağlanması da yer alıyor. Washington ayrıca ABD güçlerine Suriye genelinde terörle mücadele operasyonları yürütme ve İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Hizbullah'tan on yıllardır Suriye'de bulunan Filistinli gruplara kadar geniş bir yelpazede terörist olarak sınıflandırılan örgütlerle mücadele etme özgürlüğü verilmesini talep ediyor.

juık
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Riyad'da bir araya geldiler, 14 Mayıs 2025 (SPA)

ABD ayrıca azınlıklara karşı baskıcı uygulamalardan kaçınılması, kapsayıcı ve çeşitliliğin olduğu bir hükümet kurulması ve önemli makamlardaki yabancı uyruklu cihatçı unsurların temizlenmesi için güvenlik birimlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguluyor. Başkan Trump ayrıca Cumhurbaşkanı Şera’yı ‘Abraham (İbrahim) Anlaşmaları’na katılmaya ve İsrail'i tanımaya çağırdı. Suriye’nin Abraham Anlaşması'na katılması şu an için ulaşılamaz gibi görünse de Cumhurbaşkanı Şera'nın Suriye ve İsrail arasındaki 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması ile ilgilendiği de ortada.

Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı çözülmeyi bekliyor. Trump yönetiminin Cumhurbaşkanı eş-Şera ve HTŞ hakkındaki kuşkuları henüz dağılmış değil. Bu da herhangi bir siyasi zafer ilan etmeden önce bir dereceye kadar ihtiyatlı olmayı gerektiriyor. Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı açıklanmayı bekliyor. Trump’ın açıklamasının yarattığı toz ve duman dağıldıkça analistler yeni Suriye hükümeti üzerinde en önde gelen müttefiki Türkiye’nin mi, Suudi Arabistan’ın mı, yoksa ABD’nin mi daha etkili olacağını merak etmeye başlayacaklar.

csdfvghy
Lübnan'daki Hizbullah tarafından yönetilen İmam Mehdi İzcileri'nden kız öğrenciler, Lübnan'ın güneyinde, eski Suriye rejimi saflarında savaşırken öldürülen Hizbullah komutanı Ali Feyyad'ın fotoğraflarını tutarken, 6 Mart 2016 (Reuters)

Öte yandan İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.

Son olarak Rusya, Suriye denkleminde göz ardı edilemeyecek bir faktör. Beşşar Esed rejiminin düşmesi, özellikle de 2019 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Bakan Pompeo'nun Rusya ziyareti sırasında sunduğu, ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye’deki savaşı sona erdirecek uzlaşma önerisini reddetmesinin Moskova için acı verici bir jeostratejik darbe oldu. O tarihten bu yana Rusya, Lazkiye yakınlarındaki askeri üslerini korumak amacıyla Şam ile görüşmeler yürütüyor. Moskova ve yeni Suriye hükümeti arasında savaş sırasında gelişen düşmanlığa rağmen, her iki taraf da pragmatik davranıyor ve bu görüşmelerin pratik anlaşmalara yol açabileceğine inanıyor.

Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor.

Öte yan hem Ankara hem de Tel Aviv, Moskova'nın Suriye dosyasındaki dengelerde potansiyel bir rolü olduğunu düşündüklerinden Rusların Suriye'yi terk etmesine yönelik gerçek bir talepte bulunmuyorlar. Özellikle Türkiye'nin güvenlik, diplomasi ve ekonomiyle ilgili diğer çıkarlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerinin varlığı gibi küçük bir mesele için taviz vermeye istekli görünmüyor. Trump'ın ‘Yeni Suriye’ yaklaşımını benimsediği şu günlerde, Rusya'ya yönelik tutumu özel bir önem taşıyor. Bu da ABD'nin geniş desteğine sahip olan Ukrayna konusunda devam eden müzakerelerde etkili bir kart olarak kullanılabilir.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Trump'ın kararına ilişkin jeopolitik arka plan ne olursa olsun, yaptırımların kaldırılması Suriye halkı için büyük bir kazanım. Aynı zamanda ülkenin kaos ve yeniden iç savaşa sürüklenmekten kaçınmasının ardından karşılaştığı en büyük zorluk olan yeniden inşa çabaları için gerçek bir umut penceresi açıyor. Dünya Bankası on dört yıllık savaşın altyapı ve ekonomiye 400 milyar dolardan fazla zarar verdiğini tahmin ediyor. Çatışma, komşu ülkeler ve Avrupa'daki altı milyondan fazla mülteci de dahil olmak üzere Suriyelilerin neredeyse yarısını yerinden etti. ABD’nin Caesar (Sezar) Yasası çerçevesinde Suriye’ye uyguladığı katı yaptırımların devam etmesiyle birlikte, ABD’nin mevcut ya da gelecekteki yönetimleri tarafından yasal olarak soruşturmaya uğrama korkusu nedeniyle Suriye’ye yardım ulaştırma imkanları da oldukça sınırlı.

cfdvbgh
Suriye'nin başkenti Şam'ın eteklerindeki bir Captagon (uyuşturucu hap) fabrikasının içinde kimyasal madde içeren kutular, 12 Aralık 2024 (Reuters)

Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da ülkenin yeniden inşası için en önemli ve etkili yol olan uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor. Zira iş dünyası, istikrarlı ve güvenli bir ortama ihtiyaç duyar, ancak bu geçici muafiyetlerle sağlanamaz.

Sonuç olarak İran'ın bölgesel yenilgisinden DEAŞ’ın neredeyse tamamen ortadan kaldırılmasına ve Türkiye'deki PKK terör örgütünün feshedildiğinin açıklanmasına kadar son dönemde hız kazanan dramatik bölgesel gelişmelerle birlikte Suriye'nin çevresiyle yeniden bütünleşmesi, daha müreffeh, daha istikrarlı ve daha barışçıl bir Ortadoğu'ya giden yolu açabilecek yeni bir sayfa açmak için gerçek bir fırsat gibi görünüyor.