İsrail Batı’nın baskısına rağmen iki devletli çözüme yanaşmıyor

İsrail’in iki devletli çözüme karşı duruşu Batı’yı hayal kırıklığına uğrattı: Kanada Dışişleri Bakanı İsrail’de ortak eksikliğinden bahsetti.

Avrupa Birliği Dışişleri Komiseri Joseph Borrell, Münih konferansının son gününde konuşma yapıyor (AFP)
Avrupa Birliği Dışişleri Komiseri Joseph Borrell, Münih konferansının son gününde konuşma yapıyor (AFP)
TT

İsrail Batı’nın baskısına rağmen iki devletli çözüme yanaşmıyor

Avrupa Birliği Dışişleri Komiseri Joseph Borrell, Münih konferansının son gününde konuşma yapıyor (AFP)
Avrupa Birliği Dışişleri Komiseri Joseph Borrell, Münih konferansının son gününde konuşma yapıyor (AFP)

Münih’te üç gün süren mekik diplomasisi, ABD’li ve Avrupalı diplomatların İsrail’e Filistin devletiyle ilgili müzakereleri kabul etmesi yönünde artan baskısına tanık oldu. Sonuç olarak Batılı ülkeler, İsrail’in uyum sağlayabilecek bir ortak  olmadığına dikkati çekti. Öyle ki Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, Batı’nın Gazze’deki savaşı sona erdirme ve iki devletli çözümü tartışma çabaları karşısında İsrail’in tutumunu anlatırken, bu ifadelerini kullandı.

İspanyol ve Ürdünlü meslektaşları ve eski İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile birlikte savaşla ilgili bir oturuma katılan Joly, yaptığı açıklamada “Savaşı sona erdirmek için uluslararası bir vizyon ve fikir birliği var. Ancak bunu başarmak için birlikte çalışacak bir ortağımız şu anda yok” diyerek, Filistin devletinin kurulmasını reddeden Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümetine atıfta bulundu. Joly, yapılabilecek şeyin ‘Netanyahu üzerindeki baskıyı artırmak ve İsrail içinde de hükümet üzerindeki baskıyı artırmak için ortaklar aramak’ olduğuna dikkati çekti.

Bağımsız Filistin Devleti konusunda uzlaşı

Livni, Filistin devletinden bahsetmeden Netanyahu’nun yaklaşımına ve Gazze’deki savaşın devamına verdiği desteği yineledi. Öte yandan İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares Bueno, savaşı sona erdirme vizyonunu açıklayarak, çözümün ‘rehinelerin derhal serbest bırakılması, kalıcı ateşkes ve uzak bir zamanda değil ertesi gün başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti konusunda anlaşmaya vararak’ başlayacağını söyledi. Albares ayrıca, İspanya’nın Gazze savaşında İsrail’i çok eleştiren Avrupalılardan biri olmasına dikkati çekti.

Filistin Başbakanı Mustafa İştiyye, Münih Güvenlik Konferansı’ndaki bir oturumda konuşuyor (AFP)
Filistin Başbakanı Mustafa İştiyye, Münih Güvenlik Konferansı’ndaki bir oturumda konuşuyor (AFP)

Batılı ülkeler, savaşın sona ermesinin zamanlaması konusunda kendi aralarında fikir ayrılıkları yaşıyor. ABD ve Almanya, acil ateşkes çağrısını hâlâ reddederken, tüm Batılı taraflar yaşanabilir bir Filistin devleti kurmanın gerekliliği konusunda hemfikir.

33 yıllık müzakereler

Konferansın son gününde konuşan Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye, ABD ve Avrupa ülkelerine çatışmayı sona erdirme konusunda farklı bir yaklaşım benimseme çağrısında bulundu. Son 33 yılda yapılan müzakerelerin barışa yol açmadığını belirten İştiyye, bugün ABD ve Avrupa ülkelerinin Filistin Devleti’ni tanıması ve ardından ayrıntılara inmesi esasına dayalı bir yaklaşımın benimsenmesine ihtiyaç olduğunu vurguladı.

İştiyye, Filistin Yönetimi’nin Hamas hareketiyle diyaloğa açık olduğunu dile getirirken, Rusya’nın Filistinli taraflara 26 Şubat’ta  Moskova’da bir araya gelmek için bir davet gönderdiğini söyledi. Filistin Başbakanı, Hamas’ın masada bulunup bulunmayacağından emin olmadığını da ifade etti. Moskova’da ‘Filistin birliğinin’ olması gerektiğini belirten Muhammad İştiyye, Hamas’a ise Filistin Yönetimi’nin fikirlerine yaklaşması gerektiğini vurguladı.

İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron (AP)
İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron (AP)

Birleşik Krallık’ın pozisyonu

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Cameron, müzakereler başlamadan önce Filistin devletinin tanınması fikrini gündeme getirmişti. Ancak bu yaklaşım, henüz Avrupa’da bir fikir birliğine ya da ABD’nin onayına tanık olmadı. Batılı taraflar bir Filistin devletinin kurulmasının gerekliliği konusunda hemfikir olsalar da bunu başarma konusundaki fikirleri farklılık gösteriyor.

AB Dış Politika Komiseri Josep Borrell, güvenlik konferansının son gününde yaptığı konuşmada bu farklılıklara dikkat çekti. Borrell, Avrupalıları Ortadoğu’daki çözüm vizyonları konusunda daha hazır bir pozisyonda bulunmaya çağırırken, adını vermeden Almanya’yı eleştirdi. Borrell, farklı Avrupa yaklaşımları olduğunu ve yalnız oynamak isteyen birçok üye devlet olduğunu da dile getirdi.

Almanya, İsrail’e en çok destek veren Avrupa ülkelerinden biri ve İsrail’in Gazze’deki saldırılarında daha fazla sivil kaybının önlenmesi çağrısına rağmen savaşın durdurulmasını kabul etmiyor. Ayrıca Berlin, iki devletli çözümü desteklese de Londra’nın önerisine göre Filistin devletini tanıdığını duyurmaya henüz hazır değil.

Batı Şeria

Josep Borrell, Batı Şeria’da Filistinlilere karşı artan yerleşimci terörü hakkında ise “Tartışmanın Gazze’ye odaklanması beni şaşırttı. Çünkü Batı Şeria siyasi çözümün önündeki gerçek engeldir” dedi. Borrell, “Batı Şeria, daha büyük bir patlamanın eşiğinde olabilecek bir kaynama noktasına tanık oluyor” ifadelerini kullandı.

İsrail askerleri, el-Halil’in güney tepelerinde Filistinli bir kadınla konuşuyor (AP)
İsrail askerleri, el-Halil’in güney tepelerinde Filistinli bir kadınla konuşuyor (AP)

ABD ve Fransa gibi Avrupa ülkeleri, Batı Şeria’daki şiddet yanlısı yerleşimcilere yaptırımlar uyguladı. Ayrıca artan şiddetin, Batı Şeria’daki durumda bir patlamaya yol açacağı konusunda da uyardılar. İsrail, şiddete başvuran yerleşimcilerin azınlık olduğunu ve yasalara göre muamele gördüklerini savunuyor. Ancak savaşla ilgili bir oturuma katılan Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, İsrail hükümetinin Batı Şeria’daki yerleşimcileri görmezden geldiğini ve onların şiddetiyle ilgilenmediğini, aksine onları teşvik ettiğini söyledi.

Son birkaç gündür Münih’te bulunan Batılı yetkililer, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve Dışişleri Bakanı Israel Katz tarafından temsil edilen İsrail’e, sivillerin güvenliğini sağlama planı öncesinde Refah’ta askeri operasyona başlamaması çağrısını yineledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Yetkililer, Gazze’de kalan rehinelerin serbest bırakılmasının öncelikli olduğunu vurgulasa da, iki devletli çözüm ve Filistin devletinin kurulmasına ilişkin anlaşmanın daha da ileriye götürülmesi gerektiğinden bahsetti. Ancak konferansın ikinci gününde konuşan Herzog, bu çağrıları reddederken, bu da İsrail hükümetinin tutumunu yansıtıyor. Hamas’ın askeri yetenekleri ortadan kalkana kadar savaşın sürdürülmesinin gerekli olduğuna dikkati çeken Herzog, ayrıca bir Filistin devleti hakkında konuşmayı reddetti ve önceliğin rehineleri serbest bırakmak olduğunu söyleyerek, “Daha sonra çözümün şekli hakkında konuşacağız” ifadelerini kullandı.



İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)

Filistinli onlarca gazeteci, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Tıp Kompleksi önünde bir araya geldi. Gazeteciler, İsrail saldırılarında öldürülen meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı.

Basın mensupları, Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasındaki savaşı haberleştirmek için ağır bir bedel ödüyor.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının başlangıcından bu yana 212 gazetecinin (bazıları evlerinde aileleriyle birlikte olmak üzere) öldürüldüğünü, 409'unun ise yaralandığını açıkladı. Yaralılardan bazıları kalıcı uzuv kaybı yaşadı, bazıları da felç geçirdi. Resmi kaynaklara göre İsrail güçleri 48 gazeteciyi de tutukladı.

Görsel kaldırıldı. Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlamak için toplandı. (WAFA)

Doğrudan hedef alınma

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) haber sitesi UN News'ten aktardığına göre Sami Şehade, Nisan 2024'te Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta geçirdiği ağır bir yaralanmanın ardından bacağını kaybetti. Ancak o fotoğraf makinesini aldı ve Gazze Şeridi'ndeki trajik olayları belgelemek için sahaya döndü.

Engelinin kendisini çalışmaktan alıkoymasına izin vermeyen Şehade, “Tüm bu engellerle karşılaşsam bile foto muhabirliğini bırakmam mümkün değil” dedi.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü her yıl 3 Mayıs'ta kutlanıyor ve medyanın hesap verebilirlik, adalet, eşitlik ve insan haklarını vurgulamadaki rolüne odaklanıyor.

Koltuk değneklerine yaslanan Şehade, mavi renkli basın yeleğini giyerek kamerasının arkasında durmuş, meslektaşlarıyla birlikte yıkıntıların arasında çalışıyordu.

Şehade, “Yaşanan tüm suçlara tanık oldum ve sonra bana karşı işlenen bir suça tanık olduğum an geldi... Ben bir saha gazetecisiydim, açık bir alanda kamera taşıyordum, beni gazeteci olarak tanımlayan bir kask ve yelek giyiyordum. Ama yine de doğrudan hedef alındım” ifadelerini kullandı.

Bu olay onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Şehade durumunu şöyle açıkladı: “Daha önce kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu ama şimdi var. Bu yeni gerçekliğin üstesinden gelme kararlılığına sahibim. İşte biz Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler bu halde bile çalışmalıyız.”

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'ne düzenlenen İsrail saldırılarının birinde bacağını kaybeden Filistinli gazeteci Sami Şehade (UN News)

Sokaklarda çalışmak

Gazze Şeridi'nde yıkılmış bir binanın enkazı arasında bir meslektaşıyla birlikte çekim yapan gazeteci Muhammed Ebu Namus, “Dünya Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlarken, Filistinli gazeteciler savaşta yıkılan işyerlerini hatırlıyor” dedi.

Ebu Namus sözlerini şöyle sürdürdü: “İşimizi yapmak için ihtiyacımız olan asgari şey elektrik ve internet, ancak birçok yerde yok. Bu yüzden internet sağlayan dükkanlara başvuruyoruz. Sokaklar artık bizim ofislerimiz.”

İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgali sırasında Filistinli gazetecilerin hedef alındığına inandığını ifade eden Ebu Namus, medya çalışanlarının ‘ister Filistin'de ister dünyanın başka bir yerinde çalışsınlar’ korunması gerektiğini söyledi.

Görsel kaldırıldı.Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Namus ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı takip eden meslektaşı (UN News)

Kaldırımlarda kan var

Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın çağrısıyla Dünya Basın Özgürlüğü Günü münasebetiyle düzenlenen mitinge, çeşitli yerel ve uluslararası kuruluşlardan gazeteciler ve medya profesyonellerinin yanı sıra aktivistler ve insan hakları savunucularından oluşan kalabalık bir grup katıldı.

WAFA'ya göre kalabalık, gazeteciler için uluslararası koruma ve Gazze Şeridi'nde medya çalışanlarına karşı işlenen suçlara sessiz kalma ve suç ortaklığı politikasına son verilmesini talep etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası Başkan Yardımcısı Tahsin el-Astal, “Dünyanın yok etmek istediği Filistin'in sesini ve gerçeği savunmak için mesleki araçlarını taşırken şehit edilen meslektaşlarımızın kanı halen kaldırımlarda ve yıkılan evlerdeyken bugünü anıyoruz. İşgalci İsrail’i bu suçlardan tamamen sorumlu tutuyor ve uluslararası kurumları katillerin hesap vermesi için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası medyayı da yanımızda durmaya ve katliam karşısında sessiz kalmamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

El-Astal, hiçbir güvenlik garantisinin olmaması, basın kuruluşlarının tahrip edilmesi ve medya çalışanlarının en temel çalışma araçlarından mahrum bırakılması nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki medya durumunun dünyadaki en tehlikeli durumlardan biri haline geldiğini belirtti.