Fatimiyyun… İran’ın Suriye’deki mağdur kolu

Tugay, İran’da yaşayan ve Kudüs Gücü’nün komutası altında faaliyet gösteren 20 bin Afgan mülteciden oluşuyor.

Suriye’de ölen Fatimiyyun Tugayı savaşçılarının defnedildiği Tahran mezarlıklarındaki aileler (New York Times)
Suriye’de ölen Fatimiyyun Tugayı savaşçılarının defnedildiği Tahran mezarlıklarındaki aileler (New York Times)
TT

Fatimiyyun… İran’ın Suriye’deki mağdur kolu

Suriye’de ölen Fatimiyyun Tugayı savaşçılarının defnedildiği Tahran mezarlıklarındaki aileler (New York Times)
Suriye’de ölen Fatimiyyun Tugayı savaşçılarının defnedildiği Tahran mezarlıklarındaki aileler (New York Times)

New York Times’ta dün (19 Şubat Pazartesi) yayınlanan bir haber, aşırı yoksulluktan kurtulmak ve Afganistan’a geri dönme korkusuyla, Tahran adına vekalet savaşlarında güç olmak amacıyla ‘kutsal Şii türbeleri’ sloganıyla bulundukları yerleri savunmak için Suriye’de İran Devrim Muhafızları ile birlikte savaşa katılan Afgan mültecilerden oluşan Fatimiyyun Tugayı’na ışık tutuyor. Ancak İran’da büyük ölçüde görmezden gelindikleri için mağdur oluyorlar.

İran devlet televizyonuna göre bu ayın başında İran’ın başkenti Tahran’da bulunan ana mezarlıkta ABD’nin Suriye’deki askeri üslere saldırısında hayatını kaybedenler için düzenlenen anma töreninde küçük bir kalabalık, önde erkekler, arkada kadınlar olmak üzere sıra sıra katlanır sandalyelere oturuyordu. Çocuklar etrafta dolaşıyor, genç bir adam elindeki şeker kutusunu dağıtıyor, bir adam da hoparlörden dua okuyordu.

Diğer askerlere ve yerel tıbbi raporlara göre ölen 12 kişi İranlı değil Afgan’dı. Onlar, ortaya çıkışı on yılı aşkın bir süre önce patlak veren Suriye savaşının doruk noktasına kadar uzanan, büyük ölçüde görmezden gelinen bir güç olan Fatimiyyun Tugayı’nın bir parçasıydı. O dönemde İran, Suriye Cumhurbaşkanının, kendisine karşı çıkan ayaklanmaları bastırmasına ve DEAŞ teröristleriyle savaşmasına yardımcı olmak için binlerce Afgan mülteciyi askere almaya başlamıştı. Çocukları okullara kaydedilen ve İran’da ikamet izni verilen savaşçıya aylık 500 dolar tazminat ödendi.

Tugayın hala 20 bin kişilik olduğu ve çoğunluğu İran’da yaşayan ve İran Devrim Muhafızları’nın yabancı kolu Kudüs Gücü’nün komutası altında faaliyet gösteren Afgan mültecilerden oluştuğuna inanılıyor. Devrim Muhafızları’na bağlı İran medya kuruluşları ve Fatimiyyun internet siteleri, öldürülen Afganların isimlerini ve fotoğraflarını yayınladı. Irak ve Suriye’deki Amerikan saldırılarında öldürüldükleri bildirildi.

ABD saldırıları, geçen Ocak ayında Ürdün’deki bir askeri üsse düzenlenen ve üç ABD askerinin ölümüyle sonuçlanan insansız hava aracı saldırısına tepki olarak gerçekleştirilmişti.

FOTO: Taliban Afganistan’ın kontrolünü yeniden ele geçirdikten sonra birçok Afgan dağlardan geçerek İran’a doğru zorlu bir yolculuğa çıktı (AFP)
Taliban Afganistan’ın kontrolünü yeniden ele geçirdikten sonra birçok Afgan dağlardan geçerek İran’a doğru zorlu bir yolculuğa çıktı (AFP)

Öte yandan İranlı yetkililer, kurbanlar arasında İran’la bağlantısı olan herhangi bir askeri personelin varlığını açıkça yalanladı. Aynı şekilde Devrim Muhafızları da emri altında çalışan Afganların öldürüldüğünü kabul eden bir açıklama yapmadı. İran kuvvetleri mensupları öldürüldüğünde genellikle yaptıkları gibi, hiçbir yetkili onların öldürülmesine misilleme tehdidinde bulunmadı.

Bununla birlikte Tahran, Şiraz, Kum ve Meşhed olmak üzere en az 4 şehirde Afgan ölümlerine ilişkin bilgiler ortaya çıktı. İran medyasında yayınlanan fotoğraf ve videolara göre cenazeleri sessizce ailelerine teslim edildi. Cenaze töreni sırasında tabutları hiçbir ülkenin bayrağını taşımayan yeşil bir bezle örtüldü. Meşhed, Kum ve Şiraz’daki dini türbelere nakledildiler.

FOTO: Fatimiyyun Tugayı Arşivleri (Iran Your Persian internet sitesi)
 Fatimiyyun Tugayı Arşivleri (Iran Your Persian internet sitesi)

Bazı cenazeler, Fatimiyyun Tugayı’nın logosunun bulunduğu sarı bayrakla taşındı. Aynı şekilde fotoğraf ve videolara göre bazı cenazelere yerel yetkililer, din adamları, İran Devrim Muhafızları temsilcileri ve Afgan mülteciler de katıldı. Tahran’ın eteklerindeki bir başka cenaze töreninde pembe ceket giyen iki küçük kız, babalarının tabutu önünde ağlıyordu.

Orta Doğu’daki militanlar ve terörist hareketler konusunda uzman olan ve İran’da mülteci olarak büyüyen bir Afgan olan Hüseyin İhsani, “Afganlar arasında, İran tarafından korunmadan öldürüldüklerine, hatta kendi çıkarlarını korumak kurban verdiğine dair endişeler artıyor” dedi. İhsani, “Toplara karşı kendilerinin yem olarak kullanıldıklarını düşünüyorlar” şeklinde konuştu.

İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) misyonu, İran’ın BM Temsilcisi Emir Said İravani aracılığıyla Güvenlik Konseyi (BMGK) önünde yaptığı açıklamada, Fatimiyyun Tugayı’ndaki ölü ve yaralılardan haberi olup olmadığı yönündeki soruya yanıt vermedi.

Kudüs Gücü savaşçıları da dahil olmak üzere Afganlar, İran’ın Fatimiyyun Tugayı'ndaki öldürülenlerle ilgili tavrı karşısında öfkelerini ve hayal kırıklıklarını dile getirdiler. Ayrıca neredeyse her gün sosyal medya sitelerinde Fatimiyyun’la ilgili mesajlar paylaşılıyordu. Bazıları Kudüs Gücü’nün neden sessiz kaldığını merak ederken, bunu ‘ayrımcılık’ olarak nitelendirdi.

İran basınında yer alan haberlere göre ABD bombardımanında ölenler arasında Kudüs Gücü komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani’nin yakın müttefiki olan iki üst düzey komutan da vardı. Üçünün Suriye savaş alanında birlikte fotoğrafları ortaya çıktı. İsimleri Seyyid Ali Huseyni ve Seyyid Hamza Alavi olarak geçiyordu.

FOTO: Suriye’nin Palmira kentindeki merkezi meydan, Fatimiyyun Tugayı’nın DEAŞ’tan geri alınmasına yardım ettiği birçok şehirden biri (New York Times)
Suriye’nin Palmira kentindeki merkezi meydan, Fatimiyyun Tugayı’nın DEAŞ’tan geri alınmasına yardım ettiği birçok şehirden biri (New York Times)

Yıllar içerisinde İran’a kaçan Afganların çoğunluğunun, Afganistan’ın en büyük etnik gruplarından biri olan Hazaralar olması ve onların da çoğu İranlı gibi Şii mezhebine mensup olması dikkat çekiyor.

Afganistan’daki Hazaralar, ABD kuvvetlerinin doğal müttefikleriydi. Çünkü ortak düşmanları Taliban ve El-Kaide’ydi. Ancak Orta Doğu’da bugün yaşanan karmaşık durum karşısında İran’la ittifak kurarak ABD güçlerini bölgeden çıkarmaya çalışıyorlar.

DEAŞ’ı takip

Suriye’de Fatimiyyun Tugayı, genellikle DEAŞ’a karşı savaşta ilk savunma hattını oluşturuyordu ve örgütün Suriye’de ele geçirdiği birçok bölgenin geri alınmasına büyük ölçüde katkıda bulundu.

Hükümete bağlı İran gazetesi, geçen hafta Suriye’de son yıllarda en az 3 bin tugay üyesinin öldürüldüğünü ve ABD’nin 2019’da tugayı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırdığını yazdı.

İran’da doğup büyüyen ve üç kez Suriye’de savaşmak üzere gönderilen Afgan Fatimiyyun Tugayı’nın eski bir üyesi, yasal statü kazanmanın yanı sıra kendisine İran’daki aşırı yoksulluk ve işsizlikten kaçma fırsatı sunduğu için tugaya ilgi duyduğunu söyledi.

İntikam korkusuyla isminin yayınlanmasını istemeyen grup üyesi, birçok savaşçının da ‘Şii İslam’ı koruma ve Sünni radikalizmini yenme’ arzusuyla tugaya katıldığını belirtti.

FOTO: Afgan Hazaralar 2022’de Kabil’de Aşura gününü kutluyor (New York Times)
 Afgan Hazaralar 2022’de Kabil’de Aşura gününü kutluyor (New York Times)

Taliban ülkenin kontrolünü tekrar ele geçirdiğinde İran’a kaçan Afganistan’daki eski bir subay olan Hazara Şiilerinden bir başka Afgan mülteci olan  31 yaşındaki Muhammed, bir telefon görüşmesinde, yüksek lisans derecesine sahip olmasına rağmen inşaatta çalıştığını söyledi. Muhammed, Afganların aynı zamanda yasadışı göçmenlere yönelik artan baskılar ve sınır dışı edilme tehditleri konusunda da endişelenmesi gerektiğini belirtti.

İntikam korkusuyla soyadının kullanılmamasını isteyen Muhammed, “Afgan arkadaşlarımdan biri bana, maddi krizi ve Afganistan’a geri gönderilme korkusu nedeniyle Fatimiyyun Tugayı’na katılmak istediğini söyledi. Burada sıkışıp kaldık. Ne ileri ne de geri gideceğimiz bir yolumuz var” dedi.

Analistler, Fatimiyyun Tugay güçlerinin, Irak ve Suriye’deki ABD üslerine yönelik saldırılara doğrudan karıştığına dair hiçbir kanıt bulunmadığını söylüyor. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ise geçen Ekim ayında İsrail ile Hamas arasındaki savaşın başlamasından bu yana üslerin, İran destekli vekil güçler tarafından 160’tan fazla kez hedef alındığını açıkladı. Ancak Fatimiyyun Tugayı, Tahran’ın bölge genelinde desteklediği, finanse ettiği ve silah sağladığı milis ağı arasındaki lojistik meseleleri sahada koordine etmesine yardım etmede önemli bir rol oynuyor.

İsminin gizli kalmasını isteyen analistler ve İran Devrim Muhafızları’na bağlı bir askeri strateji uzmanına göre Fatimiyyun Tugayı güçleri, İran’dan Irak’a, oradan da Suriye’den Lübnan’daki Hizbullah’a giden insansız hava araçları, füze parçaları ve teknoloji de dahil olmak üzere silah tedarik zinciri boyunca önemli istasyonları oluşturan üsleri denetliyor.

FOTO: Afganlar İran’dan sınır dışı ediliyor (New York Times)
Afganlar İran’dan sınır dışı ediliyor (New York Times)

Washington’daki Orta Doğu Enstitüsü Suriye ve Terörle Mücadele ve Aşırıcılık Programları Direktörü Charles Lister, “Birkaç yıl önce Suriye’deki genel çatışma durgunlaştığında, Fatimiyyun Tugayı’nın ana vatanına döneceği, dağılacağı ve güçlerinin terhis edileceği beklentisi vardı. Ancak kendilerini daha geniş bölgesel ağa entegre ettiler ve oynayacak yeni bir rol buldular; bu da lojistiği sürdürmek, koordine etmek ve sahada daha geniş bir koordinasyon sağlamak." değerlendirmesinde bulundu.

İran'ın vekil milislerine bağlı Sabreen News internet sitesinde yayınlanan bir fotoğrafa göre ABD savaş uçakları, Suriye’nin doğusundaki Deyrizor’da Fatimiyyun Tugayı üyelerinin öldürüldüğü üssü yıktı, geride moloz ve enkaz yığını bıraktı.

Pentagon sözcüsü ABD’li General Patrick Ryder, İran için çalışan Afganların öldürülmesiyle sonuçlanan ABD saldırıları hakkında özel olarak yorum yapmayı reddetti. Ancak saldırıların Devrim Muhafızları ve ajanlarından hesap sormak için gerçekleştirildiğini ve ilk belirtilerin ‘Tahran’ın vekil gruplarıyla bağlantılı 40’tan fazla militanın öldürüldüğünü veya yaralandığını gösterdiğini’ söyledi.

İranlı liderler ve önemli şahsiyetler, ABD saldırıları beklentisiyle üslerden tahliye edildi. ABD Başkanı Joe Biden yönetimi neredeyse bir haftadır saldırıların yakın olduğunu açıklıyordu. Ancak Devrim Muhafızları ile bağlantılı İranlı bir yetkili, Afganların üste kaldığını ve askeri üslerin terk edilemeyeceğini belirtti.

Aralarında iki üst düzey komutanın da bulunduğu 5 Afgan’ın cenazesinde önde gelen muhafazakâr din adamlarından Hüccetü’l İslam Ali Rıza Panahiyan, yas tutanlara hitaben, “Düşmanın zayıf Afganları öldürmesi aptallıktı. Çünkü onlar, İslam ve direniş cephesi uğruna şehitler ve mücahitlerdir” ifadelerini kullandı.

Farnaz Fasihi/ New York Times hizmeti



Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
TT

Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)

Suad Gross

İbrani medyasında yer alan ve “Suriye'ye yakın” bir kaynağa atfedilen açıklamalara göre, Suriye ve İsrail 2025 yılı sonuna kadar barış anlaşması imzalayacak. Bu açıklamalar, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, Şam'ın diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucularla dolaylı müzakereler yoluyla ülkenin güneyindeki İsrail saldırılarını ve ihlallerini durdurmak için çalıştığını ve “Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini” vurguladıktan birkaç gün sonra geldi. Peki, Suriye barış anlaşması imzalamaya hazır mı?

İsrail'in Arapça yayın yapan “I24 NEWS” sitesi, “Suriye'den bilgili bir kaynak”tan, söz konusu barış anlaşmasının, İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden sonra, tampon bölge içinde ilerlediği tüm Suriye topraklarından, Hermon Dağı'nın zirvesi de dahil olmak üzere, kademeli olarak çekilmesini öngördüğünü belirtti.

Şam hükümetine yakın kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail ile bölgesel ve uluslararası himaye altında dolaylı müzakerelerin sürdüğünü, Suriye Devlet Başkanı'nın bunu duyurduğunu ifade etti.

Kaynaklar, Suriye'nin, İsrail'in Suriye topraklarındaki saldırı ve ihlallerini durdurmasını ve 1974 anlaşmasına geri dönmesini talep ettiğini, İsrail'in ise bir tampon bölge oluşturmak istediğini ve muhtemelen gelecekte kapsamlı bir barış anlaşmasına zemin hazırlayacak yeni bir güvenlik anlaşması imzalanacağını açıkladı.

Kaynaklar, kalıcı bir anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığını belirtirken, kalıcı bir barış anlaşmasına veya İbrahim Anlaşması'na zemin hazırlayacak bir anlaşmaya varılma olasılığını dışlamadı. Kaynaklar, durumun hızla geliştiğini belirterek, Şam'ın Suriye'nin egemenliğini koruyacak bir anlaşmaya varılması için Arap dünyasının rolüne güvendiğini, barış dosyasını Arap dünyasının gündemine taşıdığını ve ABD ile Batı ülkelerinin Suriye'deki istikrarı destekleme arzusu çerçevesinde, İsrail'e saldırıları durdurması için baskı yapmasını umduğunu kaydetti.

Ancak Suriye, İsrail ile kalıcı bir barış anlaşmasına hazır mı?

Kaynaklar, Suriye'nin “yeni doğmuş” bir ülke olarak mevcut durumda kalıcı barışa hazır olmadığını ve umduğu çözümün, değiştirilmiş bir güvenlik anlaşması veya 1974 anlaşmasına geri dönmek olduğunu belirtti. Halkın reddi devam ediyor, ancak bu red, karmaşık ve çetrefilli iç sorunlar ve Suriye topraklarında iktidar dışında, düşmanla barış ilkesini reddeden aşırı akımlar ve silahlı grupların varlığı nedeniyle daha az belirgin.

Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)

Suriye'li siyasi araştırmacı ve “Ortadoğu Muhafazakarlar Birliği” sekreteri Wael Aleji, İsrail ile kapsamlı barışın “şu anda zamansız bir konu olduğunu ve Suriye'nin yeni hükümetinin daha acil öncelikleri olduğunu” belirtti.

Aleji, “Şam'ın şu anda herhangi bir dış güçle askeri çatışmaya hazır olmadığını, Suriye halkının savaşlardan ve önceki rejimlerin Filistin meselesini ve Arap-İsrail çatışmasını istismar etmesinden bıkmış olduğunu” söyledi.

Araştırmacının görüşüne göre, Suriye devletinin önceliği “şu anda tüm çabalarını Suriye halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye, iç barışı ve ulusal birliği güçlendirmeye, mezhepçilik ve terörizmle mücadeleye odaklamak”tır. İsrail'e gelince, “Suriye halkının haklarını ve bir tarafın diğerinin topraklarını işgal ettiğini açıkça ortaya koyan uluslararası hukuk ve çok sayıda BM kararı” olduğunu belirten araştırmacı, “uluslararası hukuka ve uluslararası mekanizmalara başvurmanın her açıdan en iyi, en güvenli ve en ucuz seçenek” olduğunu vurguladı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, birkaç gün önce Kuneytra ve işgal altındaki Golan'dan önde gelenlerle yaptığı toplantıda, Suriye'nin bu saldırıları ve ihlalleri durdurmak için diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucular aracılığıyla dolaylı müzakereler yürüttüğünü belirterek, Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini vurguladı.

Toplantıda, İsrail işgalinin tekrarlanan saldırıları altında halkın karşı karşıya olduğu hizmet, yaşam ve güvenlik sorunları ele alındı. Şara, önümüzdeki dönemde sınır bölgelerine daha fazla destek sağlanacağını vurguladı.