Maliki UAD önünde: Filistinliler tutsak bir halk

Dışişleri Bakanı İsrail’in ‘ırkçı’ uygulamalarına dikkat çekerken, Netanyahu duruşmaları reddetti

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, dün Lahey’deki UAD binası önünde basına açıklamalarda bulunurken (Reuters)
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, dün Lahey’deki UAD binası önünde basına açıklamalarda bulunurken (Reuters)
TT

Maliki UAD önünde: Filistinliler tutsak bir halk

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, dün Lahey’deki UAD binası önünde basına açıklamalarda bulunurken (Reuters)
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, dün Lahey’deki UAD binası önünde basına açıklamalarda bulunurken (Reuters)

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, dün Uluslararası Adalet Divanı (UAD) binasının önünde yaptığı basın açıklamasında, Filistin halkının işgalci İsrail’in ‘sömürgesi ve apartheid rejimi’ altında acı çektiğini belirterek, bunu derhal ve koşulsuz olarak sona erdirme yönünde bir karar çıkarılması çağrısında bulundu.

Maliki, Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı mahkemenin önünde yaptığı açıklamada, İsrail’e yöneltilen suçlamalara dikkat çekerek, “Filistinliler sömürgecilik ve apartheidin altında acı çekmektedirler. Bu sözlere kızanlar var. Onların, acı içinde kıvrandığımız duruma kızmaları lazım” ifadelerini kullandı. Maliki “Adaletin gecikmesi, adaletten mahrum bırakmak demektir. Filistin halkı çok uzun bir süredir adaletten mahrum bırakılmaktadır. Halkımızı uzun süredir esaret altında tutan çifte standartlara son vermenin zamanı geldi” dedi.

Dün UAD, ‘İsrail’in Doğu Kudüs dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki politika ve uygulamalarının’ hukuki sonuçlarına ilişkin halka açık duruşmalarına başladı. İsrail Başbakanı ise Tel Aviv’in ‘(işgalin hukuki boyutu konusunda) Lahey’deki UAD’de yapılan duruşmaların meşruiyetini tanımadığını’ belirtti. Dün Başbakanlık Ofisi tarafından yayınlanan açıklamada, ‘duruşmanın, İsrail'in varoluşsal tehditlere karşı kendini savunma hakkına zarar vermeyi amaçlayan bir adım’ olduğu ifade edildi.

Merkezi Lahey’de bulunan UAD, duruşmaları açan tarafın Filistin olduğunu ve oturumların 26 Şubat’a kadar devam edeceğini bildirdi. Mahkemede Afrika Birliği (AfB), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği’nin yanı sıra 52 ülkeden beyanlar dinlenecek. Aralık 2022’de BM Genel Kurulu, ‘İsrail’in işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistin halkının ve diğer Arap sakinlerinin haklarına zarar veren yerleşimcilik uygulamaları ve faaliyetleri’ başlıklı bir kararı kabul etmişti. Buna dayanarak BM, UAD’den ‘İsrail’in Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını sürekli olarak ihlal etmesinden doğan hukuki sonuçlara’ ilişkin bir beyan talep etme kararı aldı.

Bu dava, Güney Afrika’nın yakın zamanda UAD’de açtığı davadan farklı. Güney Afrika, açtığı dava ile İsrail’i 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşta ‘soykırım’ yapmakla suçlamış ve savaşın durdurulması için acil önlem alınmasını istemişti. Ocak ayı sonlarında mahkeme, Güney Afrika’nın bu davasına ilişkin bir karar yayınlayarak, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere yönelik ‘soykırım’ eylemlerini önlemek, failleri sorumlu tutmak ve Gazze’deki insani durumu iyileştirmek için her türlü önlemi almasını talep etmişti. Söz konusu karar, İsrail tarafından kabul edilmezken, Arap dünyası ve uluslararası toplum tarafından olumlu karşılanmıştı. Yargıçlar şimdi, 1967’den bu yana süren İsrail işgalinin hukuki sonuçlarını inceliyor. İsrail duruşmalara katılmayacak. Daha önce İsrail, 24 Temmuz 2023 tarihinde bir metin sunmuş ve mahkemeyi Filistin davasıyla ilgili görüş bildirmeyi reddetmeye çağırmıştı.

Maliki konuşmasında, yargıçlardan işgali yasadışı saymalarını ve işgalin ‘derhal, tamamen ve koşulsuz olarak’ durdurulması yönünde bir karar çıkarmalarını istedi. ‘Gazze’de devam eden soykırımın onlarca yıldır devam eden hesapsızlık ve eylemsizliğin bir sonucu’ olduğuna dikkat çeken Maliki, “İsrail’in dokunulmazlığının sona erdirilmesi ahlaki, siyasi ve hukuki bir gerekliliktir” dedi. Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, gözyaşlarını tutmakta zorlandığı kısa konuşmasında, ‘Filistinli çocuklara demografik bir tehdit olarak değil, çocuk gibi muamele edilen bir gelecek’ çağrısında bulundu. Mahkemenin görüşü bağlayıcı olmasa da Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı sürpriz saldırının ardından Gazze’de çıkan savaşla ilgili olarak İsrail üzerinde uluslararası hukuki baskının arttığı bir dönemde geliyor. Filistinlileri temsil eden avukat Paul S. Reichler, mahkemede, “Her iki halkın ihtiyaçları açısından hayati öneme sahip olan iki devletli çözüme yönelik en büyük ve belki de son umut, mahkemenin bu çözümün önündeki temel bir engel olarak İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü işgalini yasa dışı ilan etmesidir” dedi. Yargıçların, işgalin yasal statüsünü ve sonuçlarını incelemelerini de isteyen talebe yanıt olarak tavsiye niteliğinde bir görüş yayınlamadan önce altı ay boyunca duruşmalara devam etmeleri bekleniyor.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.