Türkiye-Mısır yakınlaşması Müslüman Kardeşler'i nasıl etkileyecek?

Genel Mürşid Vekili’nin Türk vatandaşlığından çıkarıldığı haberi hızla yayıldı.

Türkiye ve Mısır cumhurbaşkanları ve eşleri Kahire'deki İttihadiye Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda…(AFP)
Türkiye ve Mısır cumhurbaşkanları ve eşleri Kahire'deki İttihadiye Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda…(AFP)
TT

Türkiye-Mısır yakınlaşması Müslüman Kardeşler'i nasıl etkileyecek?

Türkiye ve Mısır cumhurbaşkanları ve eşleri Kahire'deki İttihadiye Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda…(AFP)
Türkiye ve Mısır cumhurbaşkanları ve eşleri Kahire'deki İttihadiye Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda…(AFP)

Mısır'da resmen yasaklanmış olan Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) örgütünün önde gelen liderlerinden ve örgütün Genel Mürşid Vekiliği görevini yürüten Mahmud Hüseyin'in Türk vatandaşlığının iptal edildiğine dair haberler, örgüt üyelerinin Türkiye'deki geleceği hakkında soruları gündeme getirdi. Türkiye ile Kahire arasındaki hızlı yakınlaşma, geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısır'a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından büyük ivme kazandı.

Türk yetkililerinden resmi bir doğrulama gelmemiş olsa da İhvan örgütüne liderlik eden ve Türkiye topraklarını merkez olarak kullanan örgütün kollarından Londra Cephesi’nin liderliğini yürüten Salah Abdulhak'ın önderliğindeki diğer kanatlarla mücadele ettiği İhvan liderinin vatandaşlığının iptal edildiğine dair haberler söz konusu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bu, Ankara ile Kahire arasındaki ilişkilerin düzelmesinin bir yansıması olarak yorumlanıyor.

İngiltere'de ikamet eden ve Müslüman Kardeşler örgütüne yakın isimlerden ‘Amr Abd el Hady’ adında bir hesap, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda Türk hükümetinin Mahmud Hüseyin’i Türk vatandaşlığından çıkardığını ifade etti. Kararın ‘son derece adaletsiz’ olduğunu öne sürdü. Ayrıca Türk vatandaşlığını geri alma yönteminin ‘Hüseyin’in yaşına ve statüsüne uygun olmadığını, en azından vatandaşlıktan çıkarılmadan önce Türkiye'den ayrılmasının sağlanması gerektiğini’ savundu.

Abd el Hady, vatandaşlığın geri alındığı haberinin yayılmasından saatler sonra yeniden bir paylaşımda bulunarak, Mahmud Hüseyin'in Türk vatandaşlığının geri alındığı haberinin ‘Erdoğan'ın Mısır'a gitmesinden önce’ geldiğini belirterek ‘herhangi bir muhalifin iade edilmesini’ beklemediğini söyledi.

Diğer yandan konuya ilişkin bilgi sahibi bir kaynak, Şarku'l Avsat’a şu açıklamada bulundu:

“Kahire, on yıl boyunca karışan ilişkilerin bir günde düzelmesini beklemiyor ancak Mısır-Türkiye ilişkilerinin gelişmesi ile Türkiye'nin Müslüman Kardeşler'e verdiği destek konusunda yeni bir sayfa açılması arasında doğrudan bir ilişki olduğuna inanıyor.”

İç bölünmeler

İstanbul Cephesi'nin lideri Mahmud Hüseyin, İbrahim Munir'in ölümünden önce, Londra Cephesi liderliğiyle olan anlaşmazlıklar sonucunda Müslüman Kardeşler örgütünün Genel Mürşid Vekiliği görevine getirildi. Hüseyin, 2010 yılında liderlik üyesi Mahmud İzzet'in yerine geçerek, İhvan'ın genel sekreterliğini üstlendi.

Müslüman Kardeşler keskin iç bölünmelerle karşı karşıya. Bu durum, Haziran 2013'teki kitlesel halk gösterilerinin ardından grubun yönetiminin devrilmesinin ardından Türkiye toprakları örgüt liderleri ve üyeleri için güvenli bir sığınak haline geldikten sonra örgütün temsil ve liderliğinin meşruluğu konusunda birden fazla cephenin çatışmasına yol açtı. Bunlardan en öne çıkanı Mahmud Hüseyin liderliğindeki İstanbul Cephesi idi.

Türk topraklarından, Mısır'daki yeni rejime karşı olan birçok televizyon kanalı başlatıldı, ancak Türk yetkililerin diplomatik ilişkileri yeniden tesis etme çabaları kapsamında bu kanalların kapatılması ve kısıtlanması gibi önlemler alındı.

Kahire merkezli Nil Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin başkanı ve İslami politik gruplar konusunda uzmanlaşmış bir yazar ve araştırmacı Ahmed Ban, Mahmud Hüseyin'in vatandaşlığının iptal edilmesine dair haberlerin doğruluğundan şüphe ediyor. Ban, Şarku'l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi:

“Bu konu eski. Geçtiğimiz yılın ağustos ayına kadar uzanıyor. Bu, Türkiye İçişleri Bakanının, Türkiye'deki mülteci ve yabancı sakinlerin dosyasını düzenleme kararlarının bir parçasıydı. Mahmud Hüseyin'in vatandaşlığının iptaline dair adımlar atıldı ancak kendisi bu karara itiraz etti ve yasal yolları izledi. Şimdiye kadar vatandaşlığın iptal edilmesine veya Türkiye'den sınır dışı edilmesine dair bir karar alınmadı. Ancak bu, Türk hükümetinin Müslüman Kardeşler ile olan ilişkilerini güçlü bir şekilde koruyacağı anlamına gelmez."

Ban açıklamasının devamında ‘Erdoğan'ın aklının devletin çıkarlarında, kalbinin ise Müslüman Kardeşler’de’ olduğunu öne sürdü. Bu konuda alınan herhangi bir önlemin Mısır devletini memnun etmek için bir tür hoşnut etme çabası olarak görülebileceğini belirtti.

Türk yetkilileri ülkede bulunan Müslüman Kardeşler üyelerine yönelik geniş kapsamlı baskınlar düzenledi. Kimlik, oturum izni veya vatandaşlık belgesi olmayanları gözaltına aldılar ve bazı İhvan üyelerine ülkeden ayrılmaları için çağrıda bulundular. Ayrıca, yaklaşık 12 diğer İhvan üyesine Türk vatandaşlığı verilmesi taleplerini reddettiler. Bu adımlar, Türkiye'deki birçok Arap ülkesinden gelen mülteciler ve siyasi muhaliflerin bulunduğu topraklarda yapılan yoğun denetimlerin bir parçasıydı.

Mısır-Türkiye yakınlaşması

Al-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye İlişkileri Araştırmacısı Kerem Said, Mahmud Hüseyin'in vatandaşlıktan çıkarılması kararının resmi olarak onaylanması halinde Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkiler dosyasındaki ve Türkiye'deki iç siyasi gelişmelerin durumuna bağladı.

Said, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada Türk yetkililerin Mısır'la ilişkilerin gelişmesiyle birlikte kendi topraklarındaki Müslüman Kardeşler dosyasına ilişkin kademeli önlemler aldığını söyledi. İlişkiler olumlu yönde geliştikçe Ankara'nın Müslüman Kardeşler örgütüne ait unsurların kendi topraklarındaki varlığını ve faaliyetlerini kısıtlayıcı tedbirler aldığına dikkat çektiği değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ni destekleyen halk tabanının muhafazakarlıkla karakterize edilmesi ve Müslüman Kardeşler'e sempati duyması nedeniyle örgütün Türkiye topraklarındaki varlığını sona erdirmeye yönelik kararlar almak zordu.”

Resmi Mısır-Türkiye yakınlaşması adımlarına, Türk yetkililerin Türkiye topraklarında faaliyet gösteren Müslüman Kardeşler medya platformlarına karşı aldığı önlemler eşlik etti. Ayrıca geçen yılın şubat ayında gazeteci Hossam Al-Ghamri'nin (Husam el-Gamri) sınır dışı edilmesi ve daha sonra Mısır'a dönmesi de dahil olmak üzere, Müslüman Kardeşler ile bağlantılı medya profesyonellerine karşı da önlemler aldı. Daha sonra Müslüman Kardeşler liderlerine ve onların örgüt gençliğini terk etmelerine saldırdığı bir grup video yayınlamaya başladı ve bazı liderleri Batılı istihbarat servisleriyle iş birliği yapmakla suçladı.

Türk yetkililer, Suriyeli kökenli Mısırlı aktivist Ghada Nagib'i, Mısır'daki liderliği ve güvenlik güçlerini sosyal medya platformlarında hedef alma talimatlarını ihlal ettiği gerekçesiyle gözaltına aldı. Nagib'in eşi ve Müslüman Kardeşler destekçisi Hişam Abdullah, Mısır'dan 2013'te kaçarak Türkiye'ye sığınmıştı.

Hişam Abdullah, resmi Facebook hesabından yaptığı bir paylaşımda eşi Ghada Nagib'in, Türk istihbaratı tarafından ‘siyasi nedenlerle’ evlerinden alındığını duyurdu.

2021 yılında, Türk yetkililer Müslüman Kardeşler’e bağlı kanallardan, Mısır'a karşı kışkırtıcı programların durdurulmasını ve Türkiye topraklarından yayın yapmayı tamamen durdurulmasını talep etti. Bu talep, Türkiye'de uygulanan medya etik kurallarına uyulmaması durumunda gerçekleştirildi. ‘Mekameleen’ televizyon kanalı, İstanbul'dan yayın yapan Müslüman Kardeşler bağlı üç kanaldan biri olarak, Türkiye'den yayın yapmayı tamamen durdurduğunu duyurdu. Başka kanallar da daha sonra faaliyetlerini İngiltere'nin başkenti Londra'ya taşıdılar.

Yeni bir sayfa

Mısır ve Türkiye, geçen temmuz ayında diplomatik ilişkilerini büyükelçi seviyesine yükseltme kararı aldılar. Geçen ağustos ayında, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Erdoğan ile Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de düzenlenen G20 zirvesine katılımları sırasında ikinci kez bir araya geldi. Her iki tarafın bakanları da iki ülke arasındaki ortak iş birliğinin geliştirilmesini görüşmek üzere birkaç kez görüştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta, 12 yılın ardından Mısır'ı ziyaret etti. Bu, Türk liderin ilişkilerin bozulmasının ardından Mısır'a ilk ziyaretiydi. Mısırlı ve Türk liderler, ortak bir basın toplantısında ‘yeni bir sayfa açmak’ ve iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlatmak için anlaştılar. Ayrıca iki lider, ülkeler arasındaki stratejik ilişkiler konseyini kurmak için bir anlaşma imzaladılar. Mısır Cumhurbaşkanı'nın, nisan ayında Ankara'yı ziyaret ederek bu konseyi resmen başlatması planlanıyor.

Karem Said, Müslüman Kardeşler’in artık Kahire üzerinde ‘baskı oluşturmadığını’ ve Ankara üzerinde ‘etkili olmadığını’ belirtti. Ancak Türkiye ile İhvan arasındaki ilişkiyi sonlandırma adımlarının, Mısır ile yakınlaşma çabalarını desteklemek için dışsal hesaplamaları da içerdiğine dikkat çekti. Ayrıca Türkiye'deki muhalefet partilerinin iktidardaki partinin, özellikle Arap mülteci ve muhaliflerin büyük bir nüfusunu barındırma politikaları konusundaki keskin eleştirilerinden kaçınmak için içsel hesaplamaların da rol oynadığını kaydetti. Bu eleştirilerin, Türkiye'deki yerel seçimlere yaklaşırken arttığına dikkat çekti.



Türkiye helikopteri aramak üzere 32 kurtarma görevlisi gönderdi

İran cumhurbaşkanını arama çalışmalarının (Reuters)
İran cumhurbaşkanını arama çalışmalarının (Reuters)
TT

Türkiye helikopteri aramak üzere 32 kurtarma görevlisi gönderdi

İran cumhurbaşkanını arama çalışmalarının (Reuters)
İran cumhurbaşkanını arama çalışmalarının (Reuters)

AFAD’dan yapılan açıklamada, Türkiye'nin İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi taşıyan helikopteri arama çalışmalarına katılmak üzere İran'a 32 kurtarma görevlisi ve altı araç gönderdiği belirtildi. X platformundan yapılan paylaşıma göre " Van ve Erzurum merkezlerinden 32 uzman dağ arama kurtarma personeli ile altı araç gönderildi."

TRT televizyonunun haberine göre Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi taşıyan helikopterin kaza yapmasının ardından İran, Ankara'dan gece görüş teknolojisine sahip özel bir arama kurtarma helikopteri talep ettiğini bildirdi.

İran lideri Ali Hamaney ise vatandaşlarına "endişelenmemeleri" çağrısında bulundu. "İran halkı endişelenmesin, ülkenin çalışmalarında hiçbir aksama olmayacak... "Yüce Allah'a sevgili cumhurbaşkanımızı ve yol arkadaşlarını sağlıkla milletin kucağına döndürmesi için dua ediyoruz" açıklamasında bulundu.


İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
TT

İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)

İran anayasası, İran cumhurbaşkanının herhangi bir nedenle iki ay süreyle yetkilerini kullanamaması durumunda, İran cumhurbaşkanlığının görevlerini geçici bir komitenin üstlenmesini öngörüyor.

131. maddeye göre başkanın ölümü, yokluğu, iki ayı aşan hastalık veya görev süresinin dolması ve yeni cumhurbaşkanının seçilmemesi halinde, cumhurbaşkanının görevlerini bir komisyon üstlenecek.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Rehber'in onayıyla, Meclis Başkanı ve Yargı Başkanının da yer aldığı bir komiteye başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 50 gün içinde başkanlık seçimlerini düzenlemekle yükümlü olacak.

131. maddeye göre Rehber, cumhurbaşkanı yardımcısının yetkilerini gerektiği gibi kullanamaması halinde cumhurbaşkanının tüm yetkilerini doğrudan şahsen üstlenebilir veya yeni bir yetkili atayabilir.

İran Anayasası'nın 113. Maddesine göre İran Cumhurbaşkanı'nın, Rehber'den sonra ülkede en yüksek yetkili olduğunu ve Rehber ile ilgili konular hariç, Anayasa'nın uygulanmasından ve yürütme organını (hükümeti) yönetmekten sorumludur.

Bu, İran'ın başbakanlık görevini devralmak üzere geçici bir komite kurma durumu ile üçüncü kez karşı karşıya kalmasıdır.

İlki, İran devriminin ilkelerine ihanet ettiği gerekçesiyle Rehber Humeyni tarafından görevden alınan eski Cumhurbaşkanı Ebu'l Hasan Beni Sadr’ın görevden alınmasının ardından gerçekleşti. Beni Sadr 1979 devriminden sonra İran'ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanıydı. Paris'te sürgünde iken Ekim 2021'de öldüğünde 88 yaşındaydı. Komitenin çalışmaları 22 Haziran 1980'den aynı yılın 2 Ağustos'una kadar yaklaşık iki ay sürdü.

İkincisi, 30 Ağustos 1981 tarihinde İran Başbakanı Muhammed Ali Recai'nin suikasta uğramasının ardından kurulmuştur. Komisyon, Başbakanlık binasının bombalanmasından birkaç saat sonra çalışmalarına başladı ve 9 Ekim 1981 tarihine kadar devam etmiştir.


İran Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopter konvoyunda kaza: Reisi'nin durumu bilinmiyor

İran Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopter konvoyunda kaza: Reisi'nin durumu bilinmiyor
TT

İran Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopter konvoyunda kaza: Reisi'nin durumu bilinmiyor

İran Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopter konvoyunda kaza: Reisi'nin durumu bilinmiyor

İran resmi haber ajansı IRNA’nın bildirdiğine göre, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi taşıyan helikopter Tebriz kenti yakınlarındaki dağlık bir bölgeye ‘sert iniş’ yaptı.

Ajans, helikopterde İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tebriz Cuma İmamı Muhammed Ali el-Haşim ve Doğu Azerbaycan Eyaleti Valisi Malik Rahmeti'nin de bulunduğunu belirtti. İran devlet medyası, ikmal ekiplerinin olay yerine ulaşmaya çalıştığını bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Tesnim haber ajansından aktardığına göre bölge sakinleri, “Bölgedeki sis ve kötü hava koşulları nedeniyle helikopterin durumu halen bilinmiyor” şeklinde konuştu.

İran İçişleri Bakanı Ahmad Vahidi, Reisi'yi taşıyan helikopterin kötü hava koşulları nedeniyle sert iniş yapmak zorunda kaldığını ve henüz kurtarma ekiplerinin bölgeye ulaşamadığını bildirdi. IRNA, 16 kurtarma ekibinin bölgeye gittiğini, ancak kötü hava koşulları nedeniyle kurtarma çalışmalarının zaman alacağını kaydetti. İranlı Öğrenciler Haber Ajansı (ISNA), ‘bazı resmi olmayan kaynakların cumhurbaşkanının maiyetinin şehit olduğundan bahsettiğini, ancak resmi kaynakların henüz bu haberi doğrulamadığını’ aktardı. İran Meclisi Tebriz Milletvekili Ahmed Ali Rıza Beygi, İran Cumhurbaşkanı’nın maiyetiyle herhangi bir temasta bulunulduğunu reddederek, ‘kurtarma ekiplerinin kötü hava koşulları nedeniyle kaza yerine ulaşamadığını’ vurguladı.

Beygi, “Kurtarma ekipleri yağmur ve yoğun sis nedeniyle Reisi’nin helikopterinin düştüğü bölgeyi henüz tespit edemedi” dedi. İran Cumhurbaşkanı'nın helikopterinin ‘dağlık Dezmar bölgesindeki bir ormana düştüğünü’ kaydeden Beygi, “Kurtarma ekipleri kaza yerini keşfetmeye ve bölgeye doğru ilerlemeye çalışıyor” ifadesini kullandı. Diğer yandan Reuters'a konuşan İranlı bir yetkili, Reisi ve Abdullahiyan'ın hayatlarının ‘tehlikede olduğunu’ söyledi. Adının açıklanmaması koşuluyla konuşan yetkili, “Halen umutluyuz, ancak kaza yerinden gelen bilgiler endişe verici” dedi.

İRNA: Görgü tanıkları kazadan bir saat önce bölgede sesler duyulduğunu bildirdiler

Görgü tanıkları İRNA muhabirine yaptığı açıklamada, kazadan bir saat önce bölgede sesler duyulduğunu bildirdiler.

Kaza bölgesine İHA ve arama kurtarma köpekleri de dahil olmak üzere 20'den fazla yardım ekibi sevkedildi.

Arama çalışmalarına yardımcı olmak üzere silahlı kuvvetlere bağlı özel kuvvetler de bölgeye gönderildi.

Kötü hava koşulları nedeniyle kurtarma çalışmalarının zaman alabileceği aktarıldı.

İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi taşıyan konvoydaki helikopterlerden birinin sert bir iniş yaptığını ve kurtarma ekiplerinin zorlu hava koşulları nedeniyle zorluk yaşadığını açıkladı.

Devlet televizyonuna konuşan Vahidi cumhurbaşkanının söz konusu helikopterde olup olmadığını söylemedi.

Bölgede şiddetli yağmur ve hafif rüzgarın olduğu bildirilirken devlet televizyonu, kurtarma ekiplerinin bölgeye ulaşmaya çalıştığını ancak bölgedeki kötü hava koşulları nedeniyle zorlandığını duyurdu. 

İran devlet televizyonu Reisi ile birlikte seyahat eden üst isimlerin şunlar olduğunu duyurdu: Doğu Azerbaycan Valisi Malik Rehmeti, Hamaney'nin Tebriz temsilcisi Muhammed Ali Al-ehaşem ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullayian.

Bazı yerel basında çıkan haberlere göre Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın, Reisi ile aynı helikopterde seyahat ediyordu.

Doğu Azerbaycan Eyalet Vali Yardımcısı Cebbarali Zakiri, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin konvoyunda meydana gelen helikopter kazasına ilişkin 3 helikopterden 2'sinin iniş yaptığını, birinin düştüğünü söyledi.

Sharghdaily haber sitesine göre Zakiri "Olay yerine henüz ulaşmadım. Olası yaralılar ve sayısı hakkında bir şey söyleyemem. Olayın nasıl olduğunu bilmiyorum" dedi.

Reisi, İran'ın Doğu Azerbaycan eyaletinde seyahat ediyordu. Devlet televizyonu, olayın meydana geldiği bölgenin, İran'ın başkenti Tahran'ın yaklaşık 600 kilometre  kuzeybatısında, Azerbaycan sınırındaki bir şehir olan Jolfa yakınlarında olduğunu açıkladı.


Uzun süreli ketojenik diyet, organ yaşlanmasını hızlandırabilir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Uzun süreli ketojenik diyet, organ yaşlanmasını hızlandırabilir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Ketojenik diyetin organ yaşlanmasını hızlandırarak kalp hastalıklarına yol açabileceği bulundu. 

Düşük karbonhidrat ve yüksek yağlı besinleri içeren ketojenik diyet, özellikle kilo vermek isteyenler tarafından tercih ediliyor. Daha önceki araştırmalarda bu beslenme biçiminin diyabet, kanser, epilepsi ve Alzheimer gibi hastalıklara karşı faydaları olduğu bulunmuştu. 

Hakemli bilimsel dergi Science Advances'ta cuma günü yayımlanan çalışmadaysa ketojenik diyetin sağlık üzerinde yaratabileceği olumsuz etkilere ışık tutuldu. 

Bilim insanları 6 fareyi üç hafta boyunca ketojenik diyetle besledi. Hayvanların aldığı kalorinin en az yüzde 90'ı yağdan, yaklaşık yüzde 1'i de karbonhidratlardan geliyordu. Kontrol grubundaki farelerse kalorinin yaklaşık yüzde 17'sini yağlardan, yüzde 58 kadarını da karbonhidratlardan aldıkları standart bir diyetle beslendi. 

Daha sonra farelerin organlarından alınan örneklerini analiz eden araştırmacılar ketojenik diyetle beslenenlerin özellikle kalp ve böbreğinde ciddi derece daha fazla yaşlı hücre gözlemledi.

Hücre yaşlanmasında işlevini yerine getiremeyecek hale gelen hücreler, ölmek yerine zombi benzeri bir duruma geçiyor. Bu hücrelerin sayısı yaşla birlikte artarken, yeni araştırma uzun süreli ketojenik diyetin doku ve organ yaşlanmasını hızlandırabileceğine işaret ediyor. 

Öte yandan yaşlı hücreleri yok eden bazı moleküllerin bunları ortadan kaldırdığı gözlemlendi. Ayrıca aralıklı bir ketojenik diyet uygulanarak hücre yaşlanmasının önüne geçildi.

Çalışmanın yazarlarından David Gius bulguları şöyle değerlendiriyor:

Hücresel yaşlanma organ hastalıklarının patolojisinde rol oynadığından, sonuçlarımız ketojenik diyetin nasıl uygulanacağını anlama açısından önemli klinik sonuçlar sunuyor.

Makalede bu beslenme biçiminin daha önce tespit edilen faydalarına değinen araştırmacılar bu diyeti benimsemek isteyenlerin bunu kesintisiz bir şekilde yapmaması uyarısında bulunuyor.

Gius "Ketojenik diyet muhtemelen iyi bir şey ama herkese göre değil" diyerek şöyle ekliyor:

Ve daha da önemlisi, ara vermeniz gerekiyor. 

Araştırmacılar bu beslenme biçimi üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini düşünüyor. 

Independent Türkçe, New Scientist, MedicalXpress, Science Advances


Bilim insanları 2 bin yıl önceki yangının failini buldu

Altın küpe, çömleğe saklanmış halde bulundu (Marco Ansaloni)
Altın küpe, çömleğe saklanmış halde bulundu (Marco Ansaloni)
TT

Bilim insanları 2 bin yıl önceki yangının failini buldu

Altın küpe, çömleğe saklanmış halde bulundu (Marco Ansaloni)
Altın küpe, çömleğe saklanmış halde bulundu (Marco Ansaloni)

İspanya'da yaklaşık 2 bin 200 yıl önce bir çiftlik evini yerle bir eden yangına, eski çağların en büyük generalleri arasında sayılan Hannibal'ın yol açtığı düşünülüyor. 

Demir Çağı'na ait bir yerleşim yerinin kalıntılarını inceleyen bilim insanları, MÖ üçüncü yüzyılda meydana gelen bir savaşın detaylarına ışık tuttu. Bugünkü Barselona'nın kuzeyinde yer alan dağ sırası Pireneler'deki Tossal de Baltarga adlı yerleşim yerinin kalıntıları büyük ölçüde yok olmuş durumda. 

Fakat daha sonra bölgeye gelen Romalıların, büyük bir yangınla harap olan bir çiftlik evinin üzerine inşa ettiği yapılar sayesinde bu binanın kalıntıları korunmuş. Araştırmacılar yangını, Kartaca İmparatorluğu Generali Hannibal'ın, Roma Cumhuriyeti'yle savaşa giderken çıkardığını tahmin ediyor. 

İki katlı ahşap binanın üst kısmının yemek yapma ve kumaş üretimine ayrıldığını tespit eden bilim insanları, alt katta da bir ahır olduğu sonucuna vardı. Frontiers in Environmental Archaeology adlı hakemli dergide cuma günü yayımlanan makalede açıklandığı üzere koyun, keçi ve at kalıntıları bulundu. 

Hayvanların ahıra kapatıldığına yönelik bulgular edinen ekip, bunun normal bir davranış olmadığı görüşünde. Bir çatışma çıkmasını bekleyen bölge sakinleri, hayvanları korumak için onları kapatmış olabilir. 

Kalıntılar arasında altın bir küpe de çıktı. Bilim insanları takının bir kapta gizlenmesinin, savaş tehlikesine karşı alınan bir diğer önlem olabileceği görüşünde. 

scdfgt
2 bin 200 yıl kadar önce yangın çıkan çiftlik evi ahşaptan yapılmıştı (Francesc Riart) 

MÖ üçüncü yüzyılın son çeyreğinde çıktığı düşünülen yangın, Kartaca'yla Roma arasındaki II. Pön Savaşı'yla aynı döneme denk geliyor. MÖ 218'den 201'e kadar süren savaşta Kartaca birliklerine liderlik eden Hannibal, karşı tarafa büyük zararlar verse de nihayetinde mağlup olmuştu. 

Generalin bu çatışmalarda Alpler'den savaş fillerini geçirmesi, tarihin en büyük askeri başarılarından biri kabul ediliyor.

Bu savaş sırasında Hannibal'ın Pireneler'de çeşitli çatışmalara girdiğini aktaran araştırmacılar, yangını da bunlarla ilişkilendiriyor. Makalenin başyazarı Oriol Olesti Vila şöyle diyor:

Buradaki vadiler ekonomik ve stratejik açıdan önemli bir bölgedeydi. Hannibal'ın Pireneler'i yerel kabilelere karşı savaşarak geçtiğini biliyoruz.

Olesti Vila ayrıca bu dönemde yangınların sıkça meydana geldiğini fakat genellikle tek bir odanın dışına çıkmadığını söylüyor. Öte yandan Tossal de Baltarga'daki yangın çiftlik evini yerle bir ederken, yerleşim yerindeki başka binalarda da benzer bir yangın çıktığına işaret eden bulgular var. 

Yanan binanın olduğu alanda insan kalıntısına rastlamayan ekip, binadaki kişilerin yangından kaçtıklarını fakat hayvanları kurtaracak zamanları kalmadığını düşünüyor. 

Independent Türkçe, Live Science, Newsweek, Frontiers in Environmental Archaeology


Netflix izleyicileri birbirine yeni korku filmini öneriyor

Zach Cregger'ın ilk filmi olan Barbarian, 4 milyon dolarlık mütevazı bütçesine karşılık 45 milyon dolar hasılat yapmayı başarmıştı (20th Century Studios)
Zach Cregger'ın ilk filmi olan Barbarian, 4 milyon dolarlık mütevazı bütçesine karşılık 45 milyon dolar hasılat yapmayı başarmıştı (20th Century Studios)
TT

Netflix izleyicileri birbirine yeni korku filmini öneriyor

Zach Cregger'ın ilk filmi olan Barbarian, 4 milyon dolarlık mütevazı bütçesine karşılık 45 milyon dolar hasılat yapmayı başarmıştı (20th Century Studios)
Zach Cregger'ın ilk filmi olan Barbarian, 4 milyon dolarlık mütevazı bütçesine karşılık 45 milyon dolar hasılat yapmayı başarmıştı (20th Century Studios)

Netflix'te en çok izlenen 10 yapım arasına giren korku filmi, seyircileri şoke etti.

Başrolünde Georgina Campbell'ın oynadığı 2022 yapımı korku filmi, 29 Nisan - 5 Mayıs haftasında 57 ülkede en çok izlenen yapımlar listesine 10 numaradan giriş yaptı.

Barbarian adlı film, iş görüşmesi için seyahat ederken kiraladığı gizemli evde geceyi geçirmeye karar veren bir kadının etrafında dönüyor.

Campbell'ın canlandırdığı Tess adlı genç kadın, eve vardığında bir karışıklık yaşandığını ve genç bir adamın da aynı evi kiraladığını keşfediyor. Tess, başlangıçta şüpheleri olsa da geceyi orada geçirmeye karar veriyor.

100 üzerinden 93 puan

Ertesi gün evle ilgili korkunç bir sırrı keşfettiklerindeyse hikaye çok daha karanlık ve beklenmedik bir hal alıyor.

Barbarian'da 31 yaşındaki Campbell'ın yanı sıra İsveçli aktör Bill Skarsgård ve Justin Long da rol alıyor. 

Netflix istatistiklerine göre Barbarian 4,6 milyon seyirciyi ekran başına çekerken ve 7,9 milyon izleme saati elde etmeyi başardı.

Barbarian'ın büyük bölümü, 2021'de Bulgaristan'da çekildi. Ancak dış sahnelerin çekimleri Michigan eyaletinin Detroit kentindeki Brightmoor mahallesinde gerçekleşti.

Filmin prömiyeri Temmuz 2022'de San Diego Comic-Con'da yapıldı. Zach Cregger'ın yönettiği korku, iki ay sonra da sinemalarda gösterime girdi.

Film, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 93 gibi yüksek bir puan almayı başardı.

"Konusunu önceden okumayın"

Barbarian, sinemalardaki ilk hafta sonunda 10 milyon dolar hasılat elde etmiş ve prömiyerinin ardından gişede zirveye yerleşmişti.

Bir izleyici, filmin şaşırtıcı finaline atıfta bulunarak şöyle yazdı:

Henüz izlemeyenler için bir tavsiye: Önceden konusunu okumayın, sonunda şaşırın.

Başka bir kullanıcı da filmi türün meraklılarına önerdi:

Netflix'e yeni gelen, son yılların en iyi korku filmlerinden biri olan Barbarian'ı kaçırmayın.

Bir izleyici, Barbarian'ın son yıllardaki en iyi gerilimlerden biri olduğunu yazarken diğeri 2022'nin korku filmlerinin yılı olduğunu söyledi.

Independent Türkçe, Daily Mail, ScreenRant


Bol yıldızlı fantastik film gişede umduğunu bulamadı

Animasyonla canlı aksiyonu buluşturan Hayali Arkadaşlar, Cailey Fleming'in canlandırdığı 12 yaşındaki Bea'yı merkeze alıyor (Paramount Pictures)
Animasyonla canlı aksiyonu buluşturan Hayali Arkadaşlar, Cailey Fleming'in canlandırdığı 12 yaşındaki Bea'yı merkeze alıyor (Paramount Pictures)
TT

Bol yıldızlı fantastik film gişede umduğunu bulamadı

Animasyonla canlı aksiyonu buluşturan Hayali Arkadaşlar, Cailey Fleming'in canlandırdığı 12 yaşındaki Bea'yı merkeze alıyor (Paramount Pictures)
Animasyonla canlı aksiyonu buluşturan Hayali Arkadaşlar, Cailey Fleming'in canlandırdığı 12 yaşındaki Bea'yı merkeze alıyor (Paramount Pictures)

John Krasinski'nin kaleme aldığı ve yönettiği aile filmi Hayali Arkadaşlar (IF), hafta sonunda ABD'de en çok izlenen yapım olsa da gişede beklenen performansı gösteremedi. 

Ryan Reynolds'ın başrolünü oynadığı ve yıldızlarla dolu bir seslendirme kadrosuna sahip film, cuma günü 10,3 milyon dolar hasılat elde edebildi.

40 milyon dolara yetişemedi

Gösterime girmeden önce üç günde yaklaşık 40 milyon dolar kazanması beklenen filmin hasılatının hafta sonunda 31,5 milyon dolarda kalacağı öngörülüyor.

Eleştirmenler filmi kötülerken izleyicilerin komediyle ilgili olumlu yorumlar yapması, hasılatın ilerleyen günlerde yükselişe geçebileceğine dair umut veriyor.

Sinema yazarları yönetmen Krasinski'yi, tıpkı Sessiz Bir Yer (The Quiet Place) serisini yaratırken korku türünde yaptığı gibi, aile filmlerinin şifresini çözmeye çalıştığı için övüyor. 

Ancak yine de fantastik filmin eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'daki puanı 100 üzerinden 50'yi geçemedi. Filmin izleyici skoruysa çok daha yüksek: Yüzde 87.

ABD'de 4 bini aşkın sinema salonunda gösterime giren film, terk edilmiş hayali arkadaşları görme yeteneğine sahip olduğunu öğrenen Bea'yı merkezine alıyor.

Seslendirme kadrosu da yıldızlarla dolu

Başroldeki Ryan Reynolds'a filmi yazıp yöneten John Krasinski'nin yanı sıra Cailey Fleming ve Fiona Shaw eşlik ediyor.

110 milyon dolar bütçeyle çekilen filmin son derece etkileyici seslendirme kadrosundaysa Phoebe Waller-Bridge, Steve Carell, Emily Blunt, Matt Damon, Jon Stewart, Sam Rockwell, Christopher Meloni, Blake Lively, George Clooney, Matthew Rhys, Bradley Cooper ve Amy Schumer yer alıyor. 

Beklentileri aşan tek yaz filmi

Disney ve 20th Century Studio'nun 8 Mayıs'ta gösterime giren filmi Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık (Kingdom of the Planet of the Apes), beklentileri aşan tek yaz filmi olarak ilk 10 gününde ABD'de 100 milyon dolar barajını aşmayı başardı. Film ikinci haftasında 26 milyon dolar daha kazandı. 

Lionsgate'in son korku filmi Ziyaretçiler: Bölüm 1 (The Strangers: Chapter 1) ise 12,4 milyon dolarla üçüncü sırada yer alacak.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Variety


Netanyahu'ya verilen ültimatoma dair tüm bilinenler

Cumartesi Tel Aviv'de Netanyahu'yu İsrail bayrağıyla protesto eden göstericilere polis tazyikli su sıktı (Reuters)
Cumartesi Tel Aviv'de Netanyahu'yu İsrail bayrağıyla protesto eden göstericilere polis tazyikli su sıktı (Reuters)
TT

Netanyahu'ya verilen ültimatoma dair tüm bilinenler

Cumartesi Tel Aviv'de Netanyahu'yu İsrail bayrağıyla protesto eden göstericilere polis tazyikli su sıktı (Reuters)
Cumartesi Tel Aviv'de Netanyahu'yu İsrail bayrağıyla protesto eden göstericilere polis tazyikli su sıktı (Reuters)

İsrail'in Savaş Kabinesi'nden Benny Gantz, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya ültimatom vererek tüm dünyada gündem oldu. 

Eski Savunma Bakanı Gantz dün düzenlediği basın toplantısında Netanyahu'ya seslenerek, İsrailli esirlerin geri getirilmesi, "Gazze'deki Hamas yönetiminin devrilerek askerden arındırılması", "Gazze'de ortak bir ABD, Avrupa, Arap ve Filistin yönetiminin kurulması", tahliye edilen kuzeydeki İsraillilerin evlerine geri getirilmesi ve Suudi Arabistan'la normalleşmenin desteklenmesi taleplerinde bulundu.

Benny Gantz, Gazze'nin İsrail saldırıları sonrasındaki idaresine ilişkin bir planın 8 Haziran'a kadar onaylanmaması halinde liderliğini yaptığı Ulusal Birlik Partisi'nin hükümetten çekileceğini söyledi. Bu çekilme, savaş kabinesinin yıkılmasını tek başına sağlayacak bir hamle değil.

gbhnj
Benny Gantz, 24 Kasım'da ateşkes başlatıldığında rehinelerin aileleriyle bir araya gelmişti (Reuters)

Bunun üzerine İsrail Başbakanlığı yazılı açıklama yayımladı. Netanyahu, Gantz'ın sunduğu şartların "İsrail'in yenilgisi anlamına geldiğini" öne sürdü. "Hamas yerine bana ültimatom vermeyi tercih ediyor" diyerek Gantz'ı yerdi.

Savunma Bakanı da Netanyahu'yu hedef almıştı

Savunma Bakanı Yoav Gallant da 15 Mayıs'ta Tel Aviv'de basın toplantısı düzenleyerek uzun zamandır Gazze'de Hamas'a alternatif bir yönetim bulma yönünde çalışmanın gerekli olduğunu söylediklerini ancak herhangi bir karşılık alamadıklarını belirtmişti.

Gallant, Netanyahu'ya konuya ilişkin bir karar vermesi, İsrail'in Gazze Şeridi'nde sivil-askeri bir rejimin olmayacağını ilan etmesi ve Hamas'a alternatif bir yönetimi teşvik etmesi çağrısında bulunmuştu.

Gantz da Gallant'ın eleştirilerinin isabetli olduğunu savunmuştu. 

Netanyahu'ysa Gallant'ın eleştirilerini X hesabından paylaştığı videoyla yanıtlamıştı.

dfvbgrtnh
74 yaşındaki Netanyahu'yu uyuşturucu baronu Pablo Escobar'a benzetenler de oldu (AP)

Hamas yenilene kadar Gazze'nin yönetimini tartışmanın "anlamsız" olduğunu savunan Netanyahu, "Hamas'ın Gazze'yi askeri olarak idare etmediği netleşene kadar tüm aktörler kendi güvenliklerinden korkacak ve Gazze'nin yönetimini tek başına üstlenmeyecek" demişti.

Ordu da bekleyiş içinde

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin de savaş sonrası stratejisi için Netanyahu'ya baskı yaptığı İsrail medyasında konuşuluyor. 

ABD de dahil diğer ülkelerin Refah'a kapsamlı kara operasyonu düzenlememesi için çağrıda bulunduğu Netanyahu, Gazze'nin güneyindeki bölgeye girmenin Hamas'ı yok etmek için gerekli olduğunu savunuyordu. 

Ancak düzenlenen operasyonların ardından Gazze'nin kuzeyinden çekilen ordunun tekrar aynı bölgelere girmesi, yönetime dair soru işaretlerini artırdı. Muhalifler Netanyahu'nun savaşı bitirmeye niyeti olmadığını söylüyor. 

Netanyahu'ya güven azalıyor mu?

Soufan Group adlı güvenlik danışmanlığı kuruluşunda araştırma direktörü olan Colin P. Clarke tartışmaları şöyle yorumluyor:

Gallant'ın Netanyahu'nun savaş sonrasında Gazze'nin yönetimini planlamak konusundaki yetersizliğini eleştirmesiyle birlikte İsrail savaş kabinesinde bazı gerçek çatlaklar görülmeye başlandı. En ateşli İsrail savunucuları da dahil Bibi'ye güveni olan çok fazla kişi tanıdığımdan emin değilim.

gb ht
Cumartesi günü Tel Aviv'de düzenlenen gösteride rehine ve ateşkes anlaşması için çağrıda bulunuldu (Reuters)

İsrail'de rehinelerin kurtarılmasını isteyen göstericiler de Netanyahu'yu sıkıştırıyor. Son günlerde İsraillilerin ölümüne dair haberler artarken Gazze'de tutulan 128 rehinenin akıbeti de merak konusu. Tel Aviv, en az 35'inin öldüğünü tahmin ediyor.

Washington, Filistin Ulusal Yönetimi'ni işaret ediyor

Washington da Netanyahu'yu bu konuda sıkıştırıyor. ABD, Filistin Ulusal Yönetimi'nin "yeniden canlandırılarak" Gazze'yi tekrar kontrolüne alması gerektiğini savunuyor. İsrail Başbakanı'ysa Mahmud Abbas'ın başkanlık ettiği yönetimi perşembe günü eleştirerek "Terörü destekliyor, eğitiyor ve finanse ediyor" deyip eklemişti:

Askeri zaferden başka bir alternatif yok. Bunu baypas etmeye çalışmak gerçeklikle bağı koparmak anlamına gelir.

Gazze Şeridi, 1996-2006'da Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlıydı. Ancak Hamas, 2006'da yapılan seçimlerde, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın partisi Fetih'i geçerek 132 sandalyeli mecliste 74 koltuk kazanmış, Fetih ise 45 sandalyede kalmıştı. Daha sonra taraflar arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle 2007'de Gazze'de patlak veren çatışmalarda, Hamas bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.

Independent Türkçe, New York Times, WSJ, BBC,


Neandertallerin modern insanların sağlığı üzerindeki 5 etkisi

Neandertallerin soyu 40 bin yıl kadar önce tükendi (Reuters)
Neandertallerin soyu 40 bin yıl kadar önce tükendi (Reuters)
TT

Neandertallerin modern insanların sağlığı üzerindeki 5 etkisi

Neandertallerin soyu 40 bin yıl kadar önce tükendi (Reuters)
Neandertallerin soyu 40 bin yıl kadar önce tükendi (Reuters)

Modern insanlar onbinlerce yıl önce Afrika'dan ayrılıp dünyanın farklı yerlerine gittiğinde buralardaki diğer eski insanlarla karşılaştı. 

O zamanlar Avrupa ve Asya'nın bazı kısımlarında yaşayan Neandertaller de bunlar arasındaydı. Homo sapiensler, bu en yakın akrabalarından olan insanlarla beraber yaşadı ve çiftleşti. 

Neandertallerin genom haritasının çıkarılmasıyla bu iki türün çiftleştiği ilk kez 2010'da tespit edildi. 

Bilim insanları bu sayede Avrasya'da bugün yaşayan insanların genomunun yaklaşık yüzde 2'sinin Neandertal DNA'sı içerdiğini buldu. 

Bu oran az görünebilir fakat günümüz insanlarının sağlığı üzerinde yarattığı çeşitli etkiler var. Bilim insanlarının yıllardır keşfettiği bu etkilerin 5'ini derledik. 

1) Kovid-19'u ağır geçirme riski

2020'de yapılan bir araştırmada kromozom 3'teki Neandertal DNA'sının, Kovid-19 virüsü bulaşan kişilerin daha ağır bir hastalık geçirme riskinin artmasıyla ilişkili olduğu bulundu. 

Araştırmacılar ayrıca bu DNA dizisinin Afrika ve Doğu Asya'daki insanlarda neredeyse hiç yokken, Güney Asya'dakilerin yaklaşık yarısında bulunduğunu tespit etmişti. 

Öte yandan aynı ekip, bir yıl sonra yayımladıkları bir çalışmada kromozom 12'deki başka bir Neandertal DNA'sının Kovid-19 enfeksiyonunun ardından yoğun bakıma ihtiyaç duyma riskini yaklaşık yüzde 22 azaltabileceğini keşfetti. Bu DNA dizisiyse Avrasya ve Amerika'daki insanların yaklaşık yarısında mevcut. 

2) Güneş ışığına duyarlılık ve saç dökülmesi

Birleşik Krallık'ta yapılan bir araştırmada Neandertallerin 17 gen varyantının kelleşme, 15'ininse saç dökülmesiyle bağlantısı ortaya çıkarılmıştı.

2021 tarihli çalışmada Neanderthal DNA'sının güneş ışığına hassasiyeti artırdığı da bulunmuştu. 

Başka araştırmalardaysa artık nesli tükenen bu insanların DNA'sının bronzlaşmayı zorlaştırabileceği ve güneş yanığı yaşama riskini artırabileceği ortaya çıkmıştı. 

3) Nikotin bağımlılığı

Neanderthallerden modern insanlara miras kalan bazı genler, sigara bağımlısı olma ihtimalini de artırabiliyor. 

2016'da yayımlanan bir çalışmada Neandertallere özgü bir gen mutasyonu taşıyan kişilerin nikotin bağımlısı olmaya daha yatkın olduğu bulunmuştu. 

Araştırmacılar Neandertaller tütün içmediğinden bu genin ilk başta yararlı bir etkiye sahip olabileceğini düşünüyor. 

Aynı çalışmada bazı gen varyantlarının depresyon riskini artırabileceği de ortaya konmuştu.  

4) Acıya duyarlılık

Neandertal DNA'sı bazı kişileri acıya daha duyarlı hale getiriyor olabilir. 

Geçen yıl yayımlanan bir çalışmada, acı sinyalinde rol oynayan SCN9A adlı bir gendeki üç varyanttan birini taşıyan kişilerin, keskin bir cisimle dürtüldükten sonraki acıya karşı daha hassas olduğu bulunmuştu. Araştırma bulguları, kronik ağrılara verilen tepkiyi kapsamıyor.

Latin Amerika'da yürütülen bu çalışmada, Amerikan yerlisi kökenine sahip kişilerde bu varyantların daha sık görüldüğü kaydedilmişti. 

Homo sapiensler, Bering Boğazı üzerinden Amerika kıtasına geçmeden çok önce Neandertallerle çiftleştiği için Latin Amerika yerlilerinde de Neandertal kökenli varyantlara sıkça rastlanıyor. 

Araştırmacılar acıya verilen tepki, hayatta kalma şansını artırabildiğinden evrimsel süreçte bu varyantların seçilmesinin mantıklı olduğunu düşünüyor.

5) Doğurganlık

İnsanların yakın akrabalarından kalan bir gen varyantına sahip kadınların doğurganlığının arttığı 2020'deki bir çalışmada bulunmuştu. 

Avrupa'daki her üç kadından birinin bu varyantı taşıdığı tespit edilmişti. Araştırmacılar, Neandertallerden miras kalan bu genin, hamileliğin başındaki kanama ve düşük ihtimalini azalttığını kaydetmişti. 

Independent Türkçe, Live Science, CNN, Guardian


ABD'de Ku Klux Klan bağlantılı vali adayı hakkında karar verildi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

ABD'de Ku Klux Klan bağlantılı vali adayı hakkında karar verildi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Bir eyalet yargıcı, Ku Klux Klan'la (KKK) bağlantılı olduğu bildirilen Missouri vali adayının, kendi partisinin onu adaylıktan çekme çabalarına rağmen oy pusulasında kalmasına karar verdi.

Missouri Cumhuriyetçi Parti Başkanlığı, Darrell McClanahan'ın ağustosta yapılacak Cumhuriyetçi Parti önseçiminin oy pusulasında yer almasını engellemek için dava açmıştı. Associated Press, Missouri Cumhuriyetçi Parti Başkanlığı'nın başlangıçta McClanahan'ı partiye kabul ettiğini ancak daha sonra Nazi selamı verirken çekilmiş fotoğraflarının ortaya çıkmasının ardından McClanahan'ı ihbar ettiğini bildirdi. 

Görsel kaldırıldı.
Fotoğrafta görülen Darrell McClanahan, Nazi selamı verirken çekilmiş fotoğrafları ortaya çıkınca Cumhuriyetçi Parti'nin kendisini görevden almak için dava açmasının ardından Missouri önseçim oy pusulasında yer almaya devam edecek (Darrell McClanahan)

Cuma günü Cole County Gezici Mahkemesi Yargıcı Cotton Walker, McClanahan'ın valilik yarışına katılabileceğine karar verdi.

The Guardian'a göre McClanahan'ın avukatı Dave Roland, mahkeme kararının parti liderlerinin "önseçim oy pusulasında kime yer verileceğini seçme konusunda neredeyse sınırsız bir takdir yetkisine" sahip olmamasını sağladığını belirtti. 

İftira ve İnkarla Mücadele Birliği'ne (Anti-Defamation League/ADL) göre adayın KKK'yle de bağları var. Kuruluş, 2022'de McClanahan'ın ırkçı ve antisemitik inançları savunan, KKK'den büyük ölçüde etkilenen Hristiyan Kimliği (Christian Identity) adlı tarikata bağlı olduğunu belirtmişti. McClanahan daha sonra 2022'de yayımlanan makale nedeniyle kuruluşa dava açmış ancak davası reddedilmişti.

ADL'ye göre 2019'da McClanahan, ABD'nin güneyinin ayrılmasını savunan beyaz üstünlükçü grup League of the South'a ait üyelik kartını paylaşmıştı. 

Bu, McClanahan'ın bir görev için ilk rekabet edişi değil. McClanahan 2022'de eyaletin ABD Senatosu için yapılan önseçiminde de yarışmış ve oyların yüzde 1'inden daha azını alarak kaybetmişti.

Vali adayı kendisini "beyaz yanlısı" diye tanımlamış ancak ADL'nin ırkçı ya da antisemitik olduğu iddialarını reddetmişti. Ayrıca KKK'ye hiç katılmadığını söyleyerek sadece bir yıllık "onursal üyelik" verildiğini öne sürmüştü.

Cumhuriyetçi Vali Mike Parson görevdeki son dönemini tamamlarken bu yaz McClanahan da önseçimde birkaç rakibiyle karşı karşıya kalacak. 

Cumhuriyetçi Parti'nin Missouri'deki bir başka radikal sağcı adayı da bu hafta tartışmaların ateşini fitillemişti. Missouri Eyalet Sekreterliği için yarışan Valentina Gomez, perşembe günü LGBTQ+ topluluğunu aşağılayan bir video yayımlamıştı.

Gomez, "Amerika'da istediğiniz her şey olabilirsiniz" demişti.

Güçsüz ve eşcinsel olmayın. Güçlü durun be!

Daha sonra videoda Gomez'in elinde silah tuttuğu bir fotoğraf gösteriliyor.

Video anında tepki çekerken, kullanıcılar bu tuhaf videoyla dalga geçmiş ve LGBTQ+ karşıtı bu açıklamayı kınamıştı. Önceki aylarda Gomez, LGBTQ temalı kitapları alev silahıyla yaktığı bir video yayımlamıştı. X kısa bir süre sonra bunun "X'in Nefret İçeren Davranış kurallarını ihlal edebileceğini" belirterek videoyu kısıtlamıştı. 
Independent Türkçe