Türkiye-Mısır yakınlaşması Müslüman Kardeşler'i nasıl etkileyecek?

Genel Mürşid Vekili’nin Türk vatandaşlığından çıkarıldığı haberi hızla yayıldı.

Türkiye ve Mısır cumhurbaşkanları ve eşleri Kahire'deki İttihadiye Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda…(AFP)
Türkiye ve Mısır cumhurbaşkanları ve eşleri Kahire'deki İttihadiye Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda…(AFP)
TT

Türkiye-Mısır yakınlaşması Müslüman Kardeşler'i nasıl etkileyecek?

Türkiye ve Mısır cumhurbaşkanları ve eşleri Kahire'deki İttihadiye Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda…(AFP)
Türkiye ve Mısır cumhurbaşkanları ve eşleri Kahire'deki İttihadiye Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda…(AFP)

Mısır'da resmen yasaklanmış olan Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) örgütünün önde gelen liderlerinden ve örgütün Genel Mürşid Vekiliği görevini yürüten Mahmud Hüseyin'in Türk vatandaşlığının iptal edildiğine dair haberler, örgüt üyelerinin Türkiye'deki geleceği hakkında soruları gündeme getirdi. Türkiye ile Kahire arasındaki hızlı yakınlaşma, geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısır'a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından büyük ivme kazandı.

Türk yetkililerinden resmi bir doğrulama gelmemiş olsa da İhvan örgütüne liderlik eden ve Türkiye topraklarını merkez olarak kullanan örgütün kollarından Londra Cephesi’nin liderliğini yürüten Salah Abdulhak'ın önderliğindeki diğer kanatlarla mücadele ettiği İhvan liderinin vatandaşlığının iptal edildiğine dair haberler söz konusu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bu, Ankara ile Kahire arasındaki ilişkilerin düzelmesinin bir yansıması olarak yorumlanıyor.

İngiltere'de ikamet eden ve Müslüman Kardeşler örgütüne yakın isimlerden ‘Amr Abd el Hady’ adında bir hesap, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda Türk hükümetinin Mahmud Hüseyin’i Türk vatandaşlığından çıkardığını ifade etti. Kararın ‘son derece adaletsiz’ olduğunu öne sürdü. Ayrıca Türk vatandaşlığını geri alma yönteminin ‘Hüseyin’in yaşına ve statüsüne uygun olmadığını, en azından vatandaşlıktan çıkarılmadan önce Türkiye'den ayrılmasının sağlanması gerektiğini’ savundu.

Abd el Hady, vatandaşlığın geri alındığı haberinin yayılmasından saatler sonra yeniden bir paylaşımda bulunarak, Mahmud Hüseyin'in Türk vatandaşlığının geri alındığı haberinin ‘Erdoğan'ın Mısır'a gitmesinden önce’ geldiğini belirterek ‘herhangi bir muhalifin iade edilmesini’ beklemediğini söyledi.

Diğer yandan konuya ilişkin bilgi sahibi bir kaynak, Şarku'l Avsat’a şu açıklamada bulundu:

“Kahire, on yıl boyunca karışan ilişkilerin bir günde düzelmesini beklemiyor ancak Mısır-Türkiye ilişkilerinin gelişmesi ile Türkiye'nin Müslüman Kardeşler'e verdiği destek konusunda yeni bir sayfa açılması arasında doğrudan bir ilişki olduğuna inanıyor.”

İç bölünmeler

İstanbul Cephesi'nin lideri Mahmud Hüseyin, İbrahim Munir'in ölümünden önce, Londra Cephesi liderliğiyle olan anlaşmazlıklar sonucunda Müslüman Kardeşler örgütünün Genel Mürşid Vekiliği görevine getirildi. Hüseyin, 2010 yılında liderlik üyesi Mahmud İzzet'in yerine geçerek, İhvan'ın genel sekreterliğini üstlendi.

Müslüman Kardeşler keskin iç bölünmelerle karşı karşıya. Bu durum, Haziran 2013'teki kitlesel halk gösterilerinin ardından grubun yönetiminin devrilmesinin ardından Türkiye toprakları örgüt liderleri ve üyeleri için güvenli bir sığınak haline geldikten sonra örgütün temsil ve liderliğinin meşruluğu konusunda birden fazla cephenin çatışmasına yol açtı. Bunlardan en öne çıkanı Mahmud Hüseyin liderliğindeki İstanbul Cephesi idi.

Türk topraklarından, Mısır'daki yeni rejime karşı olan birçok televizyon kanalı başlatıldı, ancak Türk yetkililerin diplomatik ilişkileri yeniden tesis etme çabaları kapsamında bu kanalların kapatılması ve kısıtlanması gibi önlemler alındı.

Kahire merkezli Nil Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin başkanı ve İslami politik gruplar konusunda uzmanlaşmış bir yazar ve araştırmacı Ahmed Ban, Mahmud Hüseyin'in vatandaşlığının iptal edilmesine dair haberlerin doğruluğundan şüphe ediyor. Ban, Şarku'l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi:

“Bu konu eski. Geçtiğimiz yılın ağustos ayına kadar uzanıyor. Bu, Türkiye İçişleri Bakanının, Türkiye'deki mülteci ve yabancı sakinlerin dosyasını düzenleme kararlarının bir parçasıydı. Mahmud Hüseyin'in vatandaşlığının iptaline dair adımlar atıldı ancak kendisi bu karara itiraz etti ve yasal yolları izledi. Şimdiye kadar vatandaşlığın iptal edilmesine veya Türkiye'den sınır dışı edilmesine dair bir karar alınmadı. Ancak bu, Türk hükümetinin Müslüman Kardeşler ile olan ilişkilerini güçlü bir şekilde koruyacağı anlamına gelmez."

Ban açıklamasının devamında ‘Erdoğan'ın aklının devletin çıkarlarında, kalbinin ise Müslüman Kardeşler’de’ olduğunu öne sürdü. Bu konuda alınan herhangi bir önlemin Mısır devletini memnun etmek için bir tür hoşnut etme çabası olarak görülebileceğini belirtti.

Türk yetkilileri ülkede bulunan Müslüman Kardeşler üyelerine yönelik geniş kapsamlı baskınlar düzenledi. Kimlik, oturum izni veya vatandaşlık belgesi olmayanları gözaltına aldılar ve bazı İhvan üyelerine ülkeden ayrılmaları için çağrıda bulundular. Ayrıca, yaklaşık 12 diğer İhvan üyesine Türk vatandaşlığı verilmesi taleplerini reddettiler. Bu adımlar, Türkiye'deki birçok Arap ülkesinden gelen mülteciler ve siyasi muhaliflerin bulunduğu topraklarda yapılan yoğun denetimlerin bir parçasıydı.

Mısır-Türkiye yakınlaşması

Al-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye İlişkileri Araştırmacısı Kerem Said, Mahmud Hüseyin'in vatandaşlıktan çıkarılması kararının resmi olarak onaylanması halinde Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkiler dosyasındaki ve Türkiye'deki iç siyasi gelişmelerin durumuna bağladı.

Said, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada Türk yetkililerin Mısır'la ilişkilerin gelişmesiyle birlikte kendi topraklarındaki Müslüman Kardeşler dosyasına ilişkin kademeli önlemler aldığını söyledi. İlişkiler olumlu yönde geliştikçe Ankara'nın Müslüman Kardeşler örgütüne ait unsurların kendi topraklarındaki varlığını ve faaliyetlerini kısıtlayıcı tedbirler aldığına dikkat çektiği değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ni destekleyen halk tabanının muhafazakarlıkla karakterize edilmesi ve Müslüman Kardeşler'e sempati duyması nedeniyle örgütün Türkiye topraklarındaki varlığını sona erdirmeye yönelik kararlar almak zordu.”

Resmi Mısır-Türkiye yakınlaşması adımlarına, Türk yetkililerin Türkiye topraklarında faaliyet gösteren Müslüman Kardeşler medya platformlarına karşı aldığı önlemler eşlik etti. Ayrıca geçen yılın şubat ayında gazeteci Hossam Al-Ghamri'nin (Husam el-Gamri) sınır dışı edilmesi ve daha sonra Mısır'a dönmesi de dahil olmak üzere, Müslüman Kardeşler ile bağlantılı medya profesyonellerine karşı da önlemler aldı. Daha sonra Müslüman Kardeşler liderlerine ve onların örgüt gençliğini terk etmelerine saldırdığı bir grup video yayınlamaya başladı ve bazı liderleri Batılı istihbarat servisleriyle iş birliği yapmakla suçladı.

Türk yetkililer, Suriyeli kökenli Mısırlı aktivist Ghada Nagib'i, Mısır'daki liderliği ve güvenlik güçlerini sosyal medya platformlarında hedef alma talimatlarını ihlal ettiği gerekçesiyle gözaltına aldı. Nagib'in eşi ve Müslüman Kardeşler destekçisi Hişam Abdullah, Mısır'dan 2013'te kaçarak Türkiye'ye sığınmıştı.

Hişam Abdullah, resmi Facebook hesabından yaptığı bir paylaşımda eşi Ghada Nagib'in, Türk istihbaratı tarafından ‘siyasi nedenlerle’ evlerinden alındığını duyurdu.

2021 yılında, Türk yetkililer Müslüman Kardeşler’e bağlı kanallardan, Mısır'a karşı kışkırtıcı programların durdurulmasını ve Türkiye topraklarından yayın yapmayı tamamen durdurulmasını talep etti. Bu talep, Türkiye'de uygulanan medya etik kurallarına uyulmaması durumunda gerçekleştirildi. ‘Mekameleen’ televizyon kanalı, İstanbul'dan yayın yapan Müslüman Kardeşler bağlı üç kanaldan biri olarak, Türkiye'den yayın yapmayı tamamen durdurduğunu duyurdu. Başka kanallar da daha sonra faaliyetlerini İngiltere'nin başkenti Londra'ya taşıdılar.

Yeni bir sayfa

Mısır ve Türkiye, geçen temmuz ayında diplomatik ilişkilerini büyükelçi seviyesine yükseltme kararı aldılar. Geçen ağustos ayında, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Erdoğan ile Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de düzenlenen G20 zirvesine katılımları sırasında ikinci kez bir araya geldi. Her iki tarafın bakanları da iki ülke arasındaki ortak iş birliğinin geliştirilmesini görüşmek üzere birkaç kez görüştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta, 12 yılın ardından Mısır'ı ziyaret etti. Bu, Türk liderin ilişkilerin bozulmasının ardından Mısır'a ilk ziyaretiydi. Mısırlı ve Türk liderler, ortak bir basın toplantısında ‘yeni bir sayfa açmak’ ve iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlatmak için anlaştılar. Ayrıca iki lider, ülkeler arasındaki stratejik ilişkiler konseyini kurmak için bir anlaşma imzaladılar. Mısır Cumhurbaşkanı'nın, nisan ayında Ankara'yı ziyaret ederek bu konseyi resmen başlatması planlanıyor.

Karem Said, Müslüman Kardeşler’in artık Kahire üzerinde ‘baskı oluşturmadığını’ ve Ankara üzerinde ‘etkili olmadığını’ belirtti. Ancak Türkiye ile İhvan arasındaki ilişkiyi sonlandırma adımlarının, Mısır ile yakınlaşma çabalarını desteklemek için dışsal hesaplamaları da içerdiğine dikkat çekti. Ayrıca Türkiye'deki muhalefet partilerinin iktidardaki partinin, özellikle Arap mülteci ve muhaliflerin büyük bir nüfusunu barındırma politikaları konusundaki keskin eleştirilerinden kaçınmak için içsel hesaplamaların da rol oynadığını kaydetti. Bu eleştirilerin, Türkiye'deki yerel seçimlere yaklaşırken arttığına dikkat çekti.



Gazze savaşı: 7 binden fazla İsrail katliamı… bin 400 aile kayıtlardan silindi

İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında yaralanan bir çocuk, Aksa Şehitleri Hastanesi'nde tedavi görüyor (EPA)
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında yaralanan bir çocuk, Aksa Şehitleri Hastanesi'nde tedavi görüyor (EPA)
TT

Gazze savaşı: 7 binden fazla İsrail katliamı… bin 400 aile kayıtlardan silindi

İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında yaralanan bir çocuk, Aksa Şehitleri Hastanesi'nde tedavi görüyor (EPA)
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında yaralanan bir çocuk, Aksa Şehitleri Hastanesi'nde tedavi görüyor (EPA)

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, ‘işgal güçlerinin 7 Ekim 2023'ten bu ayın başına kadar Gazze Şeridi'ndeki Filistinli ailelere yönelik 7 bin 160 katliam gerçekleştirdiğini’ duyurdu.

Bakanlığın resmi Facebook hesabından yapılan paylaşımda, “İşgal güçleri aynı dönemde 5 bin 444 aile ferdinden oluşan yaklaşık bin 410 aileyi nüfus kayıtlarından tamamen sildi. Sadece bir kişinin hayatta kaldığı ailelerin sayısı 3 bin 463 iken bu ailelerdeki toplam vefat sayısı ise 7 bin 934” denildi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre, ‘İsrail katliamlarına maruz kalan ve birden fazla kişinin hayatta kaldığı ailelerin sayısı yaklaşık 2 bin 287. Bu ailelerin vefat eden fertlerinin sayısı ise 9 bin 577.’

Sağlık Bakanlığı, İsrail'in son 24 saat içinde Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 Filistinlinin hayatını kaybettiğini, 108 kişinin yaralandığını ve savaşta ölenlerin sayısının 44 bin 249 kişiye yükseldiğini açıkladı.

Bakanlık, savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana toplam yaralı sayısının 104 bin 746 kişiye yükseldiğini kaydetti.