Bağdat, 2025 Arap Zirvesi’ne ev sahipliği yapma talebiyle neyi hedefliyor?

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar: Hükümet tecridi kırmaya çalışıyor ama Arap ülkelerinin daha fazla güvene ihtiyacı var

Bağdat, 2025 Arap Zirvesi’ne ev sahipliği yapma talebiyle neyi hedefliyor?
TT

Bağdat, 2025 Arap Zirvesi’ne ev sahipliği yapma talebiyle neyi hedefliyor?

Bağdat, 2025 Arap Zirvesi’ne ev sahipliği yapma talebiyle neyi hedefliyor?

Irak’ın ‘2025 Arap Zirvesi’ne başkent Bağdat’ta ev sahipliği yapma talebinin ardından yetkililer, bölge liderlerine ev sahipliği yapacak şekilde başkanlık saraylarında tadilata başladı.

Uzmanlar, söz konusu talebin dış politikadaki karar merkezlerinin çokluğu nedeniyle olayları etkilemeyi değil, ‘tecridi kırma’ amacı taşıdığını düşünüyor.

Irak hükümet sözcüsü Bassem Avadi, konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi:

“Irak’ın bölgesel ve küresel düzeyde hak ettiği rolü yeniden kazanması, hükümetin konumunu güçlendirme niyeti ve kadim ülkemizin, halkının kararlılığı ve fedakarlığıyla aşabildiği zor koşullar yerine, görülmeye başlanan gerçek olumlu imajını aktarmak amacıyla Irak, 2025 Arap Zirvesi’ne başkent Bağdat’ta ev sahipliği yapma talebinde bulundu.”

Avadi, ev sahibi ülkenin statüsü ve itibarına uygun bir şekilde katılımcıları ağırlayabilmek için başkanlık kompleksleri ve devlet ağırlama binaları da dahil olmak üzere, kötü durumda olan gerekli altyapının yenilenmesine acil ihtiyaç duyulduğunu açıkladı.

Hükümet Sözcüsü, açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:

“Irak’ın diktatörlük rejimi döneminde maruz kaldığı tecrit ve geçtiğimiz dönemde terörle mücadelemiz, devletin temel altyapısını önemli ve büyük bölgesel ve küresel etkinliklere ev sahipliği yapacak şekilde iyileştirme fırsatı vermedi. Bu da Irak’ın uluslararası alanda aktif ve etkili bir rol oynayabileceği birçok fırsatı kaçırmasına neden oldu.”

Başkanlık saraylarının yenilenmesine tepki

Avadi’nin açıklaması, sosyal medyada, sebebi belirtilmeden çok sayıda hükümet konağının yüksek maliyetlerle yenileneceğini belirten bir belgenin paylaşılmasına yanıt niteliğindeydi.

Bu konutların çoğu, Bağdat’ın merkezindeki Yeşil Bölge’de yer alıyor ve bazılarında liderler ile üst düzey hükümet yetkilileri yaşıyor.

Sözcü’ye göre, hükümet daha önce, bazı bakanlar ve milletvekilleri tarafından kullanılan ve bakıma ihtiyaç duyan bir dizi büyük misafirhanenin de dahil olduğu başkanlık komplekslerinin bir kısmında kapsamlı bir tadilat gerçekleştirmeye karar verdi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin Danışmanı Fadi eş Şemmari, “Irak, tanık olduğu kentsel rönesansla, zorluklar ve fırsatların birlikte hızlanması açısından, Arap ve İslam milletinin sorunlarının merkezinde önemli bir konumu temsil ediyor” dedi.

Şemmari, özel açıklamasına şu ifadelerle devam etti:

“Irak bugün bölgesel ve uluslararası faaliyetler için önemli bir merkezi temsil ediyor. Ülkenin rolü, önemli etkinliklere ev sahipliği yapması ve uluslararası forumlara katılımı yoluyla birçok Arap ve küresel meseleye etkili katkılarında açıkça görülmektedir. Bu onu, Arap ulusunun geleceğinin özelliklerini şekillendirmeye katkıda bulunan önemli bir aktör olarak ortaya çıkarıyor.”

Şemmari, Irak’ın bir sonraki Arap zirvesine ev sahipliği yapma talebiyle ilgili olarak da şöyle konuştu:

“Talep, Irak’ın Arap meselelerine etkili bir şekilde katkıda bulunma, işbirliğini teşvik etme ve kalkınmayı sağlama konusundaki rolünü artırma arzusunun yanı sıra uluslararası ve bölgesel zirveler için önemli bir faktör olan ve Irak’ta elde edilen güvenlik istikrarını yansıtıyor. Bu talep, Irak’ın etkili bir bölgesel oyuncu olarak rolünü vurgulamakta ve bölgedeki çatışma ve işbirliği konularında arabulucu olarak rolünü güçlendirme arzusunu yansıtmaktadır. Buna ek olarak diplomatik iletişim, Irak ile Arap ülkeleri arasında daha yakın ilişkiler kurulması ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi için ufuklar açacak.”

FOTO: Sudani’nin huzurunda yaptıkları toplantılardan birinde Koordinasyon Çerçevesi liderleri (INA-Arşiv)
Sudani’nin huzurunda yaptıkları toplantılardan birinde Koordinasyon Çerçevesi liderleri (INA-Arşiv)

İzolasyonun kırılması

Kulwatha Siyasi Araştırmalar Merkezi Başkanı Basil Hüseyin, “2003’ten sonra Irak dış politikasının, ülkenin dış siyasi karar alma süreçlerindeki birlikten yoksun olduğunu, bunun da bu politikanın bölgesel ortamda inisiyatif ve nüfuz kaybetmesine neden olduğunu söylemek abartı olmaz” diye konuştu.

Şarku’l Avsat’a özel açıklama yapan Hüseyin, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Arap Zirvesi’ne ev sahipliği yapma talebi, Başbakan ve hükümetinin, Kazımi hükümeti döneminde açıklığa tanık olduktan sonra durgunlaşan Arap ülkeleriyle iletişim köprüleri kurma girişimidir. Bu aynı zamanda, Koordinasyon Çerçevesi tarafından desteklenen Sudani hükümetinin, ‘İran etkisi olmasa kısıtlamalarla izole edileceği’ yönündeki bazı Arap ülkelerindeki basmakalıp imajı da kırmaya yönelik bir girişim.”

Hüseyin, Bağdat’ın birkaç faktörden dolayı bu talebine yanıt alamayabileceğini söyleyerek, şu ifadelerle açıklamasını noktaladı:

“Bunlardan en önemlisi Arap ülkeleri ile Sudani hükümeti arasındaki güven eksikliğidir. Ayrıca ABD ile Irak’taki silahlı gruplar arasındaki gerilim ve Arap hükümetlerinin, İran ve silahlı gruplar tarafından desteklenen bir hükümete ev sahipliği yapma konusundaki isteksizliği de buna neden olabilir.”

Al Nahrain Üniversitesi siyaset bilimi profesörü Yasin El Bekri de konuyu şu şekilde yorumladı:

“Irak dış politikası, 2003’teki değişimin doğası, ardından gelen güvenlik sorunları, uluslararası ve bölgesel kutuplaşma ve bunların Irak siyasi yelpazesine etkisi nedeniyle belirli bir yön ve ulaşılabilir hedefler formüle edemedi. Bundan dolayı Arap ortamına açıklık sadece değişimleri takip etme çabaları olarak kaldı. Bir dönem yakınlaşma oluyor, diğer dönem ilişkiler geriliyor. Bu bağlamda yük Irak’a değil, Arap sistemine düşüyor.”

Şarku’l Avsat’a konuşan Bekri, “Irak’ın algısında, Arap zirvesinin, devletin çıkarlarına hizmet edecek şekilde belirli hedefleri olan bir diplomatik vizyona ve dış politikaya giden yol değil de partizan başarıları olarak iç hedeflere ulaşmaya yönelik hükümet propagandasından ibaret olduğuna dair endişeler var” diye ekledi.



Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
TT

Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)

Avrupa Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib bugün yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’nde uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planlarının, hayat kurtaran yardımların bölgeye ulaşmasını engelleyeceğini belirtti.

Lahbib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği’nin (AB) tutumunun net olduğunu vurgulayarak, “Sivil toplum kuruluşlarının mevcut haliyle kayıt altına alınması yasasının uygulanması mümkün değil” dedi.

Lahbib, insani yardımların önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı ve “Uluslararası insancıl hukuk, herhangi bir belirsizliğe yer bırakmıyor; yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmalı” ifadesini kullandı.

İsrail medyası, hükümetin dün yaptığı açıklamaya dayanarak, Sınır Tanımayan Doktorlar, ActionAid ve Oxfam gibi onlarca insani yardım örgütünün lisanslarının iptal edileceğini ve bunların ‘terörle bağlantılı’ olduğu gerekçesiyle kapatılabileceğini duyurmuştu.

Bazı uluslararası yardım kuruluşları, kayıtlarının iptal edilmesi riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Eğer 31 Aralık’a kadar İsrail makamlarının belirlediği yeni kriterlere uyum sağlamazlarsa, 60 gün içinde faaliyetlerini durdurmak veya Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki çalışmalarına kısıtlama getirmek zorunda kalabilirler.


Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
TT

Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)

Şarku’l Avsat Suriye devlet televizyonu El-İhbariyye'den aktardığı habere göre bugün (Çarşamba) Süveyda kentinde meydana gelen el bombası patlamasında bir kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.


Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
TT

Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketi, iki yıl süren İsrail savaşı sırasında liderlerinin suikastlara kurban gitmesinin ardından bir dizi liderlik değişikliği yaşıyor. Bu durum, hareketin eski lideri olan ve Ekim 2024'te Refah'ta İsrail güçleriyle çıkan çatışmalarda beklenmedik bir şekilde öldürülen Yahya Sinvar'a yakın kişilerin daha fazla öne çıkmasına neden oldu.

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynaklarına göre, serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, siyasi büro üyesi ve savaş öncesinde hareketin medya departmanından sorumlu olan serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, kendisi ve Sinvar'a yakın bir dizi kişinin Gazze Şeridi'ndeki hareketi yönetmekle görevlendirilmesinin ardından, Gazze Şeridi'ndeki siyasi bürosunun başına geçti. Bu kişilerin çoğu, Şeridin güneyindeki Han Yunus'ta yaşıyor.

Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)

2011 Gilad Şalit esir takasıyla serbest bırakılan eski bir mahkum olan el-Amudi, Gazze Şeridi yönetiminin merkez figürü haline geldi. İsrail hapishanelerinde kaldıkları süre boyunca ve serbest bırakıldıktan sonra Sinvar'a çok yakındı ve sık sık toplantılarına ve diğer etkinliklerine eşlik etti.

Bazı kaynaklar, Gazze Şeridi'nde siyasi büro için gerçek bir seçim yapılmadığını, bunun yerine sürecin atama, onaylama ve istişare yoluyla yürütüldüğünü söylüyor.

Bazı kaynaklar operasyonun “iç yönetmelikleri ihlal ederek” gerçekleştirildiğini söylerken, diğerleri amacın “iç eksiklikleri gidermek” olduğunu ve “seçilenlerin hepsinin Tevfik Ebu Naim, Salah Ebu Şarik ve diğerleri gibi Sinvar'a yakın kişiler olduğunu” açıkladı.

Kaynaklar, el-Amudi'nin şu anda Gazze'deki Hamas içinde “devrim” olarak nitelendirilebilecek bir harekete öncülük ettiğini söylüyor. Özellikle İsrail saldırılarında yaralanan ilçe idari organlarının başındaki bazı yerel liderleri görevden aldı ve yerlerine atamalar yaptı. Savaş sırasında sorumluluklarının bir kısmından vazgeçen diğer kişiler için de aynı şeyi yaptı. Suikasta uğrayan, başka nedenlerle görevden alınan veya farklı görevlere atanan eski liderlerin yerine geçecek kişileri aramaya devam ediyor.

Bazı kaynaklara göre, bu adımlar Gazze Şeridi içindeki yerel Hamas liderlerinin yanı sıra yurtdışındaki liderler arasında da öfkeye yol açtı. Şeridin dışındaki siyasi büro üyelerinden bazıları yerel liderlere, "Olanlar kabul edilemez ve iç hukuka aykırıdır; önümüzdeki günlerde hareketin liderinin seçilmesini beklemeliyiz ki, bir yıl sonra yapılacak genel seçimlere kadar bazı bölgelerin liderliğindeki boşlukların geçici olarak doldurulması konusunda bir anlaşmaya varılabilsin" şeklinde bilgi verdi.

İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)

Kaynaklar, Gazze Şeridi'ndeki Hamas içinde siyasi düzeyde hüküm süren "kaosun" aksine, askeri kanadında istikrarlı bir durumun söz konusu olduğunu ve yeniden yapılanmanın sorunsuz ve sistematik bir şekilde devam ettiğini belirtiyor. İzzeddin Kassam Tugayları'nın yeni Genelkurmay Başkanı İzzeddin Haddad'ın savaş sırasında suikasta kurban giden veya öldürülenlerin yerine yeni atamalar yapmak üzere bir dizi toplantı düzenlediğini ve çeşitli kararlar aldığını ifade ediyorlar. Ayrıca, tüm taraflarla sürekli iletişim kurarak siyasi düzeydeki farklılıkların veya anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye ve böylece her düzeyde istikrarı sağlamaya çalışıyor.

Kaynaklara göre Haddad, bazı bölgelerdeki tugay komutanları da dahil olmak üzere çeşitli liderlik pozisyonlarındaki boşlukları doldurmak için çalışırken, asıl komutanlarının suikast sonucu öldürülmesinin ardından bu tugayları yönetmek üzere atanmış diğer kişileri de görevde tutuyor.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu, İzzeddin Haddad'ın komuta ettiği Gazze Şehri Tugayı hariç, suikast sonucu öldürdü. Yerine Muhanned Receb atandı.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu suikastla öldürdü. Bunun istisnası, Muhannad Receb'ın yerine geçen İzzeddin el-Haddad'ın komutasındaki “Gazze Şehri Tugayı”ydı.

Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)

Çeşitli kanatları ve kademeleriyle Hamas, İsrail'in çeşitli kaynaklarını hedef alması sonucu mali krizden muzdarip olmuş durumda. Bununla birlikte, savaş sırasında veya sonrasında, farklı oranlarda ve zamanlarda da olsa, maaş ve ödenekleri tamamen kesmedi.

Gerçekte Hamas, 7 Ekim 2023 saldırısının ardından, 1987'deki kuruluşundan bu yana eşi benzeri görülmemiş son derece karmaşık bir dönemle karşı karşıya. Hareketin gözlemcilerine göre, Gazze Şeridi'ne sınır komşusu İsrail tesislerine ve kasabalarına yönelik saldırılarla başlayan bu saldırı, İsrail'i uzun süreli bir savaşa sürükledi.

Yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, hareketin “askeri yenilginin, örgütsel tükenmişliğin, siyasi karmaşanın ve geleceği ile rolü hakkındaki varoluşsal kaygının iç içe geçtiği bir aşamaya girdiği” değerlendirmesinde bulunuyor.

İbrahim, İsrail savaşının, Hamas'ın siyasi büro üyelerinin ve Gazze Şeridi'ni yıllarca yöneten idari komitelerin başkanlarının çoğunu kaybetmesinin ardından, liderlik ve karar alma yapısını vurduğunu açıkladı. Bu durum, doldurulması kolay olmayan derin bir liderlik boşluğu yarattı ve hareket içinde geleceği ve bir sonraki aşama hakkında anlaşmazlıkları ortaya çıkardı: Bu bir yönetim aşaması mı, örgütsel hayatta kalma aşaması mı yoksa sadece uzun süreli bir krizi yönetme aşaması mı olacak?

Hamas'tan birkaç kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: "İşlerin iyi ve sorunsuz gittiğini söylemek mümkün değil. Birçok zorluk var ve yaşananlar, hiçbir şey bırakmayan ve hareketin liderlerinin çoğunun suikastına neden olan yıkıcı bir savaşın ışığında normal. Geniş bir liderliğe ve Filistin içinde ve dışında geniş bir halk tabanına sahip bir hareket için liderlik boşluğu normaldir ve bir yıl sonra kapsamlı seçimler yapılana kadar mevcut farklılıklar da normaldir."