Uluslararası baskılar, İsrail’in Refah’a saldırma konusundaki ısrarını bastırdı mı?

Tel Aviv büyük bir öfkeyle, Washington da suç ortaklığı suçlamalarıyla karşılaşırken, gözlemciler bu felaketi yalnızca Amerika’nın önleyebileceğini söylüyor

Netanyahu’nun sivillerin Refah’tan tahliye edilmesi yönündeki çağrısıyla alay eden Josep Borrell, İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi (AFP)
Netanyahu’nun sivillerin Refah’tan tahliye edilmesi yönündeki çağrısıyla alay eden Josep Borrell, İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi (AFP)
TT

Uluslararası baskılar, İsrail’in Refah’a saldırma konusundaki ısrarını bastırdı mı?

Netanyahu’nun sivillerin Refah’tan tahliye edilmesi yönündeki çağrısıyla alay eden Josep Borrell, İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi (AFP)
Netanyahu’nun sivillerin Refah’tan tahliye edilmesi yönündeki çağrısıyla alay eden Josep Borrell, İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi (AFP)

Gazze’de ateşkes sağlanması ve İsrail’in Refah şehrine saldırmaktan caydırılması yönündeki uluslararası baskılar artıyor. Bu arada Refah şehri, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana aralıksız devam eden askerî operasyonlarının şiddeti altında Gazze Şeridi’nin dört bir yanından göç eden yaklaşık bir buçuk milyon insanı barındırıyor.

Bu haftanın başından bu yana önde gelen bir grup uluslararası insan hakları örgütü ile insani yardım kuruluşu, İsrail’in bu planlı hamlesini kınayan açıklamalar yayınladı. Refah’a saldırı hamlesinden derhal vazgeçilmesi çağrısının yapıldığı bu açıklamalarda, böyle bir hamlenin doğuracağı feci sonuçlar konusunda da uyarıda bulunuldu.

İsraillilerin iddiasına göre İsrail, ‘Hamas savaşçılarını ortadan kaldırmak ve Mısır’dan silah kaçakçılığı operasyonlarını sona erdirmek’ amacıyla vilayeti işgal etme planı kapsamında Gazze Şeridi’nin en güneyinde yer alan Refah şehrini boşaltmayı hedefliyor. Birleşmiş Milletler (BM) ise Refah’taki Filistinlilerin zorla tahliye edilmesine katılmayı reddediyor.

Oxfam, Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası Kalkınma Ajansları Birliği, Danimarka Mülteci Konseyi ve diğer Avrupalı kuruluşların yaptığı ortak açıklamada İsrail hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki eylemleri ‘sivillerin toplu olarak cezalandırılması’ şeklinde tanımlandı. Açıklamada yer alan ifadeye göre, “Uygun barınaktan, gıdadan, temiz sudan ve hayatta kalmak için gerekli diğer ihtiyaçlardan mahrum bırakmak ve açlığı azaltmaya yönelik insani yardım sevkiyatını engellemek suretiyle sivillerin toplu olarak cezalandırılması, işgalci gücün uluslararası insani hukuk kapsamındaki yükümlülüklerinin ciddi şekilde ihlali anlamına gelebilir ve savaş suçu teşkil edebilir.”

İsrail’e bu saldırıyı derhal durdurma çağrısı yapan Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü, dünya çapında pek çok hükümete de tam ve sürdürülebilir bir ateşkes sağlamak için somut adımlar atılması çağrısında bulundu.

Müttefiklerin baskısı

BM’nin de dahil olduğu uluslararası kuruluşlardan gelen eleştiriler ve uyarılar, Arapların baskıları, özellikle Mısır’ın rahatsızlığı ve doğrudan Tel Aviv’e defalarca yapılan uyarılar kulak ardı edilmedi. Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarından bu yana İsrail’e desteğini defalarca duyuran müttefik Batılı hükümetlerin tutumlarında bir değişiklik olduğu görülüyor. Nitekim pek çok Batılı yetkili, Refah’a yönelik saldırıyı kesin bir şekilde reddettiğini dile getirdi.

Hafta başında Avrupa Birliği’nin (AB) baş diplomatı Josep Borrell, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Refah’taki Filistinli sivillerin tahliye edilmesi yönündeki çağrısını alaya alarak, İsrail’e sert bir eleştiride bulundu. Borrell, bu planın nasıl hayata geçirileceğini şu sözlerle sorguladı:

“Tahliye mi edecekler? Nereye? Ay’a mı? Bu insanlar nereye tahliye edilecek?”

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Refah’ta bir İsrail saldırısıyla tahrip edilen bir arabanın etrafındaki kalabalık (AFP)
Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Refah’ta bir İsrail saldırısıyla tahrip edilen bir arabanın etrafındaki kalabalık (AFP)

Borrell, ABD’ye, İsrail’e silah gönderme işini yeniden düşünmesi çağrısı yaptı. Brüksel’deki AB Kalkınma Yardımı Bakanları toplantısının ardından gazetecilere açıklama yapan Borrell, şu ifadeleri dile getirdi:

“Peki, çok sayıda insanın öldürüldüğünü düşünüyorsanız, belki de bu kadar çok insanın öldürülmesinin önüne geçmek için silah tedarikini azaltmanız gerekiyordur. Uluslararası toplum bunun bir kıyım olduğunu ve çok sayıda insanın öldüğünü düşünüyorsa, o zaman belki de silah tedariki meselesini yeniden düşünmemiz gerekiyordur.”

Pazartesi günü Borrell, AB’ye üye 27 ülkeden 26’sının Gazze’de ‘sürdürülebilir bir ateşkesin’ yolunu açan ‘acil bir insani ateşkes’ çağrısında bulunduğunu duyurdu. Borrell’e göre bu ülkeler, ‘sürdürülebilir bir ateşkesin, rehinelerin koşulsuz olarak serbest bırakılmasının ve insani yardım sunulmasının önünü açacak acil bir insani ateşkes talep etme’ konusunda görüş birliğine vardı.

Borrell, onay vermeyen AB üyesi ülkenin hangisi olduğunu belirtmedi. Ancak diplomatlar, Macaristan’ın birkaç gün önce benzer bir açıklamanın yapılmasını engellediğini söylüyor.

İsrail Başbakanı’yla yaptığı bir telefon görüşmesinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail’in ‘yeni bir insani felaket’ riski aldığını söyledi. Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda liderleri tarafından yapılan ortak açıklamada ise ‘Refah’taki askerî operasyonun bir felaket olacağı’ belirtildi ve İsrail’e ‘dostlarına kulak verme’ çağrısı yapıldı. İspanya ve İrlanda başbakanları da Brüksel’deki yetkililere yazarak, İsrail’in AB’yle ortaklık anlaşmasını ihlal ediyor olabileceğine dikkat çekip ‘acil bir inceleme’ talep ettiler.

Amerika’nın kararsızlığı

Bu baskılar, İsrail’i şehre saldırma konusundaki tehditlerinden caydırmasa da Washington’da yankı bulmuş gibi görünüyor. Nitekim Cezayir’in ‘acil’ bir ateşkes çağrısında bulunan karar taslağına karşı ‘veto’ hakkını kullanacağını taahhüt eden ABD yönetimi daha sonra kendi adına, ‘pratikte olabildiğince çabuk’ ibaresini ekleyerek de olsa geçici bir ateşkes çağrısında bulunan bir taslak önerdi.

ABD’nin karar taslağı, İsrail’in Refah’a yönelik kara saldırısı konusunda uyarıda bulunuyor. Bu da İsrail’in, BM’de kendisine karşı herhangi bir müdahale söz konusu olduğunda ABD’den himaye görmeye alışmış olan Tel Aviv üzerindeki bir baskının ifadesidir.

Washington, 7 Ekim’de bu yana Güvenlik Konseyi kararlarına karşı veto hakkını iki kez kullandı. Konsey’in, Gazze’ye insani yardımları artırmayı ve acil ve genişletilmiş bir insani ateşkes çağrısında bulunmayı hedefleyen kararlar almasını sağlamak üzere yapılan oylamadan da iki kez kaçındı.

Uluslararası kuruluşların eleştirileri, Tel Aviv’i destekleyen ülkeleri, Gazze halkının yaşadığı insani felakette ‘suç ortaklığı’ yapma suçlamasına kadar vardı. Kuruluşlar, yaptıkları ortak açıklamada, “Güçlü ülkelerin sessizliği ve bazen de İsrail ordusuna maddi desteği, büyüyen Gazze krizinde üzücü bir suç ortaklığına işarettir. İster silah sevkiyatı yapılması isterse kararların diplomatik olarak engellenmesi yoluyla olsun, bu tür uygulamalar İsrail’e fiilen bir dokunulmazlık kazandırdı” ifadesine yer verdi.

Açıklamaya göre Gazze’deki korkunç durum, dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin bu kıyımlarda kullanılan silahların ve mühimmatın tedarikini acilen durdurmaları gerektiğini de gösteriyor.

Ramazan ayına kadar süre

Bu ayın başında ABD Senatosu, İsrail’e daha fazla güvenlik yardımı içeren 95 milyar dolarlık bir dış yardım paketini onaylarken, Demokrat milletvekilleri de ABD yönetiminin, İsrail’e silah satışını onaylarken Kongre’yi atlatmasını önlemek için baskı yapıyor.

Bazı Avrupa ülkeleri, İsrail’in Gazze’deki savaşı yürütme biçimine ilişkin artan endişeden dolayı İsrail’e silah ihracatını durdurduklarını söylüyor. Geçtiğimiz hafta Hollanda’daki bir mahkeme İsrail filosunun Gazze Şeridi’nde uluslararası hukuka ciddi ihlaller teşkil edecek şekilde kullanılması yönünde ‘açık bir tehlike’ bulunduğuna işaret ederek Hollanda hükümetine, İsrail’e F-35 savaş uçağı parçalarının ihracatını durdurmasını emretti. Hükümet ise karara itiraz edeceğini söyledi. Bu karardan önce İtalya ve İspanya dışişleri bakanları yakın zamanda, ülkelerinin dört aydan uzun bir süre önce başlayan Gazze savaşından bu yana İsrail’e tüm silah satışlarını durdurduklarını belirtti.

FOTO: Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah şehrinde bir mezarlığa bakıyor (AFP)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah şehrinde bir mezarlığa bakıyor (AFP)

ABD, İsrail’e destek verse de ABD merkezli CNN kanalına göre perde arkasında Netanyahu konusunda giderek artan bir hayal kırıklığı yaşayan Başkan Joe Biden, geçen hafta İsrail’in Gazze’deki operasyonunun ‘sınırları aştığı’ yönündeki kanaatini dile getirdi.

İsrail’in son açıklamaları, bu artan uluslararası baskılara karşı gizli bir yanıt içeriyor olabilir. Şöyle ki İsrail son birkaç gündür Refah’a saldırmanın eşiğinde gibi görünürken İsrail Savaş Bakanı Beni Gantz, müzakereler için ramazan ayının başına kadar süre tanındığını açıkladı.

Geçen pazar günü Kudüs’te yaptığı bir konuşmada Gantz, Hamas alıkoyduğu tüm rehineleri ramazan ayına kadar serbest bırakmazsa İsrail ordusunun Refah’a bir kara saldırısı başlatacağını söyledi.

İsrailli bakanın açıklamaları, topu Hamas’ın sahasına atma çabasını yansıttığı gibi, uluslararası baskılar ve Gazze’de devam eden vahşete ilişkin büyük suçlamalar karşısında müzakereler için bir zaman tayin etme girişimini de yansıtıyor. Tel Aviv, Hamas’ın işini bitirmeyi ve 7 Ekim’den bu yana alıkonan tüm rehineleri kurtarmayı hedefliyor.

İsrail, Refah’a saldırmaya kararlı mı yoksa sadece Hamas’ı taviz vermeye mecbur bırakmak mı istiyor, belli değil. Ancak Tel Aviv’e göre ateşkes müzakeresi için gösterilen çabalar başarısız olursa kara saldırısı kaçınılmaz.

Yalnızca Washington felaketi önleyebilir

Gözlemciler, İsrail’in Refah şehrine saldırısını yalnızca ABD’nin durdurabileceğini vurguluyor. Bu yüzden de Biden’ın Tel Aviv üzerindeki baskısı, sert sözlerin ve sızdırılmış öfkeli görüşmelerin ötesine geçmeli.

Uluslararası Kriz Grubu ABD Programı Direktörü Michael Wahid Hanna, İsrail’in Refah’a doğru ilerleme tehdidine işaret ederek, Gazze’deki savaşın Ekim saldırılarından bu yana en önemli dönüm noktasına vardığını, zira en kötü senaryolardan birinin gerçekçi bir ihtimale dönüştüğünü söylüyor. Ayrıca ABD’nin de şu ana kadar uygulamakta isteksiz olduğu bir düzeyde baskı uygulaması gerektiğine işaret ediyor.

Hanna’ya göre Washington, Gazze’nin yıkımına ortak oldu, bu yüzden de daha fazla felaketten kaçınmak için tercih yapmalı. İsrail’in Refah’a doğru ilerlemesi, Biden yönetiminin güvenilirliğini zedeleyecektir. Mevcut müzakere turu nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, biz savaşın muhtemel sonucunu biliyoruz: Hamas zayıflayacak ve nihayetinde alternatif bir yönetim ortaya çıkacak. Sonrasında bizzat Gazze’nin, halkının, fiziki altyapısının, kültürel mirasının, sosyal dokusunun ve ekonomisinin uğradığı tahribatın boyutunu ve esir halde ölecek veya öldürülecek İsrailli rehinelerin sayısını göreceğiz. Son olarak İsrail’in savaşın başında kararlaştırdığı gibi Hamas’ın kökü de kurumayacak. Hatta ABD istihbarat değerlendirmelerine göre Hamas’ın askerî yeteneğini bitirmek gibi daha mütevazı bir hedef bile uzak görünüyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından  Independent Arabai’dan çevrilmiştir.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.