Bağdadi'nin eşleri ve kızıyla yapılan röportajlar Ezidi kadınların çektiği acıları gün yüzüne çıkardı

‘DEAŞ’ın prensesi’ tarafından açıklanan sırlar, örgütün ve lideri Bağdadi’nin işlediği ihlalleri ortaya koydu.

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)
Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)
TT

Bağdadi'nin eşleri ve kızıyla yapılan röportajlar Ezidi kadınların çektiği acıları gün yüzüne çıkardı

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)
Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)

Al-Arabiya televizyon kanalının, DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin üç eşi ve kızıyla yaptığı röportajlar, Bağdadi'nin hayatındaki sırları ortaya serdi. Kadınlara yönelik ihlallere ilişkin dokunaklı hikayelerden Bağdadi’nin Roma'ya kadar yayılma hayallerine birçok sırrın gün yüzüne çıktığı röportajlar, Arap ve uluslararası medya kuruluşlarının ilgisini çekecek bilgiler içerirken birincil kaynak haline geldi.

DEAŞ’ın eski lideri Bağdadi'nin eşleri ve kızının açıklamaları, eşlerinden biri olan Esma Muhammed el-Kubeysi ve kızı Umeyme’nin verdiği ve şiddet eylemleri, terör örgütleri tarafından daha önce görülmemiş şekillerde yeni öldürme yöntemleri ve muhaliflerin cansız bedenlerinin parçalanması gibi eylemlerle dünyayı ayağa kaldıran Bağdadi’nin hayatı hakkında hiçbir şey bilmiyor gibi göründükleri görüntü öfkeli yankılar uyandırdı.

Bağdadi'nin eşleri ve kızının üzgün görüntüsü ve bazılarının siyah peçe takması, terör örgütü liderinin eşi ve kızının kimliğini öğrenmek için uzun süredir bekleyen kamuoyuna, yaşadıkları acıyı pazarlamak istediklerini, çok dikkatli bir şekilde gerçek rollerine aykırı bir tablo çizdikleri şeklinde yorumlandı.

“DEAŞ’ın prensesi”

Ezidi ‘esirlerden’ biri olan Esma Muhammed’i tanıyanlar, onun örgütün yayılma sürecinde ‘DEAŞ’ın prensesi’ olarak anıldığını, örgüt içindeki hayatının her aşamasında onun yanında olduğunu itiraf ettiği Bağdadi’nin eşi olduğunu iddia ettiğini, ondan hiç ayrılmadığını, Bağdadi’nin ve DEAŞ’ın yaptıklarına itiraz etmediğini ve kınamadığını söylediler.

Bağdadi’nin kızı Umeyme ile yapılan röportaj ise bir şekilde DEAŞ’taki esaretten kaçan binlerce Ezidi kadının öfkesini yeniden alevlendirirken erkeklerinin öldürülmesi, kızlarının kaçırılması ve örgüt tarafından esaret altında tutulması gibi büyük acılar çeken Ezidiler arasında büyük yankı uyandırdı. Örgüt tarafından Musul ve Sincar'da tutulan bin 208'i kadın olmak üzere 3 bin 576 Ezidi serbest bırakılırken örgütün kaçırdığı 2 bin 600 kadının akıbeti ise halen bilinmiyor.

Ezidi Milletvekili Vian Dakhil, Bağdadi'nin eşinin ve kızının ekranda görünmesi karşısında şoke olduğunu söyledi. Masum ve olanlarla hiçbir ilgileri yokmuş gibi görünmeye çalıştıklarını vurgulayan Dakhil, bu şekilde röportajı izleyenleri, mağdurları ve ailelerini, hatta güvenlik güçlerini dahi kandıramayacaklarının altını çizdi.

FOTO: Ebubekir el-Bağdadi’nin kızı Umeyme (Sosyal medya siteleri)
Ebubekir el-Bağdadi’nin kızı Umeyme (Sosyal medya siteleri)

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Ezidi vekil, “(Bağdadi'nin eşinin) ne söyleyeceğini ve bu röportaj sayesinde iletmeye çalıştığı mesajı net bir şekilde bildiği çok açıktı. Bağdadi'nin eşi gibi bir terörist ve suçlunun gelip olan bitenlerden haberi olmayan bir ev hanımı ve bir eş olduğunu söylemesi onu gülünç duruma düşürüyor” ifadelerini kullandı.

Üstü kapalı mesajlar

Röportajlarla üstü kapalı olarak iki tarafa mesajların verildiğine inanan Dakhil, bunlardan birinin halen tekfirci düşünceyi benimseyen terör örgütleri, hücreleri ve DEAŞ’lılar olduklarını, ancak şu an bulundukları bölgelerin hükümetin kontrolünde olmasından ve haklarında güvenlik ya da hukuki soruşturma yapıldığından sessiz kalmayı tercih ettiklerini ve onlara ‘Ben hala buradayım’ mesajı verilerek onları rahatlatmanın amaçlandığını, belki de farklı isimler altında başka bir terör örgütü olarak yola devam ettiklerine şahit olacağımızı söyledi.

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed’in bir zamanlar DEAŞ’ı yöneten kişi olduğuna işaret eden Dakhil, “Kocası teoriler geliştirmek ve konuşmalar yapmakla meşgulken o örgütün bir numarasıydı. Diğer milletlerden gelen teröristlerin beyniydi. Onlarla iletişim kuruyordu ve iş birliği yapıyordu. Onun katıldığı toplantılar yapılıyordu” şeklinde konuştu.

Ezidi Milletvekili, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mesaj verilen ikinci taraf ise kendisini kocasının eylemlerinden habersiz, hiçbir şeyi olmayan, sadece kocasının emirlerini yerine getiren ve ona itaat eden, çocukları ABD güçleri tarafından öldürüldüğü için payına düşeni alan bir mağdur olarak gösterip sempatisini kazanmaya çalıştığı toplum ve güvenlik kurumlarıydı.”

Dakhil, bazı insanların Bağdadi’nin eşine duyduğu sempatiyi ‘bir terörist ve suçlunun gerçek yüzünü göremedikleri için gerçek bir felaket’ olarak nitelendirdi.

Gizlenen sırlar

Esma Muhammed'in kimliğiyle ilgili sırları açıklayan Ezidi Milletvekili, Esma Muhammed’in Bağdadi ile 1999 yılında evlendiğini ve öldürülene kadar eşi olarak kalmaya devam ettiğini söyledi. Esma Muhammed'in Arapça, İngilizce ve Türkçeyi akıcı bir şekilde konuştuğunu ifade eden Dakhil, (Bağdadi) daha önce El Kaide örgütünde olduğu için örgütün fikirlerine inandığını belirterek, “Bir gün Ebu Musab El-Zerkavi'nin yardımcısıydı, bir gün El Kaide'nin Irak'ta gerçekleştirdiği terör eylemlerinin sorumlusuydu. O dönemde adı Ebu Dua es-Samarrai’ydi” dedi.

Bağdadi'nin 2004 yılında ABD güçleri tarafından tutuklanıp bir yıl cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldığında bile eşinin onun El Kaide üyesi olduğundan kesinlikle emin olduğunu vurgulayan Dakhil, “Bunu biliyordu. O dönemde terör örgütü El Kaide'nin liderleriyle ilişkisi vardı. Esma Muhammed de Samarralıydı. Bağdadi, rahatça terör eylemleri düzenlemek için Termiyey’ye taşınana kadar Samarra'da bir camide imamlık yaptı” şeklinde konuştu.

Esma Muhammed’in Irak dışındaki diğer milletlerden DEAŞ üyeleriyle görüşmelerden sorumlu olduğu için Arapça dışında diller öğrendiğini söyleyen Dakhil, “Bağdadi, diğer milletlerden DEAŞ üyeleriyle yapılan toplantıların bazılarında vardı, bazılarında ise yoktu. Hatta Esma Muhammed, Bağdadi, terör eylemleri düzenlemeye gittiğinde örgütün liderleriyle toplantılar yapıyor, emirler ve talimatlar veriyordu. El-Adnani ile çok yakındı. Terör eylemlerinin çoğu ve yaşanan her şey el-Adnani ile paylaştığı odada planlandı” ifadelerini kullandı.

Esma Muhammed’in aynı zamanda DEAŞ’ın şehirlerde peçesiz gezen kadınları izleyen ve peçesiz olduklarını gördüklerinde demirden yapılmış ve dişleri olan bir aletle darp eden Hisbe biriminin sorumlusu olduğunu söyleyen Ezidi Milletvekili, “Bu barbarca eylem sonucunda Musul'da ve başka yerlerde çok sayıda genç kız hayatını kaybetti” dedi.

Kadın esirlerin denetimi

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed'in Ezidi esirlerle ilgili rolüne de değinen Vian Dakhil, “Erkekler Sincar'da öldürüldüğü için her hafta Ezidi ailelerin, kadınların ve çocukların tutulduğu cezaevlerine gidiyordu. Buradan 10 yaş ve üzeri olan erkek çocukları alınıp eğitim kamplarında ‘hilafetin yavruları’ olarak adlandırılan gruplara katılmak üzere gönderiliyorlardı. Bu çocukların sayıları bin 600'ün üzerinde. Genç kızları ise evine götürüyordu. Bağdadi, her gün daha 10 yaşında olan onlardan birine yatak odasında tecavüz ediyordu. O mağdur genç kızların çığlıklarını o duydu. Daha sonra bu kızları diğer DEAŞ üyelerine satıyorlardı” diye anlattı.

FOTO: DEAŞ’ın eski lideri Ebubekir el-Bağdadi (AFP)
 DEAŞ’ın eski lideri Ebubekir el-Bağdadi (AFP)

Ezidi Milletvekili Dakhil, sözlerine şöyle devam etti:

“Sadece bir Ezidi kadını olduğunu ve diğerlerine kendi kızı gibi davrandığını söylediğinde yalanları ve uydurmaları karşısında dehşete düştüm. Ama diğer suçlunun, yani kızı evde dokuz kadın esir bulunduğunu ve bu kadın esirlerin saldırıya uğradığını, sonra satılıp yerlerine başkalarının getirildiğini söyledi. Genç kızlar, Ebubekir el-Bağdadi'nin evinden geldikleri ve onlara ilk tecavüz eden o olduğu için böyle korkunç şekilde daha yüksek fiyata satıyorlardı. Bu şekilde kadın esir ticareti yapıyorlardı. Kim en çok parayı öderse tecavüze uğrayan kız ona veriliyordu ve bu alışveriş her gün tekrarlanıyordu.”

Soykırım

Acımasız terör örgütü DEAŞ’ın gerçekleştirdiği soykırım sonucunda Ezidilerin büyük bir felakete uğradığını vurgulayan Dakhil, “(Örgüt) yetişkin ve genç erkekleri öldürüp, kadınları ve kızları kaçırıp esir olarak sattı. Musul ve Rakka'da Ezidi kızların satıldığı bir esir pazarı kuruluyordu. Her birinin bir fiyatı vardı. Bir DEAŞ üyesi bu rakamı ödemeye zorlanırsa satıcı gönülsüzce indirim yapıyordu” dedi.

Dakhil, şunları söyledi:

“Bağdadi'nin eşinin ve kızının mazlum ve uysal kuzular gibi dışarıda serbestçe dolaşması çok acı verici. (Esma Muhammed’e hitaben) sen kızın için ağlayıp babasının onu 12 yaşındayken terörist Mansur'la evlendirmesini kınıyorsun. Peki sana soruyorum: 10 yaşındaki Ezidi kızları getirip, terörist kocanın onlara tecavüz etmesine izin verirken ve yan odada onların çığlıklarını duyarken ne yapıyordun? Olanlar umurunda değildi, tek düşündüğün kızların satış fiyatlarını artırmaktı. Onlar terörist kocanın rızasıyla kadın esirler olarak o evden çıkıyorlardı ama sen 12 yaşında normal, yasal olarak evlendirilen kızın için ağlıyorsun.”

Dikkat çekici röportajlarla ilgili detaylara değinen Iraklı Milletvekili, son olarak şunları söyledi:

“Bir ay önce Türkiye tarafından Iraklı yetkililere teslim edilen bu suçlunun ve çocuklarının Irak'ta adil bir şekilde yargılanacakları düşüncesiyle iade edilmiş olmaları, Irak güvenlik ve istihbarat güçlerinin gayretlerinin bir sonucu. Bu aynı zamanda güvenlik güçleri tarafından, DEAŞ’lı suçluları nerede olurlarsa olsunlar aramaya devam ettikleri yönünde topluma verilen bir güven mesajıdır. Yıllardır Bağdadi'ye yakın olan ve saklanan isimleri arıyoruz. Ancak güvenlik güçleri bunları getirip ekrana çıkararak, ‘Nerede olurlarsa olsunlar DEAŞ’lı suçluların peşindeyiz. Saklanarak bizden kaçamazlar. Onları içeri alırız, yargılarız ve adalete teslim ederiz’ dediler.”



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian