Bağdadi'nin eşleri ve kızıyla yapılan röportajlar Ezidi kadınların çektiği acıları gün yüzüne çıkardı

‘DEAŞ’ın prensesi’ tarafından açıklanan sırlar, örgütün ve lideri Bağdadi’nin işlediği ihlalleri ortaya koydu.

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)
Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)
TT

Bağdadi'nin eşleri ve kızıyla yapılan röportajlar Ezidi kadınların çektiği acıları gün yüzüne çıkardı

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)
Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)

Al-Arabiya televizyon kanalının, DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin üç eşi ve kızıyla yaptığı röportajlar, Bağdadi'nin hayatındaki sırları ortaya serdi. Kadınlara yönelik ihlallere ilişkin dokunaklı hikayelerden Bağdadi’nin Roma'ya kadar yayılma hayallerine birçok sırrın gün yüzüne çıktığı röportajlar, Arap ve uluslararası medya kuruluşlarının ilgisini çekecek bilgiler içerirken birincil kaynak haline geldi.

DEAŞ’ın eski lideri Bağdadi'nin eşleri ve kızının açıklamaları, eşlerinden biri olan Esma Muhammed el-Kubeysi ve kızı Umeyme’nin verdiği ve şiddet eylemleri, terör örgütleri tarafından daha önce görülmemiş şekillerde yeni öldürme yöntemleri ve muhaliflerin cansız bedenlerinin parçalanması gibi eylemlerle dünyayı ayağa kaldıran Bağdadi’nin hayatı hakkında hiçbir şey bilmiyor gibi göründükleri görüntü öfkeli yankılar uyandırdı.

Bağdadi'nin eşleri ve kızının üzgün görüntüsü ve bazılarının siyah peçe takması, terör örgütü liderinin eşi ve kızının kimliğini öğrenmek için uzun süredir bekleyen kamuoyuna, yaşadıkları acıyı pazarlamak istediklerini, çok dikkatli bir şekilde gerçek rollerine aykırı bir tablo çizdikleri şeklinde yorumlandı.

“DEAŞ’ın prensesi”

Ezidi ‘esirlerden’ biri olan Esma Muhammed’i tanıyanlar, onun örgütün yayılma sürecinde ‘DEAŞ’ın prensesi’ olarak anıldığını, örgüt içindeki hayatının her aşamasında onun yanında olduğunu itiraf ettiği Bağdadi’nin eşi olduğunu iddia ettiğini, ondan hiç ayrılmadığını, Bağdadi’nin ve DEAŞ’ın yaptıklarına itiraz etmediğini ve kınamadığını söylediler.

Bağdadi’nin kızı Umeyme ile yapılan röportaj ise bir şekilde DEAŞ’taki esaretten kaçan binlerce Ezidi kadının öfkesini yeniden alevlendirirken erkeklerinin öldürülmesi, kızlarının kaçırılması ve örgüt tarafından esaret altında tutulması gibi büyük acılar çeken Ezidiler arasında büyük yankı uyandırdı. Örgüt tarafından Musul ve Sincar'da tutulan bin 208'i kadın olmak üzere 3 bin 576 Ezidi serbest bırakılırken örgütün kaçırdığı 2 bin 600 kadının akıbeti ise halen bilinmiyor.

Ezidi Milletvekili Vian Dakhil, Bağdadi'nin eşinin ve kızının ekranda görünmesi karşısında şoke olduğunu söyledi. Masum ve olanlarla hiçbir ilgileri yokmuş gibi görünmeye çalıştıklarını vurgulayan Dakhil, bu şekilde röportajı izleyenleri, mağdurları ve ailelerini, hatta güvenlik güçlerini dahi kandıramayacaklarının altını çizdi.

FOTO: Ebubekir el-Bağdadi’nin kızı Umeyme (Sosyal medya siteleri)
Ebubekir el-Bağdadi’nin kızı Umeyme (Sosyal medya siteleri)

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Ezidi vekil, “(Bağdadi'nin eşinin) ne söyleyeceğini ve bu röportaj sayesinde iletmeye çalıştığı mesajı net bir şekilde bildiği çok açıktı. Bağdadi'nin eşi gibi bir terörist ve suçlunun gelip olan bitenlerden haberi olmayan bir ev hanımı ve bir eş olduğunu söylemesi onu gülünç duruma düşürüyor” ifadelerini kullandı.

Üstü kapalı mesajlar

Röportajlarla üstü kapalı olarak iki tarafa mesajların verildiğine inanan Dakhil, bunlardan birinin halen tekfirci düşünceyi benimseyen terör örgütleri, hücreleri ve DEAŞ’lılar olduklarını, ancak şu an bulundukları bölgelerin hükümetin kontrolünde olmasından ve haklarında güvenlik ya da hukuki soruşturma yapıldığından sessiz kalmayı tercih ettiklerini ve onlara ‘Ben hala buradayım’ mesajı verilerek onları rahatlatmanın amaçlandığını, belki de farklı isimler altında başka bir terör örgütü olarak yola devam ettiklerine şahit olacağımızı söyledi.

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed’in bir zamanlar DEAŞ’ı yöneten kişi olduğuna işaret eden Dakhil, “Kocası teoriler geliştirmek ve konuşmalar yapmakla meşgulken o örgütün bir numarasıydı. Diğer milletlerden gelen teröristlerin beyniydi. Onlarla iletişim kuruyordu ve iş birliği yapıyordu. Onun katıldığı toplantılar yapılıyordu” şeklinde konuştu.

Ezidi Milletvekili, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mesaj verilen ikinci taraf ise kendisini kocasının eylemlerinden habersiz, hiçbir şeyi olmayan, sadece kocasının emirlerini yerine getiren ve ona itaat eden, çocukları ABD güçleri tarafından öldürüldüğü için payına düşeni alan bir mağdur olarak gösterip sempatisini kazanmaya çalıştığı toplum ve güvenlik kurumlarıydı.”

Dakhil, bazı insanların Bağdadi’nin eşine duyduğu sempatiyi ‘bir terörist ve suçlunun gerçek yüzünü göremedikleri için gerçek bir felaket’ olarak nitelendirdi.

Gizlenen sırlar

Esma Muhammed'in kimliğiyle ilgili sırları açıklayan Ezidi Milletvekili, Esma Muhammed’in Bağdadi ile 1999 yılında evlendiğini ve öldürülene kadar eşi olarak kalmaya devam ettiğini söyledi. Esma Muhammed'in Arapça, İngilizce ve Türkçeyi akıcı bir şekilde konuştuğunu ifade eden Dakhil, (Bağdadi) daha önce El Kaide örgütünde olduğu için örgütün fikirlerine inandığını belirterek, “Bir gün Ebu Musab El-Zerkavi'nin yardımcısıydı, bir gün El Kaide'nin Irak'ta gerçekleştirdiği terör eylemlerinin sorumlusuydu. O dönemde adı Ebu Dua es-Samarrai’ydi” dedi.

Bağdadi'nin 2004 yılında ABD güçleri tarafından tutuklanıp bir yıl cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldığında bile eşinin onun El Kaide üyesi olduğundan kesinlikle emin olduğunu vurgulayan Dakhil, “Bunu biliyordu. O dönemde terör örgütü El Kaide'nin liderleriyle ilişkisi vardı. Esma Muhammed de Samarralıydı. Bağdadi, rahatça terör eylemleri düzenlemek için Termiyey’ye taşınana kadar Samarra'da bir camide imamlık yaptı” şeklinde konuştu.

Esma Muhammed’in Irak dışındaki diğer milletlerden DEAŞ üyeleriyle görüşmelerden sorumlu olduğu için Arapça dışında diller öğrendiğini söyleyen Dakhil, “Bağdadi, diğer milletlerden DEAŞ üyeleriyle yapılan toplantıların bazılarında vardı, bazılarında ise yoktu. Hatta Esma Muhammed, Bağdadi, terör eylemleri düzenlemeye gittiğinde örgütün liderleriyle toplantılar yapıyor, emirler ve talimatlar veriyordu. El-Adnani ile çok yakındı. Terör eylemlerinin çoğu ve yaşanan her şey el-Adnani ile paylaştığı odada planlandı” ifadelerini kullandı.

Esma Muhammed’in aynı zamanda DEAŞ’ın şehirlerde peçesiz gezen kadınları izleyen ve peçesiz olduklarını gördüklerinde demirden yapılmış ve dişleri olan bir aletle darp eden Hisbe biriminin sorumlusu olduğunu söyleyen Ezidi Milletvekili, “Bu barbarca eylem sonucunda Musul'da ve başka yerlerde çok sayıda genç kız hayatını kaybetti” dedi.

Kadın esirlerin denetimi

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed'in Ezidi esirlerle ilgili rolüne de değinen Vian Dakhil, “Erkekler Sincar'da öldürüldüğü için her hafta Ezidi ailelerin, kadınların ve çocukların tutulduğu cezaevlerine gidiyordu. Buradan 10 yaş ve üzeri olan erkek çocukları alınıp eğitim kamplarında ‘hilafetin yavruları’ olarak adlandırılan gruplara katılmak üzere gönderiliyorlardı. Bu çocukların sayıları bin 600'ün üzerinde. Genç kızları ise evine götürüyordu. Bağdadi, her gün daha 10 yaşında olan onlardan birine yatak odasında tecavüz ediyordu. O mağdur genç kızların çığlıklarını o duydu. Daha sonra bu kızları diğer DEAŞ üyelerine satıyorlardı” diye anlattı.

FOTO: DEAŞ’ın eski lideri Ebubekir el-Bağdadi (AFP)
 DEAŞ’ın eski lideri Ebubekir el-Bağdadi (AFP)

Ezidi Milletvekili Dakhil, sözlerine şöyle devam etti:

“Sadece bir Ezidi kadını olduğunu ve diğerlerine kendi kızı gibi davrandığını söylediğinde yalanları ve uydurmaları karşısında dehşete düştüm. Ama diğer suçlunun, yani kızı evde dokuz kadın esir bulunduğunu ve bu kadın esirlerin saldırıya uğradığını, sonra satılıp yerlerine başkalarının getirildiğini söyledi. Genç kızlar, Ebubekir el-Bağdadi'nin evinden geldikleri ve onlara ilk tecavüz eden o olduğu için böyle korkunç şekilde daha yüksek fiyata satıyorlardı. Bu şekilde kadın esir ticareti yapıyorlardı. Kim en çok parayı öderse tecavüze uğrayan kız ona veriliyordu ve bu alışveriş her gün tekrarlanıyordu.”

Soykırım

Acımasız terör örgütü DEAŞ’ın gerçekleştirdiği soykırım sonucunda Ezidilerin büyük bir felakete uğradığını vurgulayan Dakhil, “(Örgüt) yetişkin ve genç erkekleri öldürüp, kadınları ve kızları kaçırıp esir olarak sattı. Musul ve Rakka'da Ezidi kızların satıldığı bir esir pazarı kuruluyordu. Her birinin bir fiyatı vardı. Bir DEAŞ üyesi bu rakamı ödemeye zorlanırsa satıcı gönülsüzce indirim yapıyordu” dedi.

Dakhil, şunları söyledi:

“Bağdadi'nin eşinin ve kızının mazlum ve uysal kuzular gibi dışarıda serbestçe dolaşması çok acı verici. (Esma Muhammed’e hitaben) sen kızın için ağlayıp babasının onu 12 yaşındayken terörist Mansur'la evlendirmesini kınıyorsun. Peki sana soruyorum: 10 yaşındaki Ezidi kızları getirip, terörist kocanın onlara tecavüz etmesine izin verirken ve yan odada onların çığlıklarını duyarken ne yapıyordun? Olanlar umurunda değildi, tek düşündüğün kızların satış fiyatlarını artırmaktı. Onlar terörist kocanın rızasıyla kadın esirler olarak o evden çıkıyorlardı ama sen 12 yaşında normal, yasal olarak evlendirilen kızın için ağlıyorsun.”

Dikkat çekici röportajlarla ilgili detaylara değinen Iraklı Milletvekili, son olarak şunları söyledi:

“Bir ay önce Türkiye tarafından Iraklı yetkililere teslim edilen bu suçlunun ve çocuklarının Irak'ta adil bir şekilde yargılanacakları düşüncesiyle iade edilmiş olmaları, Irak güvenlik ve istihbarat güçlerinin gayretlerinin bir sonucu. Bu aynı zamanda güvenlik güçleri tarafından, DEAŞ’lı suçluları nerede olurlarsa olsunlar aramaya devam ettikleri yönünde topluma verilen bir güven mesajıdır. Yıllardır Bağdadi'ye yakın olan ve saklanan isimleri arıyoruz. Ancak güvenlik güçleri bunları getirip ekrana çıkararak, ‘Nerede olurlarsa olsunlar DEAŞ’lı suçluların peşindeyiz. Saklanarak bizden kaçamazlar. Onları içeri alırız, yargılarız ve adalete teslim ederiz’ dediler.”



İsrail tarafından öldürülen Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai kimdir?

İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
TT

İsrail tarafından öldürülen Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai kimdir?

İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)

Hizbullah tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybeden askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai’yi yitirdiğini duyurdu.

Hizbullah, Tabtabai ile birlikte öldürülen 1979 doğumlu Kasım Hüseyin Bercavi (Melak), 1989 doğumlu Mustafa Esad Baru (Hacı Hasan), 1982 doğumlu Rıfat Ahmed Hüseyin (Ebu Ali) ve 1990 doğumlu İbrahim Ali Hüseyin (Amir) adlı dört üyesi için taziye mesajı yayınladı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Hizbullah, gurur ve onurla, direniş halkına ve Lübnan halkına, Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesindeki Hureyk Mahallesi’ne yapılan hain İsrail saldırısı sırasında Lübnan ve halkını savunurken şehit düşen büyük cihatçı lider, şehit Heysem Ali Tabatabai’nin (Seyyid Ebu Ali) vefatını duyurur.”

Açıklama şöyle devam etti:

“Büyük lider, uzun bir bekleyişin ve cihad, dürüstlük, samimiyet, direniş yolunda kararlılık ve kutsal hayatının son anına kadar İsrail düşmanıyla yorulmak bilmeden mücadeleyle dolu bir yolculuğun ardından şehit kardeşlerinin yanına katıldı. Topraklarını ve halkını savunma mücadelesinde asla yorulmadı veya yılmadı, hayatının başından itibaren direnişe adadı. Bu direnişin güçlü, onurlu ve yetenekli kalması, vatanı koruması ve zaferler kazanması için temellerini atan liderlerden biriydi. Mücahitler, tüm şehit liderlerin kanını taşıdıkları gibi onun saf kanını da taşıyacaklar ve Siyonist düşmanın ve onun destekçisi ABD’nin tüm planlarını bozmak için kararlılık ve cesaretle ilerleyecekler.”

İsrail, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında süren ve ABD'nin arabuluculuğunda ateşkesin sağlandığı savaş sırasında, İran destekli Hizbullah liderlerinin çoğunu ortadan kaldırmıştı.

Ancak, İsrail ile son savaşının ardından Hizbullah’ın askeri komutanlığına atanan Tabtabai, İsrail tarafından ateşkesin ardından Hizbullah'ın üst düzey bir üyesine düzenlenen bir operasyonda öldürüldü.

Tabtabai’nin Hizbullah saflarındaki yükselişi

Lübnanlı üst düzey bir güvenlik kaynağı, Tabtabai'nin Lübnan'da İranlı bir baba ve Lübnanlı bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini söyledi. Kaynak, Tabtabai'nin Hizbullah'ın kurucu üyesi olmadığını, ancak Suriye ve Yemen'de müttefikleriyle birlikte grubun güçlerinin yanında savaşmış olan grubun ‘ikinci nesil’ üyelerinden biri olduğunu belirtti.

İsrail ordusu, Tabtabai'nin 1980'li yıllarda Hizbullah'a katıldığını ve Hizbullah'ın seçkin birimi Rıdvan Gücü de dahil olmak üzere birçok üst düzey pozisyonda görev yaptığını açıkladı. İsrail, geçtiğimiz yıl Lübnan'ı karadan işgal etmeden önce Rıdvan Gücü'nün liderlerinin çoğunu öldürdü.

İsrail ordusunun açıklamasında, geçtiğimiz yılki savaş sırasında Tabtabai'nin Hizbullah'ın operasyon bölümünü yönettiği ve diğer üst düzey komutanlar ortadan kaldırıldıkça rütbesini yükselttiği belirtildi.

Açıklamada, ateşkes yürürlüğe girer girmez Tabtabai'nin Hizbullah’ın askeri komutanlığına atandığı ve ‘İsrail ile savaşa hazırlıklarını yeniden sağlamak için yoğun bir şekilde çalıştığı’ da eklendi.

Reuters'a konuşan Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, Tabtabai'nin diğer üst düzey Hizbullah yetkililerinin öldürülmesinin ardından hızla terfi ettiğini ve geçtiğimiz yıl askeri komutan olarak atandığını doğruladı.

İsrail merkezli Alma Araştırma ve Eğitim Merkezi, Tabtabai'nin Suriye'de ve Lübnan savaşı sırasında İsrail'in diğer saldırılarından da sağ kurtulduğunu belirtti.

ABD’nin Adalet için Ödül Programı, Tabtabai hakkında bilgi verenlere 5 milyon ABD dolarına kadar ödül vaat etmişti. Program, Tabtabai'nin Suriye ve Yemen’deki eylemlerinin, Hizbullah’ın bölgesel istikrarsızlık faaliyetlerini desteklemek için eğitim, ekipman ve asker sağlama çabalarının bir parçası olduğunu belirtti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 26 Ekim 2016 tarihinde Tabatabai'yi değiştirilmiş 13224 sayılı Yürütme Kararnamesi (EO) uyarınca Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist (SDGT) olarak tanımladı.

Bu tanımlama çerçevesinde Tabtabai'nin ABD yargısı yetkisine tabi tüm mülkleri ve mülkiyet hakları donduruldu. ABD vatandaşlarının Tabtabai ile herhangi bir işlem yapması genel olarak yasaklandı. ABD'nin yabancı terör örgütü olarak tanımladığı Hizbullah'a bilerek destek sağlamak, maddi destek veya maddi kaynaklar sağlamaya teşebbüs etmek veya bunları sağlamak için komplo kurmak da suç teşkil ediyor.


‘Zamanlama manipülasyonu’... Kaynaklar, Şarku'l Avsat'a Gazze suikastlarındaki İsrail aldatmacasını anlattı

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)
Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)
TT

‘Zamanlama manipülasyonu’... Kaynaklar, Şarku'l Avsat'a Gazze suikastlarındaki İsrail aldatmacasını anlattı

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)
Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze kent merkezindeki er-Rimal mahallesinde, İsrail’e ait bir insansız hava aracının (İHA) sivil bir aracı hedef alarak vurmasıyla, 10 Ekim 2025’teki ateşkesten bu yana ilk kez bu tür bir saldırı gerçekleşti. Saldırıda Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın önde gelen isimlerinden Ala el-Hadidi öldürüldü. Bu saldırının ardından düzenlenen bir dizi hava bombardımanında 21 Filistinli hayatını kaybetti, 80 kişi ise yaralandı.

Ancak Gazze’deki saha kaynakları, İsrail’in suikastların zamanlamasına ilişkin bir ‘aldatmacaya’ başvurduğunu iddia ederek, bunun Hamas ve İslami Cihad Hareketi’nin birçok askeri liderine yönelik geniş kapsamlı suikast operasyonlarına gerekçe oluşturduğunu belirtti.

Kaynaklar, İsrail’in Hadidi ve diğer hedef alınan isimlere yönelik suikastların tamamlanmasına rağmen, bunları kamuoyuna açıklamayı geciktirdiğini aktardı. İsrail ordusunun, ‘Güney Gazze’de bir Filistinlinin insani yardım yolu üzerinde aracından inip İsrail güçlerine ateş açması’ üzerine karşılık verdiğini duyurmasından sonra açıklama yapılması dikkat çekti. Buna karşın söz konusu suikastların, bu açıklamadan önce gerçekleştiği ifade edildi.

İsrail ordusu, olay anını gösteren ve gencin ateş açtığı iddia edilen görüntülerin yer aldığı bir video yayımladı. Videoda, ateş açtığı belirtilen kişinin vurularak öldürüldüğü görülüyor.

Hamas ise İsrail’in öne sürdüğü bu gerekçeye şüpheyle yaklaştı. Hamas adına Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk, cumartesi günü yaptığı açıklamada, İsrail’in suçladığı gencin kimliğinin açıklanmasını talep ederek, olayla Hamas’ın herhangi bir bağlantısı olmadığını vurguladı.

Saldırıyı düzenleyen kişi

Hamas içinden ve dışından, birbirini doğrulayan Filistinli kaynaklar, saldırıyı gerçekleştiren kişinin 28 yaşındaki Halil Naci olduğunu belirtti. Naci’nin Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Balah’ta yaşadığı, evli olduğu ve üç çocuğunun bulunduğu ifade edildi. Çocuklardan biri, annesiyle birlikte tedavi amacıyla yurt dışında bulunuyor. Diğer iki çocuğun ise Halil’in annesinin yanında kaldığı ve bakımını onun üstlendiği aktarıldı. Kaynaklar, Naci’nin maddi durumunun oldukça iyi olduğunu belirterek, bu durumun motivasyonuna ve olayın arka planına ilişkin soru işaretleri doğurduğunu kaydetti.

Kaynaklara göre Naci, Gazze sınırında düzenlenen Büyük Dönüş Yürüyüşü protestoları sırasında yaralanmış ve sol bacağından yapılan amputasyonun ardından protez kullanmaya başlamıştı.

Naci’nin son dönemde, Kisufim Sınır Kapısı’ndan gelen insani yardımların girişini güvence altına almak için kullanılan bir arazi aracını sürme görevinde çalıştığı, öldürüldüğü sırada da aynı güzergâhta bulunduğu belirtildi.

Kaynaklar, Naci’nin herhangi bir Filistinli gruba bağlı olmadığını, yanında bulunan silahın ise ‘bir arkadaşına ait olduğunu ve bölgeye giren malların güvenliğini sağlama amaçlı kullanıldığını’ aktardı. Ayrıca, kısa süre önce ticaret yapmak üzere konserveler satın aldığı ve kendine ait bir iş kurmaya çalıştığı ifade edildi.

Ailesine yakın bazı kaynaklar, Naci’nin ailesinin büyük bir şok yaşadığını belirtti. Aynı kaynaklara göre Naci, kısa süre önce aynı bölgede getirdiği malların çalınmasına yönelik bir girişimle karşılaşmıştı. Bu nedenle, ‘mallarını korumak amacıyla, yardım ve mal girişini düzenleyen prosedürlere uygun bir koordinasyon yapmadan yeniden bölgeye gitmiş olabileceği’ değerlendirildi. Hamas’ın güvenlik birimleri ise olayın nedenlerine ilişkin soru işaretlerini gidermek için incelemelerin sürdüğünü bildirdi.

Suikastlar

Suikastlara ilişkin bilgilere geri dönüldüğünde, hedef alınan Kassam Tugayları Komutanı Ala el-Hadidi’nin, tugayların üretim birimine bağlı tedarik ve silahlandırma sorumlusu olduğu ortaya çıktı. İsrail ordusu, Hadidi’nin savaş boyunca Kassam Tugayları unsurlarına farklı türlerde silahların dağıtımını organize ettiğini açıkladı.

Hadidi’nin, Gazze kentinin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’nda yaşadığı ve saldırı sırasında birlikte çalıştığı Halil es-Seri ile birlikte öldürüldüğü bildirildi. Sivil aracın vurulduğu Abbas Kavşağı’ndan geçmekte olan iki çocuğun da saldırıda yaşamını yitirdiği açıklandı.

Hadidi’nin tümüyle Hamas’a mensup bir aileden geldiği, aynı aileden Kassam Tugayları’nda komutanlık yapan ve Temmuz 2024’te suikasta uğrayan Kassam Tugayları lideri Muhammed ed-Dayf’a yakın isimlerin de savaş sürecinde öldürüldüğü belirtildi.

Başka bir hava saldırısında ise, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki ailesinin evine düzenlenen suikastta Kassam Tugayları’na bağlı Nuseyrat Taburu’nda tim komutanı olduğu belirtilen Galib Ebu Şaviş hedef alındı. Saldırıda Ebu Şaviş’in eşi, büyük oğlu Bilal ve iki kızı dahil olmak üzere ailesinden 10 kişi hayatını kaybetti; çok sayıda kişi de yaralandı.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Nuseyrat’ta bir apartman dairesine düzenlenen başka bir saldırıda, İsrail’e ait bir İHA, kamptaki el-Faruk Camisi’nin imam hatibi olan Mustafa Ebu Hasballah’ı öldürdü. Ebu Hasballah’ın Hamas’ın davet faaliyetleriyle ilgili birimde görev yaptığı ve hareketin yerel düzeyde önde gelen isimlerinden biri olduğu belirtildi. Kaynaklara göre Ebu Hasballah, Kassam Tugayları’nın son dönemde bazı komuta kademelerini yeniden yapılandırırken başvurduğu kişiler arasında yer alıyordu.

Gazze kentinde düzenlenen başka bir hava saldırısında ise Nasr mahallesinde yerinden edilmiş sivillerin kaldığı bir apartman hedef alındı. Saldırıda en az 5 Filistinli yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenler arasında, İslami Cihad Hareketi’nin roket biriminden Ala el-Hadari’nin de bulunduğu bilgisi paylaşıldı.

İstihbarat faaliyeti

Saha kaynakları, İsrail’in suikast operasyonlarını tamamladıktan sonra ateş açma olayına ilişkin açıklama yaptığını belirtti. Kaynaklara göre İsrail güçleri, Gazze Şeridi’nde direnişçilerin hareketlerini izlemek amacıyla kesintisiz bir istihbarat çalışması yürütüyor. Bu çalışmaların, son günlerde bazı üst düzey ve saha komutanlarının, herhangi bir çatışma olmaksızın fırsat oluştuğu anda hedef alınarak öldürülmesine zemin hazırladığı ifade edildi.

rgtu7
Gazze üzerinde bir İsrail Apache helikopteri ve bir Hermes 450 insansız hava aracı (Arşiv – Reuters)

Kaynaklar, İsrail’e ait keşif ve gözetleme uçaklarının Gazze semalarında aralıksız uçtuğunu, özel birliklerin sürekli hareket halinde bulunduğunu ve İsrail adına çalışan ajanların da aktif olduğunu aktardı. Ayrıca teknolojik takip kapasitesinin bu operasyonlarda belirleyici rol oynadığı ve daha fazla direnişçinin hedef alınarak öldürülmesine yol açtığı bildirildi.

Saha durumuna ilişkin bilgilerde ise İsrail ihlallerinin Gazze Şeridi genelinde sürdüğü belirtildi. Refah, Han Yunus ve Gazze kentinde, özellikle sarı hattın doğu bölgesinde ve çevresinde, İHA’lar, zırhlı araçlar ve topçu birlikleri tarafından hava ve kara saldırılarının devam ettiği bildirildi. Aynı bölgelerde yoğun yıkıma neden olan ardışık patlatma operasyonlarının da gerçekleştirildiği ifade edildi.


İsrail ordusu, Lübnan'daki Hizbullah'a karşı önleyici bir saldırı düzenlemeyi değerlendiriyor

 İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)
İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)
TT

İsrail ordusu, Lübnan'daki Hizbullah'a karşı önleyici bir saldırı düzenlemeyi değerlendiriyor

 İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)
İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)

İsrail ordusu, Hizbullah'ın askeri yığınağının, Lübnan'ın daha derinlerine kara harekâtlarını genişletmek de dahil olmak üzere önleyici eylemlerde bulunmaya zorlayabileceği konusunda uyardı.

Yediot Aharonot gazetesine bağlı Ynet internet sitesinde yer alan habere göre, üst düzey İsrailli ordu subayları, İsrail güçlerinin Lübnan'daki günlük faaliyetlerinin artmasının, Hizbullah'ın özellikle sınırdan uzak köylerde güçlerini giderek daha fazla seferber etmesini engellemediğini söyledi.

Güney Lübnan'daki ateşkesin üzerinden bir yıl geçtikten sonra, gazeteye göre İsrail ordusu, İsrail'in 7 Ekim 2023 saldırısının ardından uygulanan "sıfır tolerans" politikasının bugüne kadarki en büyük sınavına yaklaştığına inanıyor. Gazete, askeri yetkililerin, İsrail'in Hizbullah savaşçılarını caydırmayı ve büyüyen güçlerini zayıflatmayı amaçlayan kısa süreli bir önleyici operasyon başlatmak üzere olduğunu söylediklerini belirtti.

Beyrut'un güney banliyöleri, İsrail ordusunun dün öğleden sonra Hizbullah'ın ikinci adamı olan İran doğumlu Haytam Ali Tabatabai'yi hedef alan operasyonuyla bir kez daha ön plana çıktı. Operasyonda 5 kişi öldü, 28 kişi yaralandı.

Hizbullah, dün akşam yaptığı açıklamada, "büyük komutan" için yas tuttu ve onun "hayatını kuruluşundan bu yana direnişe adadığını ve partinin askeri mekanizmasının temellerini atan liderler arasında yer aldığını" belirtti. Ancak parti, açıklamasında misilleme tehdidinde bulunmadı.

Bu hedef alma, İsrail'in Lübnan'a yönelik devam eden gerginliği, son dönemde güney ve Bekaa'ya (doğu) odaklanması ve İsrailli yetkililerin savaşın kapsamını genişletme yönündeki sürekli tehditleri bağlamında gerçekleşti. Sonuncusu dün sabah Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ağzından çıktı. Netanyahu, İsrail ordusunun güney Lübnan'da gerçekleştirdiği mobil suikastların devam ettiği bir dönemde, Hizbullah'ın kapasitesini yeniden inşa etmesini engellemek için gerekli olan her şeyi yapmaya devam etme vurgusunu yineledi.