Bağdadi'nin eşleri ve kızıyla yapılan röportajlar Ezidi kadınların çektiği acıları gün yüzüne çıkardı

‘DEAŞ’ın prensesi’ tarafından açıklanan sırlar, örgütün ve lideri Bağdadi’nin işlediği ihlalleri ortaya koydu.

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)
Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)
TT

Bağdadi'nin eşleri ve kızıyla yapılan röportajlar Ezidi kadınların çektiği acıları gün yüzüne çıkardı

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)
Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed (Sosyal medya siteleri)

Al-Arabiya televizyon kanalının, DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin üç eşi ve kızıyla yaptığı röportajlar, Bağdadi'nin hayatındaki sırları ortaya serdi. Kadınlara yönelik ihlallere ilişkin dokunaklı hikayelerden Bağdadi’nin Roma'ya kadar yayılma hayallerine birçok sırrın gün yüzüne çıktığı röportajlar, Arap ve uluslararası medya kuruluşlarının ilgisini çekecek bilgiler içerirken birincil kaynak haline geldi.

DEAŞ’ın eski lideri Bağdadi'nin eşleri ve kızının açıklamaları, eşlerinden biri olan Esma Muhammed el-Kubeysi ve kızı Umeyme’nin verdiği ve şiddet eylemleri, terör örgütleri tarafından daha önce görülmemiş şekillerde yeni öldürme yöntemleri ve muhaliflerin cansız bedenlerinin parçalanması gibi eylemlerle dünyayı ayağa kaldıran Bağdadi’nin hayatı hakkında hiçbir şey bilmiyor gibi göründükleri görüntü öfkeli yankılar uyandırdı.

Bağdadi'nin eşleri ve kızının üzgün görüntüsü ve bazılarının siyah peçe takması, terör örgütü liderinin eşi ve kızının kimliğini öğrenmek için uzun süredir bekleyen kamuoyuna, yaşadıkları acıyı pazarlamak istediklerini, çok dikkatli bir şekilde gerçek rollerine aykırı bir tablo çizdikleri şeklinde yorumlandı.

“DEAŞ’ın prensesi”

Ezidi ‘esirlerden’ biri olan Esma Muhammed’i tanıyanlar, onun örgütün yayılma sürecinde ‘DEAŞ’ın prensesi’ olarak anıldığını, örgüt içindeki hayatının her aşamasında onun yanında olduğunu itiraf ettiği Bağdadi’nin eşi olduğunu iddia ettiğini, ondan hiç ayrılmadığını, Bağdadi’nin ve DEAŞ’ın yaptıklarına itiraz etmediğini ve kınamadığını söylediler.

Bağdadi’nin kızı Umeyme ile yapılan röportaj ise bir şekilde DEAŞ’taki esaretten kaçan binlerce Ezidi kadının öfkesini yeniden alevlendirirken erkeklerinin öldürülmesi, kızlarının kaçırılması ve örgüt tarafından esaret altında tutulması gibi büyük acılar çeken Ezidiler arasında büyük yankı uyandırdı. Örgüt tarafından Musul ve Sincar'da tutulan bin 208'i kadın olmak üzere 3 bin 576 Ezidi serbest bırakılırken örgütün kaçırdığı 2 bin 600 kadının akıbeti ise halen bilinmiyor.

Ezidi Milletvekili Vian Dakhil, Bağdadi'nin eşinin ve kızının ekranda görünmesi karşısında şoke olduğunu söyledi. Masum ve olanlarla hiçbir ilgileri yokmuş gibi görünmeye çalıştıklarını vurgulayan Dakhil, bu şekilde röportajı izleyenleri, mağdurları ve ailelerini, hatta güvenlik güçlerini dahi kandıramayacaklarının altını çizdi.

FOTO: Ebubekir el-Bağdadi’nin kızı Umeyme (Sosyal medya siteleri)
Ebubekir el-Bağdadi’nin kızı Umeyme (Sosyal medya siteleri)

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Ezidi vekil, “(Bağdadi'nin eşinin) ne söyleyeceğini ve bu röportaj sayesinde iletmeye çalıştığı mesajı net bir şekilde bildiği çok açıktı. Bağdadi'nin eşi gibi bir terörist ve suçlunun gelip olan bitenlerden haberi olmayan bir ev hanımı ve bir eş olduğunu söylemesi onu gülünç duruma düşürüyor” ifadelerini kullandı.

Üstü kapalı mesajlar

Röportajlarla üstü kapalı olarak iki tarafa mesajların verildiğine inanan Dakhil, bunlardan birinin halen tekfirci düşünceyi benimseyen terör örgütleri, hücreleri ve DEAŞ’lılar olduklarını, ancak şu an bulundukları bölgelerin hükümetin kontrolünde olmasından ve haklarında güvenlik ya da hukuki soruşturma yapıldığından sessiz kalmayı tercih ettiklerini ve onlara ‘Ben hala buradayım’ mesajı verilerek onları rahatlatmanın amaçlandığını, belki de farklı isimler altında başka bir terör örgütü olarak yola devam ettiklerine şahit olacağımızı söyledi.

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed’in bir zamanlar DEAŞ’ı yöneten kişi olduğuna işaret eden Dakhil, “Kocası teoriler geliştirmek ve konuşmalar yapmakla meşgulken o örgütün bir numarasıydı. Diğer milletlerden gelen teröristlerin beyniydi. Onlarla iletişim kuruyordu ve iş birliği yapıyordu. Onun katıldığı toplantılar yapılıyordu” şeklinde konuştu.

Ezidi Milletvekili, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mesaj verilen ikinci taraf ise kendisini kocasının eylemlerinden habersiz, hiçbir şeyi olmayan, sadece kocasının emirlerini yerine getiren ve ona itaat eden, çocukları ABD güçleri tarafından öldürüldüğü için payına düşeni alan bir mağdur olarak gösterip sempatisini kazanmaya çalıştığı toplum ve güvenlik kurumlarıydı.”

Dakhil, bazı insanların Bağdadi’nin eşine duyduğu sempatiyi ‘bir terörist ve suçlunun gerçek yüzünü göremedikleri için gerçek bir felaket’ olarak nitelendirdi.

Gizlenen sırlar

Esma Muhammed'in kimliğiyle ilgili sırları açıklayan Ezidi Milletvekili, Esma Muhammed’in Bağdadi ile 1999 yılında evlendiğini ve öldürülene kadar eşi olarak kalmaya devam ettiğini söyledi. Esma Muhammed'in Arapça, İngilizce ve Türkçeyi akıcı bir şekilde konuştuğunu ifade eden Dakhil, (Bağdadi) daha önce El Kaide örgütünde olduğu için örgütün fikirlerine inandığını belirterek, “Bir gün Ebu Musab El-Zerkavi'nin yardımcısıydı, bir gün El Kaide'nin Irak'ta gerçekleştirdiği terör eylemlerinin sorumlusuydu. O dönemde adı Ebu Dua es-Samarrai’ydi” dedi.

Bağdadi'nin 2004 yılında ABD güçleri tarafından tutuklanıp bir yıl cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldığında bile eşinin onun El Kaide üyesi olduğundan kesinlikle emin olduğunu vurgulayan Dakhil, “Bunu biliyordu. O dönemde terör örgütü El Kaide'nin liderleriyle ilişkisi vardı. Esma Muhammed de Samarralıydı. Bağdadi, rahatça terör eylemleri düzenlemek için Termiyey’ye taşınana kadar Samarra'da bir camide imamlık yaptı” şeklinde konuştu.

Esma Muhammed’in Irak dışındaki diğer milletlerden DEAŞ üyeleriyle görüşmelerden sorumlu olduğu için Arapça dışında diller öğrendiğini söyleyen Dakhil, “Bağdadi, diğer milletlerden DEAŞ üyeleriyle yapılan toplantıların bazılarında vardı, bazılarında ise yoktu. Hatta Esma Muhammed, Bağdadi, terör eylemleri düzenlemeye gittiğinde örgütün liderleriyle toplantılar yapıyor, emirler ve talimatlar veriyordu. El-Adnani ile çok yakındı. Terör eylemlerinin çoğu ve yaşanan her şey el-Adnani ile paylaştığı odada planlandı” ifadelerini kullandı.

Esma Muhammed’in aynı zamanda DEAŞ’ın şehirlerde peçesiz gezen kadınları izleyen ve peçesiz olduklarını gördüklerinde demirden yapılmış ve dişleri olan bir aletle darp eden Hisbe biriminin sorumlusu olduğunu söyleyen Ezidi Milletvekili, “Bu barbarca eylem sonucunda Musul'da ve başka yerlerde çok sayıda genç kız hayatını kaybetti” dedi.

Kadın esirlerin denetimi

Bağdadi'nin eşi Esma Muhammed'in Ezidi esirlerle ilgili rolüne de değinen Vian Dakhil, “Erkekler Sincar'da öldürüldüğü için her hafta Ezidi ailelerin, kadınların ve çocukların tutulduğu cezaevlerine gidiyordu. Buradan 10 yaş ve üzeri olan erkek çocukları alınıp eğitim kamplarında ‘hilafetin yavruları’ olarak adlandırılan gruplara katılmak üzere gönderiliyorlardı. Bu çocukların sayıları bin 600'ün üzerinde. Genç kızları ise evine götürüyordu. Bağdadi, her gün daha 10 yaşında olan onlardan birine yatak odasında tecavüz ediyordu. O mağdur genç kızların çığlıklarını o duydu. Daha sonra bu kızları diğer DEAŞ üyelerine satıyorlardı” diye anlattı.

FOTO: DEAŞ’ın eski lideri Ebubekir el-Bağdadi (AFP)
 DEAŞ’ın eski lideri Ebubekir el-Bağdadi (AFP)

Ezidi Milletvekili Dakhil, sözlerine şöyle devam etti:

“Sadece bir Ezidi kadını olduğunu ve diğerlerine kendi kızı gibi davrandığını söylediğinde yalanları ve uydurmaları karşısında dehşete düştüm. Ama diğer suçlunun, yani kızı evde dokuz kadın esir bulunduğunu ve bu kadın esirlerin saldırıya uğradığını, sonra satılıp yerlerine başkalarının getirildiğini söyledi. Genç kızlar, Ebubekir el-Bağdadi'nin evinden geldikleri ve onlara ilk tecavüz eden o olduğu için böyle korkunç şekilde daha yüksek fiyata satıyorlardı. Bu şekilde kadın esir ticareti yapıyorlardı. Kim en çok parayı öderse tecavüze uğrayan kız ona veriliyordu ve bu alışveriş her gün tekrarlanıyordu.”

Soykırım

Acımasız terör örgütü DEAŞ’ın gerçekleştirdiği soykırım sonucunda Ezidilerin büyük bir felakete uğradığını vurgulayan Dakhil, “(Örgüt) yetişkin ve genç erkekleri öldürüp, kadınları ve kızları kaçırıp esir olarak sattı. Musul ve Rakka'da Ezidi kızların satıldığı bir esir pazarı kuruluyordu. Her birinin bir fiyatı vardı. Bir DEAŞ üyesi bu rakamı ödemeye zorlanırsa satıcı gönülsüzce indirim yapıyordu” dedi.

Dakhil, şunları söyledi:

“Bağdadi'nin eşinin ve kızının mazlum ve uysal kuzular gibi dışarıda serbestçe dolaşması çok acı verici. (Esma Muhammed’e hitaben) sen kızın için ağlayıp babasının onu 12 yaşındayken terörist Mansur'la evlendirmesini kınıyorsun. Peki sana soruyorum: 10 yaşındaki Ezidi kızları getirip, terörist kocanın onlara tecavüz etmesine izin verirken ve yan odada onların çığlıklarını duyarken ne yapıyordun? Olanlar umurunda değildi, tek düşündüğün kızların satış fiyatlarını artırmaktı. Onlar terörist kocanın rızasıyla kadın esirler olarak o evden çıkıyorlardı ama sen 12 yaşında normal, yasal olarak evlendirilen kızın için ağlıyorsun.”

Dikkat çekici röportajlarla ilgili detaylara değinen Iraklı Milletvekili, son olarak şunları söyledi:

“Bir ay önce Türkiye tarafından Iraklı yetkililere teslim edilen bu suçlunun ve çocuklarının Irak'ta adil bir şekilde yargılanacakları düşüncesiyle iade edilmiş olmaları, Irak güvenlik ve istihbarat güçlerinin gayretlerinin bir sonucu. Bu aynı zamanda güvenlik güçleri tarafından, DEAŞ’lı suçluları nerede olurlarsa olsunlar aramaya devam ettikleri yönünde topluma verilen bir güven mesajıdır. Yıllardır Bağdadi'ye yakın olan ve saklanan isimleri arıyoruz. Ancak güvenlik güçleri bunları getirip ekrana çıkararak, ‘Nerede olurlarsa olsunlar DEAŞ’lı suçluların peşindeyiz. Saklanarak bizden kaçamazlar. Onları içeri alırız, yargılarız ve adalete teslim ederiz’ dediler.”



Sudan kapsamlı bir siyasi süreç için istişarelerin başladığını duyurdu

Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf (Sosyal medya)
Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf (Sosyal medya)
TT

Sudan kapsamlı bir siyasi süreç için istişarelerin başladığını duyurdu

Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf (Sosyal medya)
Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf (Sosyal medya)

Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf dün yaptığı açıklamada, ülkenin yeniden inşasına odaklanacak olan geçiş döneminde ülkeyi yönetecek ulusal yeterliliklere sahip bir hükümetin kurulması amacıyla kapsayıcı bir siyasi sürecin başlatılması için istişarelerin başladığını duyurdu.

Yusuf, geçici idari başkent Port Sudan'da Avrupa Birliği'nin (AB) Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Annette Weber ile AB kurumlarının istikrar ve kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunmak üzere Sudan ile iş birliğine hazır olup olmadıklarını görüştü.

Dışişleri Bakanı, AB tarafından yayınlanan ve Sudan'da paralel bir hükümetin kurulmasını reddeden açıklamayı överken, askeri durumdaki gelişmeleri ve Sudan hükümetinin savaşı sona erdirmek için sarf ettiği çabaları anlattı.

Weber, AB'nin Sudan'da dışlama ve ayrımcılık olmaksızın kapsayıcı bir siyasi sürece tam desteğini yineleyerek Afrika Boynuzu'nda önemli bir ülke olan Sudan'da güvenlik ve istikrarın önemini vurguladı.

Afrika Birliği

Afrika Birliği (AfB) çarşamba günü Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve müttefiklerinin Sudan'da paralel bir hükümet kurma çabalarından duyduğu ‘derin endişeyi’ dile getirerek, bu hareketin yaklaşık iki yıldır savaş halinde olan ülkeyi ‘büyük bir bölünme’ ile tehdit ettiği uyarısında bulundu.

sadfgthy
Geçtiğimiz ay Addis Ababa'da düzenlenen zirve sırasında 55 Afrika Birliği ülkesinin bayrakları (AFP)

HDK ve müttefikleri geçtiğimiz ay Nairobi'de bir kuruluş tüzüğü imzalayarak kontrol ettikleri bölgelerde barış ve birlik hükümeti kurma niyetlerini ifade ettiler. Ayrıca ‘herhangi bir kültürel, etnik, dini veya bölgesel önyargı olmaksızın özgürlük, eşitlik ve adalete dayalı sivil, demokratik, merkezi olmayan bir devlet inşa etme’ sözü verdiler. Mart ayı başında aynı taraflar bir geçiş anayasası imzaladılar. AfB, tüm üye devletlere ve uluslararası topluma ‘Sudan Cumhuriyeti'ni veya kurumlarını bölmeyi ve topraklarının bir kısmını yönetmeyi amaçlayan herhangi bir paralel hükümeti veya oluşumu tanımama’ çağrısında bulundu. AB de salı günü yaptığı açıklamada, paralel hükümetin Sudan'ın demokratik hedeflerini tehdit ettiğini belirterek, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin geçen hafta yaptığı açıklamayı yineledi.

Batıdaki çatışmalar

Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd'de HDK tarafından yapılan topçu atışlarında onlarca kişi öldü ve yaralandı. Kuzey Darfur'un başkenti el-Faşir'deki 6. Piyade Tümeni, ordunun, HDK'ye karşı tüm eksenlerde caydırıcı operasyonlar yürütmeye devam ettiğini doğrulayarak, bu durumun tamamen çözülmesini ve eyalette ve Sudan'ın tüm bölgelerinde güvenlik ve istikrarın yeniden tesis edilmesini istedi.

scdfgth
Önceki bombardımanların el-Faşir kenti üzerindeki etkileri (Sosyal medya)

Tümen yaptığı açıklamada, hava savunma birimlerinin insansız hava araçları (İHA) aracılığıyla Tip 23 topla donatılmış dört çeker bir aracı imha etmeyi başardığını, ayrıca diğer üç savaş aracını tüm askeri teçhizatı ve savaşçılarıyla birlikte ele geçirdiğini ve askeri araçların bakımı için kullanılan bir atölyenin imha edildiğini bildirdi.

Zırhlı topçu birlikleri, el-Faşir'in doğusundan batısına doğru kaçmaya çalışan silah, mühimmat ve yedek parça yüklü bir traktörü imha ederek başarılı bir operasyon gerçekleştirdi ve bu süreçte sekiz HDK savaşçısı öldürüldü. Tümen, makineli tüfek ve mühimmatla donatılmış bir dizi savaş aracının ele geçirildiği el-Faşir'in mahallelerinde tarama operasyonları gerçekleştirdi. El-Faşir'deki bir dizi hayati bölgeyi hedef alan gelişigüzel ateşte 5 çocuğun öldüğü ve 4 kadının ağır yaralandığı açıklandı.

Başkentteki çatışmalar

Başkent Hartum'da ordu güçleri Doğu Nil bölgesini Hartum'a bağlayan ana köprüleri kontrol altına almak için çeşitli eksenlerden yavaş yavaş ilerlemeye devam ederken, HDK başkentteki dar alanlara çekiliyor.

Son günlerde ordu, Doğu Nil'deki el-Hac Yusuf mahallelerinin kontrolünde önemli ilerleme kaydederken, zırhlı birlikler de Hartum'un güneyindeki bazı yerleşim bölgelerinde mevzilenme operasyonları yürütmeye devam etti. HDK, Hartum'un doğu ve güneyindeki mahallelerin yanı sıra başkanlık sarayı ve ordu karargahının batı kısmını kontrol altında tutmaya devam ediyor.

xcdvfg
Hartum'daki çatışmalardan bir sahne (Arşiv - AFP)

BM'nin ‘Afrika kıtasında eşi benzeri görülmemiş bir insani kriz’ olarak tanımladığı Sudan ordusu ile HDK arasındaki savaş, on binlerce kişinin ölümüne ve 12 milyondan fazla insanın yerinden edilmesine neden oldu. HDK'nin orduya entegrasyonu konusundaki anlaşmazlıkların yol açtığı savaş Sudan'ı parçaladı. Ordu şu anda ülkenin doğusunu ve kuzeyini kontrol ederken, HDK ülkenin batısındaki Darfur bölgesinin çoğunu ve güneyin bir kısmını kontrol ediyor.