ABD, Sudan'daki savaş sonrası ‘ertesi günü’ planlıyor

İran'ın Sudan ordusuna silah sevkiyatı yaptığı yönündeki haberler son derece endişe verici

ABD, Sudan'daki savaş sonrası ‘ertesi günü’ planlıyor
TT

ABD, Sudan'daki savaş sonrası ‘ertesi günü’ planlıyor

ABD, Sudan'daki savaş sonrası ‘ertesi günü’ planlıyor

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, İran'ın, Rusya ve diğer taraflardan destek aldığı iddia edilen Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ile savaş yürüten Sudan ordusuna silah sevkiyatı yaptığı yönündeki haberlerden endişe duyduğunu dile getirdi. ABD yönetimi, kendisi için ‘birincil öncelik’ olan çatışmayı sona erdirmek ve sivil yönetimi yeniden tesis etmek adına ‘ertesi gün’ diyebileceğimiz bir süreç üzerinde çalışıyor.

ABD'nin bu tutumları, Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Molly Phee'nin Addis Ababa’da düzenlenen Afrika Zirvesi’nde yaptığı kapsamlı görüşmeler sırasında ortaya çıktı. Görüşmelere ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Direktör Yardımcısı Monde Muyangwa, ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Mike Hammer ve ABD'nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey katıldı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Molly Phee ve beraberindeki heyetin ‘Sudan'da devam eden çatışma ve insani krizin ele alınmasına odaklanan’ bir dizi toplantı yaptığını bildirdi. Bunlar arasında ‘insani yardımın kolaylaştırılması, Sudan halkını savunmak için çalışan ve savaş sonrası yönetime hazırlanan demokrasi yanlısı sivillerin profilinin yükseltilmesi’ yer alıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “ABD'nin uzun süredir Sudan halkının yanında durduğu, askeri yönetime karşı olduğu, Sudan'daki çatışmayı sona erdirmenin ve sivil yönetimi yeniden tesis etmenin ABD'nin en önemli öncelikleri arasında yer aldığı” ifade edildi.

(foto altı) Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (DPA)
Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (DPA)

Phee, Sudan'daki tüm grup ve bölgelerden sivil toplum temsilcileriyle yaptığı toplantıda, ‘Sudanlı kadınların çatışma sonrasında siyasi süreçlere ve sivil hükümete katılımının önemini’ vurguladı. Toplantıda ayrıca çatışmaların, çatışmaya bağlı cinsel şiddetin hedefi haline gelen kadınlar ve kız çocukları üzerinde yarattığı ciddi etki ve çatışmayla bağlantılı cinsel şiddet ve diğer zulümlerin faillerinin sorumlu tutulmasını sağlamanın yolları da tartışıldı.

Halk kuruluşları

Halk kuruluşlarının liderleri ve Direniş Komiteleri üyeleriyle konuşma fırsatı bulan Phee, ‘uluslararası toplumun insani yardım sağlamak için çalışan yerel aktörlerle olan ilişkisini genişletmek de dahil, çatışmadan en çok etkilenen insanlara destek sağlamak için gösterdikleri cesur çabaları’ övdü. Toplantıda, çatışmaları sona erdirmek ve sahadaki giderek zorlaşan koşulları ele almak üzere insani yardımın ulaşmasını kolaylaştırmak için Sudan ordusu ve HDK liderlerine baskı yapma çabaları tartışıldı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Phee'nin Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) üyeleriyle de görüştüğünü bildirdi. Sudanlı sivillerin ortak bir dille konuşmasını sağlamak için kadınlara, gençlere, sivil topluma, halk kuruluşlarına ve tarihsel olarak dışlanmış toplulukların temsilcilerine odaklanarak daha fazla çeşitlilik teşvik edildi. İnsani yardımın kolaylaştırılması, çatışmaların sona erdirilmesi ve çatışma sonrasında yönetimin sivillere verilmesi çağrısında bulunuldu.

Phee aynı zamanda çatışmayı sona erdirmeye, insani yardımı kolaylaştırmaya ve Sudanlı sivilleri desteklemeye yönelik çok taraflı çabalar konusunda kilit paydaşlarla istişarelerde bulundu. Bu toplantılara Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Sudan Özel Temsilcisi Ramazan Lamamra, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, Kenya Devlet Başkanı William Ruto, Cibuti Dışişleri Bakanı Mahmud Ali Yusuf, Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) İcra Sekreteri Workneh Gebeyehu ve Cezayir Dışişleri Bakanlığı Afrika İşleri Genel Müdürü Selma Haddadi katıldı.

(foto altı) Bir sınır kampının yakınında savaştan kaçan Sudanlı mülteciler (AFP)
Bir sınır kampının yakınında savaştan kaçan Sudanlı mülteciler (AFP)

Hammer ve Godfrey ayrıca Avrupa Birliği (AB), Almanya, Norveç ve Birleşik Krallık'tan bir dizi yetkili ve Afrika Birliği'nin (AfB) Sudan konusunda kurduğu üst düzey komitenin başkanı Muhammed bin Şambas ile de görüştü.

Büyük endişe

Godfrey, gazetecilere verdiği demeçte, Washington'un hem Korgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu hem de Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki HDK için “dış destek konusunda derin endişe duyduğunu” söyledi. Godfrey, şu ifadeleri kullandı:

“Sudan ile İran arasındaki ilişkilerin yeniden başladığına dair raporlar var. Bu, İran'ın Sudan ordusuna maddi desteğini de içerebilir. Söz konusu durum bizi endişelendiriyor. ABD dış tarafları savaşan iki tarafa maddi destek sağlamaktan kaçınmaya çağırıyor. Çünkü bu çatışmayı ve savaşı uzatıyor. Aynı zamanda müzakere yoluyla çatışmadan bir çıkış yolu bulma şansını da azaltıyor.”



ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
TT

ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)

Hizbullah, Lübnan’da silahların yalnızca resmi güvenlik kurumlarının elinde bulunmasına yönelik yerel ve uluslararası taleplere karşı ‘varoluşsal tehdit’ kartını öne sürdü. Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, ‘ulusal güvenlik stratejisinin’ tartışılmasına başlanmadan önce bu tehdidin ortadan kaldırılması şartını koştu. Bu durum, Lübnan devleti ile Hizbullah arasında bir ‘farklılaşmaya’ işaret ediyor. Zira devlet, ABD’li arabulucu Tom Barrack’ın önerisini ‘olumlu şekilde ele alacakken’ Hizbullah farklı bir tutum sergiliyor.

Kasım’ın son açıklaması, silahlarını teslim etme mekanizmalarının tartışılmasına karşılık daha önce öne sürdüğü şartlara eklenen yeni bir koşul olarak görülüyor. Bu şartların başında ise, İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluyla Hizbullah’ın silah konusunu görüşmeye hazır olacağı yönündeki talep geliyor. Her ne kadar Lübnan’daki resmi çevreler, Hizbullah’ın bu dosyada ‘esnek davrandığını’ ve ‘ağır silahlarını (nokta atışlı füzeler ve insansız hava araçları) teslim etmeye hazır olduğunu’ ifade etse de, konuya yakın kaynaklara göre Hizbullah, İsrail’in önceden bazı adımlar atmasını şart koşuyor.

Hizbullah, ABD'nin İsrail'e son savaştan bu yana Lübnan içinde işgal ettiği beş noktadan çekilmesi, elindeki 16 kişiyi serbest bırakması, Lübnan topraklarına yönelik ihlal ve saldırıları durdurması ve son savaşta yıkılan yerleri yeniden inşa etme görevine başlaması için baskı yapmasını talep ediyor.

ABD elçisi yeniden geliyor

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Lübnanlı yetkililer tarafından geçtiğimiz pazartesi günü Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nden teslim alınan ve Lübnan'dan önümüzdeki aralık ayında sona erecek bir süre içerisinde silahların geri çekilmesi için ‘net’ bir takvim taahhüt etmesini talep eden ABD belgesine resmi bir yanıt almak üzere üçüncü bir ziyaret için yakında Beyrut'a gelmesi bekleniyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam'ın temsilcilerinden oluşan komite, Lübnan'ın iki hafta önce Beyrut'ta ABD elçisine verdiği bir belgeye ilişkin gözlemleri içeren belgeyi inceliyor. Başbakan Selam'ın bu hafta Meclis Başkanı Berri ile bir araya gelerek Lübnan'ın vereceği yanıtın ayrıntılarını görüşmesi bekleniyor.

Hükümetin esnekliği

Lübnan makamları, Amerikan taleplerini içeren belgeye karşı esnek bir tutum sergiliyor. Bununla beraber Amerikan heyetiyle yürütülen temaslara aşina kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Lübnan makamları, Washington’un talep ettiği şekilde Karz-ı Hasen Vakfı ile ilgili tedbirleri artırmak, mali ve idari reformları uygulamak gibi kendisine düşen görevleri de yerine getiriyor. Hizbullah ise silah meselesinde daha katı bir tutum sergiliyor.

Kaynaklar, ABD'nin yanıtını incelemekle görevlendirilen komitenin görevinde önemli ilerleme kaydettiğini belirterek, Lübnan devletinin Amerikan anlaşmasına olumlu yaklaşacağını ve hükümetin silahlanmada tekelleşmeyi aşamalı olarak uygulama sözü vereceğini ifade etti. Kaynaklara göre Lübnan'ın resmi yanıtı Hizbullah'ın taleplerindeki sert tutumundan farklı olacak. Kaynaklar, Hizbullah'ın garantiler talep ettiğini ve Kasım'ın açıklamalarının da gösterdiği gibi son zamanlarda tutumunu sertleştirdiğini belirtti.

Varoluşsal tehdit

Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, “Hizbullah, Emel Hareketi, direniş ve Lübnan'ın bağımsızlığını isteyen ve Lübnan'ın Lübnanlılar için nihai bir vatan olduğuna inanan egemen bir hat olarak bizler, direnişe, çevresine ve bir bütün olarak Lübnan'a yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu hissediyoruz” ifadesini kullandı.

Görsel kaldırıldı.Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada (Hizbullah medyası)

Kasım, “Lübnan'ın karşı karşıya olduğu üç gerçek tehlike var: güney sınırında İsrail, doğu sınırında DEAŞ ve Lübnan'ı kontrol etmeye, üzerinde vesayet kurmaya çalışan ve Lübnan'ın hareket ve yaşama kabiliyetini yok etmek isteyen Amerikan zorbalığı” dedi.

Kasım, Lübnanlılara hitaben şunları söyledi: “Sözümüz bir olsun ve öncelik için çalışalım. Tehlikeyi ortadan kaldırdıktan sonra savunma stratejisini ve ulusal güvenlik stratejisini tartışmaya hazırız. Sizi İsrail'e iyilik yapmamaya çağırıyorum. Çatışma halinde ABD hedeflerine ulaşamaz.”

Hizbullah silahlarına sarılıyor

Lübnan Kuvvetleri Partisi kaynaklarının Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Kasım'ın son tutumu ‘silahlarına sarılma meydanından henüz ayrılmadığı, yani halen aynı noktada olduğu’ şeklinde değerlendiriliyor. “Bu tutum görünüşte çevresine yönelik ve üstü kapalı tavizler mi içeriyor?” diye soran kaynak, başkanlar (Avn, Berri ve Selam) tarafından dile getirilen bazı hususların işlerin kolay olduğuna işaret ettiğini hatırlattı.

Görsel kaldırıldı.Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı görüşme sırasında (Reuters)

Kaynaklar, “Şu ana kadar görünen o ki, Hizbullah silah bırakmamakta ısrar ediyor. Hizbullah'ın maksimum yapabileceği şey Litani Nehri’nin güneyinden çekilmek. Savunma stratejisi diye bir şey yok. Ondan istenen, silahlarını teslim etmesi” ifadelerini kullandı. Kaynaklar, ‘Hizbullah'ın şimdiye kadar, varoluşsal tehditler konusunda aynı söylemleri sürdürdüğünü, hâlbuki bu silahlar ve destek savaşı aracılığıyla Lübnan’a varoluşsal bir tehdit teşkil edenin bizzat kendisi olduğunu ve silahları yüzünden savaşları ülkeye çektiğini’ ifade etti.

Kaynaklar, Hizbullah’ın yetkilileri aracılığıyla yaptığı açıklamalarda ‘ABD’ye İsrail sınırını korumaya hazır olduklarını, bunu da Litani’nin güneyinden tamamen çekilerek ve silah meselesini Litani’nin kuzeyinde hükümetle müzakere ederek yapabileceklerini anlatmak istediklerine’ dikkat çekti. Kaynaklar, ‘bu durumun ABD tarafından reddedildiğini, Washington’ın hamle karşılığında hamle ilkesine bağlı kaldığını, yani İsrail’in aşamalı olarak çekilmesi, esirlerin serbest bırakılması ve hedef almayı durdurması karşılığında devletin de Hizbullah’ın askerî yapısını dağıtarak egemenliğini tesis etmesini istediğini’ vurguladı.

Lübnan Kuvvetleri Partisi’ne yakın kaynaklar, ‘Hizbullah’ın artık bu yönde bir adım atmazsa hem kendisini hem de tüm Lübnan halkını yeni bir savaşa sürükleyeceğinin farkında olduğunu, eylül ayında önceki ABD temsilcisi Amos Hochstein’ın sunduğu fırsatı değerlendirmediğinde savaşla karşılaştığını ve şimdi Tom Barrack’ın sunduğu fırsatı değerlendirmemesi halinde Lübnan’ı tehlikeye atacağını bildiğini’ ifade etti. Kaynaklar, Lübnan’ın yeni şiddet sahnelerine sürüklenmemesi konusunda uyardı.