Kassam Tugayları 7 Ekim sonrası kontrolündeki gerilemeye rağmen halen esnek bir yapıda

Şarku'l Avsat, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının yapısının ve sahadaki durumunun bir tablosunu çizmeye çalıştı

TT

Kassam Tugayları 7 Ekim sonrası kontrolündeki gerilemeye rağmen halen esnek bir yapıda

Şarku'l Avsat, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının yapısının ve sahadaki durumunun bir tablosunu çizmeye çalıştı
Şarku'l Avsat, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının yapısının ve sahadaki durumunun bir tablosunu çizmeye çalıştı

7 Ekim 2023 tarihi, onlarca yıldır süregelen ve daha da uzun yıllar sürüp gidebilecek olan Arap-İsrail çatışmasında bir dönüm noktasıydı. O gün, Hamas Hareketi’nin askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi sınırında sürpriz bir saldırı düzenleyerek hem İsraillileri hem de Filistinlileri şaşırttı. Kassam Tugayları, bir Hollywood filminden fırlayan sahneleri andıran görüntülerle İsrail ordusunu şaşkına çevirdi. Kassam Tugaylarının saldırısında en az bin 200 İsrailli öldü, yaklaşık 240 İsrailli rehin alınarak Gazze Şeridi’ne götürüldü.

Peki, İsrail'in geçtiğimiz ekim ayından bu yana savaştığı, birliklerinin çoğunu dağıttığını ve 12 bin civarı üyesini öldürdüğünü söylediği İzzeddin el-Kassam Tugayları hakkında ne biliyoruz?

Kassam Tugaylarının kurulması ve İsrail hapishanelerindeki Filistinli esirlerin kurtarma takıntısı

İzzeddin el-Kassam Tugayları, 1988 yılının başlarında ‘Mecd’ adıyla kuruldu ve birkaç ay sonra ismini değiştirerek bugün kullandığı adı aldı. Mecd adı ise Hamas Hareketi içinde İsrail istihbaratı için çalışan casusları takip eden gizli güvenlik birimi tarafından kullanılmaya devam etti. Bu yapının en önemli kurucularından biri, Hamas Hareketi’nin Gazze Şeridi'ndeki mevcut lideri ve 7 Ekim saldırılarının planlayıcısı olduğu gerekçesiyle İsrail tarafından aranan bir numaralı isim olan Yahya es-Sinvar'dı.

Kurulmasından itibaren pek çok aşamadan geçen Kassam Tugayları, 1994 yılında İsraillileri kaçırma eylemlerine başladı. Batı Şeria'da İsrail askeri Nachshon Faxman'a yönelik ilk kaçırma eyleminde başarılı olmasıyla adından söz ettirmeye başladı. Faxman, Ramallah ile Kudüs arasındaki bir köyün yakınlarında düzenlenen askeri operasyonda İsrail güçleri tarafından kendisini kaçıranlarla birlikte öldürüldü.

İsraillileri kaçırıp Filistinli mahkumların serbest bırakılması için takas anlaşması yapılmaya çalışılması, 1990'larda ‘Mühendisler Dönemi’ olarak bilinen yeni bir dönemin başlaması öncesinde adam kaçırma eylemleri de dahil olmak üzere saldırıları durdurmayan Kassam Tugayları için bir takıntı haline geldi. Aynı sıralarda Kassam Tugayları üyelerinin, İsrail'in göbeğinde patlayıcılı yelekler ve bomba yüklü araçlarla kendilerini havaya uçurarak gerçekleştirdikleri saldırı eylemlerine liderlik yapan Yahya Ayyaş ortaya çıktı. Ancak bu eylemler bir süre sonra durduruldu ve ardından 2000 yılındaki ikinci Filistin İntifadası'nda güçlü bir şekilde yeniden başladı. Hamas Hareketi, bu tür eylemlerle farkını ortaya koydu.

İsraillileri kaçırmak, Kassam Tugaylarının temel hedeflerinden biri olmaya devam etti. Kassam Tugayları, 2006 yılında, yani Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirmesinden yaklaşık bir yıl önce yer altı tünellerini kullanarak Refah'ın doğusunda İsrail askeri Gilad Şalit'i kaçırıldı. Bu olaydan sonra İsrail, Gazze Şeridi’nde Şalit’i aramak için geniş çaplı operasyonlar başlattıysa da başarılı olamadı ve 2011 yılında Hamas'la bir anlaşmaya varmak zorunda kaldı. Anlaşma çerçevesinde Şalit’in serbest bırakılması karşılığında İsrail hapishanelerindeki kadın ve erkek bin 27 Filistinli mahkum serbest bırakıldı.

Kassam Tugayları, zaman zaman çatışmaların yaşandığı 8 yıllık bir ardından 2014 yılında 50 günden fazla süren savaşta iki İsrail askerini, ardından da Etiyopya kökenli bir İsrailli ile Necef’te (Negev) yaşayan İsrailli bir Arap’ı rehin almayı başardı. Aynı yıl gerçekleşen iki ayrı olayda sınıra sızdıktan sonra Kassam Tugayları, İsrail tarafına siyasi, psikolojik ve medya üzerinden baskı yaparak onu bir takas anlaşması imzalamaya zorlamaya çalıştı. Fakat Tel Aviv'de iktidara gelen hükümetler, bu durumu görmezden gelmeye devam ettiler.

7 Ekim ve yıkıcı bir savaşa yol açan takıntı

Kassam Tugaylarının 7 Ekim’de Gazze Şeridi sınırında ani bir saldırı düzenlemesinin nedenleri arasında, İsrail hükümetlerine rehine takası anlaşması imzalanması için baskı yapmak amacıyla İsrail vatandaşlarını kaçırma takıntısı olduğu düşünülüyor. Kassam Tugayları, İsrail'in ‘Nazi soykırımından sonra Yahudilerin yaşadığı en kötü olay’ olarak nitelediği eşi ve benzeri görülmemiş eylemde yüzlerce İsrailliyi öldürdü, aralarında çok sayıda askerin de bulunduğu yüzlerce kişiyi rehin aldı. İsrail, ‘Aksa Tufanı Operasyonu’ olarak adlandırılan 7 Ekim saldırısına, Gazze Şeridi'ne yönelik yıkıcı bir savaşla karşılık verdi. İsrail, savaşta şimdiye kadar yaklaşık 30 bin Filistinliyi öldürdü ve Gazze Şeridi’nin yarısını yok etti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, savaşın ilk gününden beri amaçlarının ‘Hamas'ı yok etmek ve Kassam Tugayları’nın yeteneklerini tamamen ortadan kaldırmak’ olduğunu söylüyor. Yaklaşık 145 gündür devam eden savaşın ardından Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant, yaklaşık 12 bin Hamas üyesinin öldürdüklerini ve Hamas’ın Refah’taki tugayları dışındaki tüm tugaylarını dağıttıklarını açıkladılar. Ancak açıklanan bu sayılar halen şüpheli, zira uluslararası bir haber ajansının Hamas'taki kaynaklardan ölen Hamaslı sayısının 6 bin olduğunu aktarmış, fakat Hamas daha sonra yaptığı bir açıklamayla bu sayıyı yalanlamıştı.

Kassam Tugayları fırtınanın merkezinde yer alıyor

Şarku'l Avsat, Gazze’deki genel durumla ilgili Filistinli kaynaklardan ve saha kaynaklarından aldığı bilgilerle Kassam Tugayları’nın son durumunun bir tablosunu çizmeye çalıştı. Söz konusu kaynaklardan edinilen bilgilere göre İsrail’in Kassam Tugayları lideri Muhammed ed-Dayf ve yardımcısı Mervan İsa'ya ulaşamadığı anlaşılırken iki ismin suikast listesinin en başında yer aldıkları biliniyor. Aynı şekilde Kassam Tugayları’nın Han Yunus, Refah ve Gazze liderlerine ulaşamayan İsrail, buna karşın Gazze'nin kuzeyi ve merkezi liderleri ile birinci, ikinci ve üçüncü kademeden çok sayıda liderine ve üyesine suikast düzenleyebildi.

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklar, şu an Kassam Tugayları’nda şehit olanların sayısı ya da siyasi, sosyal, savunma ve hatta hükümet ve ekonomik alanlarda faaliyet gösteren üyelerinden öldürülen sayısı hakkında kesin rakamlar vermenin mümkün olmadığı vurguladılar. Kaynaklar, ancak İsrail'in Kassam Tugayları’nın bazı liderlerine, sahadaki liderlerinden bazılarına ve çeşitli alanlarda faaliyet gösteren üyelerine, onları bireysel olarak hedef alan saldırılarla veya tek başlarına ya da aileleriyle birlikte yahut Kassam Tugayları Genel Askeri Konseyi Üyesi ve Orta Gazze Tugayı komutanı Eymen Nevfel suikastında olduğu gibi başka ailelerin de yaşadığı, bulundukları yerin tamamı hedef alınarak suikast düzenlemeyi başardığını da aktardılar.

İsrail tarafından açıklanan rakamların doğruluğuyla ilgili şüphelerini dile getiren kaynaklar, işgalci İsrail’in Gazze'de öldürülen herkesi Hamas üyesi olarak tanımladığını ve bu yüzden bu tür yanıltıcı bilgileri yaymaya çalıştığını söylediler.

İsrail’in şimdiye kadar Kassam Tugaylarının iki liderine suikast düzenlemeyi başardığı, bunlardan birinin Kassam Tugayları Genel Askeri Konseyi Üyesi ve Orta Gazze Tugayı komutanı Eymen Nevfel, diğerinin ise Kassam Tugayları Füze Birimi Komutanı Eymen Siyam’ın yanı sıra Hamas’ın askeri kanadının diğer yetkililerinden Vail Receb, Rafet Selman, İbrahim el-Beyari ve Visam Ferhat gibi dört saha komutanıyla birlikte suikasta uğrayan Kassam Tugayları Kuzey Gazze Komutanı Ahmed el-Gandur (Ebu Enes) olduğu öğrenildi.

uju67j
Kassam Tugayları tarafından Gazze Şeridi’nde geçtiğimiz yaz düzenlenen bir fuarda bir çocuk RPG fırlatıcıya benzeyen bir silahı kaldırırken (AFP)

Mevcut bilgiler çerçevesinde Kassam Tugaylarının ikinci ve üçüncü kademelerinden ve daha alt kademelerinden suikast sonucu öldürülen liderinin kesin sayısına ulaşmak şu an için mümkün görünmüyor.

Kaynaklar, suikastlar ya da diğer operasyonlarda ve çatışmalarda çok sayıda kişinin öldürüldüğünü bildirdiler.

Kassam Tugayları ve esnek yapısı

Kassam Tugaylarının Gazze’deki savaşın başlamasından savaşçılarının sayısı 30 bini bulan tugayları, taburları ve başka birimleri vardı. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Kassam Tugaylarının yapısının son derece esnek ve komutanla iletişimin kesilmesi durumunda da savaşmaya devam edebilecek kapasiteye sahip olduğunu, her komutanın birinci, ikinci ve üçüncü yardımcısının bulunduğu, bazı durumlarda bu sayının dört, hatta beşe kadar yükseldiğini söylediler.

Kassam Tugayları, ‘Kuzey Tugayı, Gazze Tugayı, Orta Tugay, Han Yunus Tugayı ve Refah Tugayı’ olmak üzere beş tugaydan oluşan entegre bir idari ve örgütsel askeri sisteme sahip. Her tugayda bölükler, müfrezeler ve askeri takımlardan oluşan birkaç tabur yer alıyor. Lübnan ve İran gibi ülkelerde ve 2011 yılında başlayan iç olaylar sonrasında iki taraf arasındaki ilişkilerin bozulmadan önce Suriye'de eğitmenler tarafından eğitilen, bazıları Gazze Şeridi dışında askeri eğitim alan binlerce üyesi var.

derbfrt
Han Yunus'ta ‘Ebabil’ adlı insansız hava aracı (İHA) ve çevresindeki Kassam Tugayları üyeleri, 26 Temmuz 2022 (AFP)

İsrail tarafından yapılan açıklamalara göre Kassam Tugayları 24 askeri tabur içeriyor. Bu bilgi doğru gibi görünüyor. Şarku’l Avsat’ın kaynakları, tugayların dağılımının; kuzeyde 6 tugay, Gazze'de 6 tugay, merkezde 4 tugay, Han Yunus'ta 4 tugay ve Refah'ta 4 tugay şeklinde olduğunu ifade ettiler.

Her tabur, bölgelerin coğrafi yapısına göre en az 600 en fazla bin 200 kişi bulunuyor ve coğrafi dağılıma göre 4 ila 6 bölük içeriyor. Her bölük 3 ya da 4 müfrezeden oluşuyor. Müfrezelerde ise 3 ila 5 askeri takım yer alıyor. Her takımın 50 üyesi ve farklı alanlardan uzmanları oluyor.

Kassam Tugaylarının kaç kişiden oluştuğu tam olarak bilinmiyor. Fakat son yıllarda mümkün olan en fazla sayıda genci bünyesine katma ve onları içeride ‘Kurtuluş Ordusu’ adıyla bilinen örgüte dahil etme çalışmalarına odaklandı.

Gazze’deki savaştan önce Kassam Tugaylarının üyelerinin sayısıyla ilgili Şarku’l Avsat’a yapılan tahminler 25 bin ile 30 bin arasında değişiyordu.

Kassam Tugaylarının resmi yapısı çerçevesinde her tugayda bir askeri yargı organı, bir askeri sanayi birimi, bir gözetim birimi, bir destek ve muharebe birimi, bir operasyon birimi, bir istihbarat birimi, bir iç cephe birimi, bir insan kaynakları bölümü ve bir enstitü ve fakülteler bölümü bulunuyor.

Çeşitli aşamalarda performanslarını sergiledikleri eğitimler alan İzzeddin el-Kassam Tugaylarının deneyimli üyelerinin faaliyet gösterdiği uzmanlık alanları ve farklı birimler arasında füze ve havanları kapsayan topçu birimi ile mevcut savaşta yaygın olarak kullanılan anti-mekanik ve anti-personel füzeler konusunda uzmanlaşmış zırh birimi yer alıyor. Ayrıca İsrail savaş uçaklarına karşı uçaksavar füzeleri ve karadan havaya füzeler fırlatma konusunda uzman hava savunma birimi ve İHA kullanma konusunda uzman uçak birimi de var. Bunun yanında çeşitli silahlar, füzeler, roketler, patlayıcılar, İHA’lar ve başka silahlar üreten bir askeri sanayi birimine sahip olan Kassam Tugayları, işgalci İsrail ile iş birliği yapanlar ve diğerleri hakkında istihbarat bilgileri toplama konusunda uzman bir askeri istihbarat birimine sahip. İsrail ordusunun hareketliliğini izleyen keşif ve gözlem biriminin yanı sıra görevi deniz yoluyla İsrail bölgelerine sızmak olan ve mevcut savaşta ilk kez ortaya çıkan, patlayıcı yüklü uzaktan kumandalı botlar kullanan deniz komando birimi olan Kassam Tugaylarının bir iç iletişim birimi de var. Birimde Kassam Tugayları ve Hamas liderleri için bir yer iletişim sistemi geliştirmeyi başaran mühendisler yer alıyor. Kassam Tugayları bünyesinde ayrıca İsrail güçlerini hedef almak için keskin nişancı silahları kullanma konusunda uzman kişilerin bulunduğu bir keskin nişancı birimi, tünel birimi, mühendislik birimi, askeri enformasyon dairesi ve örgütsel ve yönetim dairesi barındırıyor.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ndeki savaş sırasında idare, kontrol, iletişim ve savaş yönetimi için kullanılan çok sayıda tüneli, liderlerin saklandıkları yerleri, silahlar ve füzelerin üretildiği yer altı fabrikalarını ve füze fırlatma rampalarını yok etmeyi başarmasının ardından Kassam Tugaylarının, sahip olduğu yeteneklerin çoğunu kaybettiğine şüphe yok.

Tüm bunlara rağmen İzzeddin el-Kassam Tugayları üyeleri, Gazze Şeridi’nde devam eden savaşta İsrail askerleriyle girdikleri çatışmalarda yüksek muharebe kabiliyeti sergiliyor ve konuşlandıkları bölgelerin kontrolünü tamamen kaybetmemiş gibi görünüyorlar.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.