BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri: Gazze’de yaşananlar durdurulması gereken bir katliamdır

Filistinli çocuklar yiyecek almak için Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bekliyor (AFP)
Filistinli çocuklar yiyecek almak için Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bekliyor (AFP)
TT

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri: Gazze’de yaşananlar durdurulması gereken bir katliamdır

Filistinli çocuklar yiyecek almak için Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bekliyor (AFP)
Filistinli çocuklar yiyecek almak için Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bekliyor (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Gazze Şeridi’nde yaşananların derhal durdurulması gereken bir ‘katliam’ olduğunu söyleyerek, savaş nedeniyle şu ana kadar ölü ve yaralı sayısının 100 bini aştığını vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre Türk bugün yaptığı açıklamada, “Gazze’de gözlerimizin önünde yaşanan dehşetin sınırı yok gibi görünüyor ve bunları anlatacak kelime yok” dedi.

Türk, BM çalışanları ve gazeteciler de dahil olmak üzere, Gazze’de sivillerin öldürülmesinin ve sakatlanmasının benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştığını belirtti.

Gazze’ye yönelik yardıma uygulanan kısıtlamalardan kaynaklı insani krizi, nüfusun en az dörtte üçünün çoğu zaman birkaç kez yerinden edilmesini ve hastaneler ile diğer sivil altyapıya verilen büyük hasarı kınayan Türk, tüm bunların Gazze’yi büyük ölçüde yaşanmaz kıldığını söyledi.

İsrail’in, Gazze’ye binlerce ton mühimmat attığının altını çizen Türk, “Bu silahlar, vücudun iç organlarını parçalayabilecek, yüksek basınçlı devasa patlama dalgaları gönderiyor” diye konuştu.

Türk, İsrail’i bu silahları nüfusun yoğun olduğu mahallelerde kullanmakla suçlayarak, bu silahlarla vücutları yanan çocukları gördüğünü kaydetti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, ofisinin savaşın son beş ayı boyunca, İsrail güçleri tarafından işlenen savaş suçu anlamına gelebilecek çok sayıda olayı belgelediğini bildirdi.

Ayrıca İsrail kuvvetlerinin uluslararası insancıl hukuku ihlal edecek şekilde ayrım gözetmeyen veya orantısız hedef alma eylemlerine giriştiğine dair olayları tespit ettiklerini ekledi.

Gazze’ye uygulanan ablukanın toplu cezalandırma düzeyinde olduğunu vurgulayan Türk, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Bu aynı zamanda açlığın bir savaş aracı olarak kullanılması anlamına da gelebilir. Her ikisi de kasıtlı olarak işlendiğinde savaş suçu teşkil eder. Buna ek olarak, Gazze nüfusunun neredeyse tamamı zorla yerinden edildi ve binlerce insan, çoğu kimseyle görüştürülmeden, kaçırma anlamına gelebilecek koşullar altında gözaltına alındı.”

Türk, İsrail’in Refah’a kara saldırısı düzenleme olasılığına karşı uyarısını yineleyerek, “İsrail'in Refah’a kara saldırısı ihtimali, Gazze’deki insanlara yaşatılan kabusu yeni bir boyuta taşıyacaktır” dedi.

Sürekli bombardımana rağmen 1,5 milyondan fazla insanın Refah’a sığındığının altını çizen Türk, açıklamasına şöyle devam etti;

“Refah Gazze’de insani yardımın merkezi haline geldi. Karadan yapılacak herhangi bir saldırı, potansiyel olarak feci can kayıplarına yol açacak, ilave bir vahşet suçu riski oluşturacak ve başka bir güvenli olmayan bölgeye daha fazla yerinden edilme riski oluşturacak ve etkili insani yardım umudunu yok edecektir.”

Türk, “Böyle bir sürecin Uluslararası Adalet Divanı’nın bağlayıcı geçici tedbirleriyle uyumlu olabileceğini hayal edemiyorum” diyerek, nüfuz sahibi tüm ülkeleri bu sonuçları önlemek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çağırdı.



Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
TT

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi (KDSDÖY) tarafından dün yapılan açıklamada, Kürtlerin taleplerinin reddedilmesini ve ‘ayrılıkçılıkla’ suçlanmasını ‘Suriye'nin otoriterliğe karşı mücadelesi gerçeğinin kasıtlı olarak çarpıtılması’ olduğu belirtilerek, Suriye topraklarının birliği konusunda taviz verilmeyeceği vurgulandı.

Reuters’ın aktardığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Bugün ortaya koyduğumuz talepler, yani çoğulcu demokratik sistem, sosyal adalet, cinsiyet eşitliği ve tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan bir anayasa yeni talepler değil, 2011 yılından bu yana Suriyelilerin uğruna sokağa döküldükleri taleplerin özüdür. Suriye halkı, on yıllardır iktidarı ve serveti tekelinde tutan, yerel yönetimleri dışlayan ve ülkeyi arka arkaya krizlere sürükleyen merkezi bir rejim altında acı çekmiştir. Bugün, yeni Suriye'nin inşasında etkin ortaklar olmayı hedefliyoruz.”

Siyasi sürece katılmanın stratejik bir tercih olduğunu vurgularken, Suriye yönetimi ile görüşmelerin başarıya ulaşması için çalışacaklarını belirten KDSDÖY, “Demokratik temeller üzerinde devlet kurumlarına entegre olmaya ve tüm Suriyelilerin beklentilerini yansıtan yeni bir anayasanın hazırlanmasına katılmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Toprak bütünlüğü ilkesi

KDSDÖY, Suriye'deki tüm tarafları ‘ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, nefret ve şiddet söylemlerini terk etmeye ve ülkeyi yıkıcı iç çatışmalara sürüklemeye yönelik tüm girişimlere karşı çıkmaya’ çağırdı.

Suriye topraklarının birliğinin tartışılmaz bir ilke olduğunu ve demokratik özyönetim vizyonunun ve ulusal değişim projesinde bizimle birlikte olan tüm siyasi güçlerin sabit bir temeli olduğunu vurgulayan KDSDÖY, bu konuda aşırıya kaçmanın, siyasi çözüm fırsatlarını baltalamak isteyenlere yarar sağlayacağı uyarısında bulundu.

KDSDÖY, Suriye hükümeti ile ABD ve Fransa hükümetlerinin temsilcilerinin de katıldığı son toplantıların, ‘Suriye devriminin başlangıcından beri hep istediğimiz ciddi bir Suriye-Suriye diyalogu sürecini başlatmak için çok önemli bir adım’ olduğunu belirtti.

"Nefret ve ihanet"

KDSDÖY Dış İlişkiler Departmanı Eş Başkanı İlham Ahmed dün yaptığı açıklamada, resmi makamlardan yapılan bazı açıklamalarda ‘nefret ve ihanet’ söylemlerinin arttığını belirterek endişesini dile getirdi.

Kürt yetkili, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Diyaloğu zayıflatmayan, güçlendiren yapıcı bir rol oynamasını umuyoruz. Suriye'deki siyasi çözüme yönelik ABD ve Fransa'nın sürekli desteğini ve Suriyeliler arasındaki görüş ayrılıklarını gidermeye katkıda bulunmalarını takdirle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçtiğimiz günlerde SDG lideri Mazlum Abdi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile Şam'da üçlü görüşmelerde bulunarak, geçtiğimiz mart ayında Şara ve Abdi arasında imzalanan ve Suriye'nin kuzeyindeki ve doğusundaki sivil ve askeri kurumların yıl sonuna kadar yeni Suriye yönetimi bünyesine alınmasını öngören anlaşmanın uygulanmasının önündeki engelleri kaldırmaya çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre anlaşmanın şu ana kadar, Halep'teki tutuklu takası ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin hükümet ve Kürt güçlerinin ortak kontrolü altına alınması dışındaki çoğu maddesi uygulanmadı.