ABD, Gazze'ye havadan yardım göndermeyi planlıyor

Ürdün Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklar, Gazze Şeridi'ne iki gün havadan yardım göndermişti (AFP)
Ürdün Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklar, Gazze Şeridi'ne iki gün havadan yardım göndermişti (AFP)
TT

ABD, Gazze'ye havadan yardım göndermeyi planlıyor

Ürdün Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklar, Gazze Şeridi'ne iki gün havadan yardım göndermişti (AFP)
Ürdün Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklar, Gazze Şeridi'ne iki gün havadan yardım göndermişti (AFP)

Gazze Şeridi'nde insani yardım bekleyen kalabalığa düzenlenen saldırıda 112 kişinin öldürülmesinin ardından bölgeye havadan yardım planları yoğunlaştı. 

Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen 4 Amerikalı yetkili, ABD merkezli haber sitesi Axios'a Washington'ın Gazze'ye havadan yardım göndermeyi planladığını söyledi.

28 Şubat'ta yayımlanan haberde yetkililerden biri, "Durum gerçekten çok kötü. Kamyonlarla yeterince yardım ulaştıramıyoruz, bu yüzden havadan sevkıyat gibi pek umut verici olmayan önlemler almamız gerekiyor" dedi.

Yetkili, ABD'nin Gazze savaşının başında böyle bir seçeneğe sıcak bakmadığını fakat mevcut durum nedeniyle havadan yardım alternatifinin değerlendirmeye alındığını söyledi.

Kaynak, Ürdün'ün 26-27 Şubat'ta Gazze'ye havadan yardım göndermesinin de ABD'nin böyle bir plana daha sıcak bakmasını sağladığını belirtti. Gazze Şeridi'ne insani yardım çalışmalarına Ürdün Kralı Abdullah da katılmıştı. 

Ayrıca 28 Şubat'ta Ürdün, Umman ve Bahreyn'in işbirliğiyle Gazze'ye yeniden havadan yardım gönderilmişti. Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait uçaklar da dün benzer yardımlar yapmıştı. 

Diğer yandan ABD'li yetkililer, hava yardımlarının sorunu sadece geçici olarak çözebileceğini, Gazze'ye gereken ölçekte yardımın ancak karadan ulaştırılabileceğini belirtti. 

Axios, Beyaz Saray'ın havadan yardım planlarına ilişkin yorum talebini reddettiğini yazdı.

ABD'nin yanı sıra Kanada da Gazze Şeridi'ne havadan yardım sevkıyatı yapmayı planlıyor. Kanada Uluslararası Kalkınma Bakanı Ahmed Hussen, çarşamba günkü açıklamasında, yardımların en kısa sürede yola çıkacağını belirtmişti. 

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Reşid Caddesi'nde dün sabah saatlerinde yardım tırına ulaşmaya çalışan Filistinlilere ateş açılmıştı. Gazze yönetimi, 112 kişinin öldüğü ve 760 kişinin yaralandığı saldırının İsrail ordusu tarafından kasıtlı olarak düzenlendiğini bildirmişti. 

İsrail Savunma Kuvvetleri'yse (IDF) kalabalığın, İsrailli askerlere tehdit oluşturacak biçimde yaklaştığını, birliklerin bu nedenle havaya uyarı ateşi açtığını savunmuştu. Açıklamada, can kayıplarının "izdiham nedeniyle yaşandığı" ileri sürülmüştü.

Independent Türkçe, Axios, Times of Israel, New York Times



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.