Tunus, güvenlik gerekçeleriyle Libya toplantısını iptal etti

Organizasyon komitesi, özellikle Trablus hükümetinin değişimi gibi hassas bir konuyu ele alacağı için gerekli özel izni alamadı

Libyalıların kendi başlatmış olduğu ve herhangi bir Birleşmiş Milletler veya yabancı baskısı olmaksızın gerçekleştirilen bir girişim / Fotoğraf: Reuters
Libyalıların kendi başlatmış olduğu ve herhangi bir Birleşmiş Milletler veya yabancı baskısı olmaksızın gerçekleştirilen bir girişim / Fotoğraf: Reuters
TT

Tunus, güvenlik gerekçeleriyle Libya toplantısını iptal etti

Libyalıların kendi başlatmış olduğu ve herhangi bir Birleşmiş Milletler veya yabancı baskısı olmaksızın gerçekleştirilen bir girişim / Fotoğraf: Reuters
Libyalıların kendi başlatmış olduğu ve herhangi bir Birleşmiş Milletler veya yabancı baskısı olmaksızın gerçekleştirilen bir girişim / Fotoğraf: Reuters

Libya Yüksek Devlet Konseyi üyesi Bilkasım Kazit, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, Tunus'ta Libya'nın gelecekteki başkanlık ve parlamento seçimlerine yönelik birleşik bir hükümet kurma yollarını tartışmak amacıyla düzenlenmesi planlanan toplantının, Tunus hükümetinin kararı üzerine iptal edildiğini bildirdi.

Kazit, iptalin nedenleri hakkında detay verirken toplantıyı organize eden komitenin Tunus makamlarından bu kadar hassas bir toplantı için gerekli izni almadığını ifade etti.

Geçen saatlerde, Libya Parlamentosu'ndan yaklaşık 50 milletvekili ile Devlet Yüksek Konseyi'nden eşit sayıda üyenin Tunus'a ulaştığı bildirildi.

2021 yılında 24 Aralık'ta gerçekleştirilmesi planlanan ancak başarısızlıkla sonuçlanan genel seçimlerin ardından, Libya Parlamentosu ve çeşitli siyasi çevreler, seçim sürecine yeniden ivme kazandırabilecek uygun bir formül arayışı içine girdi. Bu bağlamda, ülke genelinde egemenliğini sağlayabilecek birleşik bir hükümetin kurulması gibi koşullar belirlendi.

Parlamento, Fethi Başağa liderliğindeki "Ulusal İstikrar Hükümeti"ni onaylayarak bu yönde bir adım attı; ancak bu hükümet, paralel bir hükümet durumuna düştü.
Dış baskılar olmaksızın Libyalıların kendi başlarına bir toplantı düzenleme girişimleri nadiren görülürken bugün Tunus'un Gammarth banliyösünde yapılması planlanan toplantı, Birleşmiş Milletler Libya Misyonu ve yabancı büyükelçilerin katılımıyla gerçekleşecekti.

Dibeybe'nin görevden alınması

Libya, mali bir krizin yanı sıra aylardır siyasi ve kurumsal bölünmüşlüğün pençesinde.

Bu bölünmüşlük, bir yandan uluslararası tanınmayan ve parlamento tarafından desteklenen Usame Hamad'ın başkanlığını yaptığı Bingazi merkezli bir hükümet ile diğer yandan Abdülhamid Dibeybe liderliğindeki ve Trablus'ta konumlanmış bir diğer hükümet arasında kendini gösteriyor.

Her iki hükümet de kendi meşruiyetine sahip olduğunu iddia ediyor.

Ancak bu durum, keskin anlaşmazlıkta bir dönüm noktası; Birleşmiş Milletler'in Libya Özel Temsilcisi Abdallah Batılli'nin, şubat ayında Uluslararası Güvenlik Konseyi'ne hitaben yaptığı konuşmada "Libya'da meşru bir kurumun bulunmadığını" belirtmesiyle yaşandı. Batılli, "Libya'nın güvenlik ve refahını sağlamanın tek yolunun, ne doğu ne de batı hükümeti olmayan, tüm Libyalılar için bir hükümetin kurulması olduğunu" ifade etti.

Bu açıklama, Libya'nın farklı fraksiyonlarının yeni bir hükümet oluşturma yönünde adım atması için bir yeşil ışık olarak görüldü ve Parlamento ile Yüksek Devlet Konseyi bu yönde harekete geçerek Tunus'ta yapılacak olan toplantıyı organize etti.

Bu toplantı, iki tarafın da etrafında birleşebileceği bir zemin hazırlayabilir.

Parlamento üyesi Abdülmünim el-Arifi, "Milletvekilleri ve Yüksek Devlet Konseyi üyeleri, Dibeybe hükümetinin dışında birleşik bir hükümet oluşturulmasının ana gündemi olacağı toplantıya katılmak üzere zaten Tunus'a vardı" dedi.

El-Arifi, Independent Arabia ile yaptığı özel bir görüşmede, "Libya Merkez Bankası'nın raporu, ekonominin genel durumu, dinarın değeri ve likidite sorunları gibi yeni gelişmelerin Dibeybe'nin görevden alınması gerektiğini ve birleşik bir hükümet kurulmasının önemini ortaya koyduğunu" belirtti.

Dibeybe'nin, "Libya'nın bol miktarda döviz rezervine sahip olduğunu ve bu rezervlerden dilediği gibi harcayabileceğini düşündüğünü, fakat bu yaklaşımın ülkeyi bütçe açığı ile karşı karşıya bıraktığını" ifade ederek, "Bu yüzden Dibeybe'nin görevini bırakması ve yerine tüm Libyalıları temsil edecek birleşik bir hükümetin kurulmasının ardından seçim yasalarının ele alınması gerektiğini" vurguladı.

Independent Arabia'ya göre bu toplantıya Yüksek Devlet Konseyi Başkanı Muhammed Menfi ve Parlamento Başkanı Akile Salih katılmayacak ancak toplantının, iki rakip tarafın bir araya gelmesine zemin hazırlaması umuluyor.

Erken dönemde, gelecek hükümetin yapısı hakkında tahminler yayılmaya başladı.

Libya siyasi çevreleri, önümüzdeki dönemde ülkeyi yönetecek hükümetin "teknokrat hükümeti" yani yetkinliklere dayalı bir hükümet olması gerektiğini belirtti.

Bu, genel seçimler öncesinde geçiş sürecinde ülkeyi yönetecek bir hükümet anlamına geliyor.

Devlet Yüksek Konseyi üyesi Saad Bin Şerada, "Tunus'taki toplantının 6+6 komitesinin sonuçlarını teyit edeceğini ve bu sonuçların tüm taraflar için bağlayıcı olacağını" ifade etti.

Bin Şerada, Libya medyasına yaptığı açıklamada, "Hükümetin birleştirilmesi konusunda anlaşılacağını, bu hükümetin görevinin parlamento ve başkanlık seçimlerini denetlemek olacağını" söyledi.

Çok yavaş bir süreç

Libya'da yeni birleşik bir hükümet kurma konusunda iyimserlik olsa da, dış müdahaleler ve silahlı milislerin devam eden kaosu nedeniyle durum karmaşık görünüyor.

Yeni hükümet konusunda bir uzlaşıya varılması durumunda, özellikle Batı Libya güçlerini destekleyen Türkiye gibi bazı ülkelerin duruşu önemli olacak.

Libya konularında uzman siyasi analist Celal Harşavi, "Son birkaç hafta içinde, Libya atmosferi Dibeybe'ye karşı yavaşça hareket ediyordu. Çarşamba günü Tunus'ta Parlamento üyeleri ile Devlet Yüksek Konseyi üyeleri arasındaki toplantı, ona karşı atılmış başka bir küçük adım" dedi. Harşavi, "Bu sürecin hızlı veya sorunsuz olacağını beklememek gerekir, işler çok yavaş ilerleyecek" diye ekledi.

Değişimin bazı Libya grupları tarafından yönlendirildiğini belirten Harşavi, "Türkiye, sessiz kalmayı tercih etti ve durumu izliyor. Ankara'nın Dibeybe'yi desteklemeyi bırakıp bırakmayacağı veya desteklemeye devam edip etmeyeceği belirsiz" ifadelerini kullandı.



Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
TT

Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)

Lübnan hükümetinin önümüzdeki salı günü ‘silahların devletin elinde toplanmasını’ onaylamak için yaptığı çağrı, uzmanların, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında İsrail ile yaşanan savaşın yanı sıra İsrail'in sürekli saldırıları ve Güney Litani bölgesindeki Hizbullah tesislerinin yıkılması nedeniyle aşındığını söylediği Hizbullah’a ait askeri cephanelik hakkında sorular gündeme getirdi.

Lübnan hükümeti, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki askeri mevzilerinin çoğundan çekildiğini, tesislerinin ve fırlatma merkezlerinin yüzde 90'ından fazlasının yoğun İsrail saldırılarına maruz kaldığını ve Lübnan ordusunun diğer tesisleri de yıktığını söylüyor. Bu arada Hizbullah, askeri yeteneklerini tanıtmaya ve gerektiğinde savaşı genişletme tehdidinde bulunmaya devam ediyor.

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan askeri uzmanlar, bu söylemin arkasında ‘Hizbullah’ın muharebe yapısındaki derin boşlukların ortaya çıktığına’ inanıyor. Uzmanlar, ‘Hizbullah'ın lojistik avantajlarını kaybettiği ve stratejik derinliğinin zedelendiği, İsrail'in gözetleme kabiliyetlerinin ise eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığı’ konusunda hemfikir.

Saha gerilemesine rağmen Hizbullah, İsrail'in derinlerine ulaşabilecek orta ve uzun menzilli füzelere sahip olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Ancak saha gelişmeleri ciddi şüpheler uyandırıyor: Bu cephanelik halen etkili mi? Hava kontrolünün sıkı olduğu bir ortamda kullanılabilir mi?

Açıkta bulunan ve etkisiz hale getirilebilen füzeler

Uzmanların değerlendirmesine göre, bu füzeler fiilen hizmet dışı kalmış durumda. Emekli Tuğgeneral Halil el-Halu, ‘Hizbullah’ın kışkırtıcı söyleminin operasyonel kapasitesindeki büyük gerilemeyi gösterdiğini’ düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan el-Halu, “Bu tür füzeler, zaman ayarlı ekipmanlar ve sabit veya yarı sabit platformlar gerektirir; bu da onları İsrail hava gözetleme sistemleri için kolay hedefler haline getirir” dedi.

İsrail teknolojisinin üstünlüğü

El-Halu sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney Lübnan artık fırlatma için güvenli bir ortam değil ve Bekaa Vadisi’nin kuzeyi de hassas vuruşlar aldı. Dolayısıyla, bu silahın ciddi bir saldırı görevi yerine getiremeyeceği kesinleşmiştir. Bu füzelerin bir kısmı kalmış olsa bile, yoğun hava gözetimi altında çalıştırılması, anında tespit edilmeden veya önleyici bir saldırıya maruz kalmadan ateşlenmesi imkânsız.”

İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)

‘Tel Aviv'in insansız hava araçları (İHA), uydular ve biyometrik sensörlere dayanan, görsel ve termal sinyalleri analiz edebilen yapay zekâ sistemleriyle desteklenen üstün bir gözetim ağı geliştirdiğini’ belirten el-Halu, “Bu ağ, herhangi bir füze hareketi, fırlatıcıların nakliyesi veya platformların donatılması gibi adımları riskli hale getiriyor” dedi.

El-Halu, “İsrail, Demir Kubbe ile birlikte lazerle önleme teknolojilerini kullanmaya başladı. Bu da Hizbullah'ın kalan füze kapasitesinin etkinliğini azaltıyor ve silahlarını caydırıcı olmaktan çok bir yük haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

Suriye artık güvenli bir geçit değil

Emekli Tuğgeneral Nizar Abdulkadir, Hizbullah'ın askeri gerçekliğini inkâr ettiğini ve uzun menzilli füze fırlatma tehditlerinin sahadaki gerçekliği yansıtmadığını vurguladı.

Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi: “Hizbullah’ın füzelerini fırlatmak için Litani'nin güneyinde konuşlanmasına gerek olmadığını düşünüyordum. Bekaa'ya yönelik İsrail saldırıları bu yeteneğin ciddi şekilde kısıtlı olduğunu kanıtladı. Artık füzelerini açığa çıkmadan veya hedef alınmadan fırlatma esnekliği kalmadı.”

İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)

Abdulkadir, “Suriye üzerinden kaçakçılık yolları felç oldu, kara geçişleri ve deniz limanları sıkı denetim altına alındı. Bu da füzelerin veya bunların üretim ekipmanlarının İsrail saldırılarına maruz kalmadan ülkeye sokulmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” şeklinde konuştu.

Abdulkadir, Hizbullah'ın bugün ağır silahlarına sarılmasının ‘askeri yararından değil, siyasi sembolizminden kaynaklandığını’ düşünüyor ve “Cephaneliğin geri kalanı askeri amaçlarla kullanılmıyor, iç ve dış baskı aracı olarak kullanılıyor” diyor.

Cephanelikten geriye ne kaldı?

Birkaç gün önce İsrail Kuzey Komutanlığı'ndan gelen bir açıklama da dahil olmak üzere, birbiriyle kesişen askeri tahminler, füze cephaneliğinden geriye kalanların son savaşın patlak vermesinden önceki boyutunun yüzde 30'unu geçmediğini gösteriyor.

El-Halu, “Hizbullah artık herhangi bir saldırıyı püskürtmeyi amaçlayan yerel bir strateji kapsamında, önleyici saldırılar gerçekleştirmek yerine, hafif taşınabilir silahlar ve savunma zırhlarına karşı silahlar kullanıyor” dedi.

Caydırıcılıktan yük haline

Hizbullah’ın medyadaki söylemi değişmemiş olsa da güç dengeleri değişti. El-Halu ve Abdulkadir’e göre ‘on yıl önce Tel Aviv'i tehdit eden füze, bugün yapay zekanın merceği altında.’

Bu bağlamda el-Halu şu ifadeleri kullandı: “Hizbullah’ın Litani Nehri'nin güneyinden çekilme ve Lübnan'ın iç kesimlerinde askerî açıdan açık hale gelmesiyle birlikte saldırı başlatma kabiliyeti azaldı. Uzun menzilli füzeleri, artık bir enkaz gibidir. Ağır caydırıcı silahlara duyulan güven ise eskisi gibi bir güç kartı olmaktan çıkıp siyasi ve askeri bir yük haline geldi.”